KOMİSYON KONUŞMASI

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Evet, çok teşekkür ederim Sayın Başkanım. Şahin arkadaşımla neredeyse beş yıldır bu Komisyonda çalışıyoruz, bugün ilk kez, bu iki aylık kamptan sonra adı gibi şahin olduğunu hissettim ve sanki biz iktidarmışız da siz muhalefetmişsiniz gibi algıladım doğrusu bunu söyleyeyim, çok da keyif aldım. Yani muhalefet olarak bir şeyler ifade edildiğinde farklı algılanıyor, iktidar olarak anlatıldığında demek ki farklı algılanıyor ama biz birbirimizi çok iyi tanıdığımız için benim söylediklerimi yanlış algılayacağını da zannetmiyorum. Bir tek şey söyleyeceğim ve bu konuyu kapatıp direkt maddelere geçeceğim, doğrusu da bu diye düşünüyorum.

"Gerçek mümin yoklukla sabredendir." Cümlesi, Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın son günlerde kullandığı bir şeydir. Yani ekonomik krizi Sayın Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanımız da kabul etmiş durumdadır bugün. Ve bizim her zaman söylediğimiz bir şey vardır: Biz bu gemide birlikteyiz. Artık bu "Birlikteyiz." cümlesi sıkmaya başlıyor çünkü batıyor yani batmaktan kurtarmak için çabalıyoruz, A partisi, B partisi, C partisi batırmayalım bu gemiyi diye çabalıyoruz. Yani zaman zaman vatandaşlar artık "Ben sizinle aynı gemide değilim." demeye başladı bize, bunu da söylemek istiyorum.

Şimdi, biz, bu teklifi şu son yirmi dört saatte elimize geçtiğince inceledik. Teklifin olumlu yönleri vardır. Ancak teklif, genel olarak yasama yetkisinde olan kanunla açık belirlenmiş tanımları, kurulların yetkilerini kısarken Bakanlığın ve Cumhurbaşkanlığının yetkilerini genişletmektedir; birinci tespitim bu. Bakanlığın takdir yetkisi artırılmaktadır. Teklif sahipleri yani bize bu teklifi getirenler yeni vergi istisnası, destek, teşvik, muafiyetler sıralamakta ya da bunların süresini uzatmakta ancak bunların ülkemize ekonomik olarak getirisine ve devletin vazgeçtiği gelir karşısında teknoparklarda ne kadar etki doğuracağına dair bir analiz getirmemişlerdir. Böyle bir analiz yoktur ya da varsa böyle bir analiz bize iletilmemiştir. Türkiye ekonomisinin temel problemi işsizlik, yüksek girdiler, maliyetlerin yanında düşük, orta, katma değerli üretim, nitelikli personel ve kalifiye ara eleman yetiştirmedeki eğitim sorunları, bunlar bildiğimiz şeyler; cari açıkta, sanayinin düşük büyümesinde, eğitimde, sanayi 4.0 sürecindeki tüm sancılarımızda bu sorunlar hep depreşiyor. Teklif, bu temel sorunlara karşı bir yapısal değişimin ayağı olmaktan uzak. Teklifin kimi maddeleri olumlu olmakla birlikte, AKP usulü kısmi teşvik, indirim, istisnalarla, süre uzatımıyla ilgilenmekte, genç işsizliğini geçici süreyle perdelemek için ek teşviklere başvurmaktadır ancak üniversite mezunu işsizliğini kökten çözebilecek bir anlayıştan yoksundur yapısal reformlardan uzaklaşmayı da sürdürmektedir. Teknoparkların sorunları Türkiye'nin makro sanayi politikasından bağımsız çözülemez. Bu teklif, sanayi politikasında bir köklü değişiklik olmadan işe yarayamayacak, yine teknoparklarla, vergi teşviki, süre uzatımı, ufak istihdam destekleriyle oyalanacağız ne yazık ki.

