KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Ben de bu son toplantıda değerli arkadaşlarımıza katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Ben şahsen verimli toplantılar yaptığımızı düşünüyorum. Hepimiz bilgilerimizi tazeledik, yeni bilgiler edindik. Ben de -sunumumda ortak şeyler olabilir ama- kendi dilim döndüğünce kendi kanaatlerim olarak size sunmak istiyorum. Bu zaten otomatikman tutanaklarda da olacak, oradan istifade edilebilir. Dolayısıyla ben kendi önerim olarak, kendi raporum olarak şimdi bunu sunmak istiyorum.

Özellikle işe baştan başlayıp deprem master planı iller bazında muhakkak yapılmalı, bunların kaynakları yoksa bununla ilgili gerekirse devlet tarafından bir kaynak aktarılmalı diye öneriyorum. Bunu, aynı şekilde, biz, zaman zaman, inşaatlar yaparken "yol kotu" adı altında belediyelerden bu hizmetleri bir şekilde alıyoruz. Her hizmetin karşılığında da bir bedel ödeniyor. Dolayısıyla bununla ilgili de zeminin durumuyla ilgili "Fay hattı üzerindedir/değildir." şeklinde, bunun bedelini de kullanıcı belki inşaat yaparken öder diye düşünüyorum. Bu çerçevede, aktif fay hatları, imar planlarına muhakkak bu çalışmalar yapıldıktan sonra işlenmeli, artık bu saatten sonra nereden hat geçiyor, nerede fay var, nerede depremle ilgili sorun var, gündemden düşmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu çerçevede, gerek mikrobölgelendirme gerekse makrobölgelendirme sistemleri de dâhil, bu işin tek elden yürütülmesi ve sonuçlandırılması lazım gelir diye düşünüyorum.

Buna paralel olarak, orta hasarlı binalarda özellikle büyükşehir ve ilçe belediyeler tarafından dönüştürülmesi için mali kaynak sağlanmalı ve istisnalar, muafiyetler getirilmelidir. Acil toplanma yerleri, afet öncesinde onaylı ve yürürlükte olan imar planlarında muhakkak gösterilmelidir. Geçici barınma alanları için öncelikle imar planlarında bu amaçla ayrılmış alanların kullanılması konusunda yer verilmelidir. Mülkiyet ve tasarruf yetkisi belediyelere ait olan acil durum toplanma ve geçici barınma alanları olası bir afet hâlinde bu amaçla uygun şekilde kullanıma hazır tutulmalıdır. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun'da aktifliği tespit edilen fay hatları alanlarındaki dere yatakları, heyelan alanları, çığ düşme bölgelerindeki yerler öncelikle dönüşüm alanları olarak ele alınmalıdır.

Yine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, 3194 sayılı İmar Kanunu, 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 5366 sayılı Kanun ve şehircilikle ilgili tüm konuların afet konusunun öncelikli alınarak yeniden yapılandırılması gerekir. Yani burada bir eş güdüm gerekiyor hem büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri, bakanlıklar, valilikler... Yine bu kanunlar da mümkün olduğunca sadeleştirilerek bir iki başlık altında yeniden ele alınmalı gerekirse bu konuyla ilgili Parlamentoya da teklif verilmelidir.

Orta hasarlı olarak tespit edilen yapılar ile 1998 yılı öncesinde ruhsatlı olarak yapılmış yapılar riskli yapı tespitine bakılmaksızın kanun kapsamında sayılmalıdır. Ayrıca bu yapıların yıkımları da idarece yapılmalıdır. Orta hasarlı olarak tespit edilen yapılar ile 1998 yılı öncesinde ruhsatı alınmış yapıların, riskli yapıların, yıkılıp yeniden yapılması için yol, su, kanal bedelleri, yapı denetim hizmet bedellerinin yüzde 25'i dönüşüm projeleri diye bir hesap açılıp oradan karşılanmalı, gerekirse bu binalarla ilgili herhangi bir harç alınmamalıdır.

Riskli alan ve yapılarda kentsel dönüşümü sağlamak için özel standartları ihtiva eden imar planı ve uygulama yapılmasına ilişkin yetki, imar planı yetkisini haiz bütün idarelere verilmelidir. Riskli yapıların tespitinde bakanlığın yanı sıra büyükşehir belediyeleri, yetkili ilçe belediyeleri, yapı maliklerine süre verilmesi, verilen süreler içerisinde yapılmaması hâlinde riskli yapı tespiti belediyeler tarafından da yapılmalı, yaptırılmalı ve gerekirse resen yıkılmalıdır.

