MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Sayın Başkanım, şimdi, bu soruyu -hocam konuşurken Mehtap Hanım söyledi- şunun için söyledim:

Şimdi, biz cezaevine incelemeye gitmiştik ve orada bizim incelediğimiz vakalardan bir tanesinin bize neredeyse -tabirimi mazur görün- yalvarırcasına, buna bir şey yapın dediği şey sosyal medyanın bir şekilde kontrol altına alınması gerekliliğiydi. Yani gittik... Orada çok düzgün bir hayat yaşayan bir insan, yirmi yedi senelik evli, 2 tane çocuğu var, her şeyi normal ama hayatımıza "İnternet ve sosyal medya girdi ve ondan sonra her şey farklılaştı. Türk ailesi, Türk toplumu olarak bizi on sene öncesine götürün, geriye götürün, bu şeyden bu toplumu kurtarın." gibi bir çağrısı vardı. Bu yalnızlaşma, başka türlü ilişkilerin gelişmesi ve nihayetinde bir ölüm ve karısını öldürürken kendisini de öldürmeyi düşünmüş, yani sadece karısını öldürmemiş, aynı zamanda kendisini de birçok yerinden bıçaklamış, yüzünde, boynunda falan da dikiş izleri vardı. Yani, yaptığına tabii ki pişman, hiçbir şekilde tasvip etmiyor. O kadar şey ki, kendisini bile öldürmeye karar vermiş yani o hâle gelmiş ama baktığımızda, altındaki neredeyse tek sebep... Çünkü her şey normal, her şey çok sıradan ve olması gerektiği gibi, ama sosyal medya bu ailenin içine girmiş ve bu aileyi bu hâle getirmiş. Onun için, ben özellikle o hususta ne yapılabileceğini merak ettiğim için sordum bunu.