KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, İnsan Hakları Kurumuyla ilgili hem tespit mahiyetinde... Çünkü kurum çok yeni bir kurum, 2012 yılında kurulmuş. Tabii, kurumların toplumda iz bırakabilmeleri için yaşlanmaları lazım, bilgi birikimini de artırmaları lazım. Bunu yaparken de mesela bu Komisyona katkı sağlamak için buradasınız ama burada bence katkı da alıyorsunuz aynı zamanda, biraz önce diğer vekilimizin, İsmet ağabeyin anlattığı gibi.

Bu kurumun diğer kuruluşlarla koordinasyonuyla ilgili durumu nedir? Yani mesela Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bu hususta bir çatı görevi gördüğünü biliyoruz ve insan hakları noktasında da sizinle nasıl bir koordinasyon içinde olduğunu ve sizin paylaşımlarınızı oraya aktarıp aktaramadığınızı merak ediyorum. Sadece kadına karşı şiddetle ilgili değil, insan hakları noktasında, genel anlamda şiddetle ilgili söylüyorum bunları. Tabii raporlar hazırlayacaksınız. Raporların bağlayıcılığı önemli yani sadece tavsiye niteliğinde rapor hazırlanması yeterli olmuyor yani mevzuat olarak bu husustaki durumunuz nedir, eksiklikler var mıdır? Çünkü her şeyi kanunla çözülmüyor ama kanunsuz da bir şey çözülmüyor yani bir mevzuat, bir düzenleme yoksa, kurallar bütünü yoksa orada bir boşluk vardır ve insanlar o boşluğu değerlendirirler. Zaten insanlar kurallara uymak için değil, boşlukları aramak için yaratılmış gibi hareket ediyorlar. Aslında tersi olması lazım.

Mevzuat hazırlanmasına katkınız nedir? Yani Türkiye'de genel anlamda insan haklarıyla ilgili ihlaller noktasında mevzuatla ilgili çalışmalar yapılırken hangi görevleri ifa ediyorsunuz? Yani bunları söylerken de eksiklikler varsa bu noktalarda tamamlama da yapılabilsin diye... Çünkü bu ileride bizim Komisyon çalışmamız ve Türkiye'nin geleceğiyle ilgili de çok ciddi bir kurum bu kurum yani İnsan Hakları Kurumu hakikaten önemli vazifeler görebilecek nitelikte bir kurum tanımlaması da aynı şekilde.

İnsan Hakları Kurumu, bence araştırmasını yaparken, biraz önce sayın vekilim de bahsetti, sadece bir konuya ya da bir tarafa angaje olmamalı yani kendisini bir tarafta, mahkûm, mesela bir cezaevleri sadece onun inceleme alanı olmamalı, toplumda insan haklarıyla ilgili hangi türlü ihlaller varsa veya insan haklarıyla ilgili yapılması gereken ne varsa, en ufak hadiseden en büyük toplumsal olaylara kadar -ki bu araştırma raporunda da gördüm- bunun incelenmesi ve gerçekten bizim toplumumuza ait "insan hakkı" tanımının... Biraz önce sayın vekilim bir tanımda bulundu, her toplumun kendi bildikleri, aktardıkları ve yapması gerekenler var yani bu, kültüründen gelen şeylerdir. Bir Almana göre normal görülen şey bizim toplumumuzun getirdiği, biriktirdikleri ve öğrettiklerine göre normal olmayabilir ve "hak" kavramı da yani çok eski bir tanımdır. İşte, "İnsan hakları, birinin hakkının başladığı yerde diğerininki biter." Yani en basit, en eski -zannediyorum- Montesquieu'nun tanımı. Yani bize de ait bir şeylerin olması lazım. Yani bizim de bu kurumla bir şeyler ortaya koymamız lazım.

Hem katkıda bulunmak hem de bu merak ettiğim hususları öğrenmek için söz aldım.

Teşekkür ediyorum.