KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Halk Bankasının değerli yöneticileri öncelikle hoş geldiniz.

Tabii, Halk Bankasının özellikle son altı yedi yıl içerisinde yaptığı ataklarla Türkiye'deki en büyük bankalar sıralamasında bildiğim kadarıyla ikinci sıradasınız şu an. Bu bizim için tabii, iyi bir şey ama tabii, biz Halk Bankası, Ziraat Bankası derken hani Ziraat Bankasını daha çok tarımla ilgili algılıyoruz, Halk Bankasını da hani küçük işletmeler, esnaf bankası gibi algılıyoruz. Aslında, bu tür grupların bankayı sahiplenmesinin her zaman kuruma faydası var, katkısı var. Hani zaman zaman adımız her ne kadar Halk Bankası, işte esnaf bankası olsa bile diğer alanlardaki faaliyetlerimizi de tabii ki yapacaksınız, tabii ki yüksek rakamlara ulaşacaksınız; bunda bir itirazımız yok ama hani daha çok evin içi dururken dışına, suya taşı attığınız zaman önce dar halkalar, daha sonra daha geniş halkalar... Dolayısıyla, ben Halk Bankasını daha çok esnafa sağladığı imkânlarla tanımak isterim. Bu çerçevede baktığınız zaman 2005 yılında ihtisas kredileri, esnafa verdiğiniz kredilerin toplam kredileriniz arasındaki payı yüzde 44,4; 2010'da 19,2; 2015'te 17,5; 2020'de -bendeki rakamlara göre- 16,7. Yine, verdiğiniz yüksek kredilerde en büyük ilk 100 kredinin toplam krediler içindeki payı; esnafın payı 17; yine, toplam krediler içerisindeki diğer 100 kredi içerisindeki payı da 23 yani biz daha çok ihtisas kredilerinin -doğrusu- yükselmesini canı gönülden arzu ederiz.

Tabii, bunun paralelinde özellikle Sayıştayın diğer bulgular bölümünde bankacılığın aşağı yukarı her dilimini tarif ediliyor yani Sayıştay bulgusu işte 8.1.2'de diyor ki: "Bankaca kullanılan nakdi kredilerdeki müşteri risk dağılımını KOBİ'ler lehine geliştirin." KOBİ'lerin en büyük sorunlarından biri de bu kredi teminatlarıyla ilgili yani zaman zaman "Bunda çok zorlanıyoruz." diyorlar, "Teminatları bulmada zorlanıyoruz." İşte, 2 tane kefilden tutun ipotekler... Bunun "İpotek oranları çok yüksek." diyorlar. Karşılığının yüzde 25 fazlası işte toplam açılan kredinin yüzde 25 karşılığı gibi.

Tabii, aslında, son dönemlerde buna paralel olarak daha çok proje kredileri konusunda yani bu normal finansman desteğinin, kredi desteğinin yanı sıra KOBİ'lerin aynı zamanda bu uzmanlık alanları. Bu konuyla ilgili Halk Bankasının bir çalışması var mı? Yani sizin bir de yönlendirici vasfınız olması lazım. Yani "Krediyle esnaf nasıl buluşur? Hangi şartlarda buluşur?" Daha çok işte, yabancı kaynaklardan elde ettiğiniz krediler var, belki bununla ilgili fonlar da vardır. Bunlarla ilgili bir kurulunuz var mı? Bununla ilgili bir birimimiz var mı, bununla ilgili yani böyle ihtisas konusuna yönelik tespitiniz var mı?

Yine, özellikle kredilerin... Mesela ilk şunu söyleyeyim: Krediler daha çok yüksek oranda yoğunlaşıyor yani ilk 100 müşterinizin neredeyse toplam kredilerdeki payı yüksek, hâlbuki Sayıştay da diyor ki: "Bunu mümkün olduğunca tabana yayın, yüksek montanlı kredileri mümkün olduğunca diğer bankalarla beraber paslaşarak yani riski de paylaşarak verin. Mesela, bazı kurumlar var; bunlardan bir tanesi de bizim işte Samsun'da şu an Köytür var. Bazen bu Köytür gibi kuruluşlar yaklaşık 5 bin nüfusa hitap ediyor. Bunun alt dokümanları var, kendisinin de tabii, şeyi var ama bunu destekleyen alt işletmeciler var. İşte o civcivi veriyor, onlar büyütüyor, besliyor, tekrar aynı sisteme teslim ediyor. Zaten orada da bir gariplik var. Adam beslese bile aldığı, kullandığı krediler dolayısıyla o kurumdan başkasına da veremiyor, onların ayrı bir mağduriyeti var, şirketin ayrı bir mağduriyeti var; orada da sizin ciddi bir riskiniz var.

