| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2778) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .04.2020 |
İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, madde madde inceledim kanunu, bu maddelerin büyük bir çoğunluğu gerçekten gerekli maddeler. Bilhassa vakıf üniversiteleriyle ilgili düzenlemelerin aslında geç kalmış düzenlemeler olduğunu da ifade etmek lazım. Bunu geçen komisyon toplantımızda ve Genel Kurulda da ifade etmiştik. Bir keyfiyet vardı bu öğrenci kontenjanlarıyla ilgili, onların düzeltilmesi ve belli oranda, yüzde 2 para yatırması belli bir süre sonuna kadar, bunlar güzel gelişmeler. Tabii, burada 50/d maddesiyle ilgili yapılan düzenlemeyi bir gelişme olarak görüyorum ama yeterli bir gelişme midir? Yeterli bir gelişme değildir. Bunun için, altı aylık sürenin on iki aya çıkartılmasıyla ilgili bir teklifimiz olacak ama bunu bir gelişme olarak görüyoruz.
Tabii, burada yapılması gereken başka şeyler de var yani bu yüksek lisansı tamamlamış kişilerin doktora eğitiminden sonda bir yere girememesi durumunda YÖK'ün bir havuz oluşturarak üniversitelerin ihtiyacını bu havuzdan karşılaması konusunda da bir teklif akademik cevreden bana geldi. YÖK'ün de tahmin ederim bu çerçevede bir çalışması önümüzdeki süreçte olacak. Bu güzel bir adım olur diye düşünüyorum ben.
Değerli milletvekilleri bu kanunun belki de en tartışacağımız yeri bu telafi eğitimiyle ilgili. Sayın Bilgili de burada. Şimdi, bu telafi eğitimine karşı değiliz tabii, bu yanlış anlaşılmasın yani bir eksiklik varsa elbette bu telafi edilmek zorundadır. Şimdi, bu öğretmenler şöyle düşünüyor: Acaba temmuz ağustos aylarında mı bu telafi eğitimi yapılacak? Bu son derece yanlış olur. Neden yanlış olur? Bunun uygulanma imkânı yok. Yani masa başında karar almak çok kolay yani masa başında aldığımız kararlarla Türkiye'nin hiçbir problemine çare bulamayız. Şimdi siz yazın böyle bir eğitimi zorladığınızda emin olun öğrenciyi okula getiremezsiniz zaten. Öğretmen gider de, öğrenciyi okula getiremezsiniz. Ben eskiden, öğretmenlik hayatımdan hatırlarım, gider öğrencileri dağda ki davarın başından bulurduk, getirir zorla, kulağından tutup bütünleme sınavına sokardık. Şimdi, bunları, bilmeden masa başında öyle keyfî, işte ben ağustosta telafi eğitimi yapacağım. Yok canım! Böyle bir şey yok, böyle bir şey olamaz. Nasıl olur bu? Sayın Bilgili'den Sayın Bakana iletmesini diliyorum. Bu 1 Eylül tarihi esas alınır. 15 Temmuzda okulların başlayacağını düşünelim. Normal döneme 15 Temmuz'da başlamayız, 1 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında bir aylık süre içerisinde yoğunlaştırılmış bir eğitimde telafi eğitimi yapılabilir. Ama, öyle yazın yapacağım bilmem ne yapacağım gibi iddialar sonuç getirmez yani Türkiye gerçeklerini bilmemiz lazım. Yaylasına çıkmış, davarının başındaki çocuğu, aileyi siz şehre getiremezsiniz; denize gitmiş, yazlığına gitmiş, getiremezsiniz. Getirirsiniz, belli sayıda öğrenci getirirsiniz, yaptığımız iş hiçbir işe yaramaz. Bir kere bunları bilerek bu kararları almamız lazım. Gerçi burada kanunda telafi eğitiminin hangi ayda yapılacağı ifade edilmiyor ama böyle bunlar konuşulduğu için söylüyorum.
Bir de bu telafi eğitiminde bir yeni düzenleme yapıldı, bundan bahsetmek istiyorum. Ücretli öğretmenlerin, işte usta öğreticilerin ve diğer öğretmenlerin ücretleri ödeniyor. Gerçi halk eğitimlerde hâlen problem düzeltilmedi yani orada da bir aldatmaca var. Yani bu işsiz kalmış, ayda 1.000-1.500 lira verdiğimiz bu çocuklara 1.500 lira vermekten imtina ediyoruz. Kursun bitmiş gerekçesiyle birçok öğretmenin, usta öğreticinin, SGK çıkışının yapıldığını duyuyoruz bunu da mutlaka düzeltilmesi lazım. Bu bize yakışır, sosyal devlete yakışır bir uygulama değildir.
Burada yeni bir düzenleme yapıldı, ücret düzenlemesi. Diyor ki: "Telafi eğitimi yapılırsa öğretmenlere, usta öğreticilere, ücretli öğretmenlere bir ek ders ücreti ödenmeyecektir" Bakın, bu düzenlemeyi yapanların toplu sözleşme kararlarından ya haberi yok ya toplu sözleşme kararlarını anlamsız buluyorlar. Toplu sözleşme maddesine göre, idari izinli olan herkes görevini yapmış sayılır. Yani, siz, biz size para verdik, tekrar vermeyiz, eğer gelmezsiniz yine o para tahsil ederiz. Madde böyle düzenlenmiş. Bu tamamen toplu sözleşme kararlarına hatta mevcut mevzuatımızdaki toplu sözleşme kararlarına atıf yapılarak yapılmış ek ders esasları var bizde, ona da aykırı. Bu aykırılık biline biline böyle düzenlemeleri yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu maddeye karşı çıkmıyorum. Telafi eğitimi yapılabilir, zamanı dediğim gibi olmak şartıyla yapılabilir ama bu kanunda ek ders yönünden bir eksiklik var. Ek ders yönünden şöyle eksiklik var; yarı yıl ve yaz tatillerinde yapılan ek derslerin, dersler daha doğrusu, tamamı ek ders sayılır, tamamı, yani girdiğiniz her ders yarı yıl ve yaz tatillerinde ek ders sayılır ve gece ücreti üzerinden ücretlendirilir. Gündüz ücreti değil, gece ücreti üzerinden. Dolayısıyla bu kanunda bu keyfiliğe son vermek, bu keyfiyete son vermek amacıyla bir iki düzenleme yapılması gerektiğini de düşünüyoruz ki bu konuda bir teklifimiz de olacak İYİ PARTİ olarak.
Diğer maddelerle ilgili çok büyük sıkıntı görmüyorum. Ben YÖK'ü tebrik ediyorum böyle gerekli olan maddeleri düzenlediği için. Bu hızla devam etmeli YÖK. Başka şeyler de yapılmalı. Bunları da yakında takip edeceğiz. Hayırlı uğurlu olsun.