| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper İlki'nin depreme karşı alınabilecek önlemlerin ve depremlerin zararlarının en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .12.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Tabii, donatıdan hep bahsettiniz de şimdi, biliyorsunuz Türkiye'de ya da dünyada da böyledir. Üretilen demirin yaklaşık benim bildiğim kadarıyla yüzde 85'i hurdadan imal ediliyor. Yani bir noktada bu yorgun demir. Binlerce ton Amerika'dan İngiltere'den Türkiye'ye limanlara geliyor, bunlar potalarda elektrik yöntemiyle eritiliyor, ilave katkılarla beraber sonunda ortaya bir demir çıkıyor. O söylediğiniz, özellikle, etriye bükme 135 derecede hepsi kırılıyor diyorsunuz, normal. Çünkü o sertliği mertliği derken vurunca küt diye gidiyor. Bu konuyla ilgili acaba çalıştınız mı? Şimdi, bunların tamamı standartlara uygun yani çekme, kopma değerleri üç aşağı beş yukarı hani onların şimdi eskisi gibi değil, o her demire bir künye de takıyorlar. İkişer üçer tonluk bağları var orada demirin künyesinde de üç aşağı beş yukarı var. Yani Türkiye'de 2 tane kurum şu an cevherden çalışıyor. Bir tanesi Karabük Demir Çelik, biri de İskenderun Demir ve Çelik. Divriği'den gelen madenlerle çalışıyor. Yani ben de yıllardır bu sektörün içindeyim ama burasını hep merak etmişimdir. Yani belli katkılarla bu demiri üretiyorlar ama bu demirin de bir yorulmuşluğu kesin var çünkü zaten adı üstünde hurda. Onun davranışı nedir? Yani oradaki o yorgunluğun işin neticesi ne, tesiri nedir?
İkincisi de, bu lifli polimer. Yani gelecekte belki donatının, demirin yerini alabilecek ekstra malzeme olarak algılayabiliriz ama tabii gözüm de hep resimde kaldı, soracağım bir sürü soru vardı ama "45 derece salındı." deyince tabii o betonun davranışı içinde nasıl bir davranış sergiledi ben anlamadım. Yani 45 derece salınınca, tekrar eski hâline gelince aşağıda beton diye bir şey kaldığını ben şahsen düşünmüyorum, betonun bir salınımı var çünkü hani o salınımı sağladıysa tekrar 45 santimden 3 metre yükseklikte geri döndüğü anda herhâlde o betonun üstünde ve altında misyonunu tamamlamıştır diye düşünüyorum, yani bu kişisel fikrim. Şimdi, bunu orada bir arada tutan polimer lif. Yani aslında orada ne yapıyor, bir noktada, işte kuşaklamayla oradaki agregayı, zaten beton basınca demir çekmeye çalışıyor, yani onları bir arada tutma vazifesini gösteriyor, özeti o. Acaba bunu gelecekte... Hani çekme mukavemetleri tahmin ediyorum bu demirden de yüksektir çünkü netice itibarıyla askerlerin giydiği şeyleri düşünürsek, nedir o?
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Aramid. Genelde çelik yelekler aramidden yapılıyor.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Evet, çelik yeleklerle aynı mantık gibi düşünürseniz, tahmin ediyorum yani o manada çekme mukavemetleri demirin kat kat kat üstündedir. Gelecekte donatı olarak kullanılabilir mi? Sorum bu. Tabii, şu an tam o kiriş ile kolonun daha yukarısına doğru kuşaklama şansınız yok yani o döşeme kısmı var. Eğer yeni uygulamalarda bu aradaki ilişki... Çünkü tam o şeyi orada, işin püf noktası kolon kiriş birleşiminin olduğu yerde, yine kolonun temelle birleştiği yerde. Bunun devamında bir sistem var mı? Yani bu polimer esaslı uygulamalarda gelecekte biz inşaat demiri kullanmadan da bu tür binaları yapabilecek miyiz? Gerçi, şimdi, betonun da teknolojisi inanılmaz değişti, standartları değişti. Standartları değişti derken yani artık beton çeşitlendi. Mesela, işte, şantiyelerde eskiden C45, C50 beton kullanılmazdı, şu an normal inşaatlarda C45, C50 betonlar çok rahat kullanılıyor. Hani, onlar daha çok prefabrik, özel binalarda falan kullanılırdı. Demirde böyle bir alternatif varken acaba betonda da böyle bir alternatif var mı? Yani gelecekte... Hani, siz biraz uçuk düşünüyorsunuz, bunlar da biraz uçuk şeyler, biz de hayal ediyoruz olabilir mi diye.
