| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .01.2015 |
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şimdi, değerli arkadaşlar, 5'inci maddede değişiklik yapıyoruz, 3213 sayılı Kanun'un 5'inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapıyoruz. Bu kanun beş fıkradan oluşuyor. Dördüncü fıkrasının son cümlesi "Devir ve intikal işlemlerinin ne şekilde yapılacağı yönetmelikle belirtilir." diyor. Bu dördüncü fıkra, herhâlde bu sadece dördüncü fıkradaki hak ve vecibelerin miras yoluyla devir ve intikalini, sadece onu kastetmiyordur zannediyorum, bütün devir ve intikal işlemlerini kastediyor olmalı ama bu yazım şekliyle dördüncü fıkra sadece bu veraset yoluyla olanları kapsıyor gibi bir yazım şekli var, hâlbuki bu ayrı bir paragraf olarak yazılsaydı, bir fıkra olarak yazılsaydı daha net anlaşılırdı diye düşünüyorum. Yani "Devir ve intikal işlemlerinin ne şekilde yapılacağı yönetmelikle belirtilir." diye buradaki cümlenin maddenin tamamını kapsadığını düşünüyorum. Sayın Susam'ın da tereddütlerini izale edecek bir cümle bu. Ama bu yazım şekliyle siz bu sadece miras yoluyla devirleri mi kapsayacak?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MÜSTEŞARI METİN KİLCİ - Hayır, miras yoluyla devirlere ilişkin ayrı bir maddede düzenleme var, kapsamlı düzenleme var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - O zaman, bu bütün devir ve intikal işlemleri yönetmelikle belirlenir, usul ve esasları. Öyle değil mi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MÜSTEŞARI METİN KİLCİ - Miras yolu dışındaki... Yani miras yoluyla devre ilişkin ayrı düzenlemeler var kanun içerisinde.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - "Ne şekilde yapılacağı" lafı çok hoş değil. "Usul ve esasları" denilse çok daha güzel olur bu cümle yani "Ne şekilde yapılacağı." Çünkü "Ne şekilde" dediğimizde sadece bürokratik şeyler mi, yoksa kim devralabilir, kim devralamaz, nasıl olur... Usul ve esaslarını bir yönetmelikle belirleyin. O zaman Sayın Susam'ın tereddütleri de burada izale olmuş olur.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MÜSTEŞARI METİN KİLCİ - Esasen usul ve esasların kastedildiği açık, bu da nitekim bununla ilgili yönetmeliğimizde var. Yönetmelikte bu usul ve esaslar da belirtilmiş durumda ama kanunun o kısmına o maddeyi değiştirmek yerine sadece burasının değiştirilmesiyle iktifa etme yolunu seçtik.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yani burada şu anlaşılıyor: Burada dediğim gibi konuştuklarımız tutanaklara geçiyor. Zaten devlet yönetiminde keyfîlik olmaz Sayın Susam. Yani şuna verdim, şuna vermedim, böyle bir şey yok. Bir de bu bütün bu uygulamalar...
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Devlet yönetiminde bugüne kadar keyfîlik yoktur kuralı vardır ama olmuştur.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bütün bu uygulamalar idari yargıya tabidir, herkes hakkını idari yargıda da arayabilir. Yani şuna müsaade etti, buna müsaade etmedi... Böyle bir şey olacağını düşünmüyorum. Anlaşılıyor ki yani bu tip konularda çok şey yapmak istemiyorum ama yani birileri sadece çantacılıktan para kazansın istenilmiyor. Yani hakikaten bu işi yapanlar yapsın, alsın versin. Birileri yani bu çantacıları bir kenara...
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - MİGEM çantacıları ayıramaz mı?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ayırır elbette, niçin ayırmasın. Yani ben size başka bir şey söyleyeyim: Yani Başbakanlık genelge çıkarıp "Yetkileri ben aldım." dediği gibi Bakan da her an bir genelge çıkarıp "Yetkileri ben aldım." diyebilir bu konuda ama yani...
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - O zaman devlette keyfîlik olmaz mı?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yani şimdi öyle de çözülür ama bunu böyle çözmeyi uygun görmüşler ki zannediyorum... Tamam, bunlar ciddi kontrol altında yapılacak şeyler. Buradan birileri farklı bir şekilde bir menfaat elde edemeyecek.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Tersini düşünün Sayın Kacır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nedir o?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Yani keyfîlik olacağını düşünün.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Olabilir mi?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Olabilir yani.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Olur mu öyle şey yani? Hayır, devir, intikal işlemlerinin ne şekilde yapılacağı yani usul ve esasları belirlenmiş bir şeye nasıl keyfîlik... Nasıl keyfîlik olur, böyle bir şey olur mu? Her idari karar da bir yargı denetimine tabidir.
BAŞKAN - Sayın Susam...
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - Sayıştay da çalışmıyor artık.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bu çok konuşuluyor arkadaşlar, bir de üzerinde hiç durmuyoruz, geçiyoruz yani ama yer ediyor, konuşuldukça yer ediyor. Şu Sayıştay meselesinde eskiden Sayıştayın denetlediği ve rapor verdiği hususların aynısı, bire bir, yüzde yüz yapılırken bizim getirdiğimiz yasayla ilave denetimler verildi Sayıştaya. Bu ilave denetimleri yapabilmesi için de kamunun sisteminin ona göre kurulması, kurgulanması lazım. Bunda bir aksama oldu. Sayıştayda eskiden yapılan denetimlerden geriye düşülmedi. Eskiden yapılan denetim 100 ise biz 200 istedik, şu anda 150'ye, 170'e ulaşmışız.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - Raporlar gelmiyor kaç senedir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Gelmeyen rapor... Eskiden gelen raporlar değil, eskiden gelen raporlar geliyor, bizim yeni görev verdiğimiz raporlardan bir kısmı kamu sistemini ona uygun hâle getiremediği için gelmiyor. Eskiden 100 geliyordu, biz şimdi 200 getirir arkadaş dedik, gelen 170; böyle.
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - Hayır, gelen 25.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - 25 değil, belki 125 dersin. 100 bir kere geliyor, eskiden gelenin aynısı geliyor, ilave istenileni kamu düzenini ona göre kuramadığı için... Yani diyor ki: "Şu tabloyu şu şekilde ver." O da diyor ki: Ya ben sana o tabloyu o şekilde vereyim de, benim sistemim ona göre ayarlanmış değil, bilgisayar uzmanlarım çalışıyor, program uzmanlarım çalışıyor, bu onu o hâle getirdiğinde ben sana bunu verebilirim." Sorun budur, başka bir şey değildir. Yani eskiden gelen rapor aynen geliyor, şimdi daha fazlası geliyor ama tam istediğimiz manada olabilmesi için bu gelişmenin sağlanması lazım yani uyumun temin edilmesi lazım. Bu konuda da kurumlar aralarında görüştüler, bu uyumu temin edecek çalışmayı yaptılar.