| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop ve 192 Milletvekilinin 1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/2952) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 17 .06.2020 |
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Grup Başkan Vekillerimizin Meclisimiz adına, demokrasimiz adına yaptığı konuşmaların ve katkıların tabii ki hepimiz altına imza atıyoruz. Tüm siyasi partiler, burada bulunan tüm siyasi partilerin temsilcileri tabii ki demokrasi adına bu teklife destek veriyor. Ancak, şu da çok önemli: Keşke Meclisteki tüm Meclis Başkan Vekillerimiz ve tüm görev yapan Grup Başkan Vekillerimizin imzasıyla bu teklif gelseydi. Buradaki sorumluluk da tabii ki en başta Sayın Meclis Başkanına ve iktidara düşüyordu.
Tüm darbeleri, tüm vesayetleri ve darbe dönemlerindeki tüm siyasi yargılamaları reddetmeliyiz ama ayrım yapmadan bunu yapmalıyız. Sayın merhum Menderesi, Polatkan'ı, Zorlu'yu bir kez daha minnetle, rahmetle, büyük bir saygıyla anıyoruz tabii ki hepimiz ama 12 Mart darbesinin, 12 Eylül darbesinin meşru olmayan siyasi yargılamalarını ve o yargılamalar sonucundaki siyasi idamları da hiçbir ayırım yapmadan reddetmeliyiz. Darbe dönemlerindeki siyasi yargılamalar kesinlikle meşru değildir, kesinlikle. Demokrasiyi samimi olarak savunuyorsak, bunu da samimiyetle, korkmadan bu teklifin içine almalıyız, 12 Martı da 12 Eylülü de.
Şunu da arz etmek istiyorum samimiyetle: Darbelerle mücadeleyi, darbeye karşı olmayı gerçekten demokrasimiz adına, cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak adına yapacaksak çok kolay yapacağımız işler var. Genel Başkanımızın sık sık, yıllardır vurguladığı bir şey, mesela "Gelin, 12 Eylül darbe hukukunu tüm mevzuatımızdan arındıralım." Ama çoğunluk bir adım atmıyor. Neden? Samimi değil miyiz? En basit örnek, bir darbe ürünü olan, bir darbe ürünü olan ve temsilde adaleti yok eden, zedeleyen yüzde 10 barajını, bir kanun değişikliğini bile yapmadık. Bunları yapmamız lazım. Kuvvetler ayrılığı temelinde demokrasimizi yükselteceksek, çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için bunları yapacaksak çok basit olarak yapacağımız işler var, yeter ki o irade oluşsun. Örneğin, bir soru sormak istiyorum ve bunu çok samimiyetle sormak istiyorum bir hukukçu olarak: İktidarlar, suistimalci anayasa değişiklikleriyle anayasayı araç olarak kullanıp otoriter bir sistemi meşrulaştırabilirler mi? Bunun örnekleri var dünyada da ülkemizde de. Mesela bu sorunun cevabı çok önemli. Suistimalci anayasa değişikleriyle... Bir örnek vereceğim, Anayasa Komisyonunda olduğumuz için bu örneği veriyorum: 1995 ve 2001 Anayasa değişikleri demokratikleşme yönünde bizi ileriye götüren değişikliklerdi ama 2010 ve 2017 Anayasa değişiklikleri maalesef yargıyı ele geçirmek için yapılan, bizi geriye doğru götüren değişiklikler oldu. Bunu yapmamalıydık. Bir iktidar -hangi iktidar olursa olsun- yargıyı ele geçiriyorsa kuvvetler ayrılığı ve hukuk devletini yok eder. Bu da bir sivil darbedir, bunlara da karşı olmamız lazım, samimiyetle olmamız lazım.
Şimdi, bunları niçin paylaşıyoruz? Bu teklifi hepimiz niçin destekliyoruz ve destekleyeceğiz? Bu teklif Komisyondan da Genel Kuruldan da oy birliğiyle geçecek ama siz 12 Martın, 12 Eylülün siyasi yargılamalarını 60 darbesinden ayrı tutup meşrulaştırma yoluna giderseniz tarihî bir hata yaparsınız. Korkmayın, 12 Martın, 12 Eylülün siyasi yargılamalarını da reddedin. Hatta günümüze gelin, yargıyı ele geçiren bir çetenin kumpas davalarını da reddedin. Silivri mahkemelerindeki Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Askerî Casusluk kumpas davalarındaki yargılamaları da reddedin, korkmayın; orada da insanlar öldü. İnsanlar bu onursuzluğu yaşamamak için alnını silahını dayadı, tetiği çekti, yaşamına son verdi, cezaevlerinde öldü insanlar. Bunları da reddetmemiz lazım hukuk adına, adalet adına. Temel ilkelerde uzlaşacaksak, temel ilkelerimizde sosyal demokrat olabiliriz, liberal demokrat olabiliriz, muhafazakâr demokrat olabiliriz, milliyetçi demokrat olabiliriz, her şey olabiliriz; burada sihirli kelime "demokrat" yani demokrasiye inanan. Temel ilkelerimiz, kuvvetler ayrılığı temelinde yükselen çoğulcu bir demokrasiyse, demokrasinin olmazsa olmazı ifade özgürlüğüyse, basın özgürlüğüyse, adaletse, liyakatse, şeffaflıksa, temel ilkelerimiz bunlarsa niye bu kadar zorluk çekiyoruz? Niye bu kadar kavga, kutuplaşma, ayrışma? Temel ilkelerimiz bunlarsa Meclis bir irade koyacak ve bunları hep birlikte aşacağız; kendimiz için değil. "İktidarda nasıl kalabiliriz?" düşüncesiyle Siyasi Partiler Kanunu'nda, seçim kanununda değişiklikler düşünmeyeceğiz. Siyaseti nasıl demokratikleştirebiliriz, nasıl ileriye götürebiliriz? Cumhuriyetimizi demokrasiyle nasıl taçlandırabiliriz?
Çok teşekkür ediyorum.