| Komisyon Adı | : | (10 / 77, 372, 491, 534, 693, 817, 868, 992, 1004, 1018, 1150, 1170, 1221, 1305, 1434, 1518, 1806, 1815, 1943, 2009, 2139, 2206, 2391, 2909, 2929, 3031, 3032, 3382, 3558, 3575, 3581, 3583, 3647, 3677, 3682, 3690, 3708, 3740, 3769, 3798, 3817, 3831, 3840) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı'nın, iklim değişikliği sürecinde Türkiye'de su yönetimi hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 14 .04.2021 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızı da yakından takip ediyorum zaten, güzel çalışmalarınız var. Fakat yine diğer sunumlarda olduğu gibi bu ileriye yönelik alınacak önlemler konusu biraz eksik kaldı yani belki çalışma yapıyorsunuzdur da burada, anlatımda eksikler var.
Ben hemen sunumla ilgili -sorulacak çok şey var da- başlayayım. Şimdi, ilk başta verdiğiniz bu mevcut durumda havzalara göre kişi başına su potansiyeli durumu var. 2050 yılı için verdiğiniz bir harita var. Fakat daha sonraki yaptığınız açıklamada Akdeniz Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu tarafında su miktarında azalmalar olduğunu söylediniz, harita buna uyumlu değil. Haritada Antalya ve Doğu Akdeniz, Batı Akdeniz, Antalya havzasında şey görünmüyor...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Risk görünmüyor mu?
HASAN KALYONCU (İzmir) - İhtiyaç görünmüyor orada. Bir harita daha var. Evet, su kısıtı olan bölgelerde az su tüketen ürünlere yüzde 50 fazla destek kısmında, su ihtiyacı olan harita yine aynı şekilde o haritayla ters. Mesela burada Antalya havzasında ve Güneydoğu Anadolu'da, orada su sıkıntısı görünmüyordu, burada, bu haritada su sıkıntısı var; ya, bunun sebebi ne? Konya havzasında su kıtlığı yaşayacaksak... Mesela, burada, Konya kapalı havzasında en şiddetli kuraklık orada bekleniyor fakat burada mutlak sıkıntı yaşanacak havza olarak gösterilmiyor. Şimdi, Antalya havzasını batı- doğu Antalya havzasını besleyen yer Konya havzası, Burdur havzası civarı. Burdur'a bakıyorsunuz Burdur'da sıkıntı var ama Antalya'da hem "Yağışlar azalacak." diyoruz hem de verdiğiniz haritada bir sorun görünmüyor; herhâlde burada bir yanlışlık olduk.
TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI AKİF ÖZKALDI - Evet, cevap vereceğiz şimdi ona.
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Evet, hepsini bir yazalım da sonunda...
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Toptan, toptan.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Devam edeyim de sonra şey yaparız.
TARIM VE ORMAN BAKAN YARDIMCISI AKİF ÖZKALDI - Peki, tamam.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Yani bu hesaplamalar yapılırken yağış şekilleri, karın kalma durumu, kaynakların beslenmesi, buharlaşma hızı, buharlaşma hızındaki artışlar; bunların hepsi ele alındı mı?
Mesela Konya havzasında su aktarımını söylediniz, farklı yerlerden su getirme durumu var; başka bir önlem planınız yok mu?
Mesela yer altı barajları -birazdan gene onu da soracağım- ve su hasadı konusundan hiç bahsetmediniz, sadece "Aktarım var." dediniz. Bunlarda çalışmalarınız var, biliyorum; en azından bilgilendirme açısından da bu önemli.
Kuraklıkla mücadelede en önemli şeylerden bir tanesi ürün-desen değişimi. On Birinci Kalkınma Planı'na bizim teklifimizle giren Mücadele Eylem Planı var, bundan da hiç bahsetmediniz. Yani, kuraklıkla mücadelede aslında ürün-desen değişimi birçok kullanımı azaltıyor, su kullanımını da azaltıyor.
