| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünün 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Genel Müdürüm, kıymetli hazırun; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, sunumu dinlediğimiz zaman ben şunu gördüm: Türkiye'de her şey yolunda, hiçbir problem yok, her şey güllük gülistanlık "Biz bu işi daha iyi nerelere götürürüz?" gibi şeyleri konuşacağız gibi ama burada hepimizin tespit ettiği bir şey var. Sayın Genel Müdürüm, tarım alanları daralıyor yani ekilen alan miktarı -biraz önce rakamlarla da ifade ettiler- daralıyor. Aynı şekilde, çiftçilik yaş ortalaması da yükseliyor. Bugün çiftçilerin yaş ortalaması aşağı yukarı 55'in üzerinde yani insanlar çiftçilik de yapmak istemiyor. Bütün bu işler ortadayken size göre ortada bir problem yok mu? Yani hem ekim alanları daralıyor, insanlar bu işe ilgi duymuyor hem de vatandaş bu işle uğraşmıyor. Hâlbuki, en temel hedefimiz şu olmalı: Savunma sanayisi ne kadar stratejikse gıda sanayisi, tarım sektörü de o kadar stratejiktir, o kadar önemlidir dolayısıyla her hâlükârda desteklenmesi lazım. Hatta, özellikle, belli ürünlerde şuradan biliyoruz: Mesela, pirincin Japonya'da, Çin'de birim fiyatların bile çok üzerinde yani dünya fiyatlarının çok üzerinde çiftçisinden satın alındığını biliyoruz. Mesela, hemen burnumuzun dibindeki Orta Doğu'ya bir dönemler biz tavuk satamıyorduk, Fransa özellikle, tavuk üretimini desteklemek açısından tavuk satıyordu. Yani sonucu şu: Muhakkak suretle çiftçi desteklenmeli. Biz çiftçimizi yurt dışındaki çiftçilerin rakibi yapamayız, bunlarla hiçbir zaman... Tamam, serbest piyasa ekonomisinde bazı şeyleri gündeme getirebilirsiniz ama hiçbir zaman Türk çiftçisinin rakibi yabancı üreticiler olamaz. Diyorsunuz ki: Buğday fiyatını 1.650 liradan açtınız, yurt dışında da 2.100 lira ile 2.400 lira arasında değişen fiyatlarla ithal ediyorsunuz. Bunu anlamak mümkün değil. "Dâhilde işleme rejimi" deyin, alıyoruz, satıyoruz, öğütüyoruz; peki, bunu Türk çiftçisi üretemez mi? Yani bunun üzerine kafa yormak lazım.
Biz cumhuriyetin ilk yıllarında bütün sanayisini tarım ürünleri üzerinden elde ettiği gelirlerle yapan bir gelenekten geliyoruz. Ama bugün ihracatta tarımın payı -tahmin ediyorum- yüzde 10'ların altında yani toplam ihracatımızdaki rakam. Sayın Bakanın ifade ettiği rakamlara göre 17-18 milyar dolarlık tarımsal ihracatımız var, 11-12 milyar dolar civarında da ithalatımız var, tarımsal üretimden elde ettiğimiz fayda 5 milyar dolar gibi. Sağ olsun, zaten Tarım Bakanını da anlamak mümkün değil, o da damadın ikizi gibi her yerde dolaşıyor; o oradan gitti, o da başka taraftan giderse herhâlde çiftçi de rahatlar diye düşünüyoruz.
Burada da kesinlikle ve kesinlikle bizim çiftçimizin üretimi bilmezliğinden değil, siyasi politikalardan dolayı çiftçinin bu hâle düştüğünü düşünüyorum ben. Mesela, fındık üretiminde bizim kendi bölgemizden örnek vereyim, ben Samsun Milletvekiliyim, Türkiye'nin en fazla fındık üretiminin yapıldığı alan. Biraz önce "22,5 liradan fiyatı açtık." dediniz ama bugünkü fiyatlar 25-26 lira mertebesinde diyorsunuz; iyi, güzel ama Sayın Gürer'in de bahsettiği gibi, fiyatların artış döneminde daha çok aradakiler yani arada alıp satan tüccar parayı kazanıyor. Bölgesel düşündüğünüz zaman her alanda böyledir, fındık için diyelim ki Samsun'da böyledir, buğday için Adana'da böyledir. Yani üretim dönemlerini çiftçi zaten iple çekiyor; hasılat olacak, elde ettiği gelirle de borçlarını ödeyecek. Mesela Samsun'da her şey fındığa endeksli; düğün fındığa endeksli, elektrik faturası, su faturası, telefon faturası, her şey. Dolayısıyla, o günkü hasılatı zaten çiftçi darda bekliyor, fiyat açıklanır açıklanmaz da elindeki ürünün aşağı yukarı yüzde 70'ini, 80'ini tüccara satıyor. Şimdi piyasada fiyatları artıran yine bunlar. Yani tüccarın uluslararası arenadaki hareketleri veyahut da kendi arasındaki alışverişleriyle piyasa yükseltiliyor.
