KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Bakanım, sunumlarınız için teşekkür ediyoruz.

Zaten birçok konu gündeme geldi, bununla ilgili de konuşuldu.

Benim epeyce bir sorum var. Gerçi sorularımı sorarken kesmezseniz Başkanım...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yok, kesmiyoruz.

MURAT BAKAN (İzmir) - Bakanlar kesmiyor.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Teşekkür ediyorum.

Bakanlar kesemez, Başkan müdahil, burada Başkanın dediği olur.

Burada Başkanın dediği olur, Başkan müdahale etmeliydi.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Burada Başkan varken...

Bizim komisyon o kadar demokratik ki istediğiniz kadar, sabaha kadar konuşabilirsiniz.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Şimdi, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; komisyon başkanı bütün her şeyi düzenler diye düşünüyorum.

Tabii, görüşü olanın görüşlerini dinlemek ülke açısından, ülkenin geleceği açısından çoğunlukla önemli.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Elbette.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Çünkü söylenecek bir söz, öne sürülecek bir fikir Türkiye'nin geleceğinde çok farklı şeylere sebebiyet verebilir, güzelliklere sebebiyet verebilir.

Sayın Bakan Yardımcım, şimdi, suyla ilgili tüm altyapı size ait, sizin Bakanlığa fakat denetimde yoksunuz. Denetimin hiçbir aşamasında siz yoksunuz ve bu, sizin açınızdan bir sorunlar yumağı oluşturuyor mu?

İkincisi, bu çalışmaları yaptıktan sonra denetim konusuna gelindiğinde denetimler -dün de sordum aynı soruyu- ya şikâyet üzerine ya da planlı olarak yapılıyor. Hiç kimse şikâyet etmezse bazen televizyonlara çıkıyor, işte "Akarsulara şu döküldü, bu döküldü." Ondan sonra yetkililer devreye giriyor falan. Bunların denetim mekanizmasının daha sık yapılması gerekmez mi? Bir de denetimlerin sadece deşarj noktalarında değil, alıcı ortamlarında yapılmasına yönelik herhangi bir çalışma var mı?

Bir başka sorum: Olası kuraklık ve kıtlık olaylarına karşı alınan önlemlerimiz var mı, yani önlemler paketi oluşturdunuz mu? Diyelim, Ankara'da bir kıtlık oldu, sular kurudu. Ne yapacağız, nereden takviye yapacağız, nasıl yapacağız? 1873-1874'te Ankara'da bir kuraklık oluyor. Hatta o zamanın, tarihî belgelere baktığımız zaman akarsuların da kuruduğu söyleniyor ve 20 bin kişinin açlıktan öldüğü söyleniyor. İstanbul, hükûmet bölgeye yardım ediyor, buğday yolluyor fakat buğdayları öğütecek değirmen bulunamıyor çünkü sular kuruduğu için.

1881'de Ankara'da yine bir çekirge istilası oluyor. Çekirge istilasından sonra Yozgat, Ankara, Çorum, bölge yine bir kıtlık yaşıyor ve kıtlıkta da o zamanın, tarihî belgelere baktığımız zaman 18 bin kişinin açlıktan öldüğü söyleniyor. Şimdi, ülkemizde böyle bir afet veya böyle bir kuraklık ve kıtlık olduğu zaman devletimizin alacağı önlemler planlanıyor mu? Mesela, tahminî olarak ani bir değişimle mesela, bir çekirge istilası, saldırısıyla karşılaştığımız zaman bölgede bir şeyler olduğunda buna önlemler oluşturuluyor mu?

Bir başka sorum: Yağış rejiminde değişimler oluyor. Yağış rejimindeki değişiklikleri aslında yolda giderken de görüyoruz. Bir 5 kilometre yoğun sağanak geliyor, ondan sonra 10 kilometre yağmıyor. Bunların akarsularımız üzerindeki etkileri nasıl olacak? Yani taşkınlara sebebiyet vereceği, zaman zaman sel felaketleri yaşayacağımızı biliyoruz da akış rejimini nasıl etkileyecek, su durumunu azaltacak mı normal zamanlarda? Bunlarla ilgili çalışmalarınız var mı?

