KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Hocam, verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Başkanıma ben daha önceden de söylemiştim Turizm Bakanlığından mutlaka birini çağıralım diye. Bu sunum güzel oldu.

Şimdi, turizmi en başta etkileyecek olan zaten su kıtlığı. Şimdi, su azaldığı zaman tarım sektörü, içme-kullanma suyu baskısı turizmi oldukça fazla etkileyecek ve özellikle bizim yaz turizmi, bu "deniz turizmi" dediğimiz, "kıyı turizmi" dediğimiz olay da Akdeniz Bölgesi'nde yer aldığından dolayı zaten büyük bir sıkıntı çekeceğiz, su açısından başta sıkıntımız var.

İkincisi: Bu deniz seviyesinin yükselmesi. Şimdi, yapılan tesislerin planlamalarına baktığımız zaman, ileride çok büyük sorunlar çıkacak bize. Bir makalede okumuştum, zannediyorum Dolmabahçe Sarayı yükselmeden ilk etkilenecekler arasında. Yani, tarihî alanlarımız da turizmden, bu küresel ısınmadan etkilenecek ve su seviyesinin yükselmesi bizde turizm alanları ve tarihî alanlarda kayıplara sebebiyet verecek, bunlar su baskınları şeklinde de olabilecek. Mesela hiç bu konuda çalışma yapıldı mı, bunu merak ediyorum; ara ara sorularımı da ekleyeyim: Değişen iklim şartlarına göre, fırtınalara göre turizm tesislerinde planlama var mı? Veya bu turizm tesislerinde yapılan planlamalarda alternatif su kaynakları uygulanıyor mu? Mesela, şimdi, Turizm Bakanlığının oraya bir görüş verdik. Turizm Bakanlığının yaptığı bu turizm tesislerinde yağan yağmurun hasadı konusunda önerilerde bulundum. Bu tip uygulamalar turistik alanlarda, mesela büyük otellerde yapılabilir çünkü çatılardan gelen suları depoladığı zaman, kendi bünyesinde en azından sulama için kullandığı zaman bile büyük bir destek, su açısından destek oluyor kendisine. Aslında, dediğiniz gibi, bunların hepsini Turizm Bakanlığının bir planlamaya alması gerekiyor. Mesela, şimdi, Davraz'da yapılan kayak tesislerinden ilk etap artık kullanılmaz durumda, en son yapılan ikinci etap kullanılıyor. Yarın öbür gün orası da kullanılmayacak, yukarıda da kayacak alan kalmayacak. Bir de karın kalınlığının yüksek olması da önemli değil. Şimdi, yağış şekline göre çığ oluşturma... Yani kayma için güvenli alanı da vermiyor bize. Onun için, yağış seviyeleri, yağış şekilleri bunu da etkiliyor, gene Turizm Bakanlığının bunu düzenlemesi gerekiyor.

Şöyle bir çalışma yapıldı mı Hocam? İklim değişikliğine bağlı olarak Akdeniz'de süre de uzuyor "kıyı turizmi" veya "deniz turizmi" dediğimiz süre uzuyor. Mesela, şimdi, önümüzdeki yıllarda haziran, temmuz, ağustosta deniz turizmi hemen hemen kalkacak çünkü sıcaklık çok yüksek olacağı için orada tercih edilmeyecek ama ocak ayında deniz turizmi olabilecek. Bakanlığın böyle bir planlaması veya bizim hocalarımızın bu alanda çalışması var mı?

İkincisi: Karadeniz Bölgesi ısınmaya başlıyor. Yağışlar değişti, eskiden sürekli yağan yağışlar orada da yağmaz duruma geliyor. Karadeniz Bölgesi'ni kıyı turizmi için, deniz turizmi için kullanmayla ilgili planlama var mı? Mesela, iklim değişikliği ekoturizmi çok fazla etkileyecek. Şimdi sadece kıyılarda bir kaybımız yok, ekoturizm açısından da büyük kayıplarımız olacak ileride çünkü böcek ve bitki yapısı da değişime uğrayacak. Bu konularla ilgili çalışmalar var mı?

Bir de şimdi, her gelen hocamız veya anlatan kişiler sektörün iklim değişikliği üzerindeki baskısından bahsediyorlar, mesela turizm sektörünün dünya genelindeki emisyona katkısından bahsediyorlar. Mesela geçen gün tarımla ilgili sorduk -Hocam herhâlde o konuda bilgi verecek- tarımın etkisi diye fakat tarımın yok etmeye etkisi var. Turizmde böyle bir şeyi yok mu yani bitkilendirme çalışmalarıyla bunu azaltma eğilimi yok mu turizmin hiç?

Mesela, merak ettiğim sorulardan biri, gerçi bunu daha sonra da soracaktım ama sorayım şimdi, çok enteresan bir şey aklıma geldi: Şimdi, bunların hepsini anlatırken, iklim değişikliğine ineklerin etkisi falan derken hiç kimse iklim değişikliğine terörist faaliyetlerin etkisi konusunda bir şey yapmıyor. Mesela, İsrail Filistin'e bomba atarken ne kadar katkı sağlıyor? Şimdi, Avrupa ülkeleri bu konuda çok hassas gibi görünüyor ama dünyanın her yerinde bombalamalar vesair... Mesela, Almanya'nın tarihî sorumlulukta düzeyi çok az ama İkinci Dünya Savaşı'nda sanayiyi en fazla geliştiren, yeni yöntemleri en fazla kullanan... Bunların hiçbiri bu işlere katılmıyor mu acaba? Hocam, bu size değil, genel olarak bir soru. Yani enteresan bir şey fakat bunlardan hiç kimse bahsetmiyor. Mesela terörizm faaliyetleri sonucu yakılan yerler, tahrip edilen alanlar veya ABD gibi ülkelerin diğer ülkelerde tahrip ettiği alanlar, meydana getirdiği karbon salınımları, bunları hiç kimse hesaba katmıyor fakat turizm olduğunda, tarım olduğunda, ineklerin durumu olduğunda hepsi hesaba giriyor; enteresan bir şey. Bunu sadece belirtmek istedim.

Çok teşekkür ediyorum Hocam, çok sağ olun.