Biz bunu da ham satıyoruz. Bugün Türkiye'de üretilen fındığın önemli bir kısmını zaten yabancılar alıyor. Hâlbuki biz bunu sanayi ürünü hâline getirdiğimiz zaman en az 3-4 katı daha yüksek rakamlarla ihraç etme şansımız var. Yani devletin bu tür yan sanayilerini oluşturması lazım ki biz ham madde satmayalım. Her alanda böyle bu, sadece fındık için değil. Yani Türkiye daha çok ham madde ihraç etmek yerine mamul madde ihraç etmeli diyoruz, fındıkta da bu iş böyle.
Tabii, en büyük sorunlardan biri depolama -fındık için söylüyorum- lisanslı depoculuk meselesi, Samsun'da ciddi problem. Yani yeterli seviyede depolama alanı yok. Dünyadaki ürünün yaklaşık yüzde 64'ünü biz üretiyoruz ama bu övünmemiz her geçen gün düşüyor. Yüzde 70-75'ler civarındaydı, artık üreten sayısı, pazara giren oyuncu sayısı artmaya başladı, böyle giderse bizim de bu manada rakamlarımız düşecek gibi. Dolayısıyla, buna ciddi oranda sahip çıkmamız lazım çünkü neticede bu, 15-16 tane vilayeti etkiliyor; ta, Kocaeli'den Rize'ye kadar bütün coğrafyayı etkiliyor fındık üretimi. Burada buna dikkat çekmek isterim; mesela, lisanslı depoculuk konusunda herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? Yine, diğer bir sorum: Şu ana kadar, 2002'den bu tarafa daralan tarımsal alanlarımız ne kadar? Şimdi, bununla beraber, bir miktar, özellikle bu seçim öncesi, biliyorsunuz, büyükşehir belediyelerini kim alacak diye soruyordun ya Sayın Gürer, belediyeler alıp satıyor; soğanı aldı, patatesi aldı, depolara baskın yaptı, meydanlarda belediyelerimizin hepsi güzel çadırlar kurdular ve bunları aldılar ve sattılar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - "Eski dönem" diyeceksin ona.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Yani çok çok eskilerde kaldı, iki yıl gibi oldu.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Başkanım.
Yani merak etmeyin alıcısı çıkar. Dolayısıyla temel gıda maddelerinin ithalatına... Mercimeğin ithalatı olsun, fasulyenin ithalatı olsun, burada var rakamlar yani biz bunları ithal eder hâle gelmişiz, hakikaten bunlar tümüyle irdelenecek konular.
Yine, buna benzer, bizim Samsun Vezirköprü bölgesinde özellikle kenevir ekimi var, bu ekim yapılıyor. Şimdi, burada üretici elde ettiği ürünü ne yapacağını bilmiyor. Aslında bu tür üretimleri planladığınız anda bununla ilgili sanayilerin de oluşması lazım. Yani bir sürü ilgi alanları var, şöyle bir baktığınız zaman, işte, eczacılık sektöründen tutun bir sürü alanda var ama nasıl olacak, bunu kim yapacak? Mesela, kâğıt sektöründe, oksijen sektöründe, ip, urgan, biyopolimer maddeler, enerji, ilaç, gıda, petrokimya, inşaat sektöründe inanılmaz alanı var ama Vezirköprü'deki insanlar bu ürünü şu an topladılar, ne yapacakları konusunda bir fikirleri yok. Yani devletin bunun yanı sıra sanayisini de oluşturması lazım.