Büyükşehir belediyeleri taşkın açısından denetim altına alınıyor mu? Mesela, sizin taşkın koruma planlarınız, taşkın uygulamalarınız var ya, büyükşehrin içerisinde kalan kısımların da bunların denetimi kim tarafından yapılıyor veya bir müdahale şansı var mı yani devletin bunlara müdahale şansı var mı? Çünkü şehirlerdeki, şehir merkezlerinde kalan dere yatakları konutlar için çok büyük tehlike oluşturuyor.
Bir de, arıtma tesislerinden geri dönüşüm yapılır ise Türkiye'de şu anda ne kadar su tasarrufumuz olur? Yani arıtma tesislerinden gelen su miktarı ne kadar? Bunun hepsini zaten kullanmadan kirleterek biz atıyoruz. Verdiğiniz bilgilere göre bu uygulamalarda çok az geri dönüşüm söz konusu. Tamamını geri dönüştürdüğümüz zaman Türkiye'nin kazancı ne olacak? Şu anda biliyoruz ki var olan arıtma tesislerinin büyük bir çoğunluğu alıcı ortamlara suyu bıraktığı zaman hâlâ kirletici özelliği taşıyor ve özellikle deniz kenarına yakın şehirler derin deniz deşarjı yapıyor. Bunun haricinde bazı yerlerde hâlâ arıtma tesislerimizin olmadığını biliyoruz.
Şimdi, yine bir sorum var, bu şeyle alakalı "Veri yok." diyor ya bu kayıp kaçakta. Nerede o harita? Bir tane haritamız var...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bazı illerimizde "Veri yok." diyor evet.
HASAN KALYONCU (İzmir) - "Veri yok." Niye veri yok? Yani nasıl veri olmaz Türkiye Cumhuriyeti devletinde? Böyle koca iller var, bunların arasında Aydın da var, galiba Samsun da var; buralarda nasıl veri yok?
MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) - Maraş, Tunceli...
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sebep ne yani? Mesela, Kahramanmaraş, Osmaniye, Tunceli, Hakkâri, Iğdır, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Samsun, Tokat, Aydın... Neden veri yok?
Bir ikincisi, mesela, İzmir dikkatimi çekti. "İzmir'de kayıp kaçak oranı yüzde 29." diyor, bunları belediyelerden mi aldınız yoksa sizin bir hesaplamanıza göre mi? Mesela, İZSU'nun verilerine ben baktım, İZSU'nun yayınladığı verilere göre kayıp kaçak oranı yüzde 39-40 civarında. Belediyeden bunu istedik, belediyeden gelen cevap da aynı şekilde; ilçe ilçe verdi, topladık böldük yüzde 39-40 civarına ulaşıyor. Ya, bu veriler hatalı, bunların düzenli olarak toplanması gerekiyor. Mesela, Su Bilgi Sistemi çok güzel bir uygulama fakat bu bilgileri, Türkiye'de daha önce çalışılmış veya var olan bilgileri Su Bilgi Sistemi'ne aktarma imkânımız çok zor. Neden? Farklı sistemlerle, farklı metotlarla alındığı için, bir standart olmadığı için Su Bilgi Sistemi'ne bunları aktaramıyoruz. Bu Su Bilgi Sistemi'nin oluşturulmasından sonra yapılan çalışmalarla inşallah bu durum düzelecek yani bundan elli yıl sonra bizim bugünkü verilerimiz kullanılabilecek, istatistiği yapılabilecek şekilde bir durum alıyor. Bu çalışma, Sayın Bakanın döneminde yapılan bir çalışma, biz de veri girişlerinde bulunduk buraya; gayet güzel, onu biliyorum.
