KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, Sayın Bakan Yardımcıları, Dışişleri Bakanlığının değerli mensupları, sevgili meslektaşlarım, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Dışişleri Bakanlığının bütçesini değerlendirmek üzere söz almış bulunmaktayım.

Sayın Bakan, sunumuzun için çok teşekkür ederim, dikkatle dinledim. Öncelikle, bu yıl Dışişleri Bakanlığı bütçesi olarak teklif edilen 5 milyar 786 milyon 984 bin Türk liralık miktarın bir önceki yıla göre yüzde 24'lük artış gösterdiğini memnuniyetle gördüğümü belirtmek isterim. Fakat bütçe teklifinin genel bütçeye oranına baktığımız zaman geçen yıl oran binde 4,58 iken bu yıl 4,29'dur. Bu da Dışişleri Bakanlığı bütçesinin genel bütçe içinde son yedi yıldaki en düşük oranıdır. Dışişleri Bakanlığının 2019 İdari Faaliyet Raporu'nda "yumuşak gücümüzün pekiştirilmesi, temek stratejiler ve öncelikler arasında" gösteriliyor. Malum, yumuşak gücün en önemli kurumsal ayağı Dışişleri Bakanlığıdır. Bakanlığın genel bütçe içindeki payına baktığımız zaman maalesef yumuşak gücün pekiştirilmesi stratejisinin sadece kâğıt üzerinde ve göstermelik kaldığını görüyoruz. İktidarın daha önce olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da yumuşak gücümüzü öncelemeyeceği anlaşılıyor, bunu baştan vurgulamak isterim.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; elbette, sadece bütçeye bakarak yumuşak gücü pekiştirilmesi mümkün olmuyor, zira iktidarın dış politikası şöyle bir bakacak olursak: Uluslararası toplumdan izole ve yalnız, neredeyse bütün komşularıyla problemli, yedi kıtadan kendine düşman üreten, komşularının toprak bütünlüğüne saygı duymayan, ideolojik takıntılara hapsolmuş, sağduyudan uzak, dengeli bir dış politika izlemeyen, en önemlisi iç ve dış politikamızın mihenk taşı olan "Yurtta barış, dünyada barış." söylemiyle hesaplaşmaya yeltenen, proaktif dış politika söylemleriyle ülkemizi maceraperest bir anlayışla vekâlet savaşlarının baş aktörü hâline getiren bir dış politikanın yumuşak güçle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yine de saygıdeğer bürokratlarımızın bugünkü Türkiye gerçekleri altında raporda böyle bir önceliğe yer vermesi umut verici. Dışişleri Bakanlığının kurumsal olarak önceliğinin ne olduğunun kayıtlara geçmesi sağlanmış. Siyasi iktidar dışarıdan yaptığı siyasi atamalarla Dışişleri Bakanlığını zayıflatmak istese de kurumsal omurganın henüz yıkılmadığını memnuniyetle görüyoruz. Buradan şu da anlaşılıyor: Bugün izlenen dış politika Dışişleri Bakanlığının dış politikası değil, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sonucu olan tek adam diplomasisidir.

Yumuşak gücü öncelememenin sonuçları maalesef oldukça ağır oluyor. "Sahada da masada da güçlü Türkiye." deniyor ama atılan her adımda ülkemize ana masada yer verilmiyor. Yer verilen masalarda da ülkemiz, tıpkı İdlib'de olduğu gibi, gerçekleşmesi imkânsız görevlerin altına itiliyor. Örneğin, İdlib'de Türkiye, gözlem noktalarının bazılarını yeniden konumlandırmak durumunda kaldı ama bu, şubat ayında 40 askerimizi şehit vermeden önce yapılmalıydı. Yapılsaydı böyle bir kayıpla karşılaşmaz ve yas tutmazdık. Üstelik, ne tesadüftür ki bu yeniden konumlandırma, Rus basınında Rusya'nın Türkiye'den bu yönde isteğinin olduğu haberleri yer almaya başladıktan sonra gerçekleşti.