Yine, haşhaş konusu vardı, işte binde 3-4'tü, bugün dünya ortalaması yüzde 3'ler civarında. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı? "Şu an 1'leri yakaladık gibi." diyorsunuz. Yani Toprak Mahsulleri Ofisi sadece alıp satmanın dışında bir miktar da çiftçiye bu tür AR-GE faaliyetini de yapması lazım. Özetle şunu diyebiliriz: Yani girdi fiyatlarında biz gerçek manada çiftçiyi desteklersek, hiç merak etmeyin, sizin dışarıdan herhangi bir ürün almanıza ben ihtiyaç kalacağını düşünmüyorum. Yani özellikle gübre fiyatı geçen yıl ekim ayında en fazla 82 liraydı, bugün 110 lira. En basit girdilerden bahsediyoruz. Aşağı yukarı yıllık 10,63 oranında Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi'ne göre bir artış var. Yani neticede mazot fiyatı ortada. Bu girdi rakamlarını düşürdüğünüz sürece hiç şüpheniz olmasın ki Türk çiftçisi de üretir, üretmek zorunda; onu size söyleyeyim. Üretmediği takdirde... İktidara geldiğinizde 2 milyon civarında insan sosyal kurumlardan besleniyordu, şimdi 7-8 milyon civarında insan sosyal kurumlardan aldıkları desteklerle hayatlarını idame ettiriyorlar. Hâlbuki bugün gerçek manada çiftçi desteklenirse, üretim desteklenirse insanların bulunduğu yerlerde bu işi çözerlerse en azından göçü de önlemiş olursunuz, sanayiyi de desteklemiş olursunuz.
Şimdi, yine, ihracat rakamlarının artığından Sayın Bakan bahsetmişti. Bugün genele baktığınız zaman yani Konya kadar yüz ölçümü bulanan Hollanda'nın toplam yaptığı tarımsal ihracatlar 100 milyarın üzerinde. Bizim de sadece 17 milyar civarında. Bunun övünülecek hiçbir tarafı yok. Dolayısıyla çiftçinin net bir şekilde desteklenmesi lazım.
Bazen zaman zaman ekmek fiyatlarına müdahale ediyoruz. İl hıfzıssıhha kurulu "Ekmeği şundan satamazsınız, bundan satamazsınız." diyor. Ben bir fırıncılar odasını ziyaretine gittim, o kadar çok kalem söyledi ki -yani biz bir "ekmek" deyince sanki un, tuz, su bundan oluşan bir şey- anlatınca 70 tane girdiden bahsetti yani kiradan başladı, elektrikten başladı, elemandan başladı, vergisinden başladı, yazdı, çizdi dedi ki: "İl hıfzıssıhha kurulunun bu rakamlardan haberi var mı ki bu fiyatları belirliyor?" Dolayısıyla vatandaşa ucuz ekmek yedirmenin yolu, il hıfzıssıhha kurullarıyla bu fiyatlara müdahale etmek değil, onların girdilerinde gerekli indirimler yaparsanız en temel gıda maddesi olan ekmeği de vatandaş ucuza yer.
Benim söyleyeceğim, eğer inşallah önümüzdeki dönemde... Bir de çiftçilerin alacağı da var tabii ki. Toplam bütçenin belli bir oranını da -yüzde 1 civarındaydı bildiğim kadarıyla yani toplam gayrisafi millî hasılanın- bunları da ödemedik. Çiftçinin borçları var, o da bir taraftan devam ediyor.
Aynı şekilde, mesela, bugün buraya gelirken Samsun Asarcık'tan İsmet Koç aradı, dedi ki: "Her şeyi planladınız, borçları yapılandırdınız ama Tarım Kredi borçlarıyla ilgili Meclis herhangi bir yapılandırma yapmadı." Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarımız ciddi problem. İşte, bugün faiz yükseliyor, dolar düşüyor, dolar gidiyor... Sayın Bakan istifa etti, dolar düştü; Sayın Cumhurbaşkanımız çıktı, bir konuşma yaptı, dolar yükseldi.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Süremizi aştık Sayın Vekilim.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Tamam, toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Peki.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Dolayısıyla arkadaşlar, bütün bunlar tabii ki çiftçimizi de etkiliyor. Ben yeniden bir tarım politikasına yani özellikle Toprak Mahsulleri Ofisinin alımlarla ilgili, üretimle ilgili şöyle yeniden bir yapılanmaya, planlamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Değişen ve gelişen şartlara göre buradan başlarsak mesafe katedeceğimizi düşünüyorum.
Çalışmalarınızdan dolayı da başarılar diliyorum, Allah yardımcınız olsun.