Bir başkası, orman yangınları. Mesela, yıldırımların arttığından bahsettiniz, yıldırımlar başlı başına orman yangınlarına sebebiyet veren doğa olaylarından birisi. Yani rutin uygulamalar haricinde, şimdi, eskiden beri orman yangınlarıyla mücadelede bir deneyimimiz, birikimimiz, tecrübemiz var. Fakat yeni durumlar, farklı bölgelerde orman yangını hiç çıkmayan bölgelerde de orman yangınları çıkabileceğini gösteriyor. Bunlara karşı yeni erken uyarı sistemleri, önlemler, farklı, değişik bu durumları ortadan kaldıracak veya en aza indirecek önlemler var mı?

Yine bu taşkın yönetim planlarıyla ilgili, şehirlerle ilgili söylediniz. Evet, burada Bakanlık bununla ilgili destek de veriyor, çalışma da yapıyor. Peki, bunların uygulanıp uygulanmadığını kim denetliyor? Yani belediyeler bunları uygulamadığı zaman bunlara yaptırım yapacak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu konuda herhangi bir yönergesi, yönetmeliği, mevzuatı, bir şey var mı ve olması gerekmez mi? Yani siz bir planlama yaptınız, "Dere yatağını şu şekilde kontrol et, etrafına şunu yapacaksınız." dediniz fakat belediyeler yapmıyor. Bunu düzenleyecek bir mekanizma, bir kurum, bir yetkili var mı?

Devam ediyorum, kullanılmış suların tarımda ve diğer alanlarda kullanılmasıyla ilgili sunumunuzda yine şey var, çok güzel bir girişim fakat bununla ilgili bir yönetmelik var mı? Bu yönetmelik şu anda buna yeterli mi? Halk sağlığı açısından düşündüğünüz zaman, deşarj standartları konusunda bir yönetmelik var mı? Bu yönetmelik sizin Bakanlığınızla alakalı değil, zaten siz sadece görüş bildiriyorsunuz. Bununla ilgili bir düzenleme, günün şartlarına uygun hâle getirilmiş bir mevzuat söz konusu mu? Bunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığının işi olduğunu biliyorum fakat sizden de toplum sağlığını ilgilendirdiği için sizin önerileriniz olması gerektiği için size soruyorum.

Kayıp kaçak oranlarının düşürülmesiyle ilgili Bakanlığın bir planlaması mevcut fakat belediyeler bunu düşünmediği zaman, sizin dediğiniz seviyelere getirmediği zaman herhangi bir yaptırımı var mı? Bu yaptırımı sağlayacak kuruluş hangisi? Kayıtlı kurullarda sayaç takımı işleminden bahsettiniz, çok az bir kısmında sayaç eksikliği var. Fakat Konya'yı örnek verdiniz, Konya'da yüzde 80 kaçak kuyular var, kaçak kuyuları ne zaman denetim altına alacağız? Kaçak kuyularla ilgili çalışmalarınız neler? Bunun yanında sadece tarımda kullanılan kaçak kuyular değil, diğer alanlarda, konutlarda, sanayi tesislerinde veya farklı işlerde kaçak kuyuların denetimiyle ilgili çalışmalarınız neler?

Göller ve sulak alanlarda havaların ısınmasıyla beraber, küresel ısınmanın etkileriyle iklim değişikliğiyle beraber su miktarında azalmalar var, kuruma olabilecek yerler var. Bununla ilgili çalışmalarınızı biliyoruz, bazı sulak alanlara farklı yerlerden su desteğinin yapıldığını da biliyoruz fakat benim öğrenmek istediğim şey şu: Bunların gelecekte ısınmayla ilgili, mesela, "2030'da şu önlemler alınması gerekiyor, 2050'de buraya taşımamız gerekiyor." fakat bir de ne yaparsak yapalım, kurtaramayacağımız ve kuruyacak alanlar var mı? Çünkü bazı durumlarda ne kadar su getirirseniz getirin, buharlaşma hızı ve ısı durumuna göre o sulak alanı kurtaramayabilirsiniz, kurumaya gider. Bu kuruma olduğu zaman özellikle burada yaşayan endemik türleri nasıl koruyacağız, nasıl taşıyacağız, nerelere taşıyacağız; bunun planları yapıldı mı? Mesela 5 tane göl ve sulak alanın kuruyacağını öngördüğümüz zaman, onlar kurumadan önce, buradaki canlılar ölmeden önce bunları bir yerlere aktarmak mümkün. Sizin Bakanlığınız altında Milli Botanik Bahçesi de var... Bununla ilgili -botanik bahçesivari- bu kuruyan alanların şartlarını bir alanda toplayıp orada -seradır- farklı iklimlendirme şartlarında bu canlıları koruma ihtimalimiz var mı, bunlarla ilgili bir çalışma mevcut mu?

