KOMİSYON KONUŞMASI

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Evet, Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben öncelikle görüşmelerin biraz daha sağduyuyla ve karşılıklı saygıyı da, birbirimize değeri de ortadan kaldırmadan yürüterek devam etmemizin temennisiyle sözlerime başlamak istiyorum.

Bir defa, bu sağlık bilimleri üniversitesini Sayın Aytuğ Atıcı da iyi bilecekler ki komisyonda, alt komisyonda saatlerce ve günlerce tartıştık, sonra Genel Kurula geldi. Genel Kurul, TÜSEB ve torba şeklinde, elli küsur madde şeklinde geldi ve bu maddelerle ilgili muhalefetin özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin ve Sayın Atıcı'nın itirazları dolayısıyla ben bunun doğru olduğuna, bu sağlık bilimleri üniversitesinin bu ülkenin ihtiyacı olduğuna, sağlık hizmetlerinin ve sağlıkta bilimsel dinamiklerimize bu ülkenin sağlıktaki geleceğine önemli katkılar sağlayacağına inandığımı ve bunu sizlerle bir daha, bir daha paylaşarak ama mutlaka başarmamız gerektiğine inandığımı söyledim ama süreç içinde TÜSEB'in aciliyeti dolayısıyla bu maddeleri geri çektik ama asla bir daha geri getirmeyeceğiz gibi bir cümleyi ifade etmedim. Hele hele, "aldatmak ve aldatan muhatabı olmak" gibi bir cümleyi de Sayın Atıcı ne olur geri alın. Bakın, burada şu metni aynı gün... Size Meclis kayıtlarından metni okuyacağım: "Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle, emeği geçen tüm arkadaşlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine teşekkür ediyorum.

Gerçekten, özellikle, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının inanıyorum ki tarihî gelecekte Türkiye'nin sağlık alanındaki dinamiklerine çok önemli katkıları olacaktır. Bu nedenle, gerek Komisyon sürecinde, alt komisyonda ve Komisyon sürecindeki tartışmalarda gerekse Genel Kurul düzeyindeki çalışmalarda sizlere, bürokratlara, arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. İnanıyorum ki iktidarıyla muhalefetiyle herkes samimiyetle, iyi niyetle katkı koymaya çalıştı ve bu katkılar sonucu bugün yüce Meclisin takdirleriyle tasarımız kanunlaştı. Ben hepinize teşekkür ediyorum.

Tabii, burada, bir hekim olarak, bir birey olarak, bu mesleğin içinden biri olarak arzu ederdim ki Türkiye sağlık bilimleri üniversitesi de bu anlamda birlikte, ortak bakış açısıyla başarılabilseydi. Bu anlamda, kendim, özellikle muhalefete bu alanı daha iyi anlatabileceğimize ve birlikte, bu alanda da Türkiye'nin ihtiyacı olan o vizyonu koyabileceğimize inanıyorum. Bundan sonraki süreçte, inşallah, birlikte, yine orada da reel ihtiyacın ne olduğunu analiz edelim ve o ihtiyacı da... İnanıyorum ki bu Türkiye Büyük Millet Meclisi doğru olduğuna inandığı, arkasında güçlü bir şekilde durabileceğine inandığı bir tasarıyı da en kısa zamanda getirmeyi başarır diye düşünüyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)" Bu, aynı günkü metin. Burada bir "aldatma"... "Aldatma" kelimesinin muhatabını ya geri çekin yahut da kendi... İlave cümle söylemek istemiyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan...

