KOMİSYON KONUŞMASI

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Şimdi, genel olarak baktığımızda, söz konusu kanun teklifi, dünya pazarında Türk malının ve Türk ürünlerinin kaliteli ve güvenilebilir olduğunun algısını oluşturmaya dayanan bir yasa teklifi. Dolayısıyla bu önemli, bunu önemsiyorum ben. Neden önemsiyorum? Kırk bir yıldır ticaret yapan, belli ülkelere ihracat yapan biri olarak, karşımıza çıkan sıkıntıların yıllardır sürüncemede kaldığını, zaman zaman gönderdiğimiz malların geri geldiğini, neden geri geldiğinin bazen siyasete dayandığını, bazen gerçekten malın kalitesiyle ilgili olduğunu, bazen de günlük dış politikayla ilgili geri gönderildiğini... Yani, örneğin Rusya'dan geri gönderilen domateslerin gerekçesi boyut olarak söylense de hiç inandırıcı değil. Ben çok iyi biliyorum...

BAŞKAN MUSTAFA ELİTAŞ - O zaman Ekonomi Bakanıydım.

TACETTİN BAYIR (İzmir) - O zaman Sayın Cumhurbaşkanımızın "Ey Rusya!" demesinden dolayı geri geldi domatesler, bunu da biliyoruz yani. Ama bunu yasalara dayandırdığınız zaman yani Avrupa Birliği... Adı üzerinde, niye Avrupa Birliği dışındakilere uygulanmıyor, Avrupa Birliği... Çünkü Avrupa Birliği, adı üstünde, Avrupa'nın birliği. O kendi yasasını yaratmış ve o yasaya uygun ürünü istiyor; tarifi bu ama bugün bir Ortadoğu'ya yüzünüzü döndüğünüzde, Japonya'ya döndüğünüzde çok farklı. Mesela, Japonya'daki ticari mantık böyle bir birlikten bahsetmiyor, diyor ki: "Kardeşim sen bu ürünü kaça satarsın? Kaça satacağını bana söyle, ben sana ona göre ürün üreteyim." Aynı görüntüde, aynı evsafta görünse de aynı ürün olsa da 1 liraya da 10 liraya da 100 liraya da aynı ürünü yapabiliyor. Sen kaça pazarlarsın?

Şimdi, bizim de burada, bence, Avrupa Birliğine ürettiğimiz ürünlerin satışı ve pazarlamasında asıl yaratmamız gereken olgu, o "yerli malı" vurgusu ve Türk malının güvenilirliğini yaratmak. Yani bir dönem bizim gençliğimizde "Japon'a gel, tapona gel." diye Japon mallarıyla ilgili ucuz olduğu... Şimdi Çin için geçerli aynı şeyler, Çin mallarındaki kalitesizlik. Bu olguyu yaratmamalıyız yani burada çıkardığımız yasayla yaratacağımız şu olmalı: "Evet, Avrupa normlarına uygun, Avrupa'da da Norveç'te de Almanya'da da Fransa'da da İngiltere'de de ne üretiliyorsa, hangi kalitede üretiliyorsa Türkiye'de de bunu bu kalitede üretebilecek kabiliyete sahip bizim sanayicimiz, üreticimiz. Siz yeter ki sipariş verin, biz üretelim size gönderelim." Ama bunu yaparken yani dışarıya böyle uyum sağlarken kendi üretimimizde, ithal ettiğimiz ürünlerde de gerekli özeni göstermek zorundayız, esas orada bir problemimiz var yani son dönemde biz gerçekten ciddi bir ithalat, ithal mal çılgınlığı içerisindeyiz, yerli üretimi desteklemekten vazgeçtik. Yani yerli piyasada 10 liraya mal oluyorsa bir ürün, eğer dış pazarda 8 liraya varsa "Ya, bunu 10 liraya üretmekle niye uğraşıyoruz, bırakalım bunun üretimini, dışarıdan 8 liraya getirelim." mantığı doğru bir mantık değildir. Bu, yerli üretimi cezalandırma anlayışıdır. Dolayısıyla, yerli malını kenara öteleme anlayışıdır. Bu da işsizliği tetikler, ekonominin çöküşünü tetikler.

Bu anlamda, yasa teklifini desteklememizin temel gerekçesi şu: Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türk malının dışarıdaki algısının "Türkler kaliteli iyi mal üretirler." imajının yaratılması olduğu için destekliyoruz. Bunu ifade etmek istedim.

Teşekkür ederim.