Bakanlığın yanı sıra büyükşehirlerde rezerv yapı alanının büyükşehir belediye meclisi kararıyla belirlenen kentsel dönüşüm uygulamaları hızlandırılmalıdır. Güçlendirme projesi ve uygulama projelerinde KDV oranı sıfırlanmalıdır. Aynı şekilde özellikle dönüşüm projeleriyle ilgili KDV'nin sıfırlanması gibi, dönüşüm projelerinde kullanılan hammaddeler de KDV istisnasına dâhil edilmelidir.

Yine, yapı süresince ilgili belediyelerin belli aşamalarda yerinde inceleme vize uygulaması yaparak yapıların denetlenmesi sağlanmalıdır. Ruhsat süresince tamamlanamayan yapıların ikinci ruhsat yenilemesinde yapı denetim kuruluşlarınca yapının, inşaatın tüm projelere uygun devam ettiğinin tespit edilmesi, gerekiyorsa tadilat projesiyle birlikte ruhsat düzenlenmelidir. Yapı kullanma izin belgesi alınamayan binalarda oturuma izin verilmemelidir. Yapı izin belgesinin düzenli aralıklarla yapı denetim kuruluşları tarafından sistem üzerinden kontrolü sağlanmalıdır. Böylece izinsiz tadilatların da önüne geçilmelidir. Yıkılacak derecede tehlikeli olduğu tespit edilen yapıların ivedi olarak kamu eliyle yıkılması sağlanmalıdır. Zemin etüt raporları, yerleşime uygunluk haritalarının dikkate alınması ve afet riskine karşı alınacak tedbirler kapsamında uygulamaya ilişkin düzenlemeler detaylandırılmalıdır. Yıkımı yapılacak derecede tehlikeli yapılara ilişkin kapsam genişletilmelidir. Böylece riskli yapıların 6306 sayılı Kanunda usullere göre belirlenen tahliye ve yıkıma ilişkin işlemler belediye ve valiliklerce resen yerine getirilmelidir.

Yapının taşıyıcı sistemini değiştiren aykırılıklarda yüzde 20 oranında uygulanan idari para cezaları, yüzde 20'den yüzde 100'e çıkarılmalıdır. Yapı kayıt belgesi alınan yapıların maliklerince afet risk analizleri 6306 sayılı Kanun kapsamından Bakanlıkça lisanslandırılan kuruluşlara yaptırılarak hazırlanan raporlar, ilçe belediyelerine sunulur. Bu kapsamda, yapılar riskli yapı tespitinde, yapı maliklerince altı ay içinde güçlendirme projesi hazırlatılarak ilçe belediyesine izin için başvuru yapılır.

2000 yılından önce onaylı ve hâlen yürürlükte olan imar planında güncel zemin etütleri ve yerleşime uygunluk haritalarına uygun olarak en fazla iki yıl içinde revizyonları yapılır, riskli alanlar, rezerv yapı alanları ve riskli yapıların bulunduğu taşınmazlara ait imar planları uygulama işlerinin Bakanlıkça verilen süre içinde belediyeler veya valilikçe yapılması sağlanmalıdır.

İmar planı revizyonlarının, büyükşehir belediye meclislerinde onama süresi üç aylık imar planı değişikliği süresince farklı olarak ele alınması ve sonuçlandırılması önerilmelidir.

Kamu yatırımlarıyla mülkiyetinin tamamı veya bir kısmı kamuya ait taşınmazlar ve vakıflara ait alanlar hariç olmak üzere imar parseli üzerinden nüfus ve yapı yoğunluğu, kat adedi, bina yüksekliğini artıran plan değişiklikleri dikkatle yapılmalıdır.

Büyükşehir belediyesince yürütülen kentsel dönüşüm uygulamalarında hak sahiplerinin çoğunluğuyla uzlaşılması hâlinde ifraz, terk, ihdas ve tapuya tescil, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usullerle yeniden değerlendirilmesi işlemleri resen uygulama yetkisi verilmelidir.

MTA tarafından hazırlanan haritaların ve çalışmaların yerel yönetimlere ve ilgili kuruluşlara ücretsiz harita paylaşımı konusunda 4736 saylı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'da değişiklik yapılmalıdır.

Kamu kurumlarının "bütçe yok" gerekçesiyle karşılanamayan harita mühendisi, mimar, şehir plancıları ve diğer mühendislik hizmetleri öncelikle karşılanmalı muhakkak bu işe muhatap kamu kurum ve kuruluşlarına inşaat mühendisi, harita mühendisi, şehir plancısı, mimar gibi mühendislik hizmetleriyle ilgili elemanları kadrosunda ruhsat verdiği alan ölçüsünde eleman istihdam etme zorunluluğu getirilmelidir.