DASK meselesi vardı. DASK'ta aslında uygulama iyi ama kötü olan şu: Beyana esasla siz sigorta yapıyorsunuz yani hiçbir şeyi görmüyorsunuz, gidip diyorsunuz ki: "Şu sokak, şu cadde, şu apartmanın şu no.lu dairesi benim." "Ya, bu depreme dayanıklı mı değil mi, eski mi yeni mi, durumu nedir?" diye DASK'ın bir incelemesi yok. Yani hiç olmazsa hani incelemeyi geçtik, şöyle dünya gözüyle bir gidip görse iyi olmaz mı? Yani hiç olmazsa dünya gözüyle şu binayı görse, o daireyi görse de yine sigortalayacaktır. Kaldı ki şunu söyleyeyim: Ben her hâlükârda sigortalanmasının yanındayım çünkü o binayı alan, o daireyi alan insanlar, özellikle şu an kentsel dönüşümü zor yaptığımız bölgelerdeki insanlar yirmi yıl devlette çalışmış, yirmi yıl, yirmi beş yıl, otuz yıl, o birikimleriyle gidip o daireyi almış. Yani onun hiçbir günahı yok, varsa da yüzde 5. Zaten o binadan daha çok, o gün böyle... Hani, bu söylediğimiz binalar daha çok 90'lı yıllar, 80'li yıllar hiç kimsenin... Türkiye depremle de daha ciddi oranla son nesil olarak tanışmamış, sadece fiyat endeksli, cadde, sokak endeksli analizlerle daire alıyordu. Dolayısıyla, şimdi biz ona, bu insanın dairesine "Senin daire depreme dayanıklı değil, biz bunu sigorta yapamayız." desek, aslında devlet sosyal bir devlet, yani bir şekilde yıkılsa da onu yapmalı çünkü onun ikinci bir B planı yok, C planı yok, o kadar ömrü de yok. Yani otuz yıl çalışmış, o daireyi de almış. Hadi yıkıldı diyelim, gel bir otuz yıl daha borçlansan ortada kimseyi bulamazsın. Belki buna da bir bakmak lazım, ona da herhâlde varisleri mi karar verecek. Orada da biraz olayın flu olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun.
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Ben teşekkür ederim güzel sorularınız için.
Şimdi, DASK sorusu, tabii, bizim çok üzerinde düşündüğümüz bir konu fakat yani düşünün ki bir inşaat mühendisini bir adrese göndereceksiniz... Aşağı yukarı o prim... En az o prim kadar, belki daha fazla para vermeniz lazım ki...
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Şöyle 10 tanesine birden gider, 20 tanesine birden gider. Sabaha birisi alır, der ki "Şu şu adreslere bir bak gel." yani şart değil illa tek noktasına gitmesi.
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Yani bayağı bir lojistik işi. Şu anda DASK'ta 1 inşaat mühendisi var, DASK'ın kendisinde, geri kalanları hep "eksper" denen bir grup, bütün deprem sonrası tespitleri bunlar yapıyor. Tabii ki haklısınız yani düşünce çok iyi ama rakamı buraya tuttuğunuz zaman şeyi zor yani rakamı yükseltmeden oralara gitmek zor. Dürüst beyandır diye bakılıyor. Orada eğer vatandaş lehine bir yanlış varsa, yani orada bir iyi niyet varsa; 100 metrekare yerine 70 metrekare yazmış, 100 metrekare ödüyor DASK. Ama hani, tabii, çok daha büyük bir şey varsa herhâlde onu da ödemiyordur diye tahmin ediyorum ama genelde vatandaş lehine bu beyandaki hataları düzeltiyorlar. DASK'la ilgili onu söyleyebilirim, zor bir şey ama siz de tahmin edersiniz.
