HASAN SUBAŞI (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli katılımcılar...

BAŞKAN - Şimdi, değerli vekilim, 50'nin üzerinde söz talebi var; Sayın Maçin, 50'nin üzerinde söz talebi var. Dolayısıyla ben herkese eşit muamele etmek zorundayım. Komisyon üyelerimizin elbette konuşma süreleri ayrı. Kusura bakmayın.

Sayın Subaşı, buyurun lütfen.

NUSRETTİN MAÇİN (Şanlıurfa) - Şimdi, Başkan, bir şey söyleyeyim: Üç dakikadan sonra bana müdahale ettiniz, iki dakikamda da elimden aldınız.

BAŞKAN - Dört artı bir veriyorum efendim.

Tekrar başlatıyorum efendim, buyurun.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben Plan ve Bütçe Komisyonuna 2'nci kez geliyorum ve sözcümüz Sayın Durmuş Bey'in konuşması sırasında yalnız kalmaması için yanında refakat ediyoruz, bazen de söz almak istiyoruz. Bugün İsmail Bey erken gelince ben kalktım, yerimi ona terk ederken yemin verip hızla yanımdan ayrıldı, yerine geçmedi ve sizin de bu arada, bir süre sonra bir uyarınız oldu. Ben bunda alınganlık gösterdiğimi belirtmek istiyorum çünkü bu tür işlemler parti gruplarının kendi arasında, vekiller ve Komisyon üyeleriyle çözmeleri gereken ve zaten çözdükleri bir konu olabilir. Sizin Bütçe Komisyonu Başkanı olarak buna müdahalesi şık olmamıştır diye işaret etmek istiyorum.

BAŞKAN - Siz konuşmanızı tamamlayın, ben cevabını vereceğim efendim, buyurun.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Diğer taraftan Sayın Bakan konuşmasında su ve ormanların önemine dikkat çekerek bir konuşma yapmıştır. Gerçekten su çok stratejik bir kaynak hâline gelmiştir ve önümüzdeki yıllarda giderek su fakiri ülkelerin arasına girme ihtimali bulunmaktadır. Benim yaşadığım ve tarım yaptığım Antalya'nın Elmalı ilçesi su zenginidir ve Antalya'nın en geniş tarım topraklarına, ovasına sahiptir ama 1950'li yıllarda devletin yaptığı bir hata sonucu en düşük kottaki Karagöl'ün muhacirlere iskan amacıyla satılması nedeniyle Devlet Su İşleri kırk elli yıldır bu alanı kurutmak, rahat tarım imkânı sağlamak için çabalar, kurutma ve taşkın koruma çalışmalarına devam eder. Bunu yaparken Finike'ye bağladığı için hem Karagöl kurudu hem Avlan Gölü kurumuş oldu. Ancak Avlan Gölü çevresindeki sedir ormanlarının hastalanması nedeniyle Avlan tekrar su tutturulmak istenmiştir ve bu defa da taşkın suları yeraltına, düdenlere vermek suretiyle zayi edilmiştir. Bunun miktarı yıllık 100-150 milyon metreküptür. Yani Elmalı'nın su zenginiyken su fakiri hâline gelmesine hatta giderek kuraklığın artmasına neden olan bu işlem yıllardır sürer ve Elmalı'nın bütün su kaynaklarını kurutur, yer altı sularını düşürür, o zengin ve güzel tarımı yapılamaz hâle getirmiştir.

Bugün bununla ilgili, Sayın İbrahim Aydın, Antalya milletvekillerimizin de bildiği bir husus olduğu için, sayın genel müdürümüze konuyu aktardığımızda çok büyük ilgi de gösterdi, hatta biz yollarını da gösterdik, bu 100-150 milyon metreküp her yıl zayi olan suyun nasıl Avlan Gölü'nü besleyebileceğini. Çünkü Avlan Gölü de çok önemi haiz olması nedeniyle koruma altına alındı ve su tutması için tescil edildi ama nafile. Çünkü, kurutma çabaları içinden o da payını alıyor ve Avlan Gölü de hiçbir suretle su tutmuyor. Ancak bu zayi olan suların aktarılması suretiyle su tutabilir ve Elmalı Ovası'nda bu zayi olan suların bir kısmıyla sulanamayan yüz binlerce dönüm alan sulanabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Antalya) - İzin verirseniz...

Bu kadar stratejik bir kaynağın, suyun zayi edilmesi bütün medeni ülkelerde bir insanlık suçu sayılmaktadır. Onun için, bununla ilgili bir proje geliştirildi, Elmalı'nın yerel unsurları, Su İşleri ve Millî Parklarla birlikte. Sayın genel müdür de bu konuyu yakından takip etmekte. Benim buradan Sayın Bakana işaret etmek istediğim, Millî Parklar değil Su İşleri Genel Müdürlüğünün konuya el atmasıyla bu Elmalı'nın talihini çevirecek olan bu konunun çözüme kavuşturulması kolay olacaktır. Konunun sahibi Millî Parklar değil Su İşleri Genel Müdürlüğüdür. Bu konuyla ilgili irtibatımız da yine devam edecektir sayın genel müdürle.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Ayrıca taş ocaklarının hem sağlığı etkilediğine hem de ormanlarımızı tahrip ettiğine işaret etmek istiyorum. Bu konuda Bakanlığın Antalya'da taş ocaklarını verirken dikkat etmesini, duyarlı olmasını diliyoruz. Çünkü, taş ocağı sahipleri, taş ocağı yapmak isteyenler hazır yolu olan, elektriği olan, suyu olan alanları seçtiği için orman alanları içindeki yerlere işaret etmekte, Antalya'nın yerel idareleri de buna müdahil olamadığı için Ankara'dan sürekli taş ocağı ruhsatı verilmektedir. Antalya'da bu konuda büyük tahribat olmuştur.