İdlib'deki tehlike bununla da sınırlı kalmıyor. Bugün iktidarın izlemiş olduğu dış politika nedeniyle ülkemizin güneyinde radikal terör örgütleriyle sınır komşusu olduk. Türkiye, radikal unsurların iltica istediği bir ülke konumuna getirildi. IŞİD emirleri sınırlarımızın içinde bir yakalanıyor, bir bırakılıyor. Örneğin, Göç İdaresi, Fransa'da radikal İslamcı oluşumlarla ilişkili olduğu ve terör eylemlerini meşrulaştırdığı gerekçesiyle derneği kapatılan, bunun üzerine Türkiye'den sığınma talebi isteyen İdriss Sihamedi'ye "Evraklarınızı gönderin." diye bir yanıt gönderdi yani tüm dünyaya "Teröre destek verenlere biz seve seve kucak açarız." mesajı veriliyor. Bu davranışla, Avrupa'da Müslümanlar ile radikal terör unsurlarının bir tutulması algısına nasıl zemin hazırlandığının farkında değil misiniz? Nasıl bir ateşle oynandığının farkında değil misiniz?

Sıkça başvurulan bir diğer terim de "oyun kuruculuk". Hatırlatmak isterim, Birleşmiş Milletler öncülüğünde Libya'da imzalanan kalıcı ateşkesten memnun olmayan tek ülke Türkiye. Yine getirilen tezkeredeki ifadelerde gördük, Suriye'de hem de Astana'nın garantör ülkelerinden biri olarak, Suriye'nin barışa ve huzura kavuşmasından vazgeçilmiş durumda.

Değerli milletvekilleri, adı önceleri "Özgür Suriye Ordusu" olan, şimdilerde "Suriye Millî Ordusu" olarak bilinen ve iktidar tarafından Kuvayımilliye'ye de benzetilen askerî oluşum hakkında bir düşünce kuruluşu -adı malum: SETA- tarafından bir rapor hazırlandı ve 18 Kasımda Türkçe ve İngilizce olarak SETA'nın internet sitesi üzerinden yayınlandı. Bahse konu raporu bugün bütçede gündeme getiriyor olmamın elbette bir nedeni var. Raporda, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi de olan ve bu düşünce kuruluşunun Genel Koordinatörü rapora yazdığı önsözde "Raporun yazarı, Türkiye'nin Suriye'deki yerel müttefiki olan Suriye Millî Ordusu hakkında verilere dayanan bilgiler sunmakta ve Türkiye kamuoyunda Suriye Millî Ordusu ve askerlerini tanıtmaktadır." diyor. "Her ne kadar Suriye Millî Ordusu hakkında Türkçe literatürde farklı çalışmalar bulunsa da bu rapor, somut rakamlar ve veriler sağlaması açısından kendi alanında bir ilktir." diyor.

Rapordaki Suriye Millî Ordusu savaşçılarına yöneltilen yaş ve kaç yıldır savaşta yer aldıklarına yönelik soruların yanıtları Suriye Millî Ordusu saflarında savaşanların bir bölümünün çocuk yaşta silah altına alındığını ortaya çıkardı. Rapor, anketi yanıtlayan Suriye Millî Ordusu milislerinin yüzde 7,85'inin 18-20 yaş arasında olduğunu bildirirken sadece yüzde 3,66'sının iki ve daha az yıldır Suriye Millî Ordusu saflarında savaştığını açıkladı. Bu veriler, ankete katılan Suriye Millî Ordusu savaşçılarının en az yüzde 4'ünün 18 yaşından küçükken Suriye iç savaşında savaşmaya başladığını ortaya koydu. Suriye'deki iç savaşta yer alan grup ve örgütlerin tamamına yakınının çocuk savaşçı savaştırdığına dair bulgular daha önce Birleşmiş Milletler raporlarına da yansımıştı fakat iktidar tarafından bu raporlara gereken özen gösterilmiyordu. Şimdi Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesinin de bilgisinde olan bu raporla ilgili olarak ne yapılacak? Üstelik, bunlar ortaya çıkınca söz konusu rapor kurumun sitesinden de kaldırıldı. Bu rapordaki bilgiler, üstü örtülemeyecek kadar vahimdir.

Değerli milletvekilleri, söz konusu bu tür raporlarla ve menfi olaylarla ilgili uyarımızı yapmak zorundayız çünkü Türkiye'nin bunlardan ciddi anlamda müteessir olacağından endişe ediyoruz. Ülkemizi ve kahraman askerlerimizi bu unsurlarla, hele Kuvayımilliye'ye benzeterek yan yana getirmenin ne kadar tehlikeli olduğunu hepimizin görmesi gerekiyor. Hele hele 2021 yılına girerken girişimci ve insani dış politikadan söz ediliyorsa sizden daha çok insani dış politika uygulamanızı bekliyoruz Sayın Bakan. Girişimciliği de Türk Silahlı Kuvvetlerinin meşruiyeti olan ortaklar seçerek göstermenizi bekliyoruz.

