KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu internet ve bilgiye kolay ulaşım, bana göre çağa adını verecek kadar belki önemli. Yani en ücra köşeden, bir mezradan bugün en önemli bilgi kaynaklarına çok rahatlıkla ulaşılabilmesi gerçekten dünyada bir devrim yaratmıştır ve bugün her yurttaşın ya da dünyanın her köşesindeki kişinin, bütün devlet başkanlarını Twitter'dan veya Facebook'tan takip etme şansı bulunmaktadır. Bana göre, çağı böylesine etkileyen bir bilgi kaynağının erişilmesine zorluklar getirilmesi, yasaklar getirilmesi -ki Türkiye'de yaşandı YouTube'ta ve birçok kanalda, birçok mecrada yasaklamalar- ve şimdi de yine yasaklama yoluna gidilmesi son derece vahimdir.

Otoriter rejimlerin bilgiye çabuk ulaşılmasından ve bu kanallarda, bu mecrada eleştirilerin rahat yapılır olmasından rahatsızlığı da bilinen bir gerçektir. Şimdiye kadarki konuşmalarda hep Almanya'yla ilgili örnekler verilmiştir; ben, bunu doğru bulmam. Bu hazırlanan teklif ile Almanya'daki değişiklikler birbirine çok benzememekle birlikte, bir kere Almanya'daki hukuk ve insan hakları kavramı ile bizim geldiğimiz noktadaki hukuk ve insan hakları kavramı arasında büyük farklar bulunmaktadır. Her şeyden önce, Almanya'da ve benzer ülkelerde bir hukuk güvencesi ve yargı bağımsızlığı insanlar için, yurttaşları için en önemli güvence sayılmaktadır.

Twitter'a dünyanın her kesiminden 7.396 mahkeme kararı ulaşmıştır erişim engellenmesine dönük. Bunun 5.487'si yani yüzde 74'ü Türkiye'den gitmiştir. Düşünün, dünyadaki tüm engelleyici mahkeme kararlarının yüzde 74'ü Türkiye'den.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ama Hasan Ağabey, sen hukukçusun ağabey.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Yanlış mı söyledim?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Taraf olduğu Almanya'da sadece mağdur olan kişilerin şikâyetiyle -bakın, mahkeme kararı değil- 104 bin içerik çıkartılmış.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - 500 bin küsurda 104 bin içerik çıkarılmış olabilir.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Mahkeme kararını kabul etmiyor, 4 bin tane mahkeme kararını kabul etmiyor; bir kıyaslayın ya.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Güler, karşılıklı olmasın, tamam, geçti tutanağa, ısrar etmenize gerek yok.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Dinledim, dinledim; 500 binde 104 bin çıkarılmış kabul doğru bilgiyse.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bizim 4 bini niye kabul etmiyor?

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Ama erişim engeline dair mahkeme kararlarına baktığımız zaman yüzde 74'ü Türkiye'den.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ağabey, bizi muhatap kabul etmiyor, benim şikâyetimi dinlemiyor ki.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Bir dakika, sözlerimi bitireyim; neden muhatap almıyor oraya da gelmek isterim.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Güler, söz alırsınız, siz de düşüncenizi sonra açıklarsınız.