Bu anlamda, teklif 3 yönden bakıldığında, mali desteklemeler bakımından, vergi kolaylığı bakımından ve idari bakımdan 3 ayrı konuda değerlendiriliyor yani benim değerlendirmem. Bunu kalem kalem ele aldığımda herhâlde bir üç dört dakikaya daha ihtiyacım var. Maddelerde de girebilirim ama kısaca şunu söyleyeyim: Vergi kolaylığı bakımından teknopark firmalarının kazançlarının gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacağı süre beş yıl daha uzatılacak. Madde 7'deki bu ibare... Sermaye desteklerinin kurum kazancından indirilmesinde uzatılacak indirime konu tutar 500 binden 1 milyon TL'ye çıkarılacak; madde 8. Yatırımlar konusunda yetki sahibi olan değerlendirme kurulundaki teknoloji konulu özel sektör temsilcileri sayısı 2'ye çıkarılacak, madde 3. Ayrıca teknopark yönetici şirket ana sözleşme ve sözleşme değişikliğinde Bakanlıktan izin alacak; madde 4. Böylece bakanlık süreçleri daha yakından takip edecek. AR-GE personeli için sağlanan gelir vergisi stopaj desteğiyle yüzde 80-95 aralığında tahakkuk edecek vergiden indirilebilecek yani devletin vazgeçeceği vergi işverene kalacak; madde 18. Bu vergi kolaylığı bakımından konulmuş olan şeyler.

İdari bakımdan baktığımızda, AR-GE, yenilik ve tasarım faaliyetlerine ilişkin yerindelik ve uygunluk denetimlerini mevcut durumda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yürütürken, teklifle Bakanlık isterse bu denetime teknoparkın yönetici şirketine yaptırabilecek; madde 19. Burada bir kamu görevi olan denetimin yetkisinin devrine, paylaşılmasına ve benzerine karşı çıkılmasında yarar vardır diye düşünüyorum kendi adıma. Düzenleme mevcut hâliyle korunmalıdır, kişisel kanaatim.

Teknoparklardaki yatırımlar konusunda Değerlendirme Kurulu toplantılarına katılacak temsilcilerin sayısı, ağırlığı ve Kurul Başkanı değişiyor. Bilim ve Teknoloji Genel Müdürü artık Kurul Başkanı olmuyor, yerine Bakanlığın belirleyeceği bir temsilci başkanlık ediyor, madde 3'te. Bakanlığın yasayla belirlenen başkanın yerine, kurula kendi atayacağı ve değiştirebileceği başkanı koyma yetkisi de yine yürütmenin yetkisinin artırılması, yasama yetkisinin sınırlandırılmasına örnektir. Yürütme yetkisinin artırılmasına diğer örnek ise Cumhurbaşkanının teknopark bölgesinin iptal edilme yetkisini bu defa yasayla üzerine almasıdır, madde 3'te. Mevcut kanunda 2018'den beri teknoloji bölgesi kuruluşu, ek alan katılması, bölge sınırı değişikliği Cumhurbaşkanı uhdesinde idi zaten, bölge iptali ise yönetmelik yoluyla 2014'ten beri Bakanlar Kuruluna verilmişti. Rejim değişikliği sonucu Cumhurbaşkanı bu iptal yetkisini şimdi yasa yoluyla geri alıyor, teklifin 11'inci maddesinde idareye geniş takdir yetkisi tanıyan ve idarenin yasallığı ilkesine, kişisel verilerin korunmasına aykırı düşen bir düzenlemedir. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu'ndaki mevcut hüküm yasadaki hangi hükümlerin yönetmelikle düzenleneceğini düzenlemekte iken yeni teklif idareye kanundaki tüm hükümlerle ilgili usul ve esasları belirleme yetkisi veriyor. Bu hükmün mevcut kanundaki gibi korunmasına ya da yönetmeliklerle düzenlenmesini istinaden ek hükümler varsa bunların teklif metnine eklenmesinde yarar olduğunu düşünüyorum.

Teklif, mücbir sebepler haricinde bir yerin mücbir sebepler dışında bir yıl üretiminin durması hâlinde teknoloji geliştirme bölgesi özelliğini yitireceğini yasayla belirtmekle ve idareye takdir yetkisi tanımaksızın Cumhurbaşkanının bölgeyi ilan eden kararının da hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kalkacağını açıklıyor madde 4'te. Bu durumda olan kaç teknopark sitenin olduğu ve bu yaptırımın hangi illeri, sektörleri etkileyeceği, ilgili bölgelerin daha sonra hangi amaçlar için kullanılacağı yönünde bir çalışma yapılıp yapılmadığı da gündemde tutulmalıdır diye düşünüyorum.

Şimdilik söylemek istediklerim bu kadar, daha sonraki maddeler kısmında gene söz alıp düşüncelerimi aktaracağım.

Teşekkür ederim.