KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de konuşmama başlarken öldürmenin bir hak olamayacağını kesinlikle herkesin bilmesi gerektiğini vurgulayarak başlamak istiyorum. Yani bunun bir gerekçesi olamaz, nafaka ödememek için de, tazminat ödememek için ya da başka türlü. Tabii, bunu söylerken ben damdan düştüm bana damdan düşeni getirin gibi bir psikoloji olabilir arkadaşlarda ama ben hukukçuyum biliyorsunuz, bu meselenin içindeyim yıllarca bu tür hadiselerle uğraştık ve her zaman bunun böyle sonuçlanmaması için elimizden gelen gayreti gösterdik, böyle olması gerekiyor.

Tabii, burada, arkadaşlarımızın bulunuyor olması her ne kadar üslupla ilgili bazı sıkıntılar yaşadıysak da bence değerli. Çünkü, bir sorun var ve biz bu sorunu ararken sadece tek taraflı dinleyerek sonuca ulaşmayı çalışıyoruz, tabii bu doğru bir yöntem şekli olmazdı, eğer bu eksik olsaydı. Buraya gelip dertlerini ifade etmeleri gerektiğini düşünüyorum ama bir sorun var, dilin tekâmül ettirilmesi lazım yani burada temsil edilen kitle çok büyük bir kitle ve bunun tekâmül ettirilerek ne olması gerekliliği hususunda daha bilimsel, daha profesyonel bir çalışma yapmaları gerektiğini düşünüyorum âcizane.

Boşanma hukukuyla ilgili zaten Komisyonumuz çalışmaya başladığından beri acaba yeni bir usule ihtiyaç var mıdır sorusunu hemen hemen bütün katılımcılara sormaya gayret gösterdik. Neden? Çünkü burada farklı bir şeyler var, yani bir aile yapısı içerisinde bir müdahale söz konusu oluyor. Üçüncü şahısların aileye müdahalesi her zaman sıkıntılı sonuçlar meydana getiriyor. Yani bu müdahale olmadan önce bu sebepler ortaya çıktığı andan itibaren, daha farklı bir yöntem geliştirerek acaba bunlar önlenebilir minin çarelerini soruyoruz ve nihayetinde de bir karar verildiğinde bunun infaz şeklinin nasıl olması gerektiğini bu Komisyon tartışıyor ve bu Komisyon sonuçta bir rapor yazacak, bir yasal düzenleme belki yapmayacak. Yani, burada bizim zaten çalıştığımız Komisyon kanun üretmek üzere çalışan bir Komisyon değil, Araştırma Komisyonu ve nihayetinde tespitleri tavsiye niteliğinde ilgili kuruluşlara bildireceğiz, yani arkadaşlar konuşurken bu hususta da bir algı yanılması olduğunu ben fark ettim. Yani burada söylediklerimizi kanunlaştırın gibi bir şeydeler, hâlbuki öyle değil, bu Komisyon bir Araştırma Komisyonu.

Yine, hemen hemen her konuşmacıyla ilgili her sunum yapan STK temsilcisi ya da ilgili arkadaşlarla ilgili sorduğumuz bir husus vardı: Şimdi, meselenin karşı tarafı olarak şunu sormak istiyorum, her meselede de aşağı yukarı buna şahit olduğum için bunu sormak istiyorum: Psikoloji rehabilitasyon hakkında ne düşünüyorlar? Yani şimdi hadise ortaya çıktı, bazı problemler yaşandı -tırnak içinde söylüyorum kimse alınmasın- herkese deli muamelesi yapma derdinde değiliz ama buradan şunu anlıyoruz: İnsanlar bir rehabilite edilmeye ihtiyaç duyuyorlar ve bu hususta ne düşünüyorlar, yani bunu merak ediyorum.

Nafaka konusunda kısmen haklılar, nafaka ve tazminat konusunda ama tamamen değil. Şimdi, mahkemeler şöyle değerlendiriyor -burada hâkimimiz de var- velayetle ilgili olarak eğer çocuk sayısı 1'den fazlaysa ya da 1'se önemli değil ve karşı tarafa verilmişse ve ekonomik olarak da gücü yoksa ve ailenin evlilik devam ederken bir tane geliri varsa, tek gelirleri varsa, onu aile devam ederken nasıl harcanıyor idiyse ona uygun bir yöntemle dağıtmaya çalışıyor, yani bu işin kuralı bu ve burada hakkaniyet ölçüsünden ayrılmamak gerekiyor. Bazen bu elde edilen gelirin ikiye bölünmesi şeklinde oluyor, çocuk sayısı fazla olur velayet karşı tarafa verilirse çocuk sayısıyla çarpıldığı için babaya veya anneye -neyse, her kimse- gelir bırakılıyor, eşe ve çocuklara diğer oranda gelir bırakılıyor. Ama istisnalar olmaz mı? Oluyor her zaman olduğu gibi. Hâkim, olayın ağırlığını düşünerek, işleniş şeklini, kusurunu, ağırlığını düşünerek daha farklı davranabiliyor ama şu bir gerçek -maalesef bu böyle- nafaka hususunda sürekli bir nafaka anlayışımız var yargıda. Yani, bir nafakaya hükmedildikten sonra şartlar çok değişmedikçe ve kusurla birlikte nafaka da verilmişse her yıl ya da uygun periyotlarla -şimdi üç yıl zannediyorum- artırım için imkân var ve bu sürekli olarak gündeme getiriliyor.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Çocuklar 18 yaşına gelince hâlâ ödüyor mu?

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Eğitim devam ederse ödüyor. Veya muhtaçlık durumunun belli süreleri, belli şartları var ama eğitim devam ederse istisnasız ödüyor, eş evleninceye kadar ya da bir gelir elde edinceye kadar ödüyor yani sürekli bir gelir oluncaya kadar. Dolayısıyla, burada özel olarak bire birde farklı hadiseler yaşanabilir ama genel olarak uygulamada, mahkemelerimizin hem tazminat noktasında hem de nafaka noktasında, nafakayı ve tazminatı hükmederken hakkaniyet kurallarıyla hareket ettiğini düşünüyorum. Ama, nafakada bir süreklilik var, bu hususta bir öngörü olabilir mi ya da nasıl değerlendirilir, tabii o Komisyonun takdirinde olacak bir husus.

Teşekkür ediyorum.