Hep "dış politikada atılan hatalı adımlar" diyoruz, muhtemelen merak ediyorsunuzdur "Nedir bu hatalı adımlar?" diye. İsterseniz önce, dışarıdan verilen sufleleri sayalım: Rusya devlet Başkanı Putin hatırlattı diye Suriye'yle 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı hatırlanıyor, Trump istedi diye Rahip Brunson hapisten çıkarılıp Amerika Birleşik Devletleri'ne teslim ediliyor, Almanya Başbakanı Merkel istedi diye Oruç Reis, Antalya limanına dönüyor. Oysa gerçekten ulusal bir dış politika izlenmiş olsaydı Adana Mutabakatı Putin'den değil, biz muhalefet partilerinden öğrenilmiş olacak ve duyulmuş olacaktı. Oruç Reis, Süleyman Şah Türbesi gibi oradan oraya savrulmayacaktı.

Rusya'yla ilişkiler asimetrik bir hâl aldı. Astana'nın 2 garantör ülkesi Rusya ile Türkiye'nin, Suriye'de olduğu gibi Karabağ'da barışın yeniden tesis edilmesi konusunda gösterdikleri çabaları elbette önemsiyoruz ancak Rusya ile Türkiye arasında dış politikada birden çok cephede anlaşmazlık yaşanıyor. Bu da ilişkilerin yanlış zeminde olduğunu gösteriyor, bunu Azerbaycan-Ermenistan savaşında da gördük.

Şunu açıklıkla bir kez daha vurgulamak isterim: Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için hem sahada hem masada muhteşem bir zafer kazanmıştır. Şehitlerine rahmet, gazilerine hürmet, muzaffer Azerbaycan ordusuna da minnet olsun.

Ateşkes sağlandıktan sonra Türkiye'nin barış gücü içerisinde olacağı deklare edildi. Bunun üzerine Rusya'dan anlaşma metnini hatırlatan açıklamalarla bunun doğru olmadığı söylendi.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayır, gerçek...

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Bugün bakıyoruz; Türkiye, barış gücü içinde falan yok.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim. Süreniz geldiğinde cevabını verirsiniz.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sadece ateşkesin denetimi için kurulacak ortak merkezde gözlemcilik yapacakmış. Acaba, bu çelişki söylenenleri anlamamaktan kaynaklanıyor yoksa anlamak istememekten mi, yoksa iç politikada gösteriş yapmak için mi? Bu kadrolar, Türkiye Cumhuriyeti'ni neden böyle söyledikleriyle gerçeklerin uyuşmadığı bir duruma düşürüyorlar?

Bu durum, ülkemizi rasyonel, güvenilir, inandırıcı bir dış politika izlemekten alıkoyuyor. Dış politikamız irrasyonel ve tutarsız adımlardan kurtulmalıdır.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, dinleyelim hatibi, sıra geldiğinde cevabını verirsiniz, görüşlerinizi ifade edersiniz.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Şimdi, tutarsızlık dedim ya, hani "Neymiş o tutarsızlık?" diye aklınızdan geçebilir; olur ya, iktidarın dış politikasını tutarsız görmeyebilirsiniz. Ben anlatayım size, dinleyin: Doğu Akdeniz'in en önemli aktörlerinden olan Mısır yönetimiyle "darbeci" denilerek diplomatik ilişkilerin seviyesi düşürülüyor. Üstelik, Sudan Devlet Başkanı El-Beşir gibi darbecilerle ilişkiler daha hâlâ hafızalardayken darbeyle yönetime gelen yeni gruplarla, müttefiklik oluşturmak adına, Mali'de darbeci yönetimle masaya oturuluyor. Merak ediyoruz, bu darbecilik endeksinde Sisi'nin puanı diğerlerine göre neden düşük acaba? Libya'da Birleşmiş Milletlerin tanıdığı hükûmeti meşru sayıp Suriye'de Birleşmiş Milletlerin tanıdığı hükûmetle hasım olunması gibi bir çifte standardın açıklaması bir türlü yapılamıyor.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biden'a sorsaydınız bir!

