KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Bakanım, sunumlar için teşekkür ediyorum.

İklim değişikliği... Türkiye, tarihsel sorumluluk olarak Amerika'nın virgül kısmından daha az; 38,8 mi Amerika'nın bizim ki 0,6.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - 27 hatırlıyorum.

HASAN KALYONCU (İzmir) - 28 pardon; 28,8.

Şimdi, enerji kaynaklarının hepsi doğaya zararlı; RES'ler de zararlı, güneş enerji sistemleri de zararlı, doğal gaz da zararlı, nükleer de zararlı yani böyle doğal dengeye, dünyanın atmosferine faydalı olabilecek bir enerji sistemi yok.

Küresel ısınmadaki paya baktığınız zaman; 1,1. Fakat, ülkede maden çıkarmazsanız, enerji üretmezseniz, her tarafı doğal şeklide tutarsanız yine de beceremezsiniz. Neden? Çünkü zaten bunu etkileyen siz değilsiniz, bunu etkileyen dünyanın bütün ülkeleri, özellikle Amerika ve Çin neredeyse yarısını oluşturuyor ve atmosfer öyle bir şey ki yani Japonya'da olan radyasyon salınımı veya kaçak işte, Çernobil'de olan, dünyanın radyasyon seviyesini de değiştirebiliyor, Avustralya'da patlayan bir yanardağ dünya iklimini değiştiriyor.

Şimdi, burada, bizim yapmamız gereken şu: Şimdi, Sayın Bakan açıklamaları yaptı; doğal gaz arama çalışmaları -bulundu- Doğu Akdeniz; bunlar devam ediyor, bunun yanında nükleer enerji santrali yapılıyor; gerekli, yani atmosfer açısından düşündüğünüzde, iklim değişikliği açısından düşündüğünüzde sıfır... Risk olabilir mi? Olabilir. Dünyaya gök taşı da düşebilir, o da risk dâhilinde. Yani şimdi iklim değişikliğini ele alırken Türkiye'deki salınımı sıfırlamak üzerinden bu işe bakarsak elde edebileceğimiz çok da fazla bir şey yok, zaten Bakanlık, bütün bakanlıklar bunun önlemini almaya... Paris İklim Anlaşması'nda niye çekinceleri olduğunu söylüyorlar. Burada, bizim yapmamız gereken... Sayın Bakanıma benim bu konuda bir ufak eleştirim olacak. Şimdi, yenilenebilir enerji kaynakları zaten iklim değişikliği üzerinde evet, gerekli, Bakanlık bu çalışmaları yapıyor. Benim sorduğum veya merak ettiğim veya çalışma yapılıp yapılmadığı veya bu Komisyonun amacı olarak, bu değişimlere karşı uyum kısmında Türkiye zarar görmeden bu işleri nasıl atlatacak? Yani senaryo kötüye doğru gitti, iklimi daha da fazla değiştirdiler çünkü Çin'in taahhütleri; 2060 yılında muhtemelen geri dönüşümsüz olaya girecek, dünya iklimi 2030'larda geri dönüşümsüz duruma gelecek, zaten kutuplarda buzullar eridiği zaman o iş tekrar geriye dönmüyor.

Şimdi, su azalacak, su yağış rejimi değişecek, su miktarları azalacak, barajlardaki su miktarlarının ne olduğunu bilmiyoruz, buharlaşmadan ne kadar kaybedeceğimizi de bilmiyoruz ve su üzerinde içme, kullanma, sanayi ve tarımsal baskı da oluşacak, Türkiye'deki su azalmalarını hesaplayarak buradan ne kadar enerji kaybedeceğimizin veya bunlara karşı nasıl önlemler alacağımızın, asıl bunların gündeme gelmesi gerekiyor.

Benim bakış açım da şöyle: Bizim katkımız yok bu olaya, biz 1,1 salımda etkili isek bunu sıfırlarsak da biz bir şeyi engelleyemiyoruz zaten fakat dünya çapında oluşan duruma biz nasıl adapte olacağız, biz buna karşı nasıl önlemler alacağız? Ülkenin ayakta durabilmesi için bu gerekli. Şimdi, gelişmekte olan ülkelerde bu durum, karbon salınımı bir müddet yüksek de olabilir yani Amerika'ya yetişebilmemiz için bizim çok fazla çalışmamız lazım fakat biz en baştan, küresel manada sorumluluklarımızı da devlet olarak, Bakanlıklar olarak da yerine getirmeye çalışıyoruz. Mesela bu uluslararası örgütlerin özellikle, Türkiye'yle ilgili yayınları var, mesela Türkiye'de karbon salınımının ne kadar insan öldüreceğini söylüyor da Amerika'nın yaptığı karbon salınımının dünyada ne kadar insan öldürdüğünü söylemiyor, onlarla ilgili hiçbir araştırması yok nedense.

