KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sunum için ve tüm emekleriniz için hem size hem de kurumdaki emek veren bütün bürokratlara teşekkür ederiz.

Şimdi, Sayın Bakanım, Rıza Bey Apartmanı'ndan başlarsak eleştirel bir şey söylemeyeceğim. Siz bir söz verdiniz, Cumhurbaşkanınız da bir söz verdi. Gerçekten acılı bir aile ve bizi de İzmir vekili olduğumuz için arıyorlar, bir tarafta da malikler var "Buraya park olmasın." diyen, onlar da bizi arıyor. Şimdi, anlaşılıyor ki orada bir komşuluk hukuku bozulmuş. O yüzden, hepimiz hem Bakanlık hem İzmir vekilleri hem de yerel yönetim bir araya gelip... Çünkü şöyle de bir şey, spekülasyon işte, bir gün aileler bir haber duyuyor, acılılar da işte "Park olacak." bir gün haber geliyor "Olmayacak." İşte "Bakanlığa gittik, kimse randevu vermedi." Böyle de kirli bilgi de dolaşıyor. Hepimizin görevi bu komşuluk hukukunu yeniden yaratıp bu krize bir son vermek. Bu kadar söyleyeceğim Rıza Bey Apartmanı'yla ilgili.

Bunun dışında da Komisyonda biz üç aydır çalışıyoruz, ben avukatım ama bu üç ayda arkadaşlarım ve kamu kurumları sayesinde inanın birçok şey öğrendim, ciddi bir kazanım oldu benim için. Ama gördüm ki daha önce yapılan kentsel dönüşüm projelerinden kaynaklı -ya müteahhitten ya da farklı sebepten- maalesef kentsel dönüşüm "kentsel dönüşüm mağduriyeti" diye algılanmaya başlanmış vatandaşta; hemen platformlar kurulmuş, sosyal medyada da kirli bilgiyle böyle kötü bir algı oluşmuş kentsel dönüşümle ilgili. Bir tarafta da güçlendirme işi var. İzmir depreminden sonra "Bakın, güçlendirilmiş bina bile yıkılıyor." diye güçlendirmeyle ilgili de bir kötü algı var.

Şimdi, bence hem Bakanlığın hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem yerel yönetimlerin hem üniversitelerin hem de bizim vatandaştaki bu kötü algıyı, aslında bu ön yargıyı kırmak adına bir farkındalık gerçekleştirmemiz gerekiyor ki hem Bakanlık yol alabilsin hem Meclis yol alabilsin hem de belediyeler yol alabilsin. Belki kamu spotu olabilir, farklı bir proje olabilir, bütün devlet kurumlarıyla ortak, farkındalık yaratan bir proje gerekiyor çünkü "Bana 2 daire verdi, ona 1 verdi; üstüne para aldım, üstüne para verdim." şeklinde bir şehir efsanesi olmuş bu işler. O yüzden, bence, bizim bir araya gelip ortaklaşa, birbirimizi eleştirmeden -hep siz söylüyorsunuz, biz de söylüyoruz- hakikaten depremi siyasete malzeme yapmadan bu ön yargıyı kırmamız gerekiyor ki yol olabilelim ve uzlaşıyı çabuk sağlayabilelim.

Bunun dışında, şimdi, size bağlı farklı farklı kurumları da dinledik. 6306, 5393, işte 7269 gibi depreme ve afete ilişkin birçok kanun var. Siz Bakanlık olarak -ben hukuken de öyle bakıyorum- bir mevzuat değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz ya da bu mevzuatta ya da yönetmelikte farklı farklı yerlerde böyle bir ihtiyacı... Çünkü alana çıktığımızda bize hep şu söyleniyor, "Kanunlar çelişiyor, yönetmelikler çelişiyor, uygulamada bu sorun var." diye sitemler geliyor. Sizin Bakanlık olarak çeliştiğini düşündüğünüz, değişmesini düşündüğünüz mevzuat var mı? Belki sonra da gönderebilirsiniz.

Son olarak da ben de yeni öğrendim "tasarım, gözetim uzmanı" diye bir meslek varmış ve farklı farklı koşullarda bu uzmanlık belgesi veriliyormuş. Ama piyasada ve gittiğim -ben birçok ile de gittim- illerde bana iletilen, bu tasarım, gözetim uzmanı sayısının yetersiz olduğu. Bir de bunların galiba kotası varmış, aynı anda 5 iş ya da belli bir metrekaresi varmış. Piyasada bu uzmanların yetersiz olduğu, o yüzden uzmana ulaşmakta ya da işleri vermekte sıkıntı yaşandığına ilişkin bir bilgi iletildi; ben de söz verdiğim için size iletmiş olayım.

Sunumunuzdan ve emeklerinizden dolayı teşekkür ediyorum.