KOMİSYON KONUŞMASI

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Çok teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Bakan, çok teşekkür ederim. Ben sizin yirmi yıl önceki hâlinizi hatırlıyorum medyadan, maşallah değişmemişsiniz.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Teşekkür ederim. Bu yağlar sayesinde bakın. (Gülüşmeler)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sizin o vakitler çıkarmaya uğraştığınız nereden buldun yasası çıksaydı belki şu anda Türkiye çok daha farklı olurdu, o da benim bir üzüntümdür.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Teşekkür ederim, sağ olun.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Şimdi gelelim günümüze.

Şimdi, Sayın Bakanım, bir ilacın çıkması için faz 1, faz 2, faz 3 çalışmaları var. Bunda hayvan deneyleri, insan deneyleri, toplumda genel olarak değerlendirilmesi var ve yuvarlak hesap da bu iş için ilaç firmalarının harcadığı 1 milyar dolar civarında bir paradan bahsediliyor. Geçen senenin başında bizim burada en çok sıkıntısını çektiğimiz şey, bu ilaçların tıbbi olarak kullanılması. Sağlıkta büyük bir pazar var ve bir bitki ya da herhangi bir ürün ilaç kılığına sokulduğu zaman çok değer görüyor, çok para kazandırıyor gibi geliyor bana, belki de yanılıyorum.

Ben Ziya Özel'in zakkum işini o vakitlerden de hatırlıyorum. O zamanlar devrin Millî Savunma Bakanının bir yolsuzluğu olmuştu ve bu adamı "prime-time"da çıkardılar ve yirmi dakika zakkumdan bahsetti. Eğer ki o zamanki idareciler zakkumun hakikaten önemli olduğunu... Bir şeye varmak istiyorlarsa bunun yöntemi tabii ki bu değildi. Sağlık Bakanlığının elinde pek çok yöntem var, pek çok üniversite hastaneleri var. Bir şekilde bunlar, böyle medyatik değil de bilimsel kanala sokulup bunun ortaya çıkartılması lazımdı.

Böyle olduğu zaman ne oluyor? Şimdi, dediğim gibi, biz burada, ben şahsen bu Komisyonda en çok bundan zorlanıyorum, işte "Şu ilaç baş ağrısına iyi geliyor, şu ilaç hamile kalmaya neden oluyor, şu ilaç kansere iyi geliyor." falan, böyle dendiği vakit... Örneğin, hanımların 35 yaşından sonra doğurganlıkları düşer ve hanım eğlendi, "Üç yıl, beş yıl şu otu kullandım, bu tedaviye gittim, şu kaplıcaya gittim, bu kaplıcaya gittim." deyip 35 yaşı geçirdikten sonra 35 yaşından önce yüzde 40-50 olan gebe kalma ihtimali düşüyor yüzde 15-20'ye. Ya da "Şu ilaç kansere iyi geliyor, sen bu ilacı kullan." deyip de vatandaş onunla oyalandıktan sonra geliyor biraz daha hastalığı ilerlemiş olarak. Bu ilaçlar bu bitkilerin içerisinde vardır mutlaka ama bunların araştırılması lazım. Bizim alıştığımız, siz deminden beri bahsediyorsunuz, "Batı'ya gönderdiğimiz zaman şuna bakıyorlar, buna bakıyorlar, organik değilse kabul etmiyorlar." diyorsunuz, onların tarzında bu bitkiler araştırılsın ki tabii ki içinde böyle bir etken madde varsa tıbbın hizmetine sokulsun, buna kimse bir şey diyemez ama dediğim gibi ortaya çıkan her tıbbi bitkiyle ilgili de "Bu şuna da iyi gelir, buna da iyi gelir." dediğiniz zaman bu biraz kafayı karıştırıyor.

Bir de hakikaten bizim hep görev süremiz üç ay ama öyle şeyler anlattınız ki insan depresyona giriyor bunun altından nasıl kalkacağız diye. Tabii ki ufuk da açılıyor ama demin Sayın Hocamın anlattıklarından da kafamda bazı şeyler oluştu. Tabii ki onların ışığında ve sizin de anlattıklarınız ışığında yine bu Komisyon bazı kararlara varacaktır, memlekete faydalı birtakım işler yapacaktır.

Teşekkür ederim.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Estağfurullah.