Bunun yanında, bu su mevzusundan sonra bir de enerji nakil sistemleriyle ilgili benim merak ettiğim olaylar var, şimdi, daha önce Çevre Şehircilik Bakanlığının sunumunda da bunları sormuştum: Değişen fırtınalara karşı -mesela İç Anadolu'da da hortumlar yer yer görünmeye başladı- şimdi bu enerji nakil sistemleri bunlara uyumlu hâle getirildi mi? Bildiğim kadarıyla bununla ilgili herhangi bir çalışma yok. Yani burada, Meteoroloji Genel Müdürlüğü de sunumları yaptı; hava olaylarının nasıl değiştiğini, ne olacağını, bunları ortaya koyuyorlar simülasyonlarla. Yani bunlara yönelik enerji nakil hatlarında ne gibi önlemler alacağız? İleride nasıl bunları dayanıklı hâle getireceğiz? Fırtınalardan ne derece etkileniyorlar ve ne derece etkilenecekler? Çünkü çok önemli, hem insan yaşamı açısından hem enerji nakli açısından bu enerji nakil sistemleri çok önemli.

Yine, Sanayi Bakanlığına bu soruyu yöneltmiştim: RES ve GES'leri yani rüzgâr enerjisi ile güneş enerjisi santrallerini de yapım olarak şu andaki hava koşulları, -işte on yıllık, yirmi yıllık orayı tam bilemiyorum, belirli bir araştırma sonucunda yapılacağı yerler ona göre belirleniyor- özellikle rüzgârların değişimi, var olan santrallerimizi ileride nasıl etkileyecek? Bunlardan bizim korunma yollarımız, önlemlerimiz, önlemler paketimiz var mı? Şu anki rüzgâr şiddetini ileriki dönemlere doğru hesaplayabilir miyiz?

Bunun yanında yine, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu'da ısınmanın daha fazla olacağı, iklimsel değişimin orada daha yüksek olacağı yönünde sonuçlar var. Bunlara göre Enerji Bakanlığının, özellikle mesela güneş enerjisi üzerinde bu bölgelerde kaydırma, planlama durumu var mı? Bu yapılan güneş tarlaları özellikle tarım arazileri üzerine denk geliyor mu? Ne kadarlık alan kapatılıyor? Yani bunların planlanmasında yine iklim değişikliğine bağlı olarak bir planlama sisteminiz var mı? Yani kısa, orta ve uzun vadede iklim değişikliği şöyle olursa; kötü giderse ülke olarak biz buna nasıl önlem alacağız? Orta seviyede olursa biz nasıl önlem alacağız? İyi durumdaysa zaten önlem almamıza da gerek yok. Bizim, özellikle benim, burada duymak istediğim şeyler aslında bunlar. Şu anda devlet üzerine düşen sorumlulukları her alanda yapıyor.

Bunun haricinde mesela, nükleer enerji santraliyle ilgili yine değişen hava şartlarında yüksek dalga oluşumu -Akdeniz bunu üretebilecek seviyede- yine, hortumlarla bağlantılı olarak bu santralin güvenliği; bunların hesaplamaları da yapıldı mı, önlem alındı mı? Bunlar önemli şeyler, gelecek dönemde de ülkeyi bu duruma göre planlamamız gerekiyor. Yani karbon salımında hedefi tutturamayabiliriz onu bir şekilde çözeriz ama enerjiyi bulamadığımız zaman... Zaten dışa bağımlı olarak gidiyor, suya bağlı enerji de yüzde 36 civarında galiba, onun yüzde 30-36 arasında bir şeyi var. Şimdi, sudaki azalmayı da hesaba katarsak birçok sorunla karşılaşacağımız açık ama sunumda bugüne kadar yaptıklarınızı ve enerji temini konusunda karbon salımınını azaltma yönünde çok güzel çalışmalarınız var. Bu yönüyle de bu olayları değerlendirmemiz ve bunlara karşı önlemler almamız gerekiyor.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.