Tabii, bunları söylerken muhakkak kurum ve kuruluşları çalıştıralım, destekleyelim, yönlendirelim. Tabii ki, bu kullandığınız krediler netice itibarıyla devletin vergilerinden toplanan rakamlar ama burada para kazanmaktan daha çok bu sistemlerin çalışması ve istihdama katkısının olması önemli diye düşünüyorum. Hani burayla ilgili bir çalışmanız var mı? Geçmişte bu tür kurum ve kuruluşlar çalışıyor -ben bireysel de söylemek istemiyorum bunu ama- yani genel manada -bu pandemi süreci olsun, ekonomiden kaynaklanan sebepler olsun- zaman zaman kurumlar güç duruma düşüyor. Dolayısıyla, bu güç duruma düşen kurumları destekleyerek... Onun için diyorum bir ihtisas alanı oluşturulursa... Yoksa o bankaya atanan bu işten çok fazla anlamayan yöneticilerin götürmesi mümkün değil ama bu konuda eğer ihtisaslaşabilirseniz yani bu konuyla ilgili bir bilgi ve bir birikim, deneyim olursa bunları da en azından çalıştırma şansı olur, ekonomiye de dâhil etme şansı olur.

Tabii, Amerika'daki dava konusunun son durumu nedir bilmiyorum. Biz, bu konuda doğal olarak Parlamentoda herkes Halkbankın yanında. Ümit ediyoruz ki en azından bu iş sonuçlanır. Bu davadan dolayı -önemli oranda yurtdışından borçlanmalarınız var- kaynak sağlamada bu davalar size sorun oluşturuyor mu? Yani nasıl engellerle karşılaşıyorsunuz? Hadi krediyi buldunuz diyelim, geçmişe nazaran maliyetlerinizde bir artış oluyor mu? Dolayısıyla daha çok iç kaynaklara mı yöneliyorsunuz?

Devamında, tabii, yönetim kurulu üyelerinin -bunu samimiyetle söylüyorum, ben bununla ilgili kanun teklifi de vermeyi düşünüyorum yani- bugün içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönem de dâhil insanların hak etmediği bir ücreti talep etmemesi lazım. Yani bir kişi bir yerden maaş alıyorsa... Yani hiç olmazsa eğer sıkıntılı günlerden geçiyorsak, herkes tasarruftan bahsediyorsa başta tasarrufa kendimizden başlamak üzere belli tedbirlerin alınması lazım. Madem burada yönetim kurulu üyesisiniz -bu sayılardan da 5 tanesini saydı Deniz Bey- yani bu toplantının süresi de beş ay öncesinden belli, akşamdan sabaha bir şey ilan etmiyoruz yani bir ay öncesinden, bir buçuk ay öncesinden bu liste belli, zaten yılda 1 sefer geldiğinize göre, hadi diyelim bu yönetimde de bulunuyorsunuz yani bunu sadece -ya adımız orada var, yönetim kurulundayız- işte o zaman doğal olarak kamuoyu bunu yanlış algılıyor, yanlış demeyeyim yani nasıl yanlış algılamasın ki? Şimdi, yılda 1 sefer geleceksiniz KİT Komisyonuna, bankanın geleceğiyle ilgili ve geçmişiyle ilgili denetimde bulunulacak ama bir buçuk, iki ay öncesinden olmasına rağmen buraya zaman ayırmayacaksınız, bunun kabul edilebilir bir tarafı yok dolayısıyla ben bunu kabul etmiyorum, ben onların bu sisteme bakışı olarak değerlendiriyorum.

Diğer taraftan, bu dijital problemlerle ilgili; aslında bence bunlar artçı değil öncü işaretler. Artçı, bir yıkımdan sonra olan depremlere denir, Allah'a şükür, burada bir yıkım olmamış, en azından cumartesi, pazara gelmesi dolayısıyla bir miktar tedbir alma şansınız olmuş ama artık dijital çağdayız, saniyede trilyon dolarların döndüğü bir çağdan bahsediyoruz, siz de doğal olarak şubeye değil, herkesin bulunduğu yerden işlemlerini yapmaya yönlendiriyorsunuz, en azından şubelerdeki personel sayısını da minimuma indiriyorsunuz. Bu konuda çok ciddi tedbirler almak lazım dolayısıyla bundan inanıyoruz ki iyi dersler çıkarılmıştır, en azından bununla ilgili geleceğe yönelik sıkıntılar yaşanmaz, bu önemli bir olaydır, bununla ilgili özellikle her türlü tedbirin alınması lazım. Neden? Siz finans sektörü içindesiniz dolayısıyla bankayla ilgili her türlü olumlu olay sizin piyasadaki değerinizi yükseltecektir, her olumsuz olay da piyasadaki değerinizi düşürecektir. Zaten önemli bir kısmı halka açık yani yüzde 49'u, dolayısıyla bu tür göstergeler sizin borsadaki değerinize de muhakkak iyi işlerde pozitif yönde, kötü işlerde negatif yönde tesir edecektir. Tabii, sizin aynı zamanda zor görevleriniz de var yani özellikle bu pandemi sürecinde özel bankaların çok daha fazla ilgi göstermediği zaten daha çok yükü devlet bankalarının üstlendiği bir dönemi yaşadık, bu Vakıflar, Halk Bankası, Ziraat Bankası üzerinden yaşandı. Tabii, burada en büyük meselelerden biri şu: Eskisi gibi değil. Yani ben yine savunuyorum ama -Mevlüt Hoca burada- yine ben kendi döneme ait savunuyorum yani şöyle: Hani o dönemde bulunduğum için, 57'nci Hükûmet döneminde Parlamentoda bulunduğumuz için o zaman görev zararları vardı.