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Diğer taraftan, bir konu daha söyleyeceğim: Bakınız, bugün 2547 sayılı YÖK Kanunu'nun 5'inci maddesi t) bendi (3)'üncü fıkrası tıpta uzmanlık, sağlıkta uzmanlık, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen tıp doktorlarına özel yetenek sağlayan bir yüksek öğretimdir. Şimdi, burada bu ülke uzmanlarının yaklaşık yüzde 50'sini biz yetiştiriyoruz. Bunun, YÖK'ün çatısı altında ve YÖK'ün özel üniversitelerin tıp fakültelerinde standartları belli olan bir yapıda YÖK'ün çatısı ve YÖK'ün kontrolünde olmasını esasında Sağlık Bakanlığına bağlı olarak kalıyor olmasını bizden daha çok muhalefetin istemesi lazım. YÖK'te Türkiye'nin eğitim bütünlüğü ve uzmanlık alanındaki bütünlüğünü şu anda Sağlık Bakanlığı planlıyor ve yüzde 50 Sağlık Bakanının veya Sağlık Bakanlığının otoritesiyle şekilleniyor. Arkadaşlar, bu ülkede bir yükseköğretim kurumu varsa bunu YÖK'ün çatısı altında ve onun belirlediği kriterlerde oluyor olmasından esasında hep birlikte mutluluk duymamız lazım.

İki: Burada bu eğitimin standardının yükselmesiyle ilgili bir derdimiz var. Buralarda doçentlerin, profesör... Bu imkân milletin imkânları ve cumhuriyet kurulduğundan bugüne bu eğitim araştırma hastaneleri bu ülkenin en güçlü sağlık hizmeti sunan kurumları. Buraların, Zeynep Kâmil'in, Sami Ulus'un, Zekâi Tahir Burak'ın daha güçlü oluyor olmasından kim kaybeder? Bu millet kazanır. Buraların bir profesörüyle...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Güçlü olmasın demiyoruz ki Sayın Bakanım.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - İşte YÖK'ün çatısı altında bu anlamda kadrolarının daha vizyon olması, eğitim ve araştırmada ve kendisini de Türkiye'nin eğitim kurumunun çatısının altına koyuyor olması kimi niye rahatsız ediyor? Veya teknik olarak mütevellisinde şu var, bu var. Arkadaşlar, bugün o olur, yarın bir başkası olur ama bu milletin evlatları olur, bu milletin yarınlarını dert edinen insanları olur. Yani, bunlar üç yıllığına kurulmuş bir kurum değil ki. Otuz yıl sonra nasıl yüz yıldır bu eğitim ve araştırma hastaneleri varsa bundan sonraki yüz yılda da, cumhuriyet ilelebet var olduğu sürece de olacaktır,

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kaç tanesinin mütevelli heyetinin başında müsteşar var?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Değerli arkadaşlar, şu anda müsteşar... Sayın Zozani, şu anda müsteşar bütün bunların başında mı? Bütün bunları kendi istediği gibi planlayabiliyor mu?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bu sizi niye rahatsız ediyor?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Şu anda bütün bunları yapıyor zaten ya.

İZZET ÇETİN (Ankara) - "Demokrasi" denen bir kurama inanıyor musunuz Sayın Bakan?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Şu anda bütün bunları yapan bir yapının YÖK'ün...

BAŞKAN - Arkadaşlar, YÖK bünyesinde olsun, YÖK bünyesinde olsun isteniyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben de bunu anlamıyorum, neden ihtiyaç duyuldu?

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Arkadaşlar, esasında Sağlık Bakanlığı olarak bizim ne güzel, hiç karışanımız yok. Hâlbuki , bunun, YÖK'ün çatısı altında ve bütün üniversitelere nasıl kurallarını koyuyorsa buraya da kuralları o koysun. Bir uzmana benim belirlediğim kurallar yerine YÖK'ün belirlediği kurallar çerçevesinde yarınlarını şekillendirmesini, neden... Samimiyetle söylüyorum ama ya bunu...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kaç tane eğitim ve araştırma hastanesi var? Sordum Sayın Sayın Erdöl cevap vermedi. Kaç bin personel var şu anda bundan faydalanamayan? Bir üniversiteyle bunu nasıl çözeceksiniz? Onu soruyorum.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Şu anda nasıl çözüyorum? Şu anda...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bu bitecek mi yani? Kaç tane sağlık kurumu...

BAŞKAN - Arkadaşlar...

