| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Tokat Milletvekili Özlem Zengin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilleri Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ile 182 Milletvekilinin Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2999) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 04 .07.2020 |
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sivas Madımak katliamının üzerinden yirmi yedi yıl geçmesine rağmen hâlâ adalet sağlanamamıştır. Hayatını kaybedenleri tekrar saygı ve rahmetle anıyorum. Yine, Erzincan Başbağlar katliamının 27'nci yıl dönümünde hayatını kaybeden yurttaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun. Sakarya Hendek'te yaşanan patlamada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, adalet, hak ve hukuku gözetmek ve yerine getirmek, aynı zamanda doğruluk demektir. On yedi yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi en başta adındaki "adalet" kavramını terk etmiştir. Aranızda kaç hukukçu var çok değerli milletvekilleri? Bildiğim kadarıyla bu yasa teklifine 44 avukat milletvekili arkadaşımız imza atmışlardır. Hepinizin bildiği gibi mesleki etik değerler yani kurallar vardır. Bunların bir kısmı yazılı olup yani bu değerleri üniversite eğitimimiz esnasında almaktayız. Ancak bir kısmı ise yazılı olmayıp mesleğimizi icra esnasında mesleki kuruluşlarımızdan öğrendiğimiz mesleki dayanışmada ve hukukun üstünlüğünü savunmada vazgeçilmez, evrensel değerlerdir. Ben bir hukukçu değilim, hekimim; bizim de tıbbi ve ontolojik kurallarımız vardır. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir hukukçu değil, onun için sizin mesleki, etik kurallarınızı bilmeyebilir. Fakat siz hukukçu milletvekillerinin görevi bu evrensel değerlere sahip çıkmaktır. Sanırım birçoğunuz baro üyesisiniz, bugün milletvekilisiniz fakat her şeyden önce hukukçusunuz. Parçalamak, bölmek istediğiniz bu baroların yarın bir üyesi olarak mesleğinizi icra edeceksiniz.
Çoklu baro sistemine karşı yürüyüşe geçen baro başkanlarına yapılanları tasvip etmemiz mümkün değil. Birkaç gündür Türkiye Büyük Millet Meclisinin kapısının önünde yani milletin kapısının önünde bizim baro başkanlarımız, hepimizin baro başkanları, savunmanın temsilcileri bekletilmektedir. Kendileriyle dün sekiz saat bütün gece sohbet ettik, kendilerinin düşüncelerini aldık. Soruyorum: Herhangi biriniz meslektaşlarınızın yanına gidip de hâllerini, hatırlarını sordunuz mu çok değerli milletvekillerim? Kendilerine bir bardak suyu çok gördünüz. İhtiyaçlarını gidermek için gittikleri pastaneye ceza yazdınız. Bu da içinde bulunduğunuz âcizliğin bir göstergesidir. Malumunuz avukatların özlük haklarında çok fazla eksiklikler var. Bizler bugün özlük haklarının iyileştirilmesi için çalışma yapmamız gerekirken tam tersini yapıyoruz; baroları parçalayıp avukatları itibarsızlaşmak için düzenleme yapıyorsunuz. Avukatlara yeşil pasaport vererek onların sesini keseceğinizi hiç zannetmeyin. Baroların ortak çağrısına lütfen kulak verin. Gelin, geç olmadan geçmişteki yanlışlarınızın bir tekrarı olmaması için bu ısrardan vazgeçin. Kur'an'da birçok yerde "Ey akıl sahipleri, akıl edin, aklınızı kullanın!" ifadeleri geçmektedir. Saraydan talimat şeklindeki düzenlemeler karşısında vicdanınızın kapısını kapatmayınız. Mesleki, etik değerlerinize bu yüce çatı altında, Meclis çatısı altında sahip çıkınız.
