KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN KALYONCU (İzmir) - Güzel şehrimizin güzel üniversitesinde ben rektör yardımcılığı da yaptım bir dönem.

Sayın Hocam, sunumlarınızdan dolayı teşekkür ediyorum fakat ben hemen konuya Ege Üniversitesinden gireyim; galiba Ege Üniversitesi kampüsünden verecek yer bulamadınız, İTÜ'den verdiniz; örnek. Ege Üniversitesi kampüsünde yeşil alanların yerine asfalt döşendi galiba, zeytinliklerin altı tamamen asfalt yapıldı; değil mi? Güzel bir ekolojik dönüşüm yapmışlar Ege Üniversitesi kampüsünde, yeşil olan sadece zeytin ağaçları var!

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Rektörümüze hemen iletelim.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Çok söyledik, o yaptı zaten oraları, rektörümüz yaptı oraları.

Şimdi, bu anlattığınız şeyler çok güzel. Peki, İzmir'i bu konuda hiç değerlendirdiniz mi? Şimdi "Hemen rektörümüze iletelim." dedi de bir de İzmir var elimizde. Yani İzmir'in ilçeleri, büyükşehrin kendisi, Konak gri mi, yeşil mi, maviye dönüşür mü, ne kadar uğraşsak yaparız, bir de bunları... Özellikle su açısından bu kanalların açılmaya yöneldiğini söylediniz dünyada, İzmir'de parça parça kapalı. O konularda nasıl çalışmalar var? Yani biraz siyasete giriyor gibi de ben bilim açısından değerlendiriyorum. Yani bilimsel olarak siz peyzaj açısından İzmir'i değerlendirdiniz mi? Yeşil alanlarımız ne kadar ve yeşil alanlarımızda beton veya geçirimsiz yüzeyler kullanımımız ne kadar? Bunları da sorayım.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tarihî çarşımız var İzmir'de su altında kalan.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Evet. Su altında kalıyor zaman zaman Kemeraltı, onlar var.

MURAT BAKAN (İzmir) - Altında 2 bin yıllık tarih var, oraya kanalizasyon yapamıyorsun, kazma vuramıyorsun.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Oraya gireriz, ben çözümü gösterdim. Daha önceki başkan zamanında ortak çalışma yaptık ama...

HASAN KALYONCU (İzmir) - O ayrı mevzu, oralara hiç girmeyelim; peyzaj açısından biz bakalım, iklim değişikliği açısından bakalım.

Şimdi -anlattığınız- şehir modelleri, ekokompakt kent, dirençli kentler kavramından girdiniz. Bir de Türkiye'de buna benzer bir şehirleşme var mı?

Bir başka soru: Dünyanın neresinde böyle bir şehirleşme var yani böyle bir şehir var mı? Şimdi, gösterdiğiniz örneklerden bir park, mesela, Londra... Londra'da, evet, birçok park var, evler de güzel planlanmış, eski planlama ve yeşil alana büyük önem vermişler de yine de dediğinize uymuyor.

Şimdi, ağaçlandırma, bitkilendirme çalışmalarında ağaçları tercih ederken bu sürekli söylediğimiz bir konu; özellikle yerli bitkilerin kullanımı, endemik bitkilerin kullanımı ve bu endemik bitkilerin varlığını devam ettirmesi açısından peyzaja dâhil edilmesi önemli bir konu çünkü her şehir kendi bulunduğu florayı yansıtırsa çocuklarımızın da büyürken bunların ne olduğunu öğrenme şansı var, üzerlerine küçük tanıtımlar verirsek bunları öğrenme şansımız var.

Bir de bu ağaçlandırmada özellikle şehirlerimizde büyük problemler oluşturan köklenme durumları var. Köklenme durumlarına göre bunların değerlendirilmesi gerekiyor. Böyle bir değerlendirme veya böyle bir genelge, böyle bir hüküm bir yerde var mı? İkincisi: Hiç çalışma yaptınız mı? Park bahçelerde veya yeşillendirilen alanlarda alerjik bitkiler kullanımı Türkiye'de ne düzeyde? Bir üçüncüsü: İlk slaytta verdiniz; Türkiye'de fırtınalarda, hortumlardaki artışları verdiniz. Şimdi, biz Çeşme tarafında yeşil çatıları düzenlediğimiz zaman hortumdan sonra nasıl bir durum ortaya çıkar yani yollarımız yeşil yola döner mi aynı zamanda? Anlattığınız şehir sistemleri gerçekten biraz ütopik duruma geliyor. Mesela, verdiğiniz örneklerin büyük bir çoğunluğu kuzeye yakın ülkelerden. Bu su biriktirme alanları; mesela, İzmir'de böyle bir alanımız olsa -olan yerler var, sulak alan olan yerler de var- sivrisinekte...

MURAT BAKAN (İzmir) - Keşke Türkiye İzmir gibi olsa.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Şimdi "Olursa çok berbat olur." diyeceğim, olmayacak. İzmir önemli bir yer. Yani o şeylere katılmıyorum, şimdi konuyu karıştırmayalım, oraya girmeyelim.

MURAT BAKAN (İzmir) - İzmir gibi bir belediye olsun, Tunç Soyer gibi de Belediye Başkanı olsun.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ama şimdi tam tersi, Tunç Soyer İzmir'e gelmiş en büyük felakettir bence, hortumdan daha beter. Bir şey söylemiyorum.