Şimdi, demin de söylediğim gibi, yer altı barajları ve su hasadı, yer altı sularıyla ilgili sunumda fazla da bilgi yok. Yani, yer altı sularımız ne kadar azaldı, ne zamana kadar bize yetecek? Çünkü yer altı sularımız bizim en son kullanacağımız su rezervimiz. Şu anda Türkiye'deki kuyuların büyük bir çoğunluğu kaçak. Mesela, Konya kapalı havzasını örnek olarak verirsek Konya kapalı havzasından açılan kuyuların yüzde 80'i kaçak ve hatta kaçak su kuyuları açanlar şöyle bir sistem geliştirmişler: Elektrik bağlayabilmek için kendisine önce kaçak elektrik çekiyor, sonra kendisini şikâyet ettiriyor; gelip elektriği bağlıyorlar, Enerji Bakanlığı ve o nereye bağlıysa, onlar gelip elektriği bağlıyorlar, adamlar suları kullanmaya devam ediyor. Konya kapalı havzasında yüzde 80 kaçak kuyuya nasıl müdahale edeceksiniz? Yani bu Konya'yı bitirecek çünkü.
Mesela, başka bir konu var: Bu, önümüzdeki yıllarda çok fazla bizi yoracak bir konu. Şimdi, sularımızda kirlilik durumları 25 havzada Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla ortaya konuldu. Yani öncelikli kirleticilerden tutun da mikro kirleticilere veya ağır metal, bütün hepsi var, elimizde bu verilerin tamamı, hatta ekolojik açıdan kirlilik değerlendirmeleri de var fakat gelecekte su miktarının azalması buradaki kirleticilerde yoğunlaşma oluşturacak. Özellikle barajlarımıza taşınan kirliliğin tabanda birikmesiyle beraber suyun azalmasıyla konsantre hâle gelecek ve birçok yerde bize su kirliliği çok yüksek miktarda problem olarak dönecek. Bununla ilgili bir çalışmanız, planlamanız mutlaka vardır, bunlar önemli.
Bir de Su Enstitüsü...
BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Türkiye Su Enstitüsü.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Bakanım "Uluslararası çalışmaları takip ediyor." dedi de ben buna baştan beri karşıyım. Neden karşıyım? Çünkü Su Enstitüsü kurulurken kuruluş amacı su alanında üst kurul olarak hizmet vermesi, koordinasyonu sağlaması açısından kurulmuş olan bir kurum fakat daha sonra bu görevini kaybetti, şu anda yine su alanında karmaşıklığın giderilmesi açısından yine bir üst kurula veya üst bir bağlantıya, koordinasyon merkezine ihtiyaç var, Su Enstitüsü bunu karşılamıyor ve kuruluş amacına göre de hareket etmiyor. Bence uluslararası su çalışmalarını DSİ Genel Müdürlüğü de bu zamana kadar, Su Enstitüsü kurulana kadar çok iyi şekilde takip etti, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü de var. Bu Su Enstitüsünün ya asli görevine döndürülmesi veya aktif bir hâle getirilmesi gerekiyor. Şimdi, yayınlarını da takip ediyoruz, yaptığı yayınları da yakından takip ediyorum, katıldığı toplantıları, bütçede ne kadar bütçe olduğunu, hangi toplantılara katıldığını, kaç proje ürettiğini de biliyoruz, bu projelerin tamamı iki kurum tarafından yapılabilecek pozisyonda şeyler. Bunun devamında zaten suyla ilgili birçok yönetimsel karmaşa var, üzerine daha fazla karmaşıklaştırmaya da gerek yok. Asli kuruluş amacına döndürülürse su yönetiminde üst kurul ihtiyacını da ortadan kaldırabilecek durumda olabilir; bu Su Enstitüsü durumu böyle.
Bir de bu 27'nci Dönemde baştan beri söylüyoruz: Su kanunu mutlaka çıkarılmalı, bizim arkadaşlarımız Mecliste bunu defalarca dile getirdi, bu konuda çalışmalar var. Ayrıca, su kanunuyla beraber, Cumhurbaşkanlığı himayesinde Tarım ve Orman Bakanlığının düzenlediği Su Şûrası da ilk olarak yapılacak. Su, Türkiye'de mîlli güvenlik meselesi; olaya böyle bakmak gerekiyor. Eğer suyu kaybedersek gerisinde, hiçbir şekilde toparlayamayız, arkasından göçler zorlayacak çünkü iç göç ve dış göç su kaybına bağlı olarak şehirlerde bunlarla da uğraşacağız. Bunun için suyu bizim iyice ele alıp önlemlerimizi almamız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.