KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum.

Söyleyeceğim sözleri lütfen laf olsun diye söylediğimi anlamayın veyahut da herhangi birisinin üzerinde bir puan kazanmak vesaire gibi niyetim de yok. Yani söyleyeceğim sözleri damarlarımın tamamında hissederek söylüyorum ve bunu da vatanımı, milletimi sevdiğim için söylüyorum, böyle anlaşılsın.

Bu düzenleme, finansal istikrarla ilgili olarak bu düzenleme bana göre kara mizahtan başka bir şey değil. Şimdi, fiyat istikrarı dediğimizde, bu elle tutulur, gözle görülebilir, rakamlarla sayılaştırılabilir bir şeydir. Hükûmet ile Merkez Bankası bir araya gelir, der ki: "Enflasyon yüzde 5 olacaktır." Bir hedef koyar. Bu, elle tutulur, gözle görülür, kontrol edilebilir fakat finansal istikrar denilen şey, varlığında hissedilmeyen ancak yokluğunda hissedilebilen bir şeydir. Eğer ortada bir şey yoksa ve işler kötüye gidiyorsa siz o zaman bunu hissetmeye başlarsınız. Ne demek istiyorum: Ortada bir ekonomik aktivite var, ekonomik koşullar var, herkes ürettiği otomobili, buzdolabını, çamaşır makinesini harıl harıl satıyor; efendim, toplam talep istediğimiz şekilde gelişiyor, herkes alımından satımından memnun, konutlar alınıyor satılıyor, bankalar kredi veriyor, otomobil kredisi alınıyor vesaire. Böyle bir durumda bunun gideceği bir yer var. Bunun gideceği yer acaba ileride bir ters tepmeye sebep olur ve dolayısıyla finansal istikrarsızlığa sebep olur mu diye soru sormaya başladığınız zaman, o zaman bir yerde elinizde toplu iğneyle balonu patlatmanız lazım.

Şimdi, işlerin düzgün gittiği, otomobilin satıldığı, buzdolabının satıldığı, herkesin harıl harıl kredi aldığı, konutların satıldığı bir ortamda siz, ileriye yönelik olarak, üç yıl sonra bu hızla giderse ekonomi şu noktaya gelir, dolayısıyla finansal istikrarı bozar, bugünden tedbir alıp, frene basıp balonu patlattığınız zaman toplum genel olarak şunu söyler: "Bu politika yapıcılar deli mi divane mi?" Herkesin bakışı bu yıl gayet iyiydi, herkes alıyordu, satıyordu, kâr ediyordu vesaire fakat finansal istikrarla uğraşan kişi bugünü değil, ileriyi görür. Onu göremezse o zaman işte 2008'deki gibi, şu anda olduğu gibi, bizim 2017'de bizim Kredi Garanti Fonu'ndan dağıttığımız kredilerin olumsuz etkilerini şu anda yaşadığımız gibi o ortamı da yaşacağız. Dolayısıyla, fiyat istikrarı elle tutulur, gözle görülür, sayılaştırılabilir ama finansal istikrar ancak yokluğunda hissedilir. Yani, balığa "Su ne?" diye sormak gibi bir şey yok, balık suyun içinde yaşıyor, onun "su" diye bir kavramı yok; finansal istikrar da böyle bir şey fakat şu anda geldiğimiz nokta itibarıyla sizin -yani sizin derken AK PARTİ iktidarına söylüyorum- bir birikiminiz var, bir tecrübeniz vardı. Finansal istikrar dün bulunmadı, bugün yeni icat edilmedi; finansal sistem olduğu günden beri var. 2002'de iktidara geldiniz, 2007-2008'de bir tane dünyada global kriz çıktı, o krizlerin yönetiminden vesaire edinilmiş birtakım birikimler ve tecrübeler var.

O zaman, arkadaşlarımın biraz önce söylediği gibi, bunları yazılı hâle getirirseniz ve bürokratik bir kurum ortaya çıkarırsanız ve bu kurumun, bürokratik yeni yapının içerisinde yer alan kurumların kendi görev alanları ile yasalarındaki görevlerini tekrar başka bir kuruma bir şekilde verirseniz bunları doğru yapmaktan ziyade yanlış yapma ihtimalinizi artırırsınız ve nitekim bu 128 milyar dolarlık Merkez Bankası rezervinin çarçur edilmesi bu Komitenin becerisidir, yanlış yapmasından kaynaklanmıştır bu. Dolayısıyla, sizin birikiminiz şuydu: Başta bir tane aklıselim sahibi siyasetçi var, eğer ortada kredi genişlemesi varsa, işlerin biraz daha kötüye gitme ihtimali varsa, bugünden alınması gereken tedbirlerde frene basılması gerekiyorsa, BDDK'sini, Merkez Bankasını, ilgili kurumları, ilgili Bakan çağırır, onlarla oturur, görüşür, onlar konu hakkında görüşlerini bildirir, ondan sonra söylenenleri derler, toplar, siyasetçi olarak ülkenin geleceği için bir karara varır ve o kararı da bir şekilde uygulardı. Böyle kurumsal olarak yasaya dökülmüş, eni boyu, sağı solu belirtilmiş, rijit katı bir yapıyla yürümüyor bu iş; bu iş bir sanat işi ve siz bunu yaptınız, yedi sekiz sene başarıyla yaptınız bunu ama maalesef bugün geldiğiniz noktada tekrar bu noktaya döndünüz ve bu sizin başınızı derde sokar ve sokmaya da devam edecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Tamamlayın lütfen.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Toparlıyorum.

Bugün 1 doları olan Merkez Bankasından daha zengindir ve burada deniliyor işte "kırılganlıkları, sistemik riskleri ortadan kaldırmak için..." Bilakis, bu Kurul, Finansal İstikrar Komitesi, eski 5'inci maddedeki yetkiler ülkeyi bu hâle getirmiştir, kırılganlığı yaratmıştır ve dolayısıyla şu anda karşı karşıya olduğumuz ulusal güvenlik sorununu ortaya çıkarmıştır. Ne derseniz deyin ve ben bunu namusum ve şerefim üzerine söylüyorum, laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten ülkenin şu anda karşı karşıya olduğu en büyük kırılganlık budur. Ülkenin şu kadar milyar dolar borcu var, şöyle şöyle ekonomik sorunları var fakat bunun karşılığında onu sigorta edecek 1 dolarlık, 1 sentlik dövizi yok ve vardı ama maalesef bu satıldı.

Dolayısıyla, şu anda finansal sistemin önemli bir savunma kalkanı elinden alınmıştır. O nedenle bence bu düzenlemelerin ortadan, buradan kaldırılıp, bunların yapılmayıp, bunu aklıselim olarak, bir kültürel birikim olarak ilgili Bakanın bu işi "informer" olarak yönetmesi çok daha akıllıca ve mantıklı bir iştir diye düşünüyorum.