| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç'ın, YÖK'ün faaliyetleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .03.2020 |
İSMAİL KONCUK (Adana) - Saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanımın demokrat kimliğinin YÖK'e yansıdığını gözlemliyorum uzun zamandır, onun için bu başarılı çalışmalar için tebrik ediyorum. Bir kere bunun altını çizelim, hakkı teslim etmemiz gerekir burada.
YÖK BAŞKANI PROF. DR. M. A. YEKTA SARAÇ - Sağ olun.
İSMAİL KONCUK (Adana) - Tabii, eksikler de mutlaka olacaktır. Bunları da tamamlama idaresinin ortaya konulacağına inanıyorum.
Yıldırım Bey'in o tespiti doğru. Bu KHK'lilerin yani suçsuz olduğu tespit edilenlerin kendi üniversitesi dışında başka bir üniversiteye gönderilmesi elbette YÖK'le doğrudan ilgili değil ama demokrasiyle yönetilen bir ülkeye yakışmıyor, hukuk devleti olduğunu iddia eden bir ülkeye yakışmıyor. Yani bu adam suçluysa neden iade ediyorsunuz? Suçsuzsa neden cezalandırıyorsunuz? Bu sorunun mutlaka cevaplandırılması lazım. Aynı şey imamlar için de var, göreve dönen imamı kendi camisine iade etmiyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Suçsuzsa tamamen onun aklandığını, iadeiitibar yapmak gerektiğini devletin düşünmesi lazım.
Tabii, Sayın Başkan, burada önemli probleme değindi. "Ortaöğretimdeki yanlış ya da eksik eğitimin, işte 1 türkçe, 1 matematik dahi yapanları alsak 730 bin kişi çıkıyor." demişti. Bu, son derece doğru bir tespit. Tabii, burada ortaöğretimdeki eksiklerimizi masaya yatırmak öyle hemen kolay değil, bir dakika içerisinde bunu yapmak mümkün değil, bunu uzun soluklu olarak tartışmak lazım. Ama burada bir de şunu değerlendirmek lazım: Üniversiteye giriş sistemlerini sürekli değiştiriyoruz, sürekli değiştiriyoruz. Yani daha neredeyse çıktılarını almadan değiştiriyoruz. Bunu çok doğru bulmuyoruz. Yani son değişiklikle de -Sayın Başkanım da o değişikliğin içerisindeydi ama onu da aşan şeyler olduğunu biliyorum- daha iyi bir sistemden daha kötü bir sisteme geçtik çünkü seçenek sayısını artırmamız lazımken tamamen seçenekleri azaltan bir sisteme geçildi, bu son derece yanlış. Burada asıl söylenmesi gereken şu: Bu ortaöğretim ile üniversite sistemi arasındaki entegrasyonu bir türlü başaramadık. Bu, şunu getirdi: Çocukların ortaöğretimde gördükleri derslere önem vermemesi sonucunu getirdi, sonucunu doğurdu dolayısıyla disiplinsizliği, başarısızlığı da tetikleyen bir durum hâline geldi okullarımızda. Yani bu entegrasyonun mutlaka sağlanması ama mutlaka sağlanması hem ortaöğretimimizin daha kaliteli olması açısından hem de okullarımızın gerçek fonksiyonuna dönebilmesi açısından son derece önemli.
Bir de burada, tabii, rektör seçimi üniversitelerde son derece önemli, bunun çok doğru kriterlerle yapıldığını düşünmüyorum. Sayın YÖK Başkanımız burada çok güzel hedefler ortaya koydu, çok güzel projeler ortaya koydu ama bir şey söyledi: "Bir yere gelip dayanacağız" dedi ve orada "Liyakat esasının getirilmesini" ifade etti. Şimdi, bakın, at yiğide göre kişner. YÖK, ne kadar iddialı hedefler ortaya koyarsa koysun eğer bizim üniversitelerimizde yöneticilerimiz bu hedefe uygun insanlardan yani liyakat sahibi insanlardan değilse YÖK'ün koyduğu hedeflerin tutturulabilmesi mümkün değil. Dolasıyla bu rektör seçimi son derece önemli; Cumhurbaşkanı seçmesin demiyorum ama bunun bir çok parametresi olması lazım.
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Kesinlikle...