Buyurun Sayın Subaşı.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Google'a 65.973 içerik çıkarılmasıyla ilgili başvurumuz var, 25.051'i çıkarılmış Google tarafından. Eğer Google ofis açarsa Türkiye'ye, bizim sulh ceza hâkimliklerini de bir taraftan düşünürsek bu 65.973 çıkarılma isteğinin tamamı çıkarılmış olurdu. 10 bin YouTube videosu çıkarılmıştır bugünkü mevzuata göre ve başvurular üzerinden. 6.200 Facebook içeriği çıkarılmış; 5651 sayılı Yasa'ya göre erişim engeli bildirilmiş ve Facebook'ta 6.200 içerik çıkarılmış, 408.494 "web" sitesine erişim engeli söz konusu. Şimdi düşünün, bunlar, bu uluslararası kurumlar kendi hukukuna tabidir.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Uluslararası kurum değil efendim, ticari şirket. Ne uluslararası kurumu, yapmayın Hasan ağabey.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Ticari şirketler kendi hukuklarına tabidir, kendi ülkelerinin hukukuna tabidir.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Para kazanıyorlar.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Buna göre, erişim engellerine de bakıyor "Bu, basın özgürlüğünü ihlal niteliğinde, hak ihlali niteliğinde." deyip kendi hukuk ve insan hakları kavramına göre bir kısmını kabul ediyor, bir kısmını gayriciddi buluyor. Bizim Türkiye'deki basından birçok kişinin tutukluluğunu düşünürsek, yargı sonucundaki tutuklamaları, yıllarca tutuklu kalanları düşünürsek bu kurumlar ve ticari şirketler kendi hukuklarını uygulamak suretiyle istediğimiz kişisel bilgileri vermemektedir kendi hukuklarına göre fakat burada ofis açtıklarında, bizim sulh ceza hâkimliklerinin kararına göre kişisel veri gizliliği kalmayacaktır. Almanya'yla mukayeseler ediliyor.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bir dakika, ne gizliliği ağabey, gizlilik yok ki. Twitter gizliyor mu yani? Facebook gizliyor mu?

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Sayın Güler, karşılıklı olmasın.

Sayın Subaşı, sözünüzü tamamlayın.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Kişisel verileri nasıl verirler? Kişisel verileri dağıtamazlar.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Dağıtıyor Hasan ağabey.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Ancak sağlıklı yargı kararlarıyla dağıtabilirler.

Şimdi, buraya geldiğinde bizim hukukumuza tabi olacak. Bizim hukukumuza tabi olduğu zaman ceza yememek adına iktidara yakın her talebi kabul etmek zorunda ya da Çin'de olduğu gibi "Ben bu ülkeye gitmiyorum." demek durumunda ama iktidar için 2 ihtimal de yarar sağlıyorsa bu yasayı siz çıkarmaya çalışın.

Şimdi, kişisel bilgiler verilmediği gibi paylaşım kaldırılması isteklerini de sınırlı kabul etmişler, kendi hukuklarına göre suç sayılmayanları, bizim "suç" dediklerimizi kendi hukuklarına göre suç saymamışlardır. Almanya'yla mukayeselerde atlanan bir şey var ki sulh ceza hâkimliği onlarda yoktur. Eğer onlarda da bizim sulh ceza hâkimliği gibi bir müessese olsaydı o 500 binden 130 binin değil, en az 300-400 binin erişimi engellenmiş olurdu.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Kuvvetler ayrılığı da var orada Hasan Bey.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - E tabii ki yani onların, o kurumların tabi olduğu hukuk ile Almanya'daki, Fransa'daki hukuk AB hukuku içinde birbirine benzer hukuklar. Onun için orada mahzur görmüyor ama bizim hukukumuzun son yıllarda gerilemesi düşünüldüğü takdirde Türkiye'ye gelmeleri de muhtemel görünmüyor. Gelmediklerini düşünmemiz hâlinde... O genç Hanımefendi, Zeynep Hanım çok güzel bir konuşma yaptıktan sonra şöyle bağladı: "Siz, o şirketlerin, uluslararası kuruluşların avukatı gibi konuşuyorsunuz, bizim egemenlik haklarımız var." Oysa egemenlik hakkı... Bu bilgiye erişimin engellenmesi, inanın Türkiye'yi çok geriletir, toplumları çok geriletir. Bu bilgiye bu kadar kolay erişim, bana göre, bu çağa ismini verecek kadar önemli bir olaydır. Bunlardan mahrum kalmak, yasaklamak, kısıtlamak toplumlara yapılabilecek en kötü örneklerdir. Ha, bunların içinde, bu kadar bilgi paylaşımının içinde yanlışlar da vardır fakat insanların mantığına, muhakemesine güvenip de "Doğruyla yanlışı ayırt edemez." dersek bu bilgileri hiç kullanmamamız gerekir. Gazeteleri düşünün, gazetelerde hangi bilgi ne kadar doğru, hangisiyle başa çıkabiliyoruz? Buradaki milyonlarca akan bilgiyi hangi kurum denetleyebilir? Türkiye'ye geldikleri süre içinde -diyelim ki geldiler- milyonlarca itirazı ne şekilde, kim karara bağlayabilir? Hangi mahkeme ya da şahıs, buraya konan temsilci bu bilgileri nasıl bu doğru, bu yanlış tefrik edebilir, bizim hukukumuzu nasıl uygulayabilir? Bunlar pratikte uygulama imkânı olmayan şeylerdir. Fakat içinde kirli bilgi de olsa bilgi bilgidir ve bizim hukuk sistemimiz eğer güven verdiği takdirde... Orada, demin saydığım gibi birçok erişim engellenmiştir ve 408 bin WEB sitesi engellenmiştir. Facebook'ta, Twitter'da birçok şey engellenmiştir ama binlerce mahkeme kararından yüzde 74'ü bizden gittiği de düşünülürse bizim çok da güvenilirliğimiz yok sayabiliriz.

