| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | TÜBİTAK Marmara Teknokent AŞ'nin 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .06.2021 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
TÜBİTAK'ın değerli yöneticileri, hepiniz öncelikle hoş geldiniz.
Aslında ülkenin geleceği açısından baktığınız zaman teknokentler üzerinde hakikaten çok ciddi mesai sarf etmemiz lazım ama şimdi, bakın, 2017 yılı, 2018 yılı, işte Sayıştayın önerileri var; izleyelim, tamam izleyelim, takip edelim ama onun ötesinde yani bugün öyle bir çağda yaşıyoruz ki Türkiye'nin gerek patent gerek yeni buluşlar gerek -ne bileyim- yazılımlar da dâhil, dünyanın ne kadar gerisinde olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Yani netice itibarıyla, bir aşı meselesi bile -Ziver Bey de ifade etti- yani ağzımızı açtık, işte, Sinovac mı olsun; işte, BioNTech mi olsun; İngiltere'de şu oluyor, Amerika'da -bilmem- Moderna'sı şusu busu... Hâlbuki, keşke bu kurum ve kuruluşlarda biz de ön alabilseydik, keşke bugün dünyada Türk aşçılarının devreye girdiğini, kullanılmaya başladığını... Tamam, çalışmalar var. Belki yıl sonuna doğru Erciyes Üniversitesi, bildiğim kadarıyla Ankara, sizin bahsettiğiniz... Yani artık -Türkiye'de bile belli aşılamalar var- buralarda ön alabilir hâle gelebilseydik keşke.
Bundan sonraki olaylara da "keşke" dememek için, Sayın Hocam, size çok büyük iş düşüyor. Yani bugün markanın önemini, patentin önemini... Yani bugün dünyadaki bir marka -ismini bile zikretmeye gerek yok- Türkiye'nin bütçesinden daha yüksek. Bizim yaklaşık 717 milyar dolar civarında bir bütçemiz var. Bugün dünyada bilinen şirketlerin bunun 2 katı, 3 katı ciroları var. Yani buluşun, markanın ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yok, zaten siz bu kurumun başındasınız.
Dolayısıyla, biz kurumun başarısını, teknokentin başarısını patent sayılarıyla ölçmek istiyoruz, yeni buluşlarıyla ölçmek istiyoruz, teknolojiye yaptığı katkılarla ölçmek istiyoruz. Çok güzel başlıklar tabii, yazılım sektörü, sağlık sektörü, makine teçhizat, otomotiv, elektronik. Yani bunu bugün bir tane basit, işte elinizdeki 200 gramlık bir telefonun bedeli, nereden baksanız, herhâlde 4-5 bin liradan aşağı değil, değil mi? En az 5 bin lira desek -15 bin lira olanı da var da hani biz mütevazı davranıyoruz- şimdi, buna baktığınız zaman biz daha çok emek yoğun işleri ihraç ediyoruz. Mesela dünyadaki ilk 4 sırada biz demir-çelik ihraç ediyoruz. Demir-çeliğin 1 tonu yaklaşık bugün 600 dolarlar civarında yani 1 ton, bin kilogramı 600 dolar. Öyle düşündüm. Bunun 200 gram olduğunu varsayarsanız 5 bin dolar, yani en azından 700-800 dolar. 4 bin dolara mı geliyor 4 katı? Yani şunu vurgulamak istiyorum: Bizim bilgi yoğun, teknoloji yoğun ürünler ihraç etmemiz lazım. Yani bugün 1 tır demirin yerine, 100 tır demirin yerine belki 1 tır teknoloji ürünü ihraç etmemizin aynı rakamlara denk geldiğini nereden biliyorum? Samsun'dan biliyorum. Samsun'da bizim demir çelik üreticisi bir arkadaşımız var, o da bol miktarda ihracat yapıyor. Yani onun 100 tane tırına karşılık orada bir silah fabrikası var, 1 tır yüklüyor sadece, üç aşağı beş yukarı aynı ihracatı yapıyor.
Dolayısıyla, Değerli Hocam, sizden beklentimiz çok yüksek, hem sizden hem diğer teknokentlerden bu manada beklentilerimiz var ve bu kadar genç nüfusun olduğu bir ülkede yani bizim gençlerimizin maalesef şu an yüzde 65'i, 67'si geleceğini dışarıda görüyor, en büyük tehlike burada. Hâlbuki, sizin bu teknokentlerde böyle cıvıl cıvıl olması lazım, yarışmaları lazım, her gün yeni bir şeyle muhatap olmamız lazım. Çünkü biz dünyada neredeyse şu an 20'nci ekonomiden de böyle giderse aşağı düşeceğiz. Buna ciddi oranda ihtiyacımız var, bununla ilgili ciddi çalışmalara ihtiyacımız var. Tabii, bununla paralel olarak diğer kurumlarla, teknokentlerle aranızda nasıl bir ilişki var, hani nasıl bir iletişim yapıyorsunuz özel sektörle özellikle? Çünkü bizim yüz yıllık şirket sayımız çok az, gelecek nesillere şirketleri devredemiyoruz; belki de bu şirketler teknolojilerini yenileyemediği için otomatikman kaybediyorlar. Yani gerekli aşamaları, gerekli teknolojik ilerlemeleri kaydedemeyince veya farklı sebeplerden dolayı şirketlerimiz otomatikman... Yüz yılını sağlayan şirket sayısı Türkiye'de çok az yani 2'nci, 3'üncü kuşağa naklolan şirket sayısı çok az. Bu da biraz da teknolojiye yenik düşmelerinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Dolayısıyla, bu konuyla ilgili hem özel sektörle hem üniversitelerle gerçek manada... Şimdi, bazen, bizler de bir çalışma yapılacak deyince kağıtlar dolusu önümüze raporlar geliyor yani böyle kopyala yapıştırdan daha çok gerçek manada uygulanabilir bir şeyleri oluşturmak lazım. Yani bununla ilgili şöyle söyleyeyim: Ben de iş dünyasından gelen bir arkadaşınızım. Yani bir ara üniversiteyle iş birliği yapalım dedik yani gelin, bize bu konularla ilgili, yönetimle ilgili, personelle ilgili, çalışma düzeniyle ilgili bir rapor hazırlayın dedik; sayfalar dolusu rapor geldi. Yani bir senede onları okumamız mümkün değil, böyle hap gibi, hani daha çok pratiğe yönelik uygulamalar hem bu buluşlar açısından hem yönetim, işte yazılımlardan bahsediyorsunuz, bunlarla ilgili işlem sağlayan, işlenebilir, geçerli olan konularla ilgili çalışmalarınızın daha faydalı olacağını düşünüyoruz.