Lifli polimerlerin donatı olarak, çelik alternatifli donatı olarak kullanılması şu anda Kuzey Amerika'da, Japonya'da -sizin de öngördüğünüz gibi- başlamış durumda. En önemli avantajı şu: Betonarme bir yapının ömrü... Betona bir şey olmuyor, iyi bir betona bir şey olmuyor, tamamen içindeki çeliğin paslanmasıyla alakalı ve bu şu anda gelişmiş ülkelerdeki en büyük...
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Yeri gelmişken ne kadar Hocam, yüz yıl mı betonun ömrü?
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Şimdi, teorik olarak böyle deriz ama aslında sonu yok çünkü zamanla beton dayanım kaybetmiyor, tamamen içindeki donatı zamanla paslanıyor geçirimliğe bağlı olarak.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Yine bir ömür biçerseniz hani...
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Sıradan yapılar için elli yıl -teorik ama tamamen- yani elli yıl sonra beton gidiyor diye değil, daha önemli yapılarda yüz yıl diye teorik bir ömür kabul ederiz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ama beton kalitesiyle de bir ilgisi vardır. Yani korozyona bağlı betonun...
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - İyi beton için söylüyorum.
Şimdi, betonunuz kötüyse, pas payınız sınırlıysa on yılda da beton gider, beton dağılır.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Normal şartlarda yani.
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Normal şartlarda, belli standartlardaki beton için söylüyorum, bu teorik değerler var, bunun çok ötesinde aslında yani bunun çok ötesindeki betonlar şu anda bütünlüğünü koruyor ve sorunsuz yaşıyor, yaşamaması için de bir sebep yok donatı korozyonu önlerseniz. Donatı paslanıyor, hacmi artıyor, betonu çatlatıyor, işte ondan sonra beton stabilitesini kaybediyor diyelim. Bu sebeple de bu lifli polimer donatılar çelik donatı yerine kullanılmaya başlandı özellikle dışa açık yapılarda, köprü kirişleri vesaire yani dış, açık havada, zor atmosfer şartları olan yerlerde kullanılıyor. Dezavantajı ne? Özellikle deprem mühendisliği tasarımında dayanımı çok yüksek ama gevrek bir malzeme yani o dayanıma kadar gidiyor, o dayanımdan sonra "pat" diye kopuyor. Çelik hâlbuki dayanımına geliyor, çok daha düşük olsaydı da o dayanımdan sonra büyük deformasyonlar yapıyor sünek bir malzeme. Bugün bizim depreme dayanıklı yapı tasarımımız tamamen süneklik felsefesine dayalı. O yüzden, boyuna donatı olarak kullanılması şu anda yok. Yavaş yavaş Amerika'da, Kanada'da... Belki bizim bir sonraki yönetmeliğe güçlendirme amaçlı en azından girecek ama hangi koşulda gireceğiz? Diyeceğiz dayanımı çok yükselt, süneklikten medet umma yani senin yapın tamamen dayanımıyla karşı koysun, deformasyon kapasitesini hesaba katma, o zaman buna izin veriyor şu anda Amerika'daki yönetmelik. Dolayısıyla dediğiniz zaten oldu yani depreme maruz kalmayan kiriş gibi, döşeme gibi, tabliye gibi elemanlar da kullanılıyor, tamamen yapının ömrünü uzatmak için ve bakım onarım masraflarını sınırlamak için, depreme yönelik şu anda yok ama yakın gelecekte göreceğiz. Buradaki en önemli şey, şu anda bizim depreme dayanıklı yapı tasarımımız sünekliğe dayalı ama büyük ihtimalle on-on beş sene sonra bu felsefe tamamen değişecek. Yani şu anda biz ne diyoruz? Ben depreme dayanıklı yapı... Bir de bu da çok yanlış bilinir. "Depreme dayanıklı yapı" demek depremde hasar görmeyecek yapı demek değildir, depreme dayanıklı yapı tasarım depremi olduğu zaman bir daha kullanılamayacak derecede hasar görebilecek bir yapı, yönetmelik böyle. Küçük depremlerde hasar görmeyecek, orta depremlerde onarılabilir hasar görecek, büyük depremde ki o dönüşüm periyodu dört yüz yetmiş beş yıl olan, elli yılda aşınma olasılığı yüzde 10 olan deprem olursa bir daha onarılamayacak derecede hasar görebilir, yönetmelik bu esasa dayalı.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ama yıkılmayacak.