Ben, yine Zeynep Hanım'a, genç kardeşimize Almanya'da...

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Zeynep Hanım burada yok yalnız.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Cevap hakkı yaratacak bir şey söylemiyorum, yok tabii ve çok da beğendiğimi ifade ettim.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Halil Bey temsilen size bakarak konuşuyor, idare edin.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Ona şunu sormuştum: "Zeynep Hanım çok iyi incelemişsiniz ama orada hukuk yapma tekniği, kanun yapma tekniği nasıl oluyor onu incelediniz mi? Almanya ve Fransa'da bu tür yasalar hazırlanırken nasıl hazırlanıyor?" dediğimiz zaman: "Siz uluslararası firmaların egemenliğini düşünmeyip uluslararası firmaların avukatı gibi konuşuyorsunuz." demişti muhalefete. Ama diğer genç arkadaşımız bu sıralardan şunu dedi: "Almanya'yı çok iyi biliyorum, takip ettim; oradaki usulü de biliyorum, Parlamentodaki çalışmaları da biliyorum. Almanya'da sağdaki parti, soldaki parti bir araya gelmişler, bu yasayı hazırlamışlar ve sunmuşlar." dedi. Yani, Zeynep Hanım'a sorduğum soruyu çok güzel, kendisi cevapladı. Ben de diyorum ki, Almanya'da madem sağ parti, sol parti birleşip böyle önemli bir yasayı hazırlayabiliyor. Siz de iktidar da muhalefetiyle beraber ya da kullanıcılarla beraber, hatta Z kuşağını biz temsil ediyoruz demek yerine, genç üyeleriniz rozetimiz var diye... Maalesef o kuşağı kimse temsil etmiyor, aynı barolarda olduğu gibi. Bizler hukukçu olarak rozetimiz var gibi nasıl "Onların kanunu yapmaya hakkımız yok." demişsek rozet bize o kesimi temsil etme hakkı maalesef vermiyor.

Değerli arkadaşlarım, keşke biz de şu yasayı acilen bayram öncesi şu birkaç günde çıkarmak yerine bunun çok önemli olduğunu önümüzdeki aylarda ve yıllarda çok iyi fark edeceğiz. Bunu bu şekilde çıkarmanın sakıncalarını hep birlikte görürüz. Onun için, dileğimiz o dur ki önümüzdeki aylarda tartışarak, görüşerek... Halil Bey ne güzel söylemişti: "Adalet Komisyonu o kadar da güzel çalışıyor, o kadar da başarılı." diye. Evet, o öyle görüyor da bizler de ne kadar, ne söylesek virgülünü değiştirememekten yakınmakta da biz haklıyız kardeşim.

Teşekkür ederim.