| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü Nevzat Birişik'in, iklim değişikliğinin tarım üzerine olası etkileri ve AR-GE çalışmaları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .04.2021 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Bakan, Sayın Genel Müdürler; teşekkür ediyorum bu kapsamlı sunumlar için.
Birçok konuyu ifade ettiniz, yapılan birçok işlemleri ve yapılması gerekenlerin bir kısmını söylediniz, bazılarında planlama da mevcut. Buradan görülüyor ki bizim bu sorunlara karşı her alanda kısa, orta ve uzun vadeli planlama yapmamız gerekiyor; bunların bazılarını ben de biliyorum yani şu anda çalışılıyor, üzerinde çalışılanlar da var.
Şimdi, gelecekte, dünyadaki ülkelerin güç sıralamasını tarımda yaptıkları uygulamalar ve tarımdaki yeterlilikleri belirleyecek, bunun da farkındayız ve bu yüzden bu işin millî güvenlik meselesi olarak ele alınması gerekiyor. Verdiğiniz haritalarda dünya haritalarına baktığınız zaman ilerideki tarım alanlarının Kanada'ya, Sibirya'ya ve Kuzey Kutbu'na doğru kayacağı, oraların çok verimli alanlar olacağı belli. Burada tarımın küresel ısınmaya etkisini anlatıyorsunuz fakat Kanada, ABD ve Sovyetler Birliği de oradaki fosil yakıtı nasıl çıkarırız, fosil yakıt kaynakları üzerinde nasıl hâkim olabiliriz, onları çalışıyor. Evet, bizim tarımda karbon emisyonunun ne kadar etki ettiği önemli fakat tarım alanlarının bir de karbon emilimi var, yutak pozisyonunda aynı zamanda tarım alanları. Bununla ilgili bugüne kadar hiçbir kurumdan şey de verilmedi.
TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI MEHMET HADİ TUNÇ - Evet, doğru.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Yani tarımın bu alanlara, küresel ısınmaya olumlu etkisi ne, bu konuyu hiç görmedik, keşke bu konuda da çalışılmış olsaydı. Çünkü tarım deyince "Küresel ısınmaya yüzde 13 civarında bir etkisi var." falan, böyle, insanları ürküten bir tablo fakat tersine dediğim gibi karbon yutağı alanlar olarak da şey yapıyor.
Bir başka konu, şimdi hayvancılık açısından değerlendirdiğimizde mesela hayvanlarda ölüm oranlarını etkiliyor, üreme dönemlerini etkiliyor; bu konuda sadece sıcaklık bunları yapıyor, diğer etkilerini de siz anlattınız. Benim soracağım soru şu: Arıcılığa ve tozlaşma araçları üzerine, diğer böcekler üzerine etkisi ne? Çünkü biliyoruz arılarla yapılan tozlaşma, bitkilerde yaklaşık yüzde 60 civarında yani arıları kaybedersek... Yerli tozlaşma araçlarımızı biz kaybedersek nasıl bir etki yapacak, tarımda etkisi ne?
Bir başka sorum: Şimdi, az önce konuşmacılar da söyledi, sizin sunumlarınızda da var, meyve yetiştiriciliğimiz tehlikede. Akdeniz, Ege, Güneydoğu, buralarda meyve yetiştiriciliğimizde sıkıntı var; mesela kirazı, birkaç meyveyi örnek verdiniz; bununla ilgili planlamanız ne? Yani bu meyveler bu bölgelerde ne kadar kalacak? Isınmaya bağlı olarak bunlar değiştiğinde yerlerine ne gelecek, daha sonra bunların yerine ne gelecek, bu ürünlerimiz nereye doğru kayacak? Bunlarla ilgili bir planlamanız var mı?
Yine, hayvancılıkla bağlı olarak yün üretimi oldukça önemli. Küresel ısınmayla beraber yün üretiminde de azalma olacak ve giyim sanayisi değişecek, sıcaklık arttığı için yüne artık ihtiyacımız kalmayacak; mesela Avustralya'da bu konuyla ilgili bilimsel çalışmalar var.