Hocam, bu faz 1, faz 2 vesaire gibi ilaç analizlerinin falan hepsini ilaçlar açısından asla yadsımıyoruz, ona bir şey diyecek hâlimiz yok. Bunlar geleneksel olarak zaten binlerce yıldan beri bu işlevi görmüş olanlar. Yeni bir şey yok ortalıkta. Burada sadece eğer daha sonraki bu üretim teknikleri falan filan nedeniyle farklı bir şey çıkıyorsa yani toksik etki yaratan herhangi bir şey oluyor ise ona bakmak gerekiyor. Buna bakacak olan da hiçbir zaman üretici firmalar değil. Onun için diyorum, bir kurum bu ürünü getirecek, kantaron yağı mı, "Hiperisin oranı binde 5 olacak, daha aşağısı olmayacak. İçerisinde -oraya yazmıştı hocalar- ağır metaldi, ıvırdı, zıvırdı, falan filan, pestisit, ilaç kalıntısı gibi şeyler kesin olarak olmayacak." diyecek, o da olmayacak, ondan sonra çok gönül rahatlığıyla, "Ya, alın, kantaron kullanın, yaralara sürün." diyecek.

Rahmetli babam beyin kökü enfarktüsü geçirdi, hastaneden çıkartamadık, yutma ve konuşma yeteneği yoktu, sırtında inanılmaz yaralar açıldı yoğun bakımda yatarken. Ciddi, kuyruk sokumunda delik açıldı neredeyse yoğun bakımda dikkat edememişiz diye üç haftada. Çıkardık. İlaçla tedavi etmeye çalışıyorlardı, hemen engelledik; kendi yaptığımız sabunla temizledik, kantaron yağımızı sürdük. Beş günde hiçbir şeyi kalmadı. Bu benim gözümün önünde oldu.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Şimdi, Sayın Bakanım, bu sizin gözünüzün önünde olabilir ama ben 1965 yılına kadar -hatırlıyorum- bizim köyde kadınlar kil yerlerdi. Bu daha sonra anlaşıldı ki demir eksikliği anemisi... Bu insanlar binlerce yıl bu kili yediler kanındaki kansızlık önlensin diye ve anlaşıldı ki bu karaciğer hastalığı yapıyor, dalak hastalığı yapıyor ve kansızlığı önlemiyor. Hani "Binlerce yıl insanlar bunu kullandı, bu tecrübe var." derseniz bence bu çok itibar edilecek bir şey değil. Ama şunu deyin lütfen: "Bunlar tamam, ben böyle gözlemledim, tamam, doğrudur, bunlar bilimsel olarak araştırılsın, ispat edilsin ve uygulamaya çıksın." Eğer bu safhadan geçmediyse yani binlerce yıl bu böyle gidiyor, biraz havada kalıyor bence.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Valla geleneksel ilaç olarak herhangi bir şeyi kabul edip etmeme olayı farklı bir olaydır zaten. Yani şimdi de doktorlarla falan konuşuyorsunuz, çok net olarak, "doktor ilaçları" denilen bir kavram var. Her şey doktor ilacıyla tedavi edilir. Hayır efendim, doktor ilacıyla tedavi edilmez, hatta saflaştırılmış maddelerle de edilmez çünkü bu bitkilerin içerisinde bunlar öyle bir denge içerisinde veriliyor ki -doğada böyle bir olay var- birisinin zararını birisinin faydası telafi ediyor ya da ikisi bir araya geldiği zaman etken oluyor. O nedenle bu geleneksel ilaçların hepsi bu şekilde gelmiş. Yani elli yıl boyunca da bu olmuş. Tek başına kil yedirmek, eğer gerçekten bu konuda hiçbir analiz falan yoksa...

Kantaron konusunda, iki tane temel etken maddesi var, hiperisin, hiperkrom. Bu ikisine bakmak zor bir olay değildir ki. Bunlarla tedavi oluyor, bunların da nasıl tedavi ettiği biliniyor. Şu anda Almanya'da hiperisin hapları satılıyor, hap olarak satılıyor ve doğal, sinirsel tedaviler için kullanılıyor. Bu, oralarda tamamen bunun içerisinden çıkartılmış ürün olduğu için söylüyorum bunu. Yoksa oturup da "Bilmem şu otu yiyin, bilmem şunu için." falan denildiği zaman "Onu da yapsınlar." falan asla denmiyor. Burada kalkıp da geleneksel ilaç grubuna girdiği andan itibaren sayılacak olan ürün çok azdır zaten.

"Çörek otu" diyorsunuz, kimse yapmasın bunu, bakanlık yapsın, bir kurum yapsın, birisi yapsın, desin ki: "Çörek otunun içerisinde kesin olarak timokinon maddesi bulunacak, şu oranda bulunacak." "Böyle bir şey yoksa bunu kimse yemesin." diyecek zaten. Onun denetimini de kim yapıyorsa yapacak, bulmuyorsa durduracak derhâl. Ama bunu yaptığı zaman da ya "Çörek otunu siz gerçekten yiyin, şu, şu şu işlere gayet iyi geliyor; mide yaralarını hallediyor çörek otu yağı." diyecek. Bunun için klinik test de yaptırabilir, yapılabilir de, yapılsın zaten ama herkes bir şey üzerinde bir klinik test yaptırmaya kalksa, sadece sigorta bedeli 800 bin lira falan tutuyor, hem de çok sıradan bir olayın -hani denekleri sigorta ettiriyorsunuz ya- bunun altından kimse kalkamaz. O nedenle "Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili ürünler gelişmez." demeye çalışıyorum. Yoksa herkesin dediğine falan şey yapılmasın. Gerçekten dalga geçildi şu yapıldı, bu yapıldı, vesaireler yapıldı şimdiye kadar. İnsanlara diyorsunuz ki bu, istediği kadar dalga geçilsin.