Önerilerinizin ilk maddesini göz önüne aldığımızda, su yönetiminde karmaşa... Zaten bunu baştan söylüyoruz, hatta ben, neredeyse bütün bakanlıkların ayakları ıslak yani suyla temas ediyorlar diyorum. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığında çevre kısmının şehircilik baskısı altında olduğunu düşünüyor musunuz yani Çevre ve Şehirciliğin ağırlıklı olarak şehircilik tarafının ağır bastığını, çevre konularında, su kısmıyla ilgili diğer korunan alanlarda, bunların hepsinde bir birliktelik olması gerektiğini düşünüyor musunuz? Su Kanunu'nda zaten suyla ilgili verdiğiniz yerlerde bu birlikteliğin olması gerektiği sonucu çıkıyor.

Şimdi, dün soracaktım, soramadım, aslında hiç gündeme gelmeyen bir konuydu.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi sorun.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Şimdi soracağım zaten.

Koku, koku... Koku kirliliği, hiç gündeme gelmedi ama havalar ısındıkça biz biliyoruz ki bu kötü kokular şehirlerde özellikle insanlarımızı çok rahatsız edecek, özellikle arıtma tesislerinin çevresi veya kirli nehir yatakları çünkü henüz iyi duruma getirme çalışmaları var. Bununla ilgili konu oldu mu? Bunun gideri ne, nasıl olacak? Şehirlerimizde özellikle farklı alanlarda, mesela çöplerin oluşturduğu koku, sıcaklık arttıkça şehri yaşanmaz hâle getirecek. Bununla ilgili çalışmalar var mı? Arıtma tesisleriyle ilgili kısım aslında sizi ilgilendirebilir, gerçi o da Çevre Bakanlığının işi yani tesisler şey açısından, onu da biliyorum yani bilerek soruyorum ama gündeme hiç gelmedi ısı artışları...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ergene'de DSİ...

HASAN KALYONCU (İzmir) - DSİ güzel işler yapıyor zaten, bir de memleket açısından iyi çalıyor demek ki; işi olmadığı hâlde o konuya da giriyor. Bunlar önemli şeyler.

Bir de tarımda suyun tasarrufuyla ilgili damla sulama sistemlerini anlattık, işte, kapalı sulama, bitkinin sulanmasıyla ilgili konuştuk, toprağın sulanmaması konusunda konuştuk hatta bu kapalı sistemlerde sulamayla birlikte biz ilaçların ve gübrelerin de doğru ve yeterli kullanımını sağlamaya çalışıyoruz, bunlar önemli faaliyetler fakat su tasarrufu açısından en önemli şey, ürün desen değişiminin planlanması ve değişiminin yapılması değil mi? Mesela Konya Ovası'nı sulamak için biz bir sürü yerden, işte, havzalar arası transfer yapıyoruz, onu yapıyoruz, bunu yapıyoruz fakat oradaki şeker pancarı ile mısırı kaldırdığımız zaman zaten büyük bir tasarruf yapmış oluyoruz. Bu kalkınma planında da yer alıyor fakat sunumların hiçbirinde bununla ilgili planlamalar bize anlatılmadı yani şu denmedi: "Biz Konya Ovası'nda şeker pancarı ve mısırı kaldırıyoruz, çiftçilerimizi de mağdur etmemek için orada susuz tarım yapılma yönüne gideceğiz ve çiftçilerimize de öbür taraftan kazandığı parayı da aynen desteklemeyle vereceğiz." Bu çok basit bir şekilde... Çiftçi buna itiraz etmez, çiftçi kazancına bakar. Bununla ilgili yapacağınız her çalışma zaten su tasarrufunu azami düzeyde sağlayacaktır. Bununla ilgili asıl hızlandırılması gereken yer, tarımda ürün desen değişiminin bir an önce hayata geçirilmesi değil mi?

Sayın Bakanım, sunumlarınız için de teşekkür ediyorum, gayretleriniz için de teşekkür ediyorum.

Sağ olun.

Teşekkür ediyorum Başkanım.