KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanı ve heyetini, tüm hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Aslında, Adalet Bakanlığıyla ilgili epey notlarım var, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurudan tutun, yargı reformu stratejisi ve onun üzerine çıkardığımız kanuna kadar ama süremin kısıtlı olması nedeniyle, bugünün önemine binaen sözlerime devam edeceğim.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. İktidara geldiği günden itibaren, 2002'den beri Anayasa'da, TCK'de, İş Kanunu'nda pek çok düzenlemeyi AK PARTİ kadroları yaptı. Kadının eğitime erişimindeki engellerin kalkması, kadının güçlendirilmesiyle ilgili pek çok düzenleme yine bu kadrolarla gerçekleşti. İstanbul Sözleşmesi'ne uyum yasası... Daha önceki başka konuşmalarımda da ifade ettim, tekrar söylüyorum: Her yasanın bir mali karşılığı vardır. Her çıkardığınız kanun maddesinin bir mali karşılığı vardır. 6284'ü uyum yasası kapsamında çıkardığımız dönemde krizi gerekçe ederek sözleşmeye imza koyan pek çok Avrupa ülkesi "Bunu karşılayacak bir bütçemiz yok." diyerek uyum yasasını çıkarmadı; bunun burada tekrar tekrar kayda geçmesini istiyorum. Tabii, bu vesileyle, bu kanunla gelen Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi var, ŞÖNİM'ler. Bugüne kadar bu ŞÖNİM'lerde, yaklaşık 500 bin civarında şiddet uygulayan ve şiddet mağduru hizmet aldı. "Şiddet uygulayan" diyorum çünkü koruma tedbir kararlarının uygulanmasında fonksiyonel bir görevi var ŞÖNİM'lerin. Ankara ŞÖNİM'le ilgili bir veri vereceğim, daha önce de verdim, ısrarla vermek istiyorum. Bizim bu kanunlardaki amacımız ne? Şiddetin tekrarlanmaması ve yasa koyucu yasayı koyduğunda yasanın caydırıcılığıyla beraber rehabilitasyon görevini de görmesi. Ankara ŞÖNİM'den bir veri vereceğim size: Şiddet uyguladığı gerekçesiyle ŞÖNİM'de öfke kontrolü programı alan 120 kişinin hiçbiri tekrar şiddet uyguladığı için şikâyet edilerek mahkeme karşısına gelmiyor. Yaklaşık dört aylık bir program öfke kontrolü programı. Bunu niçin söylüyorum? Koruma tedbir kararlarının doğru uygulanması bu kanunun uygulanması açısından son derece önemli.

Sayın Bakanım, özellikle bu tedbir kararlarının uygulanmasıyla ilgili eğitimler olur ya da farklı yönde olur, izleme takibinin yapılmasıyla ilgili bir mekanizmaya ihtiyaç var. Bunu buradan ifade etmek isterim.

Tabii, kadına yönelik ve çocuğa yönelik şiddet dediğimizde -ne yazık ki bunu bizden başka konuşan yok- bunu özellikle ifade etmem lazım, bu konuya birazdan geleceğim.

Şunu söylemem lazım: Kadına yönelik şiddette ne yazık ki OECD ülkelerinin de karneleri hiç iyi değil. Fiziksel ve cinsel şiddette OECD ortalaması yüzde 22, şiddetin diğer aşamalarını söylemiyorum. Pek çok ülke, ne yazık ki Türkiye de dâhil pek çok ülke, bugün Türkiye'ye bu konuda çok örnek gösterilen pek çok ülke bu oranın üstünde: Almanya, Lüksemburg, İzlanda, Litvanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Norveç, İsveç, İngiltere, Finlandiya, Danimarka, Yeni Zelanda, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye. OECD ortalamasının üstünde kadına yönelik şiddet rakamları var ne yazık ki. Bunu niçin söylüyorum? Bu tüm dünyanın sorunu.

Biz özellikle 6284 uyum yasasını çıkararak aslında bu ülkelerin pek çoğundan bir adım öndeyiz ve bunu yaparken kadın-erkek birlikte yaptık, kadın milletvekilleri ve erkek milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımız, o dönemin yöneticileri, bakanları, hep beraber yaptık. Tabii, burada önemli bir konu da zihinsel dönüşüme ciddi bir ihtiyacın olması; sadece yasa koyucuyla, sadece kolluk güçleriyle şiddetle mücadele edilemez. Evde, sokakta, sporda, her yerde olan şiddetle hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.

Bir de şiddeti söylediğimde şunu söylemem lazım, ne yazık ki bunu bizden başka kimse söylemiyor, elimde bazı veriler var: Şiddetin en ağır türlerinden biridir kadınların ve çocukların, özellikle kız çocuklarının zorla dağa kaldırılarak, eline silah verilerek savaşmaya zorlanması ve orada maruz kaldıkları idamlar, intiharlar, zorla kürtajlar ve tecavüzler. Bakın, sadece üç yılın verileri burada: 18 yaş altı yaklaşık 2 bin kadın, kız çocuğu, çocuk bu şiddete maruz kalıyor ve bu şiddeti ne yazık ki bugün, 25 Kasım günü bizden başka konuşan yok. Bunu da çok üzüntüyle karşıladığımı ifade etmek isterim. Bunlar kadın değil mi, kız çocuğu değil mi? Bu çocukların uğradıkları şiddet niye gündem olmuyor? Tabii, bu arada, İçişleri Bakanlığımız ve özellikle Millî Savunma Bakanlığımız -Barış Pınarı Harekâtı- işte bu kadınları ve kız çocuklarını uğradıkları şiddetten kurtarmak için bu operasyonları gerçekleştiriyorlar. Ben buradan da teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

Bir başka konuya değineceğim, özellikle suçun faili ya da mağduru çocukların ifadeleri alınırken tekrar mağdur edilmemesi konusu. ÇİM'ler bunun için kuruldu ama bununla birlikte Adalet Bakanlığının kurduğu Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğünün -7 pilot ilde uyguluyorsunuz şu anda- yaygınlaştırılması son derece önemli Bakanım. Burada, ifade alma sürecinde çocukları -suçun faili de olsa, suçun mağduru da olsa- ya da şiddet mağduru kadınları, mağdurları tekrar mağdur ediyoruz. Bu anlamda, ÇİM'lerde uyguladığımız mekanizmanın yaygınlaştırılması, bu tedbirlerin artırılması anlamında organize bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu ifade etmek isterim.

Bir başka konuyu da tekrar buradan söylemem lazım, kamuoyunda "çocuk icrası" olarak bilinen konu. Ben bunun adalet mekanizmamız için ne yazık ki ciddi bir ayıp olduğunu düşünüyorum. Bu konudaki çalışmanızı bildiğim için rahat konuşuyorum. Hiçbir çocuk ebeveyniyle kişisel ilişki tesisini icra dairesine icra harcı ödenerek tesis etmeyi hak etmiyor. Bu anlamda yeni yargı paketinde bir çalışma olduğunu biliyorum. Bu konuyla ilgili eğer soru-cevapta bir açıklama yaparsanız memnun olurum çünkü ebeveynlerin kişisel ilişki tesisiyle ilgili icra harcı öderken karşılaştıkları mali tablo da bu ilişkinin tesisinde onların önünde ciddi bir engel. Bu harçlardan muaf olunması ya da bunun adının artık "çocuk icrası" olmaması gerekiyor. Bunun, adalet mekanizmamız için hakikaten kaldırılması gereken bir ayıp olduğunu düşünüyorum.

Aslında çok notlarım vardı ama şimdilik bu kadar, teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, bütçeniz şimdiden hayırlı olsun diyorum.