İSMAİL KONCUK (Adana) - Yine Cumhurbaşkanı seçsin ama kriterler koyalım, bu kriterler sonucunda ortaya çıkan karneye göre Sayın Cumhurbaşkanı atasın; burada problem yok ama böyle bir kriter yok. İstediği insanı Sayın Cumhurbaşkanının işte siyasi saiklerle... Bunları sizler de biliyorsunuz. Yani AK PARTİ'den milletvekilliği yapmış, olamamış filan insanlara da bu tip makamlar öngörülebiliyor. Yani, üniversitelerimiz böylesine -affedersiniz bu kelimeyi kullanacağım ama- Ucuz yerler midir ki her önüne geleni rektör yapalım? Böyle bir şey olmaz, bunun mutlaka düzeltilmesi gerekir.
Sayın Başkanım, denklik konusunu sizinle çok konuştuk daha önce de. Bu denklik biriminde bir arıza var. Aynı üniversitenin aynı sınıfında okumuş 100 çocuk denklik alıyor, 2'sine verilmiyor; bunun düzeltilmesi lazım, bu konuda bir talimat verdiğinizi düşünüyorum önceden de tekrar buradan hatırlatmak istiyorum.
Sizin de rahatsız olduğunuz, YÖK'ün talimatına rağmen üniversitelerimiz kişiye özel ilanlar açıklıyor, ilanlar hazırlıyor. Siz, bunu şiddetle yerdiniz, yapılmamasını uyardınız. Öyle bir tanım yapılıyor ki "Bıyığı beyaz, gözünde gözlük..." İsmail Koncuk'u tanımlıyor verilen ilanlar. Bu tabii üniversitelerin kalitesine de yakışan bir tutum değildir. Bir anlamda nepotizmin başka bir örneğidir.
Akademik unvanların dağılımında eş dost, ahbap ilişkisini halledemedik. Tamamen, rektörler kendilerine yakın gördükleri insanlara bu akademik unvanları dağıtıyor. İşte bunları çözmemiz lazım yani Sayın Başkan, o tıkanma noktası belki de buralarda yatıyor, bir yere geleceğiz, tıkanacağız. Nerede tıkanacağız? İşte bu altta yaptığımız, belki de küçük dokunuşlarla hedeflere ulaşmamız daha kolay olabilir ama bunu bir türlü aşamıyoruz, bunları aşabilmemiz lazım.
Vakıf üniversiteleri meselesini, daha önce de gündeme getirmiştik. Vakıf üniversiteleri kâr amaçlı olamaz, olmamalıdır. Bu konuda mutlaka sağlam bir denetim oluşturulmalı, sistem buna göre dizayn edilmeli. Bir de vakıf üniversitelerinde burslu öğrencilerin sayısı artırılmalıdır. Öyle rakamlar var ki 70, 80, 90, 100 bin liraya ulaşan rakamlarla karşı karşıyayız vakıf üniversitelerinde. Bu kabul edilemez. Buralar ticarethane mantığıyla bakacağımız kurumlar değildir. Onun için, bu konuda da birtakım düzenlemelerin yapılması mutlaka önemli.
Son olarak: Sayın Başkanın bu öğrenci affı konusuna çok sıcak bakmadığını biliyorum ama şu anda, üniversitelerden ayrılmak zorunda kalan ciddi sayıda, 500 binlere yaklaşan bir öğrenci kitlesi var. Bu, doğrudan doğruya YÖK'ün yapacağı bir düzenleme değil ama YÖK'ün bu konuda kanaatlerinin yürütme tarafından dikkate alınacağını düşünüyorum ben. Bir Öğrenci affı konusunda bir düzenleme yapılması gerektiğini de buradan tekrar ifade ediyorum. Çünkü bizim hedefimizin... Ben yıllarca öğretmenlik yaptım, ben öğrenci bırakmaya çok karşı bir adamım. Kulağından çekerim, bilmem ne yaparım ama okulda tutarım. Niye? "Çünkü okul dışına attığımız zaman mahalle kahvehanesindekiler bizden daha iyi bir eğitim vermeyecek." derdim. Onun için, mümkün olduğu kadar biz tutalım, biz öğretmen olarak asgariden ne verebilirsek bunu verelim. Üniversitelere de bu mantıkla bakmak lazım. Çocuklarımızın eline bir diploma almasını sağlamak lazım, zaten binbir zorlukla üniversiteyi kazanan insanlarımızın, çocuklarımızın... Zaten, ekonomik sıkıntı da yaşayan bir milletiz. Yani burada bir affın gerçekten yakışık alacağını düşünüyorum.
Ben verdiğiniz bilgiler için, gayretleriniz için çok teşekkür ediyorum. Yani YÖK'ün bazı yetkilerinden feragat ederek esas mecrasına çekilmesi konusundaki gayretinizi de takdirle karşıladığımızı ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.