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Şu anda bu yapıyı, zaten bu yükü götürüyor muyuz? Şu yapıyı götürüyoruz. Şu yapının daha kontrollü, daha bilimsel, daha saygın gidiyor olması ülkenin kazanımıdır ya.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, ben de soruyorum kaç kişi var sorunlu olan? Sayın Erdöl'e sordum, cevap vermedi.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Şu anda yalnız sorunlu olan değil ya, şu anda hadiseye sorunlu boyutuyla... Sorunlu boyutuyla yaklaşık 1.300 var ama derdimiz yalnız 1.300 kişinin özlük haklarını çözmek olmamalı, böyle bir derdimiz de yok, bunun içinde onu da çözüyor ama Türkiye'nin gelecek vizyonunda...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kanunu değiştirelim, üniversite hastanesi demeyelim. Niye ayrı üniversite kuruyoruz? Zaten üniversite hastaneleri var, öğretim üyesi kadroları...

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Hayır, bütün bunları üniversiteye devredelim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tamam.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Ee devredelim. Yani bunun olabilirliğine inanıyorsanız...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hilkat garibesi bir üniversite yapmayalım, sorunu çözelim diyoruz.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Sayın Günal, şu anda bir hilkat garibesi varsa, şayet öyle diyorsanız, şu anda var zaten. Bu ülkenin uzmanlarının yüzde 50'sini biz yetiştiriyoruz, bütün yetkilerini biz veriyoruz. Varsa zaten burada var, düzeltmemiz gereken bu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Düzeltelim ama böyle düzeltmeyelim.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Peki, siz gelince arzu ettiğiniz gibi düzeltirsiniz ama şu anda bizim bulduğumuz, bu ülkenin gerçeklerine, realitelerine...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Siz geldiğinizde...

BAŞKAN - Hayır, onu yapabiliyoruz diyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır Sayın Başkan. Siz geldiğinizde yaparsınız, hayır. Biz varız ve yapacağız mesele.

BAŞKAN - Hayır, Sayın Bakan "Biz böyle çözüm bulduk." diyor, yapmayın ya.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Bunun daha önce nasıl geldiğini, alt komisyonda da nasıl geçtiğini anlattım, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan...

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Ama "aldatma" kelimesini Sayın Atıcı... Ben asla sokaktaki sıradan...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan adımı da zikrederek...

BAŞKAN - Siz soru sordunuz, o cevap verdi. O zaman karşılıklı... Size bir soru sormadı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Bakan "Sayın Atıcı sözünü geri almalıdır." diyor, ben de buna dayanarak söz istiyorum.

BAŞKAN - Geri mi alacaksınız sözünüzü?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Efendim, ben söz istiyorum. Muhtemelen Sayın Bakan sözünü de maddesini de geri alacak.

Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, siz "Aldatma lafını geri alın." diyorsunuz ama az önce yaptığınız konuşmayla bizi nasıl aldattığınızı açıkça itiraf ettiniz.

BAŞKAN - Ya, lütfen!

AYTUĞ ATICI (Mersin) - O yaptığınız konuşma...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - ... yapacak bir şey yok.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Beni dinlemeden lütfen yargıda bulunmayınız.

Sayın Bakanın yaptığı konuşma, tasarı kanunlaşıp her şey bittikten sonra yapılan teşekkür konuşmasıdır. O teşekkür konuşmasında ben de Sayın Bakanı dikkatle dinledim. O teşekkür konuşmasından önce Sayın Bakan, bizim alt komisyondan itibaren sizden iki ricamız vardı: Bir, bu üniversiteyi çekin, iki, Millî Eğitim Bakanlığındaki şube müdürleriyle ilgili bu garip maddeyi çekin.

SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Edirne) - Sayın Atıcı, tekli görüşmelerimiz de dâhil, bir defa olsun "Ben bundan vazgeçiyorum." diye duyduğunuzu ifade ederseniz bunu kabul ederim. Bu anlamda bir geri çekilmem veya size bir ifadem asla olmadı, hiçbir zaman.