Bir başka sorum: Mera alanlarının nasıl etkileneceği ve buralara karşı, etkilere karşı planlanan veya varsayılan etkilere karşı nasıl önlemler geliştiriyoruz veya önlemler paketiniz neler?
Bir diğer sorum: Suyun azalmasına karşı önlemler paketimiz var mı? Yani parça parça işte, yer altı barajları, bunun haricinde su hasadı gibi çalışmalar var da bu yıllara göre planlama mesela "2030'da şu, 2050'de bu, 2100'de şu." şeklinde bir planlama oluşturdunuz mu? İstilacı Türler ve Patojenlerle Mücadele Eylem Planı, On Birinci Kalkınma Planı içerisinde yer alıyor zaten, bu bizim de teklifimizle plana dâhil oldu; bununla ilgili bugüne kadar -o günden bugüne kadar- bir planlama meydana getirdiniz mi, en azından taslak olarak var mı?
Bu, tarımda ürün desen değişimi... Mesela, Sayın TAGEM Genel Müdürü de bunu söyledi, sadece tarımda değil aslında. İklim değişikliği, bitkisel ürünlerin veya bitkilerin tamamını değiştirecek; bu tıbbi aromatik bitkiler de endemik bitkiler de tarım ürünleri de... Yani bu desen değişimini planlamayı yapıyor muyuz? Buğday bugün yetiştiği alanlarda yetişmeyecek, farklı yerlere taşınacak. Şu zaman süreci içerisinde ısılar şuraya gelmeye başladığı zaman böyle bir planlama var mı? Bunun yanında, bunu yine aynı şekilde bitkisel üretimin üretim ayları değişiyor, bundan bahsettik fakat bununla ilgili nasıl bir önlem alacaksınız, çiftçilerle bu konuyla ilgili bir eğitim paketi mi yapacaksınız Tarım Bakanlığı olarak, bunun önüne nasıl bir önlem paketi koyacaksınız? Mesela, kuraklıkla ilgili Tarım Reformu Genel Müdürü anlatırken altı aylık planlamalar söyledi, bunun daha uzunu yok mu? Yani 2030, 2050, 2100, buna göre bizim bunları bilerek bir planlamayı da önermemiz gerekiyor.
Yer altı sularının korunmasına yönelik kaçak kuyularla ilgili yani onları önleme, kapatma veya böyle bir planlama var mı?
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Onu bir dahaki toplantıda DSİ'ye soracağız.
HASAN KALYONCU (İzmir) - O olabilir yani şeyde... Sayın Genel Müdür konuyla bahsettiği için ondan sordum.
Yağışlardaki değişim ve buna bağlı ürün kaybı tahminleri yapıldı mı? Yani "İklim değişikliğine bağlı olarak bugün ektiğimiz, diktiğimiz alanlarda şunlar şunlar olursa ne kadar ürün kaybına uğrarız?" bunlar yapıldı mı?
Mesela, TARSİM gündeme geldi. TARSİM sigortalama işinde bugüne kadar Türkiye'de görülmemiş, var olmayan iklim olayları da bu şeye dâhil edilecek mi? Mesela, ani sıcaklık yükselmeleri, hortumlar, bu TARSİM kapsamına girmiyor.