CAVİT ARI (Antalya) - Siz çok sordunuz, çok!

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Sayın Bakanım artık trolleri buraya mı getiriyorsunuz?

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Böyle bir şey diyemezsiniz! Milletvekillerine "troll" diyemezsiniz!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O nasıl bir tabir, karşında bir hanımefendi var!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Böyle bir üslup olur mu ama Sayın Başkan?

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - İhracatımızda önemli yerlere sahip İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkelerle kavga edilerek ülkemizin ticaretine zarar veren hamleler birbiri ardından geliyor.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, sıra geldiğinde cevaplarını verirsiniz, lütfen...

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Bütün bunlardan da önemlisi, iç politik mülahazalarla kötü yönetişin ve başarısızlıkların üzeri dış politikada hamasi söylemlerle örtülmeye çalışılıyor.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, hatibi dinleyelim, sıra geldiğinde cevabını verirsiniz.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Dinleyin, dinleyin; daha Kıbrıs'ta yediğiniz haltları da anlatıyorum, dinleyin.

Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen, değerli arkadaşlar, sükûneti sağlayalım.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sayın Başkan, beni hiç etkilemiyor, siz merak etmeyin; ben devam ediyorum, onlar parazit yapmaya devam etsinler.

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz parazit yapmıyoruz, doğruları söylüyoruz!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti denildiğinde 3 konu gündeme geliyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen bize anlatacağına, git Biden'a anlat bunları!

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Birincisi, Ersin Tatar'ın Cumhurbaşkanı oluşu; ikincisi iktidarın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne bakışı değiştireceğini iddia ettiği, 5 dönümlük arazi üzerine yeni bir Cumhurbaşkanlığı makamı yapılması teklifi; üçüncüsü de Maraş'ın açılması.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Manda ve himaye kabul etmeyiz." derken demokrasiyi...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sıra geldiğinde görüşlerinizi ifade edersiniz lütfen arkadaşlar.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yazıklar olsun sana! Atatürk'ün kemikleri sızlıyor!

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, 27 Mayıs 2020 tarihinde 2020 Yılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması imzalandı. Anlaşmayla 2 milyar 288 milyon 276 bin liralık kaynağın, Türkiye'den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne, hibe ve kredi şeklinde aktarılmasını içeren anlaşma "ARMA modeli" olarak adlandırılan Türkiye Kuzey Kıbrıs altyapı ve reel sektör için mali işbirliği aracı çerçevesinde oluşturuldu.

Şimdi, bütün bunların hepsinden Türkiye'den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne savunma için 650 milyon Türk lirası, altyapı için yaklaşık 273 milyon, reel sektör yatırımlarına 116 milyon Türk lirası ve bütçe açığına katkı olarak 1 milyar 150 milyon Türk lirası güçlü bir destek sağlandı. Elbette, her zaman Yavru Vatan'ın yanındayız. Ancak biz kapalı Maraş'ın statüsünü tartışırken kapalı Maraş'a TOKİ bir proje başlattı, kapalı Maraş'ın peyzaj düzenlemesi ve altyapı çalışmalarını kim yapacak biliyor musunuz? Konya Büyükşehir Belediyesi. Kimin eliyle? TOKİ eliyle. Şöyle bir hatırlatalım: Çevre ve Şehircilik Bakanı, 28 Ekim 2020 tarihinde kırk altı yıldır kapalı olan ve 8 Ekimde bir kısmı halkın kullanımına açılan kapalı Maraş'a ziyarette bulundu. Bakana ziyareti sırasında kimler eşlik etti dersiniz? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Turizm ve Çevre Bakanı, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi, Gazimağusa Belediye Başkanı, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı, Toplu Konut İdaresi Başkanı ve beraberindeki heyet eşlik etti.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kapalı Maraş'ı açtık, açılmasını destekledik.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Destekledik.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Ök, lütfen, sıra geldiğinde görüşlerini ifade edersiniz.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - TOKİ, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle çevre ve şehircilik alanında altyapı, içme suyu, kanalizasyon ve çevre düzenlemeleri gibi birçok alanda iş birliği yapıyor. Kapalı Maraş'ta yapılacak çevre ve düzenlemesi ve altyapılara ilişkin çalışmaları da Konya Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ Başkanlığı bünyesinde hızlı ve aslına uygun şekilde yapacaklarını dile getirdi. Peki, Konya Büyükşehir Belediyesinin Kıbrıs'ta ne işi var? Konya Büyükşehir Meclisinde kapalı Maraş'la ilgili son durumu aktaran Başkan Cumhurbaşkanın talimatıyla orada çeşitli işler yürütüldüğünü söyledi. Şimdi, soruyorum TOKİ, neden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne âdeta bir çıkarma yapmıştır? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz niye şikâyet ediyorsunuz?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, katılmak zorunda değilsiniz, dinleyin lütfen, sıra geldiğinde görüşünüzü ifade edersiniz.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Diplomasiyle çözemediğiniz sorunları beton dökerek mi çözeceksiniz?

