KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, sürekli değişen tarım politikaları, ithale dayanan uygulamalar, artan girdi fiyatlarıyla ülkemiz tarımı ciddi sorunlu bir döneme girmiştir. Yalnız 2009 yılı ile 2019 yılı arasında 1 milyon 300 bin hektar tarım arazisi devre dışı kalmıştır. Çiftçi sayısı her yıl düşmekte, kırsal boşalmakta, aile tipi işletmeler ciddi sorunlar yaşamaktadır. Çiftçi borçludur, üreticinin ürettiği ürün değer bulmamakta, aracılar nedeniyle tüketici de pahalıya gıda almak zorunda bırakılmaktadır. Plansız, öngörüsüz tarım politikaları ülke tarımını zora sokmuştur.

Sayın Bakan, 2018 yılı şeker pancarı 16 polar ton fiyatı 235 lira idi. 1 Eylül 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı pancar çiftçisine müjde diye fiyatı 300 lira olarak açıkladı. 2020 yılında 1 Eylülde açıklama olmadı, 20 Eylül'de fabrika kampanyaları başladı, fiyat yine yok. Nihayet, Türk Şeker iki ay sonra fiyat açıkladı, "Tonu 336 liraya alacağız." dedi. Beklenti en az 390 TL idi. Bu kere ne Cumhurbaşkanı açıkladı, ne siz Bakan olarak böyle bir fabrika önüne gidip açıklama yapma gereği duydunuz. Çünkü fiyat, girdi karşılar bir fiyat değildi, herhâlde yüzünüz olmadı.

Sayın Bakan, hayvancılık sorunlar yumağı. Yem fiyatları almış başını gidiyor. Bir ayda yeme 6 kez zam geldi, süt fiyatını bir yıldır sabit tutuyorsunuz, hayvan sahibi bu işi bırakma noktasına geldi. Ülkemiz besicisinden 38 liradan aldığınız eti 45 liradan ithal ediyorsunuz. Sonra bunu ülkeler arası siyasi konumla ilişkilendiriyorsunuz. İyi de Mısır ülkesiyle siyasi ilişkilerimiz en kötü noktada, büyükelçimiz dahi yok. Mısır'dan yazlık patates ithal edip patates üreticisini vuruyorsunuz. Niğde'de hasat zamanı 1 liraya mal ettiğimiz patatesi, çiftçimiz tüccara 60 kuruşa veremiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi, maliyetine olsun vatandaştan bu patatesi alsa da yıl boyu yurttaşlarımızın ucuz patates yemesinin de yolu açılsa olmaz mı? Patates çiftçisi zor durumdadır, ne zaman patates çiftçisini düşüneceksiniz?

Bu yıl taban fiyatı buğday için ekmeklikte 1.650 lira, makarnalıkta 1.800 lira olarak açıkladınız. Hasat bitti, makarnalık buğdayı 2.450 liradan, ekmeklik buğdayı 1.800 liradan ithal ettiniz. Bizim çiftçimize vermediğiniz fiyatı ithalle yabancı çiftçilere verdiniz. Toprak Mahsulleri Ofisi bu yıl ne kadar alım yaptı? Neden gerektiği gibi alım yapmayıp da piyasayı dengelemek için yurt dışına muhtaç hâle getirdi? 2002 yılında 1 ton buğday satan çiftçi 33 gram altın alıyordu, bu yıl 1 ton buğday satan çiftçi 3 gram altın alabiliyor. Kestaneyi dahi ithal edip, sonra kendi kendimize yettiğimizi söylüyorsunuz. Toplulaştırma sorunlu, sulama suyu sorunlu, girdi fiyatları sürekli artıyor, sulama suyunun elektrik faturasını çiftçi ödeyemiyor ve bu nedenle faize ve borçlanmaya düşüyor. Küçük aile tipi işletmeler tükenmek üzere. Hububatta, bakliyatta, pirinçte, bitkisel ham yağda dışa bağımlılığımız giderek artıyor. "Buğday getirip işleyip satıyoruz." diye anlatıyorsunuz, buğdayı biz üretsek de kendi çiftçimizin ürettiği buğdayı işlesek olmaz mı? Neden yabancı çiftçinin ürettiği buğdayı getirip sattığımızla övünüyoruz?

Bunun yanı sıra gıdada son dönemde yaptığınız kısmi iyileştirmeler olsa da gıda gerçekten problemli. Belediyelerin bu işe katılması gerekiyor, gıda güvenliğinde eğer bizim yurttaşlarımız ne yediğini ne içtiğini bilecekse mutlak suretle belediyelerin de devreye alınması gerekiyor.

Domates, bu yıl çiftçiyi perişan etti. Tarlada domates fiyatı 70 kuruşa mal oldu, 40 kuruşa satılamadı ama salçaya bakıyorsunuz 10 kilo domatesten 1 kilo salça çıkar, 8 liradan satılıyor. Tüketici pahalı alıyor, üretici ürettiğinden para kazanamıyor.

Teşekkürler Başkanım.