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Yıkılmayacak, yıkılmayacak, can güvenliği sağlanacak; bugünkü felsefe bu. Yarın büyük ihtimalle can güvenliği yeterli olmayacak bizim için, "Hayır, ben can güvenliği değil, hemen kullanmak istiyorum." diyeceğiz on sene sonra, on beş sene sonra ekonomimiz iyileştiği zaman. O zaman işte bu donatılar daha çok kullanılabilir olacak.
Çelikle ilgili; eridikten sonra artık şey değişiyor yani o yorgunluk işi bitiyor, o moleküllerine ayrılıyor, o arada ama karbon biraz fazla çıkarsa ki bizim problemimiz o, daha sert oluyor. Mesela, bizim çeliklerin çoğunu Amerika'ya falan satamıyoruz, sismik çelik olarak satamıyoruz, onlar daha pahalı ve daha özel, daha itinalı imal edilen çelikler, bizim de iç piyasada onları kullanmamız gerekiyor, sağlaması gereken şartlar belli ama bazıları bunun altında oluyor. Bir de uygulama hataları da var bunu yaparken yani çelik iyi bile olsa -siz onu söylediniz- onu usta bükerken belli bir çaptaki dairenin etrafında bükmesi gerekiyor. Eğer onu, bir çivi çakıp o çivinin etrafında bükerse oradaki yuvarlatma çapı çok küçük olduğu için çatlatıyor. Çok keskin döndürmüş oluyor çeliği, bu da tamamen imalatla alakalı.
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Evet, teşekkür ediyoruz.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Betonla ilgili yeni alternatif bir ürün var mı?
TÜRKİYE DEPREM VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ PROF. DR. ALPER İLKİ - Betonla ilgili alternatif bir ürün... Şu an için şöyle bir ürün var alternatif sayarsanız: Dönüştürülmüş beton. Gene benim iki tane doktora öğrencimi bu konuda çalıştırdığım için söylüyorum ve İstanbul'da büyük problem oldu ve olacağı için söylüyorum. Şu anda Avrupa'da yeni inşaat hemen hemen hiç yapılmıyor ve yeni inşaatlarda mevcut malzemeleri olabildiğince kullanmak istiyorlar. Yani dağdan dereden gidip kum çakıl... Hani, biz dönüştürelim derken hiç konuşmadığımız için bir de o yanı var. Bunu mesela, bugün herkes çok rahat bir şekilde "Dönüştürelim, yıkıp yapalım." falan diyor ama mesela Avrupa'da bunu söyleseniz herkesin tüyleri diken diken olur sadece çevresel kaygıdan. Yani siz bir moloz yapacaksınız, doğaya moloz atacaksınız, kullanmayacaksınız, başka bir yerden çakıl makıl kıracaksınız, dağdan dereden onu alacaksınız, doğayı tahrip edeceksiniz, bu şu anda Avrupa'da çok önemli bir kaygı, belki bizde de on sene sonra olacak. Yani güçlendirmenin dönüşüme göre önemli bir avantajı da bu. Yani alternatif malzeme, dönüştürülmüş beton olabilir belki.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Alternatif olamaz hocam, mevcudu...