Eğitimde adaleti yok ettiniz. Özel okul ve üniversite teşvikleriyle birlikte devlet okullarını ve devlet üniversitelerini işlevsiz hâle getirdiniz. İşi ehline verin yani liyakat. Adaletin olmadığı yerde liyakat de olmaz. Liyakate önem vermediniz. Hak edeni değil, yandaşları rektör atadınız. Cumhurbaşkanının en son atadığı 6 rektörün 4'ünün makalesi bile bulunmamaktadır. Üniversitelerimizin dünya sıralamasında İran ve Suudi Arabistan üniversitelerinden sonra geldiğini acaba biliyor musunuz? Kamu personeli seçerken "adalet" kavramını hiçe saydınız. Ülkemizin iyi yetişmiş beyin gücünü, gençlerimizi yurt dışına kaçırdınız. Yandaşların çocuklarını özel kalem müdürü yaptınız, hiç gitmediği görev için maaş ödediniz. Liyakatin olmadığı yerde devlet yönetim sistemi de çöker.
Bakınız, Covid-19 salgın sürecinde -ben bir hekimim- ısrarla tavsiyelerimiz oldu. Bu doğrultuda da il kriz merkezleri oluşturuldu. Bursa'da da tabii ki bu doğrultuda ilk kriz merkezi oluşturuldu. Defalarca Sağlık Bakanına sorduk "Bursa'daki vaka sayısı nedir" diye. Maalesef bu soru önergemize cevap alamadık. Fakat nereden öğrendik biliyor musunuz çok değerli milletvekilleri? Nasıl bir yönetim anlayışı, sizin takdirinize sunuyoruz. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanının medyaya verdiği demeçlerden öğrendik. Bursa Valiliği ya da İl Sağlık Müdürlüğünün yapması gerekeni Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı mı yapacaktı? Salgın sürecinde şeffaf olmadığınızı eleştiren, konunun uzmanı bilim insanları hakkında soruşturmalar açtınız? Bursa Tabip Odası Covid-19 İzleme Kurulu üyesi Sayın Profesör Doktor Kayıhan Pala'ya açtığınız soruşturma, aslında oluşturduğunuz Bilim Kuruluna da bir gözdağıdır.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Özkan, toparlayabilir miyiz.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Özerkliğini ortadan kaldırdığınız üniversitelerimizde coronayla ilgili tüm bilimsel çalışmaları yasakladınız ve Sağlık Bakanlığına bağladınız tüm izinleri. Yani bilime yasak getirdiniz. Canla başla çalışan 1 milyonu aşkın sağlık çalışanını ve hayatını kaybeden onlarca sağlık çalışanını sadece balkonlardan alkışladınız. Her zaman olduğu gibi söz verdiğiniz sağlık çalışanlarına hak ettiğini vermediniz. Covid-19 salgınında vefat eden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasına, meslek hastalığı olarak kabul edilmesi önerilerine bile "Hayır." dediniz. 5 maskeyi dağıtmak için 5 karar değiştirdiniz. Olmadı, beceremediniz.
Sürem herhâlde doldu, hızlı hızlı bitiriyorum.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, toparlayalım.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Toparlıyorum.
Bakın, esnafı âdeta bankaların kucağına ittiniz. "Nefes kredisi." dediniz, borcu borçla kapatmaya zorladınız esnafı.
Sayın milletvekilleri, parmağındaki alyansı bozdurup gününü kurtarmaya çalışan hiçbir esnafın olduğunu düşünüyor musunuz? Bakın, Bursa'dan Kahveciler Odası Başkanı dün beni aradı, neredeyse ağlamaklı "Benim bir üyem alyansını sattı, gününü bu şekilde kurtarmaya çalışıyor." dedi. İşte, on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarının ülkeyi getirdiği nokta.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, son cümle...
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan, hemen izninizle bitiriyorum.
On sekiz yıllık iktidarınız sonunda başta ekonomi, eğitim, sağlık ve hukuk alanında adaleti yok ettiniz ve mumla aranır hâle getirdiniz. Tüm bu olumsuzluklar yanında istediğiniz çoklu baro sistemi yani paralel baro adaleti mi sağlayacak? Bağımsız savunma hakkına katkı mı sağlayacak? Toplumsal barışa mı katkı sağlayacak? Hayır.
Özetle; baroların parçalanması ülkenin üniter yapısını sorgulatacak bir dönemi başlatacak.
OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ederim.
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Bunu, özellikle iktidarın ortağı MHP'li sayın milletvekillerinin dikkatine sunuyorum. Temsiliyeti bahane göstererek bunu yapmalarına asla, asla alet olmayınız. Vatandaşımızın savunma hakkından elinizi çekiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.