Tabii, bu konuyla ilgili size ne kadar bütçe ayrılsa ben az derim yani bu gelişmelerle ilgili teknokentlere ayrılabilecek bütün bütçeleri ben az diye düşünürüm. Bununla ilgili benim bazı önerilerim var: Özellikle teknoparklarda, iş bulma kurumları olarak değil, iş bulma imkânlarını artırıcı, inovatif düşünce, tasarım, donanım, yazılım ve üretime dayalı patent, yenilik ve AR-GE odaklı çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye'deki bütün üniversiteler arasında Avrupa Birliğindeki mükemmeliyet merkezlerinin birbirine olan bağlantıları gibi kurulacak bir altyapı üzerinden bilgi paylaşımı yapılmasını teminen altyapı olarak teknokent portalı kurulmalıdır diye öneriyoruz. Üniversitelerle ilgili birimler, teknoloji transfer ofisi birimlerine yönetmelik ve yasal mevzuat altında bu portal üzerinden temsil edilerek yaptıkları projelere dayalı olarak bilgi paylaşımlarında bulunmalıdırlar. Kurulacak bu ağ altyapısı üzerinden bölgelerdeki kalkınma ajansları, KOSGEB, TÜBİTAK ve bunun gibi kuruluşlar sorumlu oldukları ve yasal mevzuatlarının öngördüğü şekilde bu portal üzerinden paylaşım ve bilgi üretimi sağlamaları gerekir diye düşünüyoruz. Dünyadaki bütün araştırma merkezlerinin uyguladığı "think tank" olarak düşünce geliştirme, sonra araştırma geliştirme ve üretim geliştirme, strateji ve politikalarına göre yapılan çalışmaların benzerlerinin Türkiye'deki araştırma merkezlerinde de organizasyonel olarak kurulması sayesinde yüksek teknoloji ürün üretimiyle dünyada rekabet ligine yükselmemiz gerçekleşebilir -bizim kendi çalışma kendi önerilerimiz- diye düşünüyoruz.
Tabii, bunun paralelinde, dünyayla ilgili irtibatımız ne? Yani, tamam, Türkiye arasındaki teknokentler ile ilgili bir çalışmamız var, olmalı ama dünyadaki teknokentlerle ilgili aramızda nasıl bir ilişki var? Demin söylediğiniz ülkeler daha çok teknolojik olarak bizden geri olan ülkeler yani belki biz onlara bir katkı sağlayabiliriz ama genel manada teknolojik olarak bizden daha üstün olan ülkelerin araştırma geliştirme merkezleriyle ilgili nasıl bir iletişiminiz var?
Özetle benim söyleyeceğim şu: Teknokentlerin çalışmasına her türlü katkıyı vermeye biz şahsen hazırız, yeter ki siz bir adım daha ileri gidin. En azından patent sayılarımız artsın, buluş sayılarımız artsın ve bununla ilgili biz de diyelim ki asıl istihdam budur yani eğer bunları biz gerçekleştirebildiğimiz takdirde... Bugün Türkiye'nin en önemli sorunu işsizliktir, buna çözümün de buralardan geçtiğini ben ifade etmek istiyorum.
Yine, gençlerimiz bu konuda çok duyarlı, bilgiye daha hızlı ulaşıyorlar, bilgisayarları hepimizden daha iyi kullanıyorlar, bilgiye ulaşıyorlar. Hiç olmazsa -bunlar zaman zaman bizlere de müracaat ediyorlar- bunlara yönelik özellikle imkânı olmayan yani özellikle hani sizin teknokentlerdeki bulunduğunuz yeri kiralamada bile zorluk çeken ama böyle kabiliyetli gençlere özel bir uygulamanız olabilir mi? Tabii, kadınlar, engelliler, gençler, bunları da unutmamak lazım.
Ben bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum değerli, Kıymetli Hocam ama sayılarla, hani TÜBİTAK biraz daha matematiksel ifadedir, bizler de daha çok sonuçlarla ilgileniyoruz. Bu çalışmalarınızı hani biraz daha rakamlara döküp ifade ederseniz; şu kadar patent var, bu kadar buluş var, şu kadar irtibatlarımız var, ekonomiye şu büyüklükte katkılarımız var gibi hakikaten bunlardan da istifade etmiş oluruz. En azından sizin kurumunuzun da gelişimini bizim buradan izleme fırsatımız olur diyorum, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.