| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ve 64 Milletvekilinin; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi (2/2972) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 24 .06.2020 |
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, sayın komisyon üyesi arkadaşlarım, Sayın Bakan Yardımcısı; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Aralık 2019 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen torba teklifte, güvenlik soruşturması maddelerine yer verilmiş ancak Genel Kurul görüşmeleri sırasında ilgili maddeler tekliften çıkarılmıştır ve doğru da yapılmıştır. O gün grup başkan vekilleri arasında görüşmeler yapıldı ve bu karar alınarak o teklif gündeme bugün geldi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, o günden bu güne bir baktığımızda, parlamentoyu bu konu ziyadesiyle meşgul etmiş, yani güvenlik soruşturmasıyla arşiv araştırması kanun teklifi, ta 26 Ekim 1994 tarihli ve 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması bazı nedenlerle görevlerine son verilen kamu personeli ile kamu görevine alınmayanların haklarının geri verilmesine ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin, kanunun 1'inci maddesine eklenen ikinci fıkrası güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması faaliyeti kapsamında kamu idaresine kamu görevine girme hakkını kullanmak isteyen kişiye ait kişisel verilere sınırsız bir şekilde erişme ve bu verileri toplama, sınıflandırma, işleme ve değerlendirme imkânı verdiği, kişisel verilere ilişkin kanunların kişisel veri niteliğindeki bilgilerin teminine, kullanabilmesine, işlenebilmesine, ulaşılabilmesine, saklanma süresine, temin edilme gerekçesine, bilgilerin silinmesi ve değiştirilmesine, kötüye kullanımının engellenmesine yönelik bir takım güvenceleri içermesi ve hukuki belirliliğe sahip olması gerektiği, yapılan güvenlik soruşturması sonucunda kişilerin kamu görevine girmesinin engellenebileceği ya da mevcut kamu görevlerinden çıkarılması mümkün olabileceği gibi bu itibarla düzenlemenin kamu hizmetine girme hakkına ön görülemez bir sınırlama getirdiği belirtilerek kuralın Anayasa'nın 2,7,12,13,17,20,38,40,70 ve 129'uncu maddelerine aykırı olması sebebiyle Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 2018/163 esas sayılı ve 2020/13 karar sayılı kararıyla 19 Şubat 2020 tarihinde iptal edilmiştir.
Evet, değerli arkadaşlar, şimdi Anayasa'mızın 2'nci maddesinde: "Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkeler dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." denir. Hukuk devletlerinde tüm icraatlar kanun, yönetmeliklerle belirlenir ve kanunlar önünde tüm vatandaşlar eşit haklara sahiptir. Hukuk devletinin tüm kuralları, olaylar ya da kişilere göre farklı yorumlanmadan her olay ve kişiye karşı taraf olmadan uygulanmalıdır. Devleti yönetenler partizan yaklaşımlardan uzak bir yönetim sergilediği var sayımıyla bakıldığında devlet üst düzey görevlerine atanacak kişilerin güvenlik soruşturmaları yapılması, memuriyete atanacakların arşiv araştırması yapılması yönünde Komisyonumuzda görüştüğümüz, güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasının kanun teklifi, bazı çekince koyacağımız kısımları olsa da genel anlamda olumlu mütalaa edebiliriz. Fakat on sekiz yıllık yönetim şekline baktığımızda, muhalif görülen kişilere farklı muameleler yapılması, kendi görüş ve düşüncelerine katılmayanlara bazı suçlar isnat edilerek yargılama süreci başlatıldığı, yasalar önünde suçsuzluğu kanıtlanarak berat eden kişilerin hukuki haklarının iade edilmediğini, bu dönemde yüzlerce, binlerce örneklerini gördüğümüz için acaba kanuni düzenlemeden sonra uygulamada çarpıklıklar devam eder mi sorusunu da sormadan edemiyoruz. Geçmişte Ergenekon, Balyoz davalarında bir çok kişi suçlandı, yıllarca davalar sürdü, neticede büyük bölümü suçsuzluğunu kanıtlayarak tahliye edildi, çoğu da emekli edildi, devlet tazminat ödemek zorunda kaldı fakat hayatını kaybedenlerin telafisi mümkün değildi. Allah affetsin, millet affetsin denilerek özetlenen süreçler bu ülkede yaşandı. Cenabı Allah Kuran-ı Kerim'de birden fazla ayetinde "Bana kul hakkıyla gelmeyin." buyuruyor. Kul hakkıyla gelenlerin affolunmayacağını buyuruyor. Bizler burada milleti temsil eden, milletin vekilleri olarak devletin devamlılığını sağlamak için sorumluluk bilinciyle görevlerimizi yerine getirirken uygulamada vatandaşlarımızın mağduriyetine neden olacak düzenlemelerden kaçınmamız gerekir. Bu da yasaları hakka, hukuka uygun olarak uygulama merci olan yürütmenin boynunun borcudur.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından olağanüstü hâl döneminde uygulanan ve sonrasında da bir kısmı kalıcı hâle getirilen düzenlemeler hak ihlalleri yaratmış ve kişi hak ve hürriyetlerini baskı altında bırakmıştır. Bu düzenlemelerden en önemlisi de olağan hâle gelen güvenlik soruşturması uygulamasıdır. Öncelikle bu teklifin, ilgili bu maddeleri Anayasa'yı ilgilendiren bir düzenleme ve değişiklikler içerdiği için İçişleri Komisyonuyla birlikte Anayasa Komisyonunda da görüşülmelidir. Daha önceki uygulamayla hakkında hiçbir adli süreç bulunmayan kişilerin kamu personeli olma hakkını kazandıktan sonra güvenlik soruşturması uygulamasıyla kamu görevine katılmaları ihlal edilmekte ve bu kişilerin kamu nezdinde suçlu lanse edilmesine neden olmaktadır. 1971 tarihli 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'na paralel bir uygulama olarak toplumda karşılık bulan bu uygulama aynı zamanda 16 Nisan 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandumuyla kaldırılan sıkıyönetim hâlinin oranlaştığı algısı yaratmaktadır.
Evet, demokratik ve adil bir değerlendirme mekanizması oluşturmak ve anayasal düzeni korumak adına kapsamlı, detaylı bir kot kanun teklifini biz Grup Başkan Vekilimizle o zaman önermiştik biliyorsunuz dolayısıyla bu kanun teklifi geldi, bu kanun teklifine genel manada karşı olmamakla beraber bazı çekincelerimiz var, bunları da ileriki dönemde inşallah görüşeceğiz.
Anayasa'nın zaten iptal nedeninde de şöyle demekte "Kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural, kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvence sağlanması gerekir." denilmektedir. Biz burada ortak akılla yani görüşlerimizi de ifade ederek onları da göz ardı etmeden, eğer yürütme de bu konuda "Ortak akla varım." derse bence daha ileriki dönemlerde tekrar bu konuda Meclisin zamanını almayacak şekilde yeni bir düzenlemeyi hep birlikte yapma imkânı buluruz diye düşünüyorum.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum, sağ olun.