Bunların hepsi şehir efsanesi, büyüyerek gider, kesin kabul ediyorum dediğinizi ama bu iş kantaron olursa ben şehir efsanesini aşacak değerli örnek olaylar biliyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bizim Komisyonda 4 tane doktorumuz var, 3 tane eczamızı var, 2 tane orman mühendisi, 1 gıda, 1 hukukçu. Şimdi, bu konuda ilk günden bu yana böyle şeylerle karşı karşıya...

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Ben her gün yüzlercesiyle karşılaşıyorum yani doktorlar kesin kabul etmiyor. Aynı arkadaşıma, genel cerrah, profesör "Ya babam iyileşti bak, görüyor musun arkadaş." diyorsun...

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bakın, Sayın Bakanım, siz bu işleri zaten biliyorsunuz ama hâlâ bunu niye böyle diyorsunuz, anlayamıyorum.

Şimdi, tıpta en kuvvetli, en değerli araştırma prospektif yani önceden planlanmış çift kör randomize çalışmadır. Mesela diyelim aynı yaşta, 50 yaşında, şu kadar kiloda, şu kadar erkek tarafa, ona denk erkek bir tarafa. Bir tarafa kantaron yağı verirsiniz bir tarafa da gümüş nitrat verirsiniz yani yanık tedavisiyse konu ve sonuçta dersiniz ki hatta bir de kontrol yaparsanız daha iyi olur, hiçbir şey vermediğiniz bir hasta grubu olmasında da fayda var çünkü ilaçların plasebo diye bir etkisi var, bu aşağı yukarı yüzde 20 kadar etki gösterir, yani üç grup yaparsanız daha iyi olur, hadi onu geçtik iki grup yapın, kantaron yağıyla gümüş nitratı karşılaştırın. Deyin ki: "Tamam bu." ve bu da yayınlansın, dünyaya geçsin, buna diyecek bir şey yok.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Ben de aynısını söylüyorum. Bu yapılsın, hiçbir sakıncası yok.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Yapılsın.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Hatta çok da geç kalındı, yapılsın. Ama bunu oturup da bizim gibi insanlardan falan beklememek gerekiyor.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Hayır sizden bekleme anlamında değil ama siz de bunu lütfen böyle öne çıkarmayın.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Hayır çıkartırım. Ben kantaronu da, çörek otunu da, buğday rüşeymini de inanılmaz derecede, sonuna kadar savunacağım, savunuyorum da. Ben oturup da insanların tüp bebek diye milyarca lira harcamasına kesin tahammül edemiyorum. Ya kardeşim bir ay boyunca şunları ye, ondan sonra git yaptır tedavini.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Bakanım, yani kadının tüpleri kapanmış, ne olacak, buna ne vereceksiniz?

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - O ayrı.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bu ayrı olur mu canım? Kocasının spermi yoksa, yumurtalıklarında yumurta kalmadıysa, 30 yaşında menopoza girdiyse, onu verseniz ne olacak, bunu verseniz ne olacak? Ondan sonra zaman geçecek bu kadın hiç hamile kalamayacak, yüzde 5 şansı varsa onu da götürüyorsunuz.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Peki, bir aylık bir şeyin ne sakıncası olabilir?

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bir aylık şeyin bir sakıncası olmaz ama şöyle bir suistimal var orada; biraz bir şey bunu kullandın, dediğim gibi ilaçların yüzde 20 plasebo etkisi var. Böyle örneği de çoktur. Mesela iyi bir yerden açtınız, ben de kadın doğumcuyum. Mesela hastaların çocuğu olmayınca bir stres altındadır ve hormon dengesi bozuktur, hasta hamile kalamaz, gider bir evlatlık alır, evlatlık aldıktan sonra hamile kalır çünkü streslerden kurtulur, artık her şey normale döner, bunların örneği var. Ama hastaya: "Senin çocuğun yoksa git bir evlatlık al, çocuk sahibi olursun." diyebilir misiniz?

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Bunu diyemezsiniz. Ancak psikolog bunu diyebilir.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Psikolog da diyemez, onun sorumluluğunu kimse alamaz.

TABİA DOĞAL DESTEK ÜRÜNLERİ ARAŞTIRMA SANAYİ VE TİCARET AŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEKERİYA TEMİZEL - Niye diyemesin?

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Niye canım, şimdi her evlatlık alan da çocuk sahibi olmuyor ki. Kocasının spermi yoksa ne yapacaksınız?