| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | A)KANUN TEKLİFLERİ 1.- 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç)Yükseköğretim Kalite Kurulu d)Üniversiteler e)Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü f)İTÜNOVA Teknoloji AŞ |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .11.2019 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler.
Sayın Bakan, öğrenci affı konusunda bugün net bir açıklama yaparsanız... Binlerce öğrenci bunu bekliyor çünkü üniversitelerde ön lisans, lisans bölümü dâhil 2014'ten beri bir öğrenci affı çıkmamış. Çıkacak mı çıkmayacak mı, net bir bilgi verirseniz... Ben bu konuda kanun teklifi de verdim. Eğer "kanun teklifi" derseniz Mecliste bekliyor.
Sayın Bakan, öğretmen odalarına yeni bir düzenleme getirmenizden dolayı öncelikle teşekkür ediyorum. Umarım, dilerim, tüm ülke genelinde öğretmen odalarında öğretmenlere yakışır düzenleme yapılır. Yalnız, Sayın Bakan, bu öğretmen odasına girince öğretmenlerin kılık kıyafetinden ücret durumunu anlamak olası. Kadrolu, sözleşmeli, vekil, ücretli, geçici, ders başı gibi tanımlı öğretmenler okullarda görev yapıyor. Sunumunuzda tümünü "öğretmen" olarak tanımladığınız hâlde öğretmenler arası maaş ve kadro ayrımı had safhaya erdi. Sözleşmeli öğretmenlerden sınırlı sayıda kadro bekleyenlere neden kadro verilmedi? Engelli öğretmenlerin atama beklentileri karşılanmadı.
Sonra, okul görevlisine bakıyorsunuz, kadrolu, toplum yararına çalışan, aile birliği adına çalışan, gönüllü, geçici hizmetler var. Geçmişte "hizmetli", "hademe" diye tanımlanırdı ama öğretmen kadar öğrenciyle ilgili, bahçede onların oyunlarından bahçe düzenine kadar takip ederlerdi, baba, ağabey gibiydiler. Hatta o yıllar uyuşturucu okullara kadar inmemişti ama sigara içenleri dahi uyaran, yol gösteren hizmetliler vardı.
Ucuz iş gücüyle, daha düşük maaşlı öğretmenlerle eğitim kalitesi yükselir mi? 80 bin kişiyi Toplum Yararı Projesi'yle işe alıp on ay sonra işten çıkarıp eğitim dönemi başında yeniden işe almanız hakkaniyete sığar mı? Kıdemsiz, ihbarsız, güvencesiz, örgütsüz, tam bir köle anlayışıyla çalışanlardan ne kadar çok verim alınabilir ki? Geçinemeyen, mutlu olmayan insanla huzurlu bir eğitim ortamı yaratılabilir mi?
Sayın Bakan, taşımalı eğitim tam bir facia. 1 milyon 300 bin öğrenci taşınarak eğitim alıyor. Köylerde milyarlık okullar çürümeye terk edildi. Bir köyden yola çıkıp kilometrelerce uzağa taşınan öğrenci var, sabah uyanamıyor, yemek sorunu var; okul, aile ilişkisi kopuyor. Özellikle kız çocukları eğitimden uzaklaşıyor.
Niğde'de Elmalı köyü okulu kapalı, 2 öğrenci 7 kilometre öteye okumaya gidiyor. Acaba aileleri okul olan köyle taşıyıp onları sabah akşam tarlaya taşımak daha mı doğru olur dedim. Bu taşımalı eğitimde öğrenci sayıları belli sayıya indiğinde okul kapanıyor. O genelgeye göre öğrenci sayılarıyla ilgili bir düzenleme yapılıp okulların bu yolla açık kalması sağlanabilir.
Sayın Bakan, bu taşımalı eğitim gerçekten vahim durumda, bu konuda bir değerlendirme yaparsanız... Sizden önceki sayın bakan "Bunu düşüreceğiz." demişti ama bakıyorum, köy okullarının yarısından fazlası daha kapanmış. Bir okulun açık kalması için 30 kişi gerekiyor, onu 15'e kadar indirsek orada eğitim devam eder.
Atanamayan öğretmenler var ama 90 bin boş öğretmen kadrosu duruyor. Atamaları ne zaman sağlanacak? Sözleşmeli öğretmenlerle ilgili 900 bin aralığında olduğu söylenen bu kişilere kadro verecek misiniz?
Rehabilitasyonda çalışan öğretmeni her anlamda 657'ye tabi tutuyorsunuz, kimlik anlamında ise öğretmen saymıyorsunuz. 657'ye tabi kıldığınız bu öğretmenleri neden öğretmen tanımına alıp da Millî Eğitimin öğretmenleriyle eş değerlendirmiyorsunuz?
Teknik meslek liselerinde matematik ve yabancı dil eğitimi o kadar yetersiz ki çocuklar bu okullardan çıktıktan sonra üniversitelere giremiyorlar. Ara elaman mantığıyla eğer bu okullara bakılıyorsa çocuklar okula girmeden orada belirtilmeli. Ben endüstri meslek lisesi mezunuyum, gittim sonra endüstri mühendisi oldum. Bizim dönemde verilen eğitimde endüstri meslek liselerine girmek bile bir özellik gerektiriyordu. Oraya giren kişi farklı sınavla alınırdı ama şimdi meslek liselerinde öğretmenler dertli, öğrenciler dertli. Eğitimde kalite düşmüş, yalnızca teknik anlamda eğitim veriliyor, ona itirazım yok çünkü ben kendi çocuğumu da o okula verdim ama mezun olduktan sonra matematik ve yabancı dil olmadığı için mühendis olabilecek düzeyde bir sınavı kazanma şansına sahip değil.
Sayın Bakan, bir de ÖSYM'de sınav ücreti alıyorsunuz, KPSS'ye girenden de sınav ücreti alıyorsunuz. Zaten 10 bin kişi, 20 bin kişi girecek. Girenlerin tümünden aldığınız parayı ÖSYM'nin dönmesi için gerekli bir bütçe olarak tanımlıyorsunuz. Geçenlerde Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanıyla bu konuyu konuştum, o dedi ki: "Tavsiye kararında bulunduk, bu parayı almasınlar." Siz de bize yazılı cevap veriyorsunuz: "Biz bunu almazsak sınav yapamayız." Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devleti işsiz güçsüz adamdan ya da sınava giren üç kişiden aldığı parayla sınav yapar duruma düştüyse bu da vahim bir durum. Bununla ilgili de bir düzenleme getirmek gerekir. Hem işe sokmuyorsunuz, binlerce insan işsiz kalıyor ya da okula giremiyor hem de onlardan para alıyorsunuz. Böyle bir adalet sistemi de olmaz. Bu konuyu da değerlendirirseniz memnun olurum.
Bizim süremiz bu kadar, diğerlerini de yazılı olarak ileride sorar yanıtını almaya çalışırız.
Sağ olun Başkanım.