| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 21 .01.2015 |
ÜLKER GÜZEL (Ankara) - Değerli arkadaşıma ben de katılarak şu cevabı veriyorum: Aslında mükerrerlik yani bir çalışmaya başladığınız zaman belki süre uzun sürer ama dört başı mamur tam bir çalışmayı ortaya koyabilmek için süreyi düşünmeden bu çalışmayı tamamlamak en doğru yöntemdir. Ama bizde olmadı. Bu gerçeği ifade etmek istiyorum.
Biraz önce söylediğim gibi devletin kamu kurumları bünyesi içinde, Başbakanlık bünyesi içinde, önce Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesi içinde kadınla ilgili bir kronolojiyi çıkarınca görüyoruz. Sonra Başbakanlık bünyesi içinde kadının statüsünün düzenlenmesi şeklinde bir genel müdürlüktü. Daha sonra bakanlık kuruldu, daha sonra Meclisimizde bu tip kadına yönelik şiddeti araştırma komisyonu, İnsan Hakları Komisyonu bünyesi içinde. Şimdi Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonumuz, şimdi de bu şekilde böyle bir komisyonu kurduk.
Aslında, ben bu duruma üzülüyorum. Neden üzülüyorum? Her sene yeni bir şey yapmak yerine bütün kurumlarıyla, bütün mekanizmalarıyla oturmuş bir müesseseyi çalıştırsak bu mükerrerlikler olmaz diye düşünüyorum. Koordinasyon çok önemli bir şey. Bu koordinasyonu ve sorumlulukları yürütebilmek için de birlikte çalışmak, hedefleri birlikte tespit etmek. İşte, bunun için ben plan ve programdan bahsetmiştim. Zannediyorum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız bu eylem planını oturttular. Açıkladıkları takdirde herhâlde öğreniriz. Bu plan ve program çerçevesinde bu koordineli çalışmayı gerçekleştirebiliriz. Şu anda Komisyonumuz açık kalan bu hususları gerçekleştirebilir. Bu şekilde yapılanları, yapılamayanları ve yapılması gerekenleri el birliğiyle geleceğe taşıyabilirsek çok daha iyi olur diye düşünüyorum.
Bir envanter çalışması şart, yurt dışı, ülke içi, uluslararası alanda. Ama şunu da ifade edeyim: Birleşmiş Milletler bile âciz kalmış. Onların dahi verilerinde çok detaylı bilgiler yok. Onları ciddi boyutta karıştırdım ama çok ciddi verileri elde edemedik. Sadece "Ben fon kurdum, bu fondan şu yardımı yaptım, sen ülke olarak şöyle bir proje uygula, al bu fonu kullan." diyor. Olmamalı işte çünkü o devletin, o ülkenin, o halkın bir sosyolojik kültürel yapısı vardır. Acaba bunu nasıl görüyorum? Yani ülkelerin bir sosyokültürel ekonomik yapılarının bu çerçevede konması lazım. Kadının, erkeğin, bu aile müessesesinin geleceğe taşınması ve toplumda bir en küçük birim olarak kalabilmesini sağlam oturtabilmesi için alması gereken tedbirler vardır, önlemler vardır. Farklıdır, ülkeler açısından birbirinden farklıdır.
Onun için tabii bizim yurt dışına giden işçilerimiz, vatandaşlarımız anlaşmada ayaklarının yere basmasında zaman geçiyor. Kolay değil farklı bir topluma ayak uydurabilmek.
İkinci sorunuz bilişimle alakalı. Tabii efendim, o kadar süratli bir değişimin içindeyiz ki bizler bile ayak uydurmakta zorlanıyoruz. Yani bir zamanlar ben bürokraside bilgisayar öğrenmeye çalışırken benim 5 yaşındaki torunum elindeki o bilgisayarı çok rahat kullanabiliyor. Yani bu değişimin içinde birtakım sosyal ve kültürel problemlerimizi çok iyi değerlendirmemiz gerekecek. Hızlı bir beyin akışı gerekiyor galiba.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Yani bunun da incelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
ÜLKER GÜZEL (Ankara) - Evet, kesinlikle. Bu iletişimin kopardığı hızlı değişimin... Bakıyorum, ailede herkesin elinde birer telefon, herkes elindeki telefonu karıştırıyor. Hâlbuki biz sohbet ederdik, problemlerimizi anlatırdık, ailemizle bunları paylaşırdık. Üstüne televizyon, medya giriyor. Medya çok önemli. Medyanın programlarının kalitesi çok önemli. Yani toplum öyle bir etkileşim altında kalıyor ki bu bocalama normal diye düşünüyorum ama tabii ilim adamları, ben bu konuda ihtisas sahibi değilim ama, böyle olması gerektiği şeklinde düşünüyorum.
Teşekkür ederim.