KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan Yardımcısına ve Sayın Genel Müdüre de çok çok teşekkür ediyoruz açıklamaları için.

Tabii, hukuki bakımdan aynı şerhimiz var yine Cumhurbaşkanlığına yetki verilmesi açısından ancak içerik olarak da dikkati çeken bir husus var bu anlaşmada. Elbette Sudan'ın Türkiye için tarihî öneminin ve bu önemin sürdürülmesi gerektiğinin farkındayız. Sudan, gelişmişlik düzeyi açısından pek öyle üst düzeylerde olan bir ülke değil. Onun için, kalkınmasına destek olmak açısından da böyle bir anlaşmanın imzalanması önemli. Özellikle de ESA ve COMESA'yla ilişkilerimize bir kapı açması bakımından da çok nitelikli bir anlaşma olduğunu düşünüyoruz.

Ancak anlaşmanın eklerine baktığımızda "Ek I.2.b" diye bir ek var, Türkiye'nin tarım ürünlerinde kota bazlı tavizlerini içeriyor bu belge ve yüzde 100 kota içi tarife indirimi uygulanarak Sudan'dan ithal edilecek ürünlerin hangileri olduğunu ve ne kadar miktarda ithal edileceklerini açıklıyor. Bunlar ilginç; 50 bin büyükbaş, 2 bin küçükbaş hayvan, 8 bin ton et, 2 bin ton tereyağı, 2 milyon yumurta, 500 ton bal, 5 bin ton patates, 5 bin ton domates, bin ton sarımsak -Taşköprü için özellikle üzülüyorum- 2 bin ton üzüm, her biri 5 biner ton olmak üzere buğday, arpa, yulaf, mısır ve 2 bin ton buğday unu bu listenin içinde bulunuyor.

Sayın Başkan, bu rakamları neden veriyorum size? İyi bir çalışma yaptık.

BAŞKAN VOLKAN BOZKIR - Biz de Sudan'a ziyaret yaptık da onun için...

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Ben oraya gelememiştim de onun için üzülüyorum, keşke bu gelişmeleri yerinde de gözlemleyebilseydim ve hele sarımsağın tadına da bakabilseydim; o yüzden "Taşköprü için üzüntü duyuyorum." dedim.

Efendim, bu ürünlerin tamamı Türkiye'de üretiliyor ve bu ürünlerin tamamının Türkiye'de üretilmesi ve yetiştirilmesi göz önüne alınırsa Sudan'dan yapılacak bu ithalatın bu şekilde düzenlenmesi Türkiye'deki üreticiyi olumsuz şekilde etkiliyor; benim vurgulamak istediğim husus bu. Yani iç piyasamızın ve üreticilerimizin aleyhine olan bir durumu bu anlaşmayla aslında tescil ediyoruz. Tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunlarımız malum, üreticilerimizi korumayı esas alan bazı kapsamlı politikalar geliştirmek ve bu sorunları bu şekilde aşmak yerine et ithal ederek fiyatları düzenlemeye çalışmak zannediyorum Türkiye için çok olumsuz bir tablo oluşturuyor.

Türkiye'nin bu şekilde düzenlenen anlaşmalar yoluyla giderek ithalata daha bağımlı bir ülke hâline gelmesine onay vermek istemiyoruz. Eskiden Türkiye kendi kendine yeten ve kendi üretimiyle kendi kendini doyurabilen dünyanın sayılı ülkelerinden biriydi ancak iktidarın yanlış tarım ve hayvancılık politikaları nedeniyle hem tarım sektörünün hem hayvancılık sektörünün çok ciddi darbe ve yara aldığını görüyoruz. Özellikle de işsizliğin giderek arttığı bir dönemde ülkemizde üreticilerimizin haklarını korumanın bizim vazifemiz olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncelerden hareket ederek şerhimiz vardır, bunu sizlerle paylaşmak istedim.

Sağ olun.