İzmir depremini büyüklüğünü AFAD 6,6 açıklarken Kandilli Rasathanesi büyüklüğü, resmî raporlarda 6,9 olarak açıklamıştır. Depremin büyüklüğü konusunda da bir söz birliği, bir ağız birliği, bir otorite birliği olmalıdır. Dolayısıyla, tek yetkilinin bu konuyla ilgili fikir beyan etmesi esas alınmalıdır.

3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında gerçekleştirilen imar affı önemli bir tartışma konusu hâline gelmiştir. Depreme dayanıklılık konusu, kamu tarafından kontrol edilmeli ve bir an önce bu imar yasasından istifade edenlerin depremle ilgili sorunları varsa bunlar bir an önce yıkılmalıdır ve paraları da iade edilmelidir.

Özel iletişim vergisi, 1999 depreminin yaralarını sarmak amacıyla o dönemde getirilmişti. Bunu özellikle finansman boyutunda, bunun devam ettirilmesi şeklinde ayrıca ifade edeceğim. Deprem ve afetler konusu bakanlık düzeyinde tek bir elden yönetilmelidir. Aksi hâlde bilime ve tekniğe aykırı olarak atılan her adım ülkemize birer toplumsal felaket olarak geri dönmektedir.

Yine, enkaz üzerine çıkma yetkisi denetlenmeli, yakasında bir akreditasyon olmalıdır. Deprem sonrası çöken binada çalışan ekipler arasında karmaşa yaşanmaktadır. Dışarıdan eğitimsiz ve yetkisiz kişilerin katılımını önlemek maksadıyla düzenleme yapılmalı. Ayrıca bir deprem politikası oluşturulmalıdır. Apartman görevlileri, bugüne kadar hep bu işin dışında tutulmuş, işin içine dâhil edilmeli.

Sigorta, DASK özellikle zorunlu hâle getirilmeli, keyfiliğe bırakılmamalı. Yapıların hasar tespiti bir standart dâhilinde yapılması gerekmektedir. Yine, bu DASK kapsamında, deprem gerçekleştiği takdirde bunlar eğer kredi kullanmışlarsa DASK'tan elde ettiği gelirler otomatik olarak bu hesaplara aktarılmalı, en azından kredi boyutunda sorunları çözülmelidir.

Okullara ve öğrencilere istenmesi hâlinde AFAD ve sivil toplum kuruluşları tarafından verilen deprem konusundaki eğitimler mecburi hâle getirilmeli. AKUT'un deprem simülasyon tırları depremin büyüklüğü ve depremle ilgili konular Türkiye genelinde bilgilendirme amaçlı yoğun bir şekilde, bir program çerçevesinde, hiç olmazsa 2023 yılına kadar bitirilmelidir.

İletişim, büyük önem taşımaktadır. Deprem anında aşırı yüklenmeden kaynaklanan hatlar kilitleniyor, bu yükü hiçbir şebek kaldıramıyor. Dolayısıyla bununla ilgili de gerekli tedbirlerin alınmasının raporda yer almasında fayda mütalaa ediyoruz.

Tabii, depremin üçüncü boyutu, özellikle kanunla -bu konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın bir çalışması olduğunu söylediniz- yani bütün bu uygulamaların, imar uygulamalarının hemen yanı başında, bir kanun çerçevesinde, bu sürecin hızlandırılmasına yönelik kanuni tedbirlerin de alınması gerekir. Özellikle son dönemde de deprem izolatörleri, artık statik hesapları da dikkate alınabilir, sadece kamu binalarında, hastanelerde, belediyelerde değil, statik açıdan hesaplara dâhil edilerek önemli binalarda özellikle alışveriş merkezleri de dâhil buralarda da kullanılabilir. Bu işin en önemli boyutlarından biri finansal boyuttur. Bu finansal boyutu çözdüğümüz takdirde bilgi, birikim, deneyim ve inşaat sektörü bu konuda hazır. Zaten bizim daha çok deprem sonrası işlemlerde ciddi bir problem görünmüyor. Devletimiz her felakette gerçekten üzerine düşeni bundan önceki felaketlerde olduğu gibi bugün de yaşadığımız felaketlerde üzerine düşeni yapıyor. Her zaman bir öncekinden daha iyi olduğumuzu ifade edebiliriz.

