| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Adaletin temel bileşenlerinden biri de savunma hakkıdır. İşte bugün savunma hakkıyla ilgili de biz yasa çıkarmaya çalışıyoruz, kanun çıkarmaya çalışıyoruz ama maalesef, muhatapları Çankaya Kapısı'nda bekliyor. Hâlbuki Sayın Cumhurbaşkanımız, daha geçen hafta kıdem tazminatıyla ilgili şunu demişti: "İşverenler ile işçileri bir araya getireceğiz. Siz oturun, kendi aranızda konuşun, kendi sorunlarınızı çözün, bizi de bu işe daha fazla karıştırmayın." E, o gün o sorunun çözümünü taraflara bırakan bir Hükûmetin, bugün baro başkanlarını hiç dinlemeyip Meclisin dışında tutmasını anlamak da mümkün değil.
Aynı şekilde, bunların bölünmesi... Ben şahsen, barolarda olduğu gibi, baro başkanlarında olduğu gibi -yönetimlerini tasvip etmediğim kurum ve kuruluşlar- aynı şekilde Mimarlar ve Mühendisler Odası Genel Başkanının da yaptığı hâl ve hareketleri tasvip etmeyen bir insanım. Aynı şekilde Türk Tabipleri Birliğinin bu kadar siyasallaşmasını da tasvip etmiyorum. Ama tasvip etmeyen biri olarak çoklu baro sistemine de karşıyım. Neden? Yarın öbür gün barolarda da 2 bin, 3 bin üyeli bir sürü cemaatlerin, siyasi partilerin her birinin böyle bölüm bölüm odaları olacak. Biz, Türkiye'de bütünlükten, birlik ve beraberlikten bahsederken tümüyle bunları ayrıştırmış olacağız, ayrıştırılmasına da bir şekilde vesile olmuş olacağız.
Şimdi, bu sadece barolarla kalmaz. Yarın, biz Meslekte Birlik Grubu olarak mühendisler odasında hiçbir zaman seçimi kazanamadık. Peki, siz aynı çerçevede mühendisler odasını da bölmeyi düşünüyor musunuz? Orman Mühendisleri Odasını bölmeyi düşünüyor muşunuz? Tabip odalarını bölmeyi düşünüyor musunuz? E, böle böle, kılcal damarlarına kadar ayrıştırarak bu işi nereye kadar götürmeyi düşünüyorsunuz?
Bu ne oluyor, biliyor musunuz? Adalet duygusunun zedelenmesi, bizim dışarıdaki imajımızı bozuyor. Zaten Yargıtayın, yargı mensuplarının ifadesine göre yargıya güven yüzde 30'ların altına düştü. E, uluslararası sıralamalarda Türkiye'nin yargı konusundaki değerlendirmelerine baktığınız zaman -bir sürü arkadaşımız ifade etti- 102-103'üncü sıralardayız. Bu ne anlam ifade ediyor, biliyor musunuz? Biz, iş dünyasından gelen arkadaşlar yurt dışında, yaptığımız seyahatlerde o ülkede neye bakarız, bilir misiniz? Hukuk var mı, adalet var mı, bireysel hak ve hürriyetler açısından bir sorun var mı? Bir hak gaspına uğradığınız zaman, o ülkede hakkınızı, hukukunuzu arayabiliyorsanız o ülkede yatırım yapmanın da yollarını arıyorsunuz. Eğer böyle bir şey yoksa... Siz diyorsunuz ki: "Bu, alfabenin 'a'sı; biz bundan sonrasına bakmıyoruz." Eğer bir ülkede hukuk yoksa, adalet yoksa, yargı yoksa iş de yok, aş da yok, hiçbir şey yok; buna bu açıdan bakmanız lazım. Biz zaman zaman diyoruz ya "Birbirimize yeteriz." Tamam, "Birbirimize yeteriz." diyoruz ama daha geçtiğimiz hafta, Almanya'da, Dışişleri Bakanımız, Turizm Bakanımız Almanların Türkiye'ye gelmesi için ikna etmeye çalışıyordu. Diyordu ki: "İşte, biz pandemide gerekli tedbirlerimiz aldık. Almanya'daki şartlardan daha iyi şartlardayız." Bugün Avrupa Birliği ülkeleri de dâhil bize turist göndermekten imtina ediyor yani ziyaretçi göndermekten imtina ediyor. Yani, bizim, kendimizi uluslararası arenadan soyutlayarak bir yere gelme şansımız yok. Dolayısıyla, işte "ister saysınlar ister saymasınlar, ister dikkate alsınlar ister dikkate almasınlar" gibi bir önerimde bulunamayız. Dolayısıyla, bugün hava gibi, su gibi, aş gibi adaletin herkese lazım olduğunu unutmamamız gerekiyor.
Bu çerçevede, bu 80 baro başkanı, sanki aynı görüşe mensup gibi de düşünmeyin; daha cuma günü bizim Samsun Baro Başkanı -Orhan Başkanımız da burada, bilir- Kerami Gürbüz istifa etti, bu olaylara tepki olarak istifa etti. Kerami Gürbüz milliyetçi, muhafazakâr, beş buçuk yıldır baroyu adaletle yöneten, hepimizin de takdirini kazanan, geçmişte AK PARTİ'de de siyaset yapmaya gayret etmiş bir arkadaşımız ama o da tepkisini aynı çerçevede koyuyor, o da çoklu baro sisteminin hiçbir işe yaramayacağını, ülkeye zarar getireceğini söylüyor. Herkes söylüyor, biz dinliyoruz; barolar söylüyor, onu dinleyen yok. Dolayısıyla, oturup iktidar olarak biz sizin yerinize düşünüyoruz, biz sizin yerinize en iyisini düşünüyoruz; biz sizin yerinize hakkı da düşünüyoruz, hukuku da düşünüyoruz, adaleti de düşünüyoruz... Şimdi, biz muhalefet olarak dileklerimizi, düşüncelerimizi ifade ederken bazen arkadaşlarımız diyor ki: "Ya, sizin yerinize de biz düşünüyoruz." Şimdi, hem milletin yerine düşünüyorsunuz hem baroların yerine düşünüyorsunuz hem muhalefetin yerine düşünüyorsunuz; bu, sizi yorar. Biraz da bizi dinleyin, milleti dinleyin. İşte, söylüyorsunuz "Biz, işte, uyum içerisinde, sizleri de dinleyerek, sizlerin de görüşlerini dikkate alarak ülke yönetimine katkıda bulunacağız." diyorsunuz ama maalesef, gelen yasalar...
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Toparlayalım Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım.
Dolayısıyla, gelen kanunların, yasaların -işte Komisyona da bugün misafir üye olarak katılıyoruz, bir sürü avukat arkadaşımız var, onların ifadeleri var ama- yine tek kelimesini bile değiştirmeye muvaffak olamadılar. Dolayısıyla, bu şartlar altında ittifakta, bu şartlar altında bütün sorunları beraber çözmek biraz zor. Dolayısıyla, ben ümit ediyorum ki bundan sonraki maddelerde veya Genel Kurulda bizim de önerilerimiz dikkate alınır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.