KOMİSYON KONUŞMASI

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Hocam, çok teşekkür ederiz. Ben de bir tıp doktoruyum.

Şimdi, biz bu tıbbi ve aromatik bitkilere başladık başlayalı benim kafamda çözemediğim bir problem var. Şimdi çok da güzel anlattınız. Afyon alkaloidleri bunlar ağrı kesici olarak kullanılıyor, gül kozmetikte kullanılıyor ama kekik deyince her şey karıştı. Şimdi, baş ağrısına da karın ağrısına da antibiyotiktir, antitümöraldir, her şeye etkili gözüküyor. Hani bize, vatandaşlara bu tür şeyler yani normal formülüze edilmiş ilaçlar yerine bu şekildeki ilaç gibi etki gösteren şeyler tarif edilirse vatandaşların yatkınlığı daha fazla. Madem diyelim antitümöral etkisi var kekiğin yani buna göre formüle edilmiş bir tableti var mı ya da enjektabıl bir formu var mı ya da bir pomadı falan var mı, böyle bir kullanım var mı?

Bir de bunları anlatanlar -sizi tenzih ederim- böyle işi bir de sağlık yönüne dayandırarak "Şu hastalığa iyi geliyor." deyince bunların biraz daha albenisi artıyor. Mesela ada çayını içiyoruz tamam, "Ada çayı hamilelikte süt salgısını artırıyor." dediniz, bu bayağı kafa karıştırıcı bir şey ama defne yemekte kullanıyoruz, olabilir, anason belli, ıhlamur belli. Bunlar daha çok gıda takviyesi gibi duruyor, tek başına kullanarak ya da bir gıdanın içerisinde ama bunlara böyle bir ilaçmış havası verince işler çok karışıyor. Bizim ilaçlarda Faz I var, Faz II var, Faz III var, Faz IV var, böyle çalışmalar var yıllara baliğ ve bazı ilaçlarda milyar dolarlara varan masraflar yapıyorlar. Sizce burada bir çelişki var mı?

PROF. DR. KEMAL HÜSNÜ CAN BAŞER - Sayın Vekilim, teşekkür ederim bu konuyu açtığınız için, sizinle aynı fikirdeyim. Dikkat ettiyseniz ben konuşmamı yaptığımda yaptığımız akademik çalışmaların sonuçlarını verdim. Bu sadece bizim değil, şu anda dünyada kekik ve kekiğin ana maddesi olan karvakrol üzerinde yapılmış binlerce çalışma var. Şimdi burada ben "Bunu bu şekilde kullanın edin." filan gibi bir tavsiyede bulunmadım dikkat ettiyseniz, sadece sizlere bu yapılmış çalışmaların sonuçlarını özet olarak verdim ama şunu size söyleyeyim: Kekikle ilgili, kekik yağıyla ilgili mesela bugün en çok kullanım nerede biliyor musunuz? Hayvancılıkta. 2016 yılında Avrupa'da tavuk ve diğer hayvanlarda antibiyotik kullanımı yasaklanınca bütün firmalar yeni bir arayışa girdiler ve o arayış içerisinde bu uçucu yağların çok iyi antimikrobiyal etkilerinin olduğundan dolayı kullanılabileceğini düşündüler, biz de dâhil olmak üzere yüzlerce çalışma yapıldı. Mesela bizim yardımcı olduğumuz bir firma var İzmir'de, bu bir ürün çıkarıyor ve bu ürünü satıyor yani tavuk yemlerine katıyorlar bunu ve hem tavuklarda kesim süresini azalttığı hem de yumurtalık tavuklarda yumurtanın ağırlığını 1 gram kadar artırdığı gibi sonuçlara varıldı ve bugün pek çok firma Avrupa'da bunu alternatif olarak kullanıyor ve tescillettiriyor tabii bunları kabul edildikten sonra.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Yani o zaman şöyle mi bahsetmek lazım Sayın Hocam: Yani bunların böyle bir etkisi olduğu biliniyor ama şu anda tıbbın hizmetine böyle bir şey sunulmamıştır, böyle mi demek lazım?

PROF. DR. KEMAL HÜSNÜ CAN BAŞER - Evet, evet diyebiliriz tabii.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

PROF. DR. KEMAL HÜSNÜ CAN BAŞER - Ama şu var: Ya pek çok firma bu konuda çalışma yapıyor. Şimdi, taktir edersiniz ki o Faz I, Faz II, Faz III klinik çalışmaları yapmak muazzam parayı gerektiriyor.

ERKAN AYDIN (Bursa) - Zaman...

PROF. DR. KEMAL HÜSNÜ CAN BAŞER - Zaman ve para yani en az yirmi yıl ve 2 milyar dolara kadar varan rakamlar gerekiyor. Şimdi, ona da herkes giremiyor. Büyük ilaç firmaları niye bu işe girmiyor? Şundan dolayı girmiyor: Doğal bir ürünü patentliyemiyorsunuz yani sadece bir aplikasyon patenti alabilirsiniz, o da herhangi bir kullanım, özel bir kullanıma yönelik olabilir veya herhangi bir türevini üretirsiniz o moleküllerin, ona patent alabilirsiniz ama bunlar da halkın çok iyi bildiği bitkiler olduğu için herkesin bunun patentini alanın mahkemeye vermesi lazım. Böyle bir riske girmemek için yapmıyorlar, yoksa etkili olmadığı için değil. Bunlar gerçekten son derece etkili bileşikler, taşıyan yağlar ve benim kanımca bir ilacın henüz üretilmemesinin sebebi o olabilir diye düşünüyorum.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Ama Hocam, şimdi böyle dediğiniz zaman, diyelim bir solunum yolu enfeksiyonu, "Kişi bundan 3 öğün günde her öğünde onar gram içerse hastalığı iyileşir." gibi bir şey söylüyorsunuz.

PROF. DR. KEMAL HÜSNÜ CAN BAŞER - Yok efendim öyle bir şey demiyorum, öyle bir şey demiyorum efendim. Öyle anlaşıldıysam özür dilerim.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Ama Hocam "Bir tarafın bu antibiyotiktir, böyle kullanıldığımızda etkendir." ondan sonra ikinci hamle gerekiyor.

PROF. DR. KEMAL HÜSNÜ CAN BAŞER - Efendim bakınız, Sayın Vekilim, ben bir akademisyenim, ben kırk yıldır araştırma yapan bir insanım ve yayınlarımı yapıyorum, uluslararası dergilerde yayınlanıyor bunlar, kongrelere gidiyoruz orada bunları sunuyoruz, tartışılıyor, bize de sorular soruluyor, cevaplıyoruz, anlatabiliyor muyum? Yani biz oralarda gidip de "Bunu için, bunu yiyin." Böyle bir şey demiyoruz ki. Bizim yaptığımız çalışmalar akademik çalışmalar. Takdir edersiniz ki bir ilaç geliştirmek için zaten yapılacak ön çalışmalar bunlardır. Ama herhangi bir müteşebbis bize gelirse "Ben bundan ilaç üretmek istiyorum." derse kendisine memnuniyetle yardımcı oluruz. Neyle yardımcı oluruz? Akademik bilgimizle, birikimimizle yardımcı oluruz.

Sağ olun.