Bu, uzunca bir süreç, uzunca bir maraton koşusu, dolayısıyla deprem, her daim gündemde olmalı. mümkünse AFAD'ı Cumhurbaşkanına bağlamak yerine -zaten Türkiye'de her şey Cumhurbaşkanına bağlı- bununla ilgili bir bakanlık oluşturulursa bunun alt birimleri de otomatikman oluşur. Belediyelerde daire başkanlıkları oluşur, bakanlık oluşur, alt birimler oluşur. Bu iş, tek elden yürütülürse çok ciddi faydası olur ama bunu yakın planda çözemezsek... Çünkü AFAD işlerinin bütçesi şu an çok sınırlı, elemanları çok sınırlı ama sorumluluk ve yükümlülük alanları inanılmaz fazla. Dolayısıyla bunun da ekonomik olarak güçlendirilmesi gerekir. Yani afet bakanlığını birinci turda gündeme getiremezsek ama afet işlerinin Cumhurbaşkanlığına bağlanarak muhakkak mali yapısının güçlendirilmesi gerekir.

Ben "Finansal olarak neler yapabiliriz?"e birkaç örnek vermek istiyorum: Özellikle, mesela merkezî bütçeden pay ayırabiliriz, belediyeler emlak vergilerini topluyorlar buradan bir pay ayırabiliriz, tapu harçlarından buraya bir pay ayırabiliriz. Yine uluslararası arenadan, uluslararası finans çevrelerinden uzun vadeli fonlardan dönüşümle ilgili bir pay ayırabiliriz. Yine özellikle burada en büyük finans kaynağı, gönüllülük esasına göre dönüşümü sağlayabilirsek bu vatandaşın kendi kaynaklarıyla bu işi yapması gerekir ki eğer biz bunu çözebilirsek bu işin yüzde 20'sini, yüzde 30'unu sadece planlamayla, kanunlarla çözersek vatandaş zaten kendi dönüşümünü yapar diye düşünüyorum.

Yine, paralel olarak finans ayağından DASK'la ilgili toplanan paralar var, "Yüzde 55." diyorsunuz, bu yüzde 80'lere, 90'lara çıktığı zaman bu fonda da çok ciddi paralar toplanacaktır. Bu toplanan paraların da zaten belli oranlarda yıllara göre, TEFE, TÜFE'YE göre artışlarla bunlar değerlendiriliyor. Zaten biz de daha çok bu kentsel dönüşümle ilgili binaları vatandaşlara satarken TEFE'yi ve TÜFE'yi esas alıyoruz. Yani kaynağa da aynı rakamı uygularsak... Şu an bildiğim kadarıyla 10 milyarın üzerinde bu fonda bir para var, bu yüzde 70-80'ler seviyesine çıktığı zaman bu rakam daha da artacaktır. Bu tür fonlarda toplanan paralar... Mesela İşsizlik Fonu da dâhil belli fonlar var. Türkiye'nin, hepimizin üzerinde mutabakatla vardığımız bir sonuç var, en az terör kadar önem vermemiz gerekiyor, "İstikbal meselesi, istiklal meselesi." diyor Sayın Bakanımız, dolayısıyla fonlarda toplanan parayı, değerlendirilmesi lazım gelen parayı başka amaçlar yerine mümkünse bunu "deprem fonu" adı altında bir fonda toplayabilirsek...

Mesela bugün savunma sanayisine belli fonlardan çok ciddi rakamlar geliyor, çok ciddi bütçeler oluşuyor. Biz bunu da destekliyoruz yani savunma sanayisinin, bugün Türkiye'nin güçlü olması lazım, hatta biz onun da bütçesini yeterli bulmamıştık, ilave bütçe önermiştik. Aynı şekilde bugün de depremle ilgili oluşabilecek her türlü bütçeye katkı vereceğimizi şimdiden ifade ediyorum. Tabii, bu el birliğiyle yapılacak bir şey. Her kurum, ferdinden, belediyesinden, valiliğinden, bakanlığından, Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar herkesi ilgilendiren bir konu, herkesin bu konuda elini taşın altına koyması lazım geldiğini ifade ediyorum.

Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım. Benim önerilerim şimdilik bu kadar, bunlar zaten tutanaklardan da alınır. Tahmin ediyorum ki, çoğu, ortak önerilerdir arkadaşlarla beraber. Ümit ediyoruz ki amacına hizmet eder. Bu Komisyonun bu işin çözümüne yönelik bir katkısı olursa, bir nebze katkısı olursa biz de kendimizi mutlu hissederiz diyorum. Bütün arkadaşlara ve sizlere teşekkür ediyorum Başkanım.