MURAT BAKAN (İzmir) - Şanstır, şanstır.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ama konuyu siz açtınız, ben devam ediyorum; ben belediyeyle alakalı bir şey söylemiyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Neyse siyasete girmeyelim arkadaşlar.

MURAT BAKAN (İzmir) - Central Park, bu arada.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Central Park'ı demedim ben, Hyde Park'ı demiştim.

MURAT BAKAN (İzmir) - Bu da Türkiye'deki beton park.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Hyde Park'a bakın, onda da beton var.

Şimdi, siyasetle sizi yormayalım. Ben şunu merak ediyorum: Mesela...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Yoralım, yoralım Başkan. Türkiye'deki kent rantının, kentlerin insan yaşamına göre değil...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Bunu dediğiniz zaman İzmir'den başlarım, çok yorulursunuz.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - İzmir'i, Ankara'yı, bütün Türkiye'yi değerlendirelim; İzmir en hafifi kalacaktır. Baktığınızda...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ya, sadece şatoyu anlatın bize...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Arkadaşlar, söz...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - İzmir en hafifi.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Lütfen, konuşma hakkı bende; bitireyim konuşmamı, ondan sonra ne derseniz deyin. Gerek yok. Ben bu konuyu özellikle kapatıyorum.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bir dakika müsaade arkadaşlar. Bakın, siz insicamı bozuyorsunuz.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Bitirin ama şey yapıyorsunuz, biz de söyleyeceğiz elbet.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Sayın Vekilim, bakın, siz insicamı bozuyorsunuz. Bakın, siz gelince insicam bozuluyor Sayın Vekilim.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ya, ne söylüyorsanız söyleyin, o sizin bileceğiniz şey. Ben sizin söylediğinize karışmıyorum. Ben burada İzmir Belediye Başkanını da eleştirmedim, İzmir'i de eleştirmiyorum; buraya girmenize gerek yok. Burası Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Hocam, yapma yani herkes her şeyi biliyor.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Sayın Vekilim, size konuşma hakkı vermedik, kusura bakma.

Hasan Bey, buyurun.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - "Peyzaj" diyorsunuz...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ne diyeceğime bırakın ben karar vereyim.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Dinliyoruz yarım saattir; netleştirin, dinliyoruz.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ya, sana mı soracağım ne söyleyeceğimi! "Netleştirin." diyorsunuz, istediğim zaman netleştiririm.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Orhan Bey, lütfen, Sayın Komisyon üyemizin, hatta Kâtibimiz aynı zamanda...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Şimdi söylüyorum, özellikle girmek istemedim yani sadece İzmir'de değil, İzmir'den verdiğim örnekle sulak alanların yanında sivrisinek problemi olduğunu anlatacaktım; bunun belediyeyle de bir alakası yoktu. Buraya girmenizin bir âlemi yok, girerseniz bir sürü şey var yani söylenecek bir sürü şey var; gerek yok.

MURAT BAKAN (İzmir) - İzmir en son söylenecek yer yani o anlamda oraya girersek bizim de söyleyeceğimiz çok şey var.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Bakın, ben de diyorum ki istediğinizi söyleyin ama ben burada polemik oluşturmak için söylemiyorum. Ben İzmir Milletvekiliyim, bilimsel olarak sordum, İzmir'de yeşil alanın yetersiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ülkedeki birçok şehirde böyle.

MURAT BAKAN (İzmir) - Tabii, bu elli yılın sorunu hatta 1930'lardan, 1940'lardan başlayan, 1950'lerden başlayan, özellikle de 1960'lı yıllardan sonra...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Arkadaşlar, yalnız, söz istemeden konuşmayalım; konuşmayı bitirsin, daha sonra...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Ben hiç böyle bir şey yapmadım kimseye.

Şimdi, özellikle kuzey kesimlerden örnekler var. Oluşturacağımız sulak alanlar ve su birikintileri... Şimdi, buharlaşmayla beraber de burada sivrisinek benzeri türler de var, bunlarla da uğraşma durumu söz konusu.

Şimdi, anlattığınız Avrupa'daki bu kentleşme yapıları birçok altyapıyı gerektiriyor. Mesela, enerji aktarım hatlarının da yer altına alınması, düzgün kanalizasyon sistemleri, yağmur suyu toplama sistemleri ayrılması ve imar planlarının tekrardan gündeme gelerek yenilenmesi gerekiyor. Yani bugünkü imar planlarıyla bu anlattığınız şehrin yapılabilmesi mümkün değil. Yeni alanlar için mesela bunu önerebilirsiniz, bu önemli bir şey. Şehirlerde yeni imara açılan alanlar için yeşil alan oluşturulması, binaların buna göre düzenlenmesi bu tip önerileriniz varsa bunlar çok daha güzel.

Su hasadı zaten şu anda Türkiye'nin gündeminde 2 bin metrekareden yüksek alanlar için -siz de söylediniz- yağmur hasadı yapılma zorunluluğu var, gerisi belediyelere kalmış. Yani şu anda dirençli kent oluşturabilecek kentlerimizin de çok az olduğunu düşünüyorum ben.

Teşekkür ediyorum.