| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .02.2015 |
İSMET UÇMA (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sunum yapan sevgili arkadaşlar, kusura bakmayın, sizi, sunumunuzu tam takip edemedim, geç geldim.
Efendim, mahalleyle ilgili dün çok güzel bir gelişme oldu Denizli'de.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Evet, ben de okudum.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Efendim, ama hiç gündeme getirmediniz Hocam.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Getireceğim de şu anda konumuz değil.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Ben destek bekledim sizden, siz destek veriyorsunuz zaten ama.
İşte, arkadaşlar, çok manipüle edilen, olgu, mekânsal olarak düşünmeyin, "mahalle bilinci, kültürü" dediğim şey buydu. Oradaki arkadaşları kutluyorum, hanımefendiye geçmiş olsun diyorum, Allah bir daha böyle Cahiliye âdeti şeylerle inşallah bu toplumu yüz yüze bırakmaz. Bu, birinci memnuniyetim. Hakikaten bu süreçte bu paradigmayı geliştirmek gerekiyor yani insanların sosyal sorumluluk bilincine ulaştırılmaları gerekiyor. Yoksa, önceki bazı örneklerde de gördük, bir olayla karşılaştığında kaçıyor, uzaklaşıyor, bu, kabul edilebilir bir durum değil. Efendim, dolayısıyla, şiddeti kınıyorum ama bu şiddet karşısında gösterdikleri bilinç ve duyarlılıktan dolayı iki beyefendiyi tebrik ediyorum, kutluyorum.
Efendim, bir başkası, bugün Resmî Gazete'de yayımlandı, evlilikte ehliyet konusu, fevkalade memnun olduğum bir husus. Efendim, bu ehliyet konusunu tabii gene manipüle etmişlerdi. Oysa ehliyet konusu, isteyenin ücretsiz danışmanlık alabileceği merkezler, efendim, dolayısıyla, risk grupları varsa risk grupları hususunda bireylerin kendilerinin bilinçlendirilmesi ve uyarılması, buna rağmen karar veriyorlarsa da büyük bir saygı duyulmasıdır. Bütün bu hususların hayata rahat geçebilmesi için bu belediyeler dışında da yani müftülüklerimizde de, düzenlemeye uygun camilerimizde de isteyenler nikah akitlerini yaptırabilmeliler ve bir bütün olarak hareket edilmeli, evlendirme dairesi, müftülük, okul, rehberlik, muhtar, tamamı bir sosyal bilince yönelik hareket etmeli ve gerçekten bunları o zaman önleyebileceğimizi düşünüyorum.
Arkadaşlar, dünyada iyiliklerin ve kötülüklerin en başat sebebi medyadır. Bir toplum gerçekten doğru, rayında giden bir toplumsa medyanın büyük katkısı vardır yani bileşenlerin en güçlüsü medyadır. Medya, algıyı çok iyi yönetir ve toplumunun gerçekten de kültür kodlarına uygun hareket ederse aşağı yukarı bu saydığımız unsurların hiçbirisiyle hayata geçiremeyeceğiniz kadar güçlü katkı verir ama medya, rağmenci davranmaya başladığı andan itibaren gerçekten de toplumu böler, parçalar, gruplara ayırır, çok sinsice bütün toplumların geleceği olan aileyi hedefe koyar ve oraya ateş etmeye başlar. Şimdi, bununla şunu demek istiyorum: Sizin, kadına ve aileye yönelik yani aile içi cinayet ve kadına şiddet konularında bütün medya gruplarımızın, görsel medyadan örnek vereyim, çok dikkatli ve duyarlı olması lazım, "üçüncü sayfa" diye haberleri var. Nedir üçüncü sayfa haberleri? Herkes bilir.
RTÜK İZLEME VE DEĞERLENDİRME DAİRESİ BAŞKAN YARDIMCISI MURAT ELLİALTI - Genelde bu tarz şiddet içerikli haberler veya istismar...
İSMET UÇMA (İstanbul) - Peki, aile içinde olanı nasıl üçüncü sayfada veriyorsunuz? Yani, diğeri de telin edilmesi gereken bir durum ama adam, borç alacak ve verecekten dolayı yabancılar arasında olmuş bir şey diyelim. Sevgili arkadaşlar, şimdi, basın ahlakı diye bir şey var. Şimdi, oysa, aile içinde kadına yönelik şiddet ya da kadına yönelik cinayet bütün bir aileye yapılmış suçtur. Dolayısıyla, siz, onu diğer adi suçlar arasında vererek diğer adi suçlar kategorisinde değerlendirmeye kalkıyorsunuz, bunu yapmaya hakkınız yok. Bir kere, bunun düzeltilmesi lazım. Ben özellikle görsel medya açısından söylüyorum, o sizin kuşkusuz ki vaziyet edebileceğiniz bir alan değil, onda hiç kuşku yok.