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Savun, savun, lazım olacak, savun.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - İnşallah.

Yani şimdi sataşmaya yol açmamak için Başkanım, içinde bulunmuş, sorumluluk taşıyan biri olarak fikirlerimi ifade ediyorum. Görev zararları vardı, meşhur. Biliyorsunuz o dönemde hakikaten bunların tamamı orta yerden kaldırıldı. Bankacılık sektöründe belli bir yıkım oldu ama ondan sonra oluşan temellerin üzerinde de sağlam bir yapı oluşmaya çalıştı. Bunun bedelini biz o gün barajı aşamayarak ödedik yani benim içinde bulunduğum o günkü siyasi hareket kendini feda etti ama o gün yapılan... Zaten binada da ölçü budur, binanın temelleri sağlam olursa sağlam temeller üzerine bina inşa etmek kolaydır, ondan sonrası gelir. Dolayısıyla bugün tam bu dönemden geçerken sizdeki kârlılıktan daha çok yani benim için Halk Bankası muhakkak ticari kurumdur, kâr etmelidir ama ondan daha önemlisi, bu geçiş dönemlerinde eğer esnafa belli imkânları sağlayabiliyorsak ben o açıdan değerlendiririm. Yani devlet kurumlarının bu konuda bir balans ayarı yani dengeleme, piyasayı dengeleme gibi de bir sorumluluğu var.

Tabii, ümit ediyoruz ki, istiyoruz ki tabana daha fazla imkânlar ve fırsatlar verilsin yani kredi zemine daha fazla yayılsın. Yani ilk 100'de, ilk 200'de krediler toplanmak yerine, ne kadar tabana yayılırsa o kadar iyi olur. Yani topladığınız mevduatlar da dâhil bu manada, bu yönde, bundan sonraki toplantılarda en azından şu yüzde 16,7'lik rakamınızı daha yükseğe taşırsanız daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Tabii, biz hep bugünü konuşuyoruz, özellikle bu takipteki krediler -çoğunu da tanıdığımız şeyler de var- bunların son durumu nedir? Yani 2016'dan beri takip ediyoruz, şu an 2021 yılındayız yani bunlar artık ne oldu, ne bitti, sonucu ne oldu, bu konuyla ilgili özellikle Sayıştay raporlarında yer alan müşteri numaralı şeyler var, bunların son durumu nedir yani tahsil edebildik mi, devam mı ediyor veyahut bu şirketler hâlâ canlı mı, iflas masasında mı, konkordatoda mı, alma şansımız var mı, bunlarla ilgili, bu takipteki müşterilerle ilgili yazılı olarak cevap verebilirsiniz.

İkincisi: Özellikle bu geçiş dönemlerde bizim de çoğu zaman bankaları aradığımız temel bir şey var.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yaşar, on iki dakika oldu.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım, tamam. Ben Yasin Bey'in yerine de kullandığım için ona göre kullanıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki, peki.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Şöyle: Bu vefa hakkı; bu çok önemli. Yani özellikle belli gayrimenkullere ipotek veriyor, bu geçiş döneminde de ödeme şansı olmuyor. Bu vefa hakkı uygulaması çok önemli. Yani dükkânıdır, evidir, biz bunlarla zaman zaman bankaları arıyoruz, bu işi takip eden arkadaşlarımızı arıyoruz, buna biraz daha dikkat edilmeli çünkü bankanın zaten portföyüne baktığınız zaman inanılmaz gayrimenkuller oluşuyor, kendiliğinden oluşuyor işin gereği olarak, bunun biraz daha üzerinde durulmasını sizden istiyorum.

Son olarak, riskleriniz var yani toplam krediler içerisindeki uluslararası standartlar açısından batık krediler diyelim, onun oranı nedir yani standartlar, uluslararası standartlar açısından baktığınız zaman geldiğiniz nokta nedir? Geleceğe dair yani 2025 hedefiniz, 2030 hedefiniz, 2040 hedefiniz ve bu hedeflerinizdeki esnafa sağlayacağınız kredi oranları hakkında yani bankanın genel stratejileri hakkında da bize yazılı bilgi verebilirsiniz.

Ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum. İnşallah, bundan sonraki toplantıda daha güzel konularla bizlere bankayı anlatmış olursunuz.

Teşekkür ediyorum Başkanım.