| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kurulu (Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (Özel Bütçe),(Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Yükseköğretim Kalite Kurulu(Özel Bütçe), (Bütçe + Kesin Hesap + Sayıştay Raporu) Üniversiteler (Özel Bütçe), (127 Bütçe + 127 Kesin Hesap + 95 Sayıştay Raporu) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .11.2020 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Millî Eğitim okullarında hizmetli olarak çalışan ve önceki dönemde taşeron firmalarda istihdam edilen işçiler kanun hükmünde kararnameyle on ay üzerinden geçici işçi olarak çalıştırılmaya devam edilmektedir. Millî Eğitim Bakanlığında 32 bin personel ne yazık ki iki ay çalıştırılmamaktadır. Diğer kurumlarda çalışanlara on iki ay üzerinden sürekli işçi statüsü tanınmışken Millî Eğitim Bakanlığında bu uygulamanın devamı nedendir? Bunlar bir an önce kadroya alınmalıdır.
Öğrenci affı konusunu birkaç kez yazılı soru önergesi olarak da verdim. Geçmiş dönemlerde 3, 4 kez öğrenci affı çıkarılmışken bu dönemde öğrenci affı hiç çıkarılmıyor. 500 binin üzerinde ciddi anlamda mağdur öğrenci var. Bunların kendileri geçmiş dönemde yaptıkları hatadan vazgeçip bir kez daha eğitimlerini sürdürmek istiyorlar. Bu konuda bir çalışma düşünüyor musunuz?
Öğretmenlerin kendi içinde "vekil" "ücretli" "sözleşmeli" "kadrolu" gibi ayrılmalarıyla Millî Eğitim sorunlu bir hâle geldi; ücret farklılıkları var, çalışma koşulları farkları var. Bunlarla ilgili, yeni bir düzenlemeyle tümünü kadroya alınması konusunda bir çalışma neden yapılmıyor?
100 binden fazla öğretmen açığı olduğunu sorulara verdiğiniz yanıtlarda ifade ediyorsunuz. 60 bine yakın öğretmen ataması yapılabilecek durumda. Bunlar da bir talep, bu konuda bir çalışmanız olacak mı?
3600 ek göstergenin sürekli -tüm arkadaşlar da ifade ediyor- verileceği söylendi, bugüne kadar çıkmadı. Geçen yıl 24 Kasımdan önce siz bir müjde vereceğinizi ifade etmiştiniz, bir yıl geçti, müjdeden haber yok. 3600 ek gösterge en azından bu dönemde gündeme getirilecek mi?
Keza, Toplum Yararına Programlar kapsamında insanlar işçi statüsünde dahi olmadan Millî Eğitimde çalıştırılıyor. Millî Eğitim ki örnek bir kurum olmalı. Geçmişte, öğretmenin yanında hizmetli de bir baba, anne kadar öğrencilere yakındı, onların olumsuzluklarında yanında yer alıyordu. Bu süreçte hizmetli kavramı dahi Millî Eğitimde bozuldu.
Eğitimin içeriği konusunda sorun, sıkıntı çok. Onunla ilgili, on sekiz yılda değişen her bakanla uygulamalar değişti, doğal olarak da bununla ilgili süreçte başarı grafiği düştü, çoğu çocuk matematiği öğrenmeden okullardan mezun olur hâle geldi. Bununla ilgili düzenlemelerin bu ülkede ihtiyaç olduğunu belirtelim.
PIKTES öğretmenleri var. Bunlar beş yıllık proje kapsamında eğitim veriyorlar, öğretmenliğin bütün vasıflarına da sahipler ama proje sonunda ne olacakları belirsiz. Bunlar, öğretmenliğin eğitimle ilgili bütün yapılması gerekenlere sahip oldukları için bunlara da kadro verilmesi konusunda bir çalışma yapılmalı çünkü mağduriyetler bunlar için de büyük bir hak kaybına neden oluyor. Keza, usta öğreticiler, rehabilitasyon merkezi çalışanları var; bunlar 657'ye tabi, 657 şartlarında görev yapıyorlar ama öğretmen sayılmıyorlar, kimlik verilmiyor. Bu arkadaşların mağduriyetlerinin de giderilmesi gerekiyor.
Taşımalı eğitim konusunda yazılı soru önergelerimize verilen yanıtta, 1 milyon 333 bin öğrencinin taşındığı ifade edilmiş ve bundan kademeli olarak vazgeçileceği belirtilmişti. Geçmiş dönemlerde bakanların da bu konuda rahatsızlıkları vardı çünkü taşımalı eğitim demek çocuğun erken saate evinden çıkması, öğlen doğru dürüst beslenmeden mahrum kalması, veli-okul ilişkisinin ortadan kalkması ve buna benzer sorunların yanında kız çocuklarının okumasına da engel teşkil eden bir düzenleme olduğu biliniyor. Bundan vazgeçilmesi gerekirken bugüne kadar bu uygulamada istenilen biçimde bir daralma sağlanmadı. Ayrıca, köy okullarının çoğu kapalı. Bu kapalı olan köy okulları ben sorduğum zaman "Bunlar muhtarlığa verildi, oraya verildi, buraya verildi." deniyor. Bunların çoğunun da -örneğin Niğde Akçaören köyümüzün okulu var, taş yapı, kullanılabilecek durumda, çok da güzel okul- tarihî misyonları da var, bunları yeniden açmak mümkün değil mi? Örneğin bir genelge var, bildiğim kadarıyla 20'den aşağı öğrenci olan yerde okul kapatıyorsunuz, 10 öğrenci de olsa niye o çocuklara eğitim sağlanmıyor?
Yine, sorumuza verilen bir yanıtta, Suriyeli öğrenciler için gösterilen ilgi. Olsun mu olsun, o çocuklar da eğitim alsın; yapılan da doğru mu doğru ama niye bizim ülkemizin köydeki çocuğunun kırsaldan şehre göçünü engelleyecek düzenlemelere gidilmiyor? Neden köy okulları kapatılıyor? Geçmişte köy okulundaki çocuğun aldığı eğitim, orayı sahiplenme duygusunu beraberinde getiren öğretmenle bütünleşiyordu. Artık çoğu öğretmenimiz köylerde, kasabalarda okul varsa da orada yaşamlarını idame ettirmiyorlar.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Gürer, süreniz bitmek üzere, lütfen, tamamlayınız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bunların tümünün düzenlenmesi gerekiyor.
Burada benim söyleyeceğim şu: Millî eğitimde eğitimin kalitesinin artırılması, çocuklarımızın, öğretmenlerimizin sorunlarından arındırılması ve veli-okul iş birliğinin yalnızca para istemekten öte onlarla birlikte okulların yönetiminin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Çoğu okulun boyasını, badanasını belediyeler yapmasa ne yazık ki ondan dahi mahrumlar. Gezip gördüğünüz Anadolu'da okulların bahçelerinde artık tarımla ilgili bir çalışma olmadığı için ağaçlar kuruyor, çiçekler kuruyor. Bu anlamda eğitim bir bütündür. Bunlara da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyor, teşekkür ediyor, bütçenizin hayırlı olmasını temenni ediyorum.