Avrupa Birliğiyle ilişkilere bakıyoruz, Gümrük Birliğini güncellemek için yola çıkıp...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hayret bir şey ya! Böyle bir şey sana yakışıyor mu?

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen ama lütfen, tamamlasın konuşmasını.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - ...Avrupa Birliği ülkelerinden birine yani Fransa'ya hem de bir partinin il kongresinde boykot çağrısı yapmak da yine bir iktidara özgü, müstesna bir örnek olsa gerek.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biden'e git.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Hem de bir zamanlar vize serbestisi ve gümrük birliğinin güncellenmesi için apar topar geri kabul anlaşması ve 18 Mart Mutabakatı imzalanmasına rağmen ama bugün bir yandan geri kabul anlaşması askıya alınıyor, diğer yandan 18 Mart Mutabakatı'nın yenilenmesi için çabalanıyor, sanki bu anlaşmayı imzalayan iktidarın kendisi değilmiş gibi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hiç yakışıyor mu, hiç yakışıyor mu?

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sırası gelince konuşun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen sükûneti sağlayalım. Konuşmacı devam etsin, katılmak zorunda değilsiniz görüşlerine, daha sonra kendi görüşlerinizi ifade edersiniz, lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Biraz saygılı olun ya.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Şimdi, bunlar tutarsızlık değil de nedir? Diplomatik ve ticari anlaşmaların ruhuna aykırı şekilde hem de mütekabiliyetin gereği bile olmadan hatta Fransa'da vatandaşların bir ülkeye boykot uygulamasının kanunen yasak olmasına rağmen ülkemizi Avrupa Birliğinden daha da uzaklaştıracak adımlar atıyorsunuz. Ama sonra yine bir il kongresinde Türkiye'nin yönünün Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri olduğu açıklanıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İçinizi yakıyor, içinizi yakıyor.

CAVİT ARI (Antalya) - Biraz saygılı olun ya.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, bu, dış politika değildir -dinleyin, dinleyin- Dış politika denilenerek yapılan, bir rüzgâr gülü hikâyesidir. Bu, bir rüzgâr gülü hikâyesinden başka bir şey değildir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, lütfen dinleyelim. Karşılıklı konuşma usulümüz yok bizim, lütfen, lütfen... Sıra geldiğinde ifade edersiniz.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Muhataplarınız da artık bu yön değiştirme hamlelerini inandırıcı bulmuyorlar, dikkate de almıyorlar. Avrupa Birliği 2020 ülke raporunda geçtiğimiz haftada açıklandı, raporda 26 kez "geriye gitme", 38 kez "ilerleme yok", 33 kez "az ilerleme" ifadeleri kullanılmış. Üstelik söz konusu rapor ilk defa Türkçeye çevrilmeden bekletildi, Cumhuriyet Halk Partisinin kamuoyu yaratması sonucunda da Türkçeye çevrildi. Bu durum aslında, iktidarın Avrupa Birliğine tam üyeliği ulusal bir hedef olarak görmeyip sadece sözde bir stratejik ortaklığa indirgemiş olduğunun göstergesinden başka bir şey değildir.

Bakıyorum, 2019-2023 Strateji Planı'nda "Avrupa Birliği müktesebatına uyum süreci göz önüne alınarak Avrupa Birliğine katılım için ulusal eylem planı güncellenecek." deniyor. Sayın Bakan, üyelik müzakereleri başlayalı on beş yıl oldu, siz hâlâ eylem planı güncelliyorsunuz. Tüm üyelik için katılım müzakerelerini sonuçlandırmak bahsediliyor ama Brüksel'de on beş gün sonra Türkiye'ye yatırım kararı çıkacağından söz ediliyor.

