| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Elektromekanik Sanayi A.Ş. Genel Müdürlüğünün (TEMSAN) 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .12.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Başkanım.
Tabii, benim TEMSAN'a bakış açım şu: TEMSAN 1975'li yıllarda ilk kuruluş faaliyetlerine başlamış, 82'de de Ankara'da ilk fabrikasını kurmuş; tabii, ağır sanayi hamlelerinden biri. Şunu söyleyeyim: TEMSAN -belki ilgi duyan arkadaşlar vardır- enerjinin daha en başından itibaren devreye giren bir şirket yani sudan enerji üretseniz türbin üretiyor, farklı şeylerden üretirseniz jeneratör üretiyor; aynı zamanda bunların yüksek gerilim ölçü trafolarıyla enerjinin iletimi aşamasında da, üretimi aşamasında da daha işin tam başında. Yani arkadaşların da ifade ettiği gibi Türkiye'nin enerji arz güvenliği için olmazsa olmaz şirketlerden bir tanesi.
Aslında kuruluşu da bayağı eski, 82'den beri de faaliyeti var, kaldı ki bugün enerji olmadığı takdirde bunun gerisini düşünmek bile istemiyoruz. Enerjinin çeşitlilikleri de var, biraz önce Sayın Genel Müdür bir miktar bahsetti, yani sadece HES'lerdeki, hidrolik enerjideki türbinler değil yani bugün biyoenerji devreye girdi, onların da doğal gaz dönüşüm santralleri var, o arada temizleyicileri var "digester"ları var falan filan. Aynı şekilde biyokütleler var, onların buhar üretimi, ısı iletimleri, ısıdan elde edilen enerjileri var. Doğal gaz santrallerinden bahsettiniz, dizel santrallerden bahsettiniz. Yani enerjinin çeşitliliğine göre TEMSAN'ın da pozisyon alması lazım. Bugün güneş enerjisi gündemdeyse -Türkiye daha dünyadaki yerini de ciddi oranda, tam almış değil- onunla ilgili bir alan da açabilir kendine, onunla ilgili de ana üretimleri yapabilir. Yani bizim TEMSAN'dan rüzgâr türbinleri mesela 300'lerle başladı, 500'lere çıktı, şu an 4 megavatlık, 5 megavatlık tek türbinlerden bahsediyoruz. Değil mi Nevzat ağabey, sen bu işleri iyi biliyorsun?
NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) - 5 megavat.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - 5 megavat tek türbinden bunlar üretilebiliyor. İşte TEMSAN'dan tam da beklediğimiz bu. Enerji çeşitliliğine göre devreye girmesi lazım.
Bence TEMSAN'ı üç başlık altında incelemek lazım. Bir tanesi AR-GE; TEMSAN'ın AR-GE bölümünün sürekli bunlarla haşır neşir olması lazım. İkincisi, bu tür makinelerin üretimi, üretim kısmı; gençler bununla, işte AR-GE sonuçlarına göre... Bir de değişen ve gelişen teknolojiye göre bu jeneratörlerin de yapısı değişiyor. Yani sadece jeneratör bile başlı başına yeter de artar bile yani diğerlerine gerek yok, kaç tane parçadan, herhâlde binden daha fazla parçadan meydana gelerek bir jeneratör oluşuyordur. Üçüncüsü müşavirlik; yani bugün, tabii enerji sektörü çok ciddi paralarla kurulduğu için biz bunu daha çok... Mesela bugün Çinliler bizim piyasayı bastı yani bugün HES'lerin tahmin ediyorum yüzde 65-70'ini Çinlilerin ürettiği türbinlerden biz bugün enerjiyi üretiyoruz. Bu sektörde de çok fazla yetişmiş firma... Bence, en yetişkinlerinden biri TEMSAN, müşavirlik faslını burada uygulayabilir, devlet adına veya o yatırımı yapan yatırımcı adına bu yatırımları denetleyebilir yani müşavirlik kısmını da burada kullanabilir. Dolayısıyla asıl konu tabii bunların üretimi. Şimdi, tabii bu türbinlerin üretimi dediğimiz zaman yabancılar neden Türkiye'ye türbin satıyorlar, jeneratör satıyorlar da biz burada devreye giremiyoruz. Bunun en temel özelliklerinden biri finansman yani onlardan biz bu ekipmanları alırken aynı zamanda da onların kredilerini kullanıyoruz. Peki, onların kredilerini kullanırken onlar bizi çok sevdikleri için mi bu kredileri veriyorlar? Vermiyorlar. Neden dolayı veriyorlar? Bu üretimlerin tamamının alım garantisi var. İşte, bu, rüzgârda, bildiğim kadarıyla, 8 sent, biyoenerjilerde 13,1 sent, güneş enerjisinde de yine 13 sent/kilovatsaat, işte hidrolik santrallerde 7 sent/kilovatsaat. Ne yapıyorlar? Diyorlar ki bizim TEDAŞ'a, satın