Sevgili Binnaz Hocama biraz takılmak isterim tabii, o benim nazımı kaldırır çünkü. Dolayısıyla, sevgili arkadaşlar, Hocam ciddi bir sosyologdur, ciddi bir bilim kadınıdır, Hocam hem eşkıya Javakhk'ın kültürler arası taşıyıcılığını çok iyi bilir, efendim, bizim aydınımızın biraz... Yani, bununla şunu demek istiyorum: İnsan istediği tercihte bulunabilir. Mesela, ateist bir insan diyelim, dünyanın başka ülkeleri bizi değerlendirirken onu Müslüman olarak değerlendirir yani bu topraklara doğan herkes inancı, anlayışı, neye inandığı hiç önemli olmaksızın sosyolojik olarak "dindar" diye geçer arkadaşlar.
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Ben öyle bir şey demedim.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Yok, yok, siz demediniz, size, şimdi başka bir şeye gelmek için onu söylüyorum.
Bir kere, Sevgili Hocam, bu başlıktan kurtulmanın imkânı yok yani bu ülkede yaşadığımız sürece bu başlıktan kurtulamayız, bu mümkün değil. O zaman bu temel sosyolojik tanıma uygun bir toplumun olduğunu apriori kabul etmek, veri olarak kabul etmek, buna göre hayatımıza ilişkin akışlara katkı vermek durumundayız.
Bu harem kültürü konusunda, Murat Bardakçı sizi çok sever Hocam, bilirsiniz, Mustafa Armağan da öyle, onlara bir bakmakta fayda var. Bu, bir kültür; bu, dünyanın başka ülkelerinde de olan bir kültür, yoksa bugünkü algıya dayalı oraya çeşitli ülkelerden bir yığın hanımefendiyi getirip efendim, onlarla farklı bir hayat tarzı geliştiriliyor gibi bir yaklaşım en azından tarihi bilmeme cehaletini ortaya koyar, ona dikkat etmek lazım. Tarih, ne övgü kitabıdır ne sövgü kitabıdır; tarih, ibret kitabıdır. İyilerini alır devşiririz, yanlışlarına, hatalarına düşmemek için gayret ederiz.
Şimdi, "Özgürlüğümüz olmadığı için sanatta geri kaldık." diyor Hocam. Ben de öyle demiyorum da içimizdeki sanatkârları sürüp gönderdiğimiz için falan olabilir diye düşünüyorum, bir. İkincisi, Hocam, şimdi, bakın, biz yüz elli yıllık medeniyet bileşkesinden kopuğuz. Bizim Endülüs'e ne diyeceksin Hocam, Mimar Sinan'a ne diyeceksin?
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Dedim zaten "Geçmişte olanı şimdi unuttuk." diye.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Hayır ama bunlar, sizin o özgürlük bağlamına soktuğunuz şeyleri toplumun belki de kimi kere yani yabancılaşması olarak algılayan sanatçılar, onu söylüyorum ama dediğinize kuşkusuz katılıyorum. Biz sanatçımızı da bireylerimizi de kendi iradeleriyle kendi özgürlüklerini ötekinin alanına müdahale etmeyecek hâle getirmek durumundayız, değil mi Hocam?
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Evet, doğru.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Buna hepimiz katılırız. Bu sürece bu anlamda destek vermek lazım.
Ama, özellikle görsel medyanın bu üçüncü sayfasını, sevgili arkadaşlar, medyamız, görsel medyamız dikkate alırsa fevkalade iyi olur.
Sevgili arkadaşlar, bu iş RTÜK'te kanun çıkararak falan olmaz ha, onu söyleyeyim. Arkadaşlarım da biraz bana başlangıçta sitem ettiler ama bakınız, siz boşluk bulduğunuz alanlarda -hükûmetler de öyledir- yasal düzenleme yaparsınız ama asla siz bu sorunları yasal düzenlemelerle, kanunlarla çözemezsiniz. Bunun için önünüzde koskocaman bir dünya var, koskoca bir toplum var ve bütün dünya artık çok küçüldü. İletişim, teknoloji, özgürlükler ve kültür yönetimi diye yeni kavramlar var. Bunları mutlaka hayata geçirmek lazım.
Yani, size soru soramadım, değerlendirme yapmış oldum ama herhâlde soru da sorsaydım siz de böyle cevap verecektiniz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.