Bakıyorum, bütçede 2019-2023 dönemi kapsayan strateji planında ülkemiz ile Afrika ülkeleri arasında ticaret hacminin artırılacağı söyleniyor. Ardında da "Türkiye-Afrika ortaklığı 3'üncü Zirvesi gerçekleştirilecek." deniyor. Sahi bu zirveler beş yılda bir yapılmayacak mıydı? İlki 2008 yılında yapılmış olan bu zirvelerin 3'üncüsünün 2018 yılında yapılmış olması gerekmez miydi? Yani bu geri kalmanızın sebebi nedir? Ben bunu anlamış değilim.

Ama haksızlık etmeyelim, biraz evvel Sayın Bakan kendisi de açıkladı Uygur Türkleriyle ilgili politikayı. Yumuşak gücümüzün öncelendiği tek bir konu var, o da etnik, dinî ve kültürel bağlarımızın olduğu Uygur Türkleri. İktidar, Uygur Türklerinin maruz kaldığı İnsan haklarına ve uluslararası hukuka aykırı, giderek ağırlaşan duruma duyarlılık gösterdiğini iddia ediyor ama 3'üncü komitede 36 tane ülkenin altına imza attığı ülkeler arasında Türkiye yok. Neden? Çünkü "Aman Çin'i kızdırmayalım." diye yumuşak güç göstererek yumuşuyor da yumuşuyorsunuz, yumuşadıkça yumuşuyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin dış politika alanında içinde bulunduğu gerçekliğin resmini çizmek zorundayız. Bunu bugün yapmazsak yarın çok geç olacak, onun için bütçe görüşmeleri bu hataları, tutarsızlıkları, çelişkileri ortaya koymanın tam da yerini ve zamanını oluşturuyor. (Gürültüler)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen doğrusunu yap!

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - İktidar dış politikada büyük bir hezimet içindedir. Ülkemiz bölgesinde çözüm üreten bir ülke olmaktan hızla uzaklaşarak kriz üreten bir ülke konumuna sürüklenmiştir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İyi ki varsın da düzeltiyorsun.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir lütfen.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Bu nedenle bugün en haklı olduğumuz konular dâhil iktidarın siyasi kavgalarının bir parçası hâline gelmektedir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar böyle bir usul yok.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Uygulanan dış politika Türkiye için başlı başlına bir güvenlik tehdidine dönüşerek ülkemizin geleceğini ipotek altına almıştır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Senin gibi olmaktansa...

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Türkiye'nin dış dünyada yeniden saygınlığını kazanması...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Lütfen sükûneti sağlayalım. Konuşmacı tamamlasın.

CAVİT ARI (Antalya) - Bir susun ya.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Güvenilir, güçlü ve etkin bir ülke konumuna gelmesi ancak tarafsız, adil ve akılcı bir dış politikayla mümkündür. Bunun için kavgacı sizin gibi, hamasi sizin gibi, şahsileşmiş, dogmatik ve maceracı tek adam politikalarına son verilmelidir.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - PYD terör örgütüdür diyebiliyor musunuz?

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Bir temennim var o da Sayın Bakana yönelik...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar sıra geldiğinde söz aldığınızda cevap verirsiniz. Lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biden seni bekliyor, git.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - ...siz umut kestiniz, Biden'a umut bağladınız.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sayın Bakan, ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanlığının bütçesinin genel bütçe içinde yüzde 5'in altında değil, çok üzerinde olduğu günleri görmek istiyorum. Gururla görev yapıp, şerefle emekli olduğum Bakanlığımın bunu birçok yüksek oranlı bütçe paylarına sahip olan kurumlardan daha fazla hak ettiğine inanıyorum. Bu istikrarsız politikaların yarattığı sorunlarla bire bir uğraşan Dışişleri Bakanlığı personelimize de sabır diliyorum.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ -Arkadaşlar, rica ediyorum. Lütfen.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sayın Bakan...

Salonda çok parazit var, umarım dediklerimi iyi anlamışsınızdır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - En büyük parazit sensin.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Parazit sensin.

CAVİT ARI (Antalya) - Bu ne saygısızlık ya.

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Bizim arkadaşlar da anti-jamming kullanmaya çalıştılar. Onun için gürültü daha da arttı ama parazitlere rağmen anladığınızı umuyorum.

Çok teşekkür ederim. Saygılar sunarım.