KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Çünkü, onlar da, görebildiğim kadarıyla, bizim en son Soma'ya gittiğimizde gerek Aygün Bey'den gerekse Ali Haydar Sakik'ten dinlediğimiz kadarıyla kazanın olduğu noktaya aşağı yukarı 50 metre falan ancak yanaşabiliyorlar, ondan sonra yanaşamamışlar her iki taraftan da hem anayoldan hem de ES panosunun oradaki yoldan, hava çıkıştan girdiklerinde. Bilirkişinin de olay mahallini tam net görebildiği konusunda önümüzde bir bilgi yok. Sadece bize orada, hapishanede, hatırlarsanız, Mehmet Ali Bey -soy ismini hatırlayamayacağım- maden teknikeri -oradaki söndürme olaylarında bulunmuş- oralardaki taş düşmelerinden falan bahsetti. Tabii, Hasan Bey'in çok güzel bir tespiti var, orada kameralar olsaydı bunları belki zamanında rahatlıkla gözlemleyebilirdik neler olduğu konusunda ama şu an olayın büyüklüğü nedeniyle, yaşanan karmaşa nedeniyle ve biz de işçilerden aldığımız bilgiler, uzmanların bize verdiği bilgiler neticesinde ister istemez belli senaryoların üzerinde durmak durumundayız. "Kaza şöyle olmuştur." demek bizim için de hakikaten çok bağlayıcı, Meclisimiz açısından da sıkıntılı olabilir. Bunların içerisinde bazı ihtimaller çok güçlü ihtimaller, güçlü senaryolar olabilir, zayıf senaryolar olabilir. Mesela, Hasan Bey'in gündeme getirmiş olduğu tamburun oradaki bir kıvılcım, bant sürtünmesi -Necati Bey de onu gündeme getirdi- yani bu tür şeyleri de ihtimal içerisinde değerlendirerek yazalım istiyorum. Belki senaryoların sayısı iki, üç, beş olabilir. Aygün Bey'in orada gündeme getirmiş olduğu ama -sizin de söylediğiniz gibi- orada hepsi söz birliği yapmış gibi hiç konuşmadıkları veya "Yok böyle bir şey." demeye çalıştıkları, bizim vermiş olduğumuz 1 no.lu Park Tekniğin orada bir yangından bahsediyor, iki üç gün geçtiği hâlde bir yangından bahsediliyor. Tabii, bunları, hiçbir şeyi göremedik, sadece ifadeler üzerinden gidiyoruz, bize gelen bilgiler üzerinden gideceğiz, dolayısıyla böyle bir sıkıntımız var.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu raporun süresi, bir hafta...

BAŞKAN - Şöyle yapalım: Bunu aslında ben ikinci haftadan önce tamamlayacağım çünkü kazanın nasıl oluşuyla ilgili üzerinde ben çok yoğunlaşıyorum. Bahtiyar Hoca'mın da denetimine sunacağız. Yani, şöyle bir açıklama yapmamda fayda var: Şimdi, daha önceki araştırma komisyonlarının çoğu süreleri bittiği hâlde hâlâ raporlarını vermemişler yani isimlerini vermeyeyim arkadaşlarımızı töhmet altında bırakmak adına. Hâlâ bilgiler topluyorlar, hâlâ raporlar hazırlanmamış ama süre bittiği için artık komisyon toplantısı yok, komisyonun aktivitesi yok. Bizim de amacımız, olayın hem hassasiyeti nedeniyle hem toplumun beklentisi nedeniyle -Komisyonumuzun süresi bittikten sonra belki beş on gün bir yazma vesaire süresi alabiliriz- hem bütçe gelmeden hem Meclisimizde seçim arifesindeyiz, bir an evvel bunu yayınlayalım istiyorum. Mümkün olduğu kadar da uyum içerisinde oy birliğiyle çıkarmak gibi niyetim var, o yüzden her türlü görüşe, fikre de açığım. Bugün de 176 görüşüldü Dışişleri Komisyonunda, orada da söyledim ben. Dışişleri Komisyonunda, Hasan Bey dünkü konuda buraya gelmişlerdi ya yabancılar. Bugün 176 bizim Komisyondan geçti, sanıyorum kısa sürede de Meclise gelecek. Yani, bu sorun hepimizin sorunu olduğu için burada uyum içerisinde çözelim diyorum. Orada iki hafta olabilir yani bizim Komisyonumuzun süresi 22 Kasımda bitiyor. 22 Kasımdan önce yayınlarsak bizim açımızdan da bir prestij olur ama 22 Kasımdan sonra 22 Aralığa veya yılbaşından önceye kadar da uzatabiliriz bu yazma, sizlerin önerileri, çıkarma ama Komisyon olarak bir tarafa ziyaret yapamayız, toplantı yapamayız. O süremizde 22 Kasımdan sonra o tür toplantılar yapamayız ama bir araya geliriz gayriresmî olarak. Raporları tartışırız, ilave edeceğimiz şeyler olur, çıkartacağımız şeyler olur. Biz böyle -İngilizce tabirle "tentative" diyeyim- geçici bir program hazırladık ama bunu iki haftaya çıkartabiliriz Erkan Bey.

Necati Bey, buyurun.