KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yeni yılın ilk oturumunda değerli Komisyon üyelerimizi ve bugün Komisyonumuza katılan, başka komisyonlardan gelen değerli milletvekillerimizi, elbette bakanlıklardan gelen yetkilileri saygıyla selamlıyorum, hepinize iyi bir yeni yıl diliyorum.

Fevkalade önemli bir anlaşmayı görüşüyoruz. Bu anlaşmayı uzun zamandan beri de takip ediyorum. Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda önemli bir ilerleme kaydetti. Her ne kadar verilen rakamlarla benim duyduğum rakamlar arasında fark varsa da ki onu da paylaşayım: Benim İngiliz Ticaret Odasından duyduğum kadarıyla ikili ticaret hacmimiz 19 milyar paunt. 19 milyar paunt aslında çok önemli bir rakam çünkü ben en son Birleşik Krallık'tan ayrılırken, 2014 yılında büyükelçiliğim sona erdiğinde 10 milyar paunt civarındaydı, dolayısıyla çok ilerlediği belli. Birleşik Krallık bizim 2'nci ihracat pazarımız ve aynı zamanda, Avrupa Birliğinde ticaret hacmi açısından lehimize denge olan yegâne Avrupa Birliği üyesi; bu da fevkalade önemli. Bu anlaşmanın Birleşik Krallık'ın Norveç, İsviçre, Japonya ve Kanada'dan sonra imzaladığı 5'inci büyük serbest ticaret anlaşması olduğunu da vurgulamak lazım. Bu da aslında bu görüşmeleri yapan heyetlerimizin ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Anlaşmanın tabii ki çok ayrıntılı, çok önemli teknik detayları var. Onun için, başka komisyonlardan gelen değerli milletvekili arkadaşlarımız da var. Onlar da anlaşmanın ayrıntılarıyla ilgili olarak eminim bazı sorular soracaklardır.

Ben işin siyasi boyutuyla ilgili olarak bir iki kelime söylemek isterim. Birleşik Krallık'ın Brexit sonrası Avrupa Birliğinden ayrılması elbette bir serbest ticaret anlaşmasını görüşüyoruz ve ikili ticari ilişkiler açısından bizim önemli bir kayba uğramadan bu ilişkileri sürdürmemize yardımcı olacak ama siyasi açıdan bazı sıkıntılarla karşılaşacağımızı unutmamak lazım. Zira bizim Avrupa Birliği üyeliğimizi en çok destekleyen ve Avrupa Birliği içinde de Türkiye'ye en müzahir olan ülkelerin başında Birleşik Krallık geliyordu. Şimdi bundan sonra Brüksel'de, o kulübün içindeki tartışmalarda Birleşik Krallık gibi bize bu şekilde destek verecek bir ülkenin kaldığını söylemek biraz zor; bu önemli bir kayıp. Ancak bunun dışında siyasi bakımdan da önemli bir kazanç elde ettiğimizi söyleyebiliriz. O da ileriye dönük olarak Kıbrıs meselesiyle ilgili gündeme getirilebilir. Onu şu açıdan vurgulamak isterim: Biliyorsunuz, Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık, Kıbrıs'taki 1960 Zürih ve Londra Anlaşmalarıyla kurulan sistemin 3 garantör ülkesinden biridir. Ancak bu garantörlük statüsüne rağmen, Avrupa Birliği üyesi olması nedeniyle, özellikle de 2004 yılından itibaren Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Avrupa Birliği üyeliğine kabul edilmesi nedeniyle, Birleşik Krallık bu garantörlük statüsünü çok öne çıkartarak kullanabilen ve Avrupa Birliğinin genel politikalarına direnebilen bir ülke olamamıştı. Bugün Brexit sonrası Birleşik Krallık'ın Kıbrıs konusunda artık Avrupa Birliği kararlarıyla kendini bağlı tutmama ihtimali artmıştır ve bu da bizim Kıbrıs politikasında belki Birleşik Krallık'la daha yakın bir istişare yapmamıza yardımcı olacaktır.

Bir kişisel değerlendirmemi de burada yine vurgulamadan geçemeyeceğim. Bu, biraz evvel söylediğimle belki çelişkili gibi gözükecek ama bunu da kendi kafamda çözemediğim için burada da paylaşmak isterim. Her ne kadar Birleşik Krallık Avrupa Birliğinden çıktıktan sonra bazı konularda Türkiye'ye daha yakın hareket edebilme imkânına kavuşacaksa da Birleşik Krallık'ın en önemli ticaret ortakları yine Avrupa Birliğindedir ve Avrupa'nın önemli 2 ülkesi Almanya ve Fransa bunların başında gelmektedir. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkilerin sıkıntılı bir süreç geçirmesi veya herhangi bir yaptırımla karşılaşmamız hâlinde Almanya ve Fransa'yla olan ilişkilerini Birleşik Krallık gözetmek durumunda kalacak ve bu konuda da bazı tereddütlerle karşı karşıya kalabilecektir. Bunu da şimdiden en azından bir endişe olarak belirtmek isterim.

Tabii ki bugün konuşmakta olduğumuz anlaşmanın iyi uygulanabilmesi ve başarılı bir sonuca ulaşması 2 önemli gelişmeye daha bağlı: Birincisi, Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerini tanımlayacak olan BREXİT sonrası düzenlemenin sonuca erişmesi çünkü daha çok uzun bir süreç var önümüzde, aşağı yukarı beş yıllık bir adaptasyon süresi var ve bu süre zarfında da çeşitli mekanizmalar devreye girecek.

İkincisi de Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle gümrük birliği ilişkisi. Bu ikisindeki gelişmeler birbirine paralel ve birbirini destekleyici ölçüde devam ettiği müddetçe Birleşik Krallık'la imzalanan serbest ticaret antlaşmasının Türkiye'nin en önemli kazançlarından biri olacağını şimdiden belirtmek mümkündür.

Çok teşekkür ederim.