| Komisyon Adı | : | (10 / 361, 405, 406, 407, 410) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi temsilcilerinin yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 12 .06.2019 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Başkanım, her iki hocaya da çok teşekkür ederim.
Siz bize demiştiniz ki "Yeter ki pazar olsun, bunları satarsınız." Sayın Kırmızıbekmez dedi ki "Mal olsun yeter ki, pazar bulursunuz." Biraz kafamız karıştı. Çok teşekkür ederim, tabii bu işin esprisi.
Şimdi, Sayın Hocam, dediniz ki: "Abartılı, bilimsel olmayan, kanıta dayanmayan mal piyasaya sürülmemeli."
PROF. DR. HASAN KIRMIZIBEKMEZ - Yani pazarlama stratejisi olarak onların uygulanmaması gerekiyor.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Şimdi burada ne olacak, iyi bir laboratuvar mı kurulacak, bunu nasıl standardize edeceğiz? Mesela kekik, nasıl standardize edeceğiz bunu?
PROF. DR. HASAN KIRMIZIBEKMEZ - Bununla ilgili bir laboratuvarın olması lazım yani tüm bu analizlerin yapılabildiği Türkiye'de tüm tıbbi ve aromatik bitkilerin farmakopelerde geçen veya diğer istenen bu kalite analizlerinin yapıldığı laboratuvarların kurulması için yatırım yapılması lazım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Türkiye'de bu laboratuvarlar yok mu?
PROF. DR. HASAN KIRMIZIBEKMEZ - Parça parça var ama tüm laboratuvarlar tüm analizlerin hepsini aynı anda yapamıyor bildiğim kadarıyla.
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA - Ya, şurada ben bir şey ekleyeyim şöyle: Şimdi, kekiği ihracatçıya ham hâlde gönderebilir. Bunun birim fiyatı 1 lira diyelim, tamam mı? Ama siz bunda işte ilaç...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - İlave ettikçe, evet.
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA - Gıda analizi için bir şey yaptırırsanız bunun birim fiyatı 3-4 liraya çıkar. Uçucu yağını, bilmem ne maddelerini elde ederseniz 20-30 liraya çıkar. Yani bu şekilde. Şimdi biz elimizdeki bir malı en ucuzdan mı vermeliyiz, hak edişiyle en yüksek değerinden mi vermeliyiz? O hâlde bizim işte bahsettiğimiz gibi markalaşma yapmamız gerekiyor yani diyelim ki nasıl... Şimdi, hiç Alibaba'ya filan girdiniz mi, yahut Hint şeyine girdiniz mi? Orada kilosu 1 dolarla 5 bin dolar arasında mal var, aynı ürün. Neye göre? Yani dediğimiz gibi, analiz yapılmamışsa, ham ürünse, içerisinde ne kadar pislik şey varsa o 1 dolar ama siz en yüksek kalitede, bütün... Çünkü bir kekikte nedir şey? İşte ham şey yapıyorsanız yani kekik olarak düşündüğümüzde tarım ilaçları, çevre toksinleri, bilmem, diğer ağır metal filan gibi riskler, mikrobiyolojik şeyler. Bunları analiz yaptığınızda birim yükseldi. Siz harcamanızı yükselttiniz hem de parayı da yükselttiniz. Dolayısıyla diyeceksiniz ki arkadaş, bu var 1 dolar ama şöyle olduğunda da 50 dolar. Şimdi, şu alandan elde ettiğimiz kekiği 1 dolara mı satmalıyız, 50 dolara mı satmalıyız? Hâlbuki bunu bilinçsiz "Mal ihraç ediyorum." diyen kişi yaptığında kaç ton ben kekik ihraç ettim ama siz onu Türkiye'nin mal varlığından yiyorsunuz çünkü o alandan ben 50 dolar kazanabilirim, 500 dolar kazanabilirim. Yani burada markalaşma derken o önemli olan.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Şimdi, tabii ki burada sizin söylediklerinizin hiç itiraz edilecek bir yanı yok yani a'dan z'ye doğru. Ama sanki bilim adamları biraz karamsar olurlar gibi.
