KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı temsilcisine de teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, bu nükleer enerji konusu bizim üzerinde çok duyarlı bir şekilde durduğumuz bir konu. Biliyorsunuz, Türkiye yavaş yavaş nükleer enerjiyle ilgili adımlarını atıyor. Örneğin Akkuyu santralinin inşaatı söz konusu, başka birtakım ihalelerden söz ediliyor ve Türkiye'nin de aşağı yukarı önümüzdeki beş sene içinde enerji üretiminin önemli bir kısmını, zannediyorum yüzde 10'a yakınını nükleer enerjiyle sağlayacağı şeklinde bir hesaplama var.

Şimdi, bu anlaşma 1997 yılında imzaya açıldı ve 2011 yılında yürürlüğe girdi bu sözleşme. Dolayısıyla Türkiye'de de nükleer düzenleyici sistemin ana unsurlarından birisi olacak biz onayladığımız zaman. Ancak genel gerekçe bölümünün (d) ve (e) maddeleri dikkati çekiyor. (d) maddesinde deniyor ki: "Radyoaktif atıkların ortaya çıktığı ülkede bertaraf edilmesinin gerekli olduğu ancak bazı durumlarda, özellikle birkaç ülke tarafından ortak yürütülen projeler kapsamında ortaya çıkan atıkların bu ülkelerle anlaşma yapıldığı takdirde atığın ortaya çıktığı ülke dışındaki diğer ülkelerde de bertaraf edilebileceği," (e) maddesinde de "Kullanılmış yakıt ve radyoaktif atıkların sözleşmeye uygun bir şekilde idari, teknik ve düzenleyici altyapısı mevcut olan ülkelere gönderilebileceği, eğer taşıma tamamlanamaz ise gönderici ülkenin radyoaktif atık ve kullanılmış yakıtların yeniden ülkesine alınması için gerekli adımları atması gerektiği,"

Şimdi, bu kapsamda başka ülkelerce kullanılmış yakıtların ve radyoaktif atıkların Türkiye'ye nakli de mümkün hâle gelecektir, bu şekilde yorumlanabilir. Türkiye bu yakıtların 2 ülke arasındaki transferi esnasında geçiş ülkesi de olabilir. Bu hususlar açıkçası bizim ülkemizin güvenliği açısından önemli bir risk yaratıyor diye düşünüyoruz.

28'inci maddenin (2)'nci fıkrasında yer alan kapalı kaynaklarla ilgili ifade ise yeterince açık değil. Burada da Türkiye'nin başka ülkeler tarafından kullanılmış radyoaktif maddeleri alması söz konusu olabilir şeklinde bir endişemiz var. Deniyor ki orada 28'in (2)'sinde: "Her akit taraf eğer ulusal kanunları çerçevesinde kullanılmış kapalı kaynakları alma ve sahip olmaya yetkin bir üreticiye iade edilmesini kabul ediyorsa kapalı kaynakların yeniden ülkeye girmesine izin verecektir."

Şimdi, biz nükleer enerji ligine yeni girmeye çalışan bir ülkeyiz. Bu açıdan hele özellikle radyoaktif atığın söz konusu olduğu durumlarda biraz hassas davranmamız gerekiyor. Örneğin şunu biliyoruz: Nükleer atıkların seyreltilmiş uranyum mermisi yapımında kullanıldığı hemen hemen herkesin malumu, bununla ilgilenen herkes bu bilgiye sahip. Çevreye ve insan yaşamına çok uzun yıllar boyunca -çünkü yarı ömrü fevkalade uzun- zarar veren bu mermiler son yıllarda Irak ve Suriye'de kullanılmış. Dolayısıyla bu sözleşme nükleer ve radyoaktif atıkların seyreltilmiş uranyum mermisi yapımında kullanımının önüne geçiyor mu? Bu sözleşme kapsamına bakıldığında, elbette Türkiye mademki böyle bir sözleşmeyi imzalıyor, o zaman kendi ülkesinde de yani bizim kendi ülkemizde de yakıt idaresi tesisleri ve radyoaktif atık idaresi tesislerinin olması gerekir. Bu tesisler hangileridir? Nerede vardır, kaç tane vardır, yeterli midir? Türkiye bu sözleşmenin gereklerini yerine getirmek için kurulacak düzenleyici kurumda -ki madde 20 onu ifade ediyor- çalışacak yetkinlikte personele sahip midir? Yoksa bu personelin yetiştirilmesi için belli bir eğitim programı mı başlatılmıştır ya da başlatılacaktır? Hangi adımlar atılmaktadır?

Yine bu sözleşmenin amaç ve kapsamıyla ilişkili olabilecek Akkuyu Nükleer Santrali dışında başka bir tesis var mıdır? Yani biliyoruz başka santraller yapılması dile getiriliyor ama ille de santral olması söz konusu değil. Acaba bu tür bir anlaşmanın kapsamına girebilecek Türkiye'de şu anda mevcut başka tesis var mıdır? Bütün bu soruları sorduğumuzda biz bu anlaşmanın aslında gereken hazırlık yapılmadan imzalanmaya hazırlanılan bir anlaşma olduğunu düşünüyoruz. Daha önce Akkuyu Nükleer Santrali'ne ilişkin 23'üncü Dönemdeki milletvekillerimizin de endişeleri ve şerhleri vardı. Hele Akkuyu Santrali'yle ilgili olarak o kadar çok duyum var ki orada yaşanan sorunlarla ilgili olarak. O bakımdan, bizim bu anlaşmayla ilgili bir muhalefet şerhimiz olacak. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Teşekkür ederim.