Tarım reformu açısından, mesela, ben bir araştırma önergesi verdim, bu konuyla ilgili herhangi bir çalışmanız, araştırmanız var mı? "Tarım Kentleri Projesi" Milliyetçi Hareket Partisinin 1969'dan beri gündeme getirdiği, sürekli yenilenerek gelen bir proje. Bundan niye bahsediyorum? Tarım Kentleri Projesi, su tasarrufundan tarımda verimliliğe, kontrol ve üretimin yanı sıra kayıtlı ve planlı üretime yol açabilecek bir yapı sunuyor. Ayrıca, bu tarım kentlerinde, tarım alanlarında gübreyi ne kadar kullandığınız, ilaçlamaların nasıl yapıldığı gibi birçok alanda bize birçok fayda sağlıyor. Özellikle, mesela, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü burada bir sunumda bu bozkır alanları hesapladı, İç Anadolu'nun büyük bir çoğunluğunda bu böyle. Yani biz burada tarım kentlerini kurarsak mesela, benim önerim şu, Mecliste de verdiğim öneri: Dirençli tarım kentleri. Afetlere karşı dayanıklı, üretici birliklerinin olduğu; devletle beraber, Bakanlıkla beraber koordineli şekilde hareket edecek, üretici birliklerinin olduğu, bu üretici birliklerine gelen desteğin direkt tarıma aktarıldığı, bunun yanında makine parklarının olduğu ve bütün arazilerin işlenebildiği bir yapı. Ayrıca, planlama olarak baktığınızda, köylerimizde sağlık hizmetlerinin verildiği, ziraat mühendislerinin köyde var olduğu, güvenlik sorunu olmayan tarım kentleri. Yani bunlar şu anda iklim değişikliğine karşı Anadolu'da, bozkırda alabileceğimiz en güzel örneklerinden birisi bu tarım kentleri. Lütfen, bunu incelememiz lazım, ülke adına birçok fayda sağlayacak.
Ayrıca, bu hobi bahçeleriyle ilgili bugün bir şey gördüm, kiralama eğilimine gitmişler, ilanlar veriliyor. Bununla ilgili kanun çıktı, tarım topraklarının korunması açısından. Bu kanun uygulamaya geçti mi? Ne zaman geçecek? Bunu merak ediyorum çünkü şu anda var.
Bir de su ürünleri açısından birkaç tane sorum var. İç sularda sıcaklık artışına karşı ticari balıkçılığı nasıl koruyacaksınız? Çünkü suların sıcaklığının artışı burada farklı türlerin olmasına sebebiyet verecek fakat iç sularda yapacağınız balıklandırma ve diğer türlerde yapacağınız değişimler ekosistemi nasıl etkileyecek, bunun çok iyi araştırılması gerekiyor. Eğirdir, Beyşehir Gölleri gibi sudak bırakılması sonucu ikisinin de ekolojik yapısı çöküntüye uğratıldı, bunda çok dikkatli olmak gerekiyor.
DSİ'ye "can suyu"yla ilgili bir soru soracağım, onu sonraya aktarayım.
Su kalitesi analizlerini siz mi yapıyorsunuz, DSİ'den mi alıyorsunuz? Bu, önemli. Eğer siz yapıyorsanız, ayrıca, bu birazcık sorunlu çünkü maliyet açısından DSİ bu işleri yapıyor, onun için sizin yapmanız maliyet açısından birazcık ülke sıkıntılı.
İkincisi: Bunu Sayın Genel Müdürüm sizinle de görüştük, midye üretimi yapılan alanlar, mesela, genelde İzmir Körfezi'nde midyecilik yapanlar... Şimdi, kirli yerlerde midyecilik yaptırdığınız zaman vatandaşı ağır metal zehirlenmesine kadar, pestisite kadar bir sürü sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakabiliyoruz, ondan dolayı midyeciliği temiz alanda yapmak lazım midye tüketen insanlarımızı korumak açısından.
Bir de balon balığı ve aslan balığı örneği vardı. Aslan balığını ticarete dönüştürme çabaları güzel fakat bunda da çok dikkatli olunması gerekiyor çünkü vatandaşlar zehirlenebilir. Bunun yanında, Akdeniz'in diğer türleri, Kızıldeniz'in diğer türlerinden gelebilecek olan balık türleri var mı? Çünkü açık denizde, Akdeniz'de, Ege'de, Karadeniz'de bunlarla mücadele edebilmek sadece yakalama üzerine. Yani farklı bir şey de yapamıyorsunuz, çok fazla seçeneğimiz de yok. Farklı türlerin gelebilme durumu var mı? Bunun planlamasını yaptınız mı? Fakat iç sular bunlarla ilgili çok önemli, iç sularda verecekleri zayiat çok daha fazla olur efendim.
Teşekkür ediyorum.