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA - Ben hep optimistim, benim meslek hayatımda kırk yedinci yılım, hep iyimserimdir.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bizim zamanımızda Ekrem Bey'in dersinden geçen eczacılık fakültesi öğrencileri derdi ki: "Biz artık mezun olduk." Kulakları çınlasın.
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA - Benim dersimden de şimdi öyle oluyor.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Tahmin ediyorum.
Şimdi, Sayın Hocam, çok verenden çok isterlermiş. Siz diyorsunuz ki: Tabii ki benim işim budur, işin farmakoloji tarafıyla ilgili bunları yaptım, benim işim tamam. Ama mesela ki sığlanın mutajen olmadığını ispat etmişsiniz, bu da tabii ki büyük bir bilime ya da Türk ekonomisine -pratik değerlendirirsek- katkı. Hani, biz sizden bundan sonra da işte sığlayı şu şekilde değerlendirelim deyip böyle ne bileyim, bunu yapacak yatırımcılara yol göstermenizi, işte ne bileyim ben, nasıl işlenirse onları yapmanızı falan da bekleriz.
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA - Tabii, ben her zaman yapıyorum. Benim yani yaptığım formülasyonlar vardır piyasada çünkü maalesef Türkiye'deki bu besin desteği ürünlerini ele aldığımızda insanlar yurt dışına gidiyor, fuarlarda ambalaja göre mal seçiyor, getiriyor "Satarım." diyor. Hiç konuyla ilgisi yok ve ondan sonra satamıyor, elde kalıyor. Burada giden para nedir? Bizim paramız gidiyor. Hâlbuki burada gördüğünüz gibi, yani Nasreddin Hoca'nın helva yapma şeyi gibi her bir şey bizde var ama onu yapmak istemiyor çünkü uğraşmak istemiyor. Öteki işte hazır ürün. Hâlbuki kim... Hani bir ara Zeki Alasya'nın şeyi vardı KDV yeni çıktığında; şeyi çıkar, KDV'yi yaz, bilmem neyi yaz, onu topla, bunu bilmem ne yap, oraya git, şucuya yaptır... Onun yerine alırım koyarım, satılırsa satılır, satılmazsa satılmaz mantığı. Ama giden devletin parası, milletin parası.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Hani hocam şimdi, çam reçinesini ele alırsak tabii ki bu işler muhtemelen böyle gidiyor hani otomobil sanayine montajla başlamak gibi. Önce o çam ağacının reçine verdiğini bilmek lazım, onu almak lazım. Biraz satar, biraz kazanır, biraz kazanır. Kazandıktan sonra ürünün kaça satıldığını öğrenir, yani kademe kademe bu da yükselir gider. Bence burada çok karamsar olmamak lazım bilakis çam reçinesini siz biraz daha üretin falan diye teşvik etmek lazım.
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA - Biz her zaman elimizden gelen yardımı yapıyoruz ama yani şimdi, yardım derken mesela şunun analizini yaptırmanız lazım diyoruz, tamam mı? Analizi biz yapamıyoruz çünkü benim elimdeki alet şeyi sınırlı. Yapan laboratuvarlar var Yeditepe'nin de güzel bir laboratuvarı var bu konuda. Oraya gönderiyorsun. Oradaki fiyatı görünce analiz yapmaktan vazgeçiyor, hiçbir şey yapmıyor. Öyle bir şeydi. En minimumla ben en fazlayı kazanayım, o şeyde insanlar. Burada en son şeyimde vardı, idealist olmak önemli, tutkulu olmak önemli. Yani ben Japonya'da yaşadım uzun süre. Benim hocamın beni etkileyen çok güzel bir sözü vardır: "Biz Japonlar gelişmemizi devlet bana ne yapabilir değil ben devletime ne yapabilirim dediğimiz için." dedi ve ben de şimdiye kadar bütün benliğimle bu konuyu hep şey yapmışımdır.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederiz yani onda şüphe yok.
Teşekkür ederim.