alıcılara... İşte o ona garanti veriyor, hani devlet alım garantisini veriyor, yatırımcı firmalar da bu alım garantisini götürüp Çinli firmaların önüne koyuyor, diyor ki "Bakın, bu enerjiyi ürettiğimiz sürece alım garantisi var, dolayısıyla bu krediyi bize verin." Ben de diyorum ki: Bu modeli... İşte, bugün Halkbank veya Türk bankaları ne güne var? Yani devletten daha sağlam bir kapı olamaz. Devlet zaten bunun alım garantisini verdiğine göre işte o zaman siz böyle bir zincir kurabilir misiniz? Devletin zaten alım garantisi var. Siz bu ürettiğiniz, adına "jeneratör" deyin, adına "türbin" deyin, adına başka bir şey söyleyin yani bu enerjiyle ilgili ne söylerseniz hiç fark etmez, yani bu garantilerle bankaları da araya sokarak bor... Mesela size bir de finansman bölümü oluşturmak lazım çünkü bu enerji yatırımlarının yüzde 80'i finansmandan kaynaklanıyor yani finansman ihtiyacını oluşturduğuna göre demek ki size bir alt başlık da direkt finansman olarak açmak lazım ki bu işlerin organizasyonu yapılabilsin. Yani dolayısıyla bizim genel manada, TEMSAN'dan şahsen benim beklentim bu, bu yönde. Bunun altına indiğiniz zaman zaten inanılmaz alanlar açılır, inanılmaz istihdamlar oluşur. Şimdi, adına millî ve yerli... Alın, size işte millî ve yerli. Alın, bu firmaları büyütün, alın bu firmaları, Türkiye'nin her yöndeki enerji ihtiyaçlarına cevap versin. Mesela "7 tane 25 megavat mobil santrali devreye aldık." diyorsunuz. Mesela, bunlar neden dizel ve doğal gaz? Bunları siz üretmediniz. Siz herhâlde dediniz ki paketleri ihtiyaç duyarsa gider bir yere koyarız, biz de marşına basarız. Yani bu tamam, hani biri kontrol etsin ama hani bunu sanki sizler üretmişsiniz gibi... Keşke deseydiniz ki... Bugün mesela özellikle bu doğal gaz çevrim santralleri için diyorum, bunların içinde o olduğu için herhâlde, o da var, doğal gazla ilgili şeyler var. Burada, mesela aşağı yukarı tekel gibi bir şey var, doğal gaz çevrim santrallerinin daha çok işte Amerikalıların General Elektric'in... Biz yurt dışında da görüyoruz. Özellikle doğal gaz üreten ülkelerin tümünde bunlar devreye giriyor, kendi kredileriyle devreye giriyor. Üçüncü dünya ülkelerinde de bu manada iş yapıyor. Sizin için de böyle bir yol açılabilir. Yani belki Türkiye için doğal gaz santralleri, doğal gazdan... Çünkü biz doğal gaz üreten bir ülke değiliz, doğal gaz zengini bir ülke de değiliz. Dolayısıyla doğal gazdan enerjiyi biz -zaten en pahalı enerji- en zaruri şartlar altında kullanıyoruz ama bunun yerine mesela kömürle ilgili, yani termik santrallerle ilgili çok ciddi çalışmalar yapabilirsiniz, diğer enerji üretim alanlarıyla ilgili ciddi çalışmalar yapabilirsiniz. Mesela 2021 yılında böyle bir projeksiyonunuz var mı?
Sizin söylediğiniz bu cirolar, bu kârlar bu tür şirketler için devede kulak bile değil. Şimdi, biz burada hep zarar eden kurum ve kuruluşları gördüğümüz için kâr eden bir kurum görünce otomatikman seviniyoruz ama yaptığınız işlev açısından baktığınız zaman inanılmaz bir şey. Mesela bin KW bir jeneratörün fiyatına bakın, öyle 1 milyon mir milyon değil. Ama iyi yoldasınız en azından yani şu kurumlara göre. Biz bazen kurumların şeyi düşünce -ulan satalım da hiç olmazsa zararından kurtulalım gibi- ana üretim kaynaklarımızı sattık. Bence en büyük hatayı da burada yaptık. Et Balıkta da bunu konuştuk. İşte, bugün de burada konuşuyoruz. Hepimiz bunun gibi stratejik kurumların özelleştirilmesine karşıyız, ben şahsen karşıyım çünkü yabancılar tümüyle bunun üzerine Türkiye'de oyun oynuyorlar. Şimdi, yerli üretime kilovat saat başına 2 sent destek veriyorlar. Ne oldu? Yabancıların tamamı Ostim'de, organize sanayilerde bir yerli şirket kurdular. Adı yerli şirket ama bunun yaklaşık yüzde 70'ini, 80'ini dışarıdan getiriyorlar, oralarda montajlarını yapıyorlar; yine kendi malları, yine kendi paraları. Hocam süreyle bağladın bizi, ha bire gözümüz saatte yani. Tamam toparlıyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Biz hatırlatırız Sayın Vekilim.
