ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın başkan yardımcısına ve daire başkanına çok çok teşekkür ederiz, her ne kadar daire başkanımız konuşmadıysa da.

Şimdi ben tıp doktoruyum ve pozitif bilimlerle çok içli dışlı olmak da belki iyi değil yani sosyal olaylara insan o yönüyle bakıp bazen de akıl da erdiremiyor. Bu, sanki tıbbi bitkiler de ona benziyor biraz, benim açımdan tabii.

Normalde bir ilacın hazırlanması için -burada Hacettepe Eczacılıktan da hocalar var- ilacın piyasaya sürülmesi için aşağı yukarı faz 1, faz 2, faz 3, bir altı yıl zaman gerekiyor, belki zaman zaman on yılı buluyor. "Bir bitki geldi, işte sen bunu öksürükte kullan." Şimdi öksürükte en etkili ilaç sudur, ekspektoran olarak. Şimdi onun için bir bitki alsa ne olur, almasa ne olur? Yani burada yapılan şu mudur? "Vatandaş bir şekilde, bizim kontrolümüz dışında bu bitkileri kullanıyor. Hani bunların faydalı olup olmadığı bir yana ama hiç olmazsa bunu biz kontrol edelim, zararlı olmasın, vatandaşa zararı dokunmasın." diye mi yapılıyor? Yoksa, sizde bunun denemesi yapıldı, sizde de işte benim pozitif gördüğüm en büyük kriter Avrupa'da on beş yıl, Türkiye'de on beş yıl, toplam otuz yıl değil mi? Bir süreye dayanan bir kullanımınız var ama şimdi orada da doz çok farklı. Ne bileyim ben işte, bir parasetamolu günde 2 gram alırsınız. Şimdi, bundan, ne bileyim işte, ben ıhlamur yaprağından içeceğim, 10 yaprak mı içeceğim, 20 yaprak mı içeceğim, 50 yaprak mı içeceğim? Burada tabii en büyük avantaj da terapötik dozla toksik doz arasında çok büyük bir fark var, şu alıştığımız ilaçların dışında, belki o kurtarıyor. Hani bayağı karışık bir şey. Hani böyle biraz bana şey gibi geliyor: "İşte bir tane at var, yabani bir at var, biz bunu ehlileştirdiğimiz kadar ehlileştirelim, bakalım zaman içerisinde ne olacak?" gibi yani benim hayalimde öyle bir şey uyandı.

Bir de çok merak ettiğim için soruyorum: Şimdi şu Küba'da kanser için işte değişik bitkilerin kullanılması. Hakikaten, bunların tıbbi bir sonucu var mı?

Teşekkür ederim.