KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ben de zamanınızı boşuna almış olacağım ama özür dileyerek sözlerime başlıyorum.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Estağfurullah, buyurun.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Gerçekten, bunun bizimle ne ilgisi var? Biz, bir saat burada Komisyonun itibarını tartıştık. Eğer itibarsa işte burada gösterilmesi lazım bunun. Bunu alıp, Meclis Başkanına verip "Bu beni ilgilendirmiyor, Adalet Komisyonu bunu görüşsün." demesi lazım; eğer itibar kazanacaksak böyle kazanacağız, bu bir.

İkincisi...

Efendim?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Konuyla ne ilgisi var?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - O zaman, deminden beri, bir saattir biz ne itibarı konuşuyorduk? Hakaret makaret falan, boşu boşuna zamanımızı niye harcadık? Demek ki o "itibar" diye bir şey var. Üstelik de etkinlik ve yetkinlik alanımızın da dışında.

İkinci husus, ülkede, zamanın bir noktasında bir olay olmuş. O olay sonucunda idare, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde, ya kurumların kendi inisiyatifi çerçevesinde ya da kanun hükmünde kararnameyle bir eylemde bulunmuş. Onun sonucunda, bazı insanlar işlerini kaybetmişler, mağdur olmuşlar ve bunun sonucunda da şu an mahkemeye gitmişler. Mahkemeden bir kısmı geri gelmiş, bir kısmının mahkemeye gitme hakkı vesairesi yok. Ya, bu Komisyonun ne ilgisi var? "Ben 'competent' değilim." dedim ve bu Komisyon da bunda etkin ve yetkin değil ama benim basit, sokaktaki insan olarak aklım şu: Bir olay olmuş, idare bir karar almış, bazı insanlar hakkında karar vermiş, insanların gideceği yer mahkeme; mahkemeden aldığı karar ya rettir ya kabuldür, orada iş biter. Bu kadar basit bu iş.