KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, öncelikle dürüstlüğünüz için çok ederim.

Sizin kullandığınız ifade çok önemli. Dışişleri Komisyonu centilmenlik anlayışına göre faaliyet gösteren bir komisyondur. Hepimiz buna olabildiğince özen göstermeye çalışıyoruz. Sizinle 2 defa telefon görüşmesi yaptık. Birincisinde siz beni aradınız. Ben, henüz bu fikir ortadayken ve oluşmuş ve daha son aşamasına gelmediği için tam da sizi aramak üzere olduğumu söyledim. Konuşmamızdan sonra da "Karar alındıktan sonra sizi bilgilendireceğim." dedim. Nitekim dilekçe size ulaşmadan evvelde telefonda size bilgi verdim "Karar alındı, dilekçeyi gönderiyoruz." dedim.

Dürüstlüğünüz derken şunun için teşekkür ediyorum: Bugün bu toplantıyı sağladınız. Normal şartlarda o dilekçenin de gereğini yerine getirseydiniz aslında bugünlerde yine bir toplantı o özel gündemli olarak yapılacaktı ama siz çok adil ve dürüst davranarak bir kompromi bulmaya çalıştınız ve bugün Fas'la ilgili STA'yı da gündeme koyarak bu toplantıya fırsat verdiniz, bunun için teşekkür ederim.

Sayın Hasan Turan'ın ifadesine değinmek isterim. Toplantılara komisyonlar belli İç Tüzük hükümlerine göre davet edilirler. Biz de üçte 1 imzayı toplayarak toplantı davetinde bulunduk. Böyle bir toplantının veya böyle bir çağrının yapılmasının başka hiçbir anlamı yoktur çünkü biz bugün Fas'la ilgili serbest ticaret anlaşmasının konuşulacağını ve bir Dışişleri olağan toplantısı olacağını bilmiyorduk. Dolayısıyla, konusu güncelliği ve acilliği nedeniyle önümüzde ne zaman bir Dışişleri Komisyonu toplantısı olacağını da bilmediğimiz için böyle bir çağrıda bulunduk ama bu çağrıda bulunmamız çok haklı ve çok doğaldı o açıdan. Onun için herhangi başka bir anlam araştırılmasına da hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Sayın Başkan, o yüzden size tekrar bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.

Konunun Komisyonumuzla ilgili olup olmaması konusunda ise farklı görüşlerimiz var. Siz, anladığım kadarıyla, hizmet pasaportları İçişleri Bakanlığı tarafından verilir... Teknik ve işin lafzıyla ilgili konu üzerinden hareket ediyorsunuz. Biz ise konunun bir pasaport ve Türkiye'nin imajı meselesi olduğu için dış politikayı ve dış işlerini ilgilendirdiği görüşünden hareket ediyoruz. Sayın Bakan Yardımcımız buradadır. Türkiye gri pasaportları sadece sporcu, kültürel faaliyetlerde bulunan folklor grupları gibi kişilere vermez. Türkiye'nin gri pasaportları yurt dışındaki bütün misyonlarımızda hizmet pasaportu sahibi olarak görev yapan birçok kişinin elinde olan bir pasaporttur. Devletin görevlisidirler, diplomatik pasaport alma imkânına sahip olmayan ama konsolosluklarda ve büyükelçiliklerde devlet için çalışan hizmet personelinin hepsinin elinde gri pasaport vardır. İşte bunun için bu konu bir insan kaçakçılığı şeklinde algılandığından, bir rüşvet meselesine dönüştüğünden ve bu hâliyle sadece İçişleri Bakanlığını değil aynı zaman dış politikayı da ilgilendirdiğinden dolayı biz böyle bir toplantıyı acilen gerekli gördük. Bugün geldiğimiz noktada, Almanya'da başlatılan süreç ve bizim kendi içimizde başlattığımız sürecin sonuçları da eğer çabuk neticelenip de bir şekilde açıklanarak kamuoyuyla paylaşılmazsa Türkiye'nin ciddi olarak itibarı zedelenecek; sadece gri pasaportlar açısından değil, diplomatik pasaportlarımızı bile artık sorgulanır bir hâle getirecektir. Onun için bu konu Dışişleri Komisyonunun meselesidir, onun için biz bu önceliği bu şekilde almak istedik.

Ben bütün bunların sonucunda sizin ilk açılış konuşmanızda söylediğiniz ifadeleri hep "di"li geçmiş olarak kullanmış olmanızdan biraz endişelendim. İnşallah "di"li geçmiş olarak kalmaz çünkü hep "idi" "idi" "düşünüyordum" dediniz. İnşallah o düşünceleriniz ve o niyetleriniz devam ediyordur. İçişleri Bakanlığıyla hatta Sayın Bakanın da davetiyle, belki 2 Komisyonun ortak toplantısıyla bu konunun ele alınması konusundaki düşüncenizden vazgeçmediğiniz umuyorum.

Teşekkür ederim.