KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Her şeyden önce Bakanlıklardan ve kurumlardan gelen temsilcileri saygıyla selamlıyorum.

Bu anlaşmayla ilgili bazı düşüncelerim var fakat bunları paylaşmadan evvel Dışişleri Komisyonu toplantısı sırasında bizi de aslında ilgilendirmesi