Sekiz dakika oldu. Siz bakmayın saate.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim. Tamam, peki Başkanım.
Şunu söylüyorum: Bu çok önemli yani bir şeye millî demekle, yerli demekle bir şey değişmiyor. Yani biz geçmişte de şeyden bahsetmiştik, ayrandan. "Millî içeceğimiz ayran." demiştik. Şimdi otu başka yerden, sütü başka yerden getirip de ortaya ayran yaptığınız zaman bunun adı millî ayran olmuyor. Millî ayran bizim doğal içeceğimiz ama olmuyor dolayısıyla burada da alt sektörler açısından, mesela jeneratör yapıyorsunuz... Biraz önce Karakaya Barajı'nın çarklarından bahsettiniz, bakın, bunlar öyle inanılmaz şeyler yani bu çarkların bir tanesinin yapılması, dökümü mökümü, kalibrasyonu -yani bir miktar hani bu işlerin içinden gelen, ben inşaat mühendisiyim ama bir miktar da anlarım bu işlerden- yani inanılmaz bir şey. Bunların kalıplarının çıkarılması, bunların ne bileyim güçleri, kuvvetleri, testleri... Kaldı ki karşı taraftaki firmalar da sizi yerin dibine batırmak için, böyle, burada da gözlüyor; bunlar başarısız olsun -hani geçmişte bizim uçak fabrikalarının meyve fabrikasına dönüşmüş olması gibi- bu tesisler başarısız olsun, işlevlerini yerine getirmesinler, biz de kaldığımız yerden devam edelim diye. Mesela, merak ediyorum, siz 60 megavata kadar türbin üretebiliyorsunuz diye biliyorum, bu sene, 2019'da, 2020'de hiç böyle bir türbin üretiminiz var mı? Hiç yok değil mi? Bakın, normal şartlarda TEMSAN'ın türbin üretmesi lazım. Mesela, kaç tane jeneratör ürettiniz misal? Yani şu ana faaliyet alanlarınızdaki sayıların çokluğuyla ben övünürüm yani ben derim ki hakikaten: "İşte Türkiye'deki HES'lerin yüzde 15-20'sinin türbinlerini biz ürettik veyahut da biyosantrallerin şu kadar doğal gazlı jeneratörlerini biz ürettik." Şu an doğal gaz jeneratörleri ya Çin'den geliyor ya İspanya'dan geliyor ya Almanya'dan geliyor ve biyoenerjide de biz çok iyiyiz. Bunlar küçük küçük işletmeler, zaten çok büyüğü fazla kurulamıyor. Biyokütle yine Çinliler. Yani dolayısıyla bunlara biraz alan açabilirsek... Bunların sayılarını ben merak ediyorum. Mesela deseniz ki "Biz 2021'de, yani sizin ki hani Hirfanlı Barajı amacıyla kuruldu, biz de ona vefa borcu olarak..." Şu bir türbini mi elden geçireceksiniz? Herhâlde komple elden geçireceksiniz tabii, bunu yerli üretimle yapar, bunu a'dan z'ye... Ben yerli derken alt yüklenici...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Otomasyonu var. Bir uluslararası şirket tekelleşiyor.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - O bambaşka bir şey.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yaşar...
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Tamam, toparlıyorum Başkanım.
Tabii otomasyonu var bunun, daha sisteme, senelere sâri, üretimin de otomasyonu var. Otomasyon deyince alan inanılmaz geniş. Vallahi biz sizden ümitliyiz zaten teknik bir insansınız. Bunları yapmamamız için hiçbir şey yok. 74'lü, 75'li yıllar sanayi hamlesi hep Erbakan'ı çağrıştırıyor. Tahmin ediyorum, bu dönemin de onun eseri olma ihtimali çok yüksek. Onu da buradan rahmetle yâd ediyoruz. İşte onun söylediği millî ekonomi, millî sanayi, ağır sanayi bu ama biz onu kökünden sökmeye başladık. Onun için buradan ben şahsen eleştiriyorum. Şu an on sekiz senelik dönem içerisinde, bakın, böyle yerli, millî sanayi diyebileceğimiz bir şeyleriniz hemhâl olmadı. İşte "otomotiv" diyoruz ama onun motoru bir yerden geliyor, bilmem kimi bir yerden geliyor, bunları topladığımız an bunun adı daha çok "montaj sanayi" oluyor. Montaj sanayi ile ağır sanayiyi birbiriyle karıştırmamak lazım. Bu konuyla ilgili 2021 hedeflerinizi yazılı olarak hazırlar -ben geniş konuştuğuma göre- bize verirseniz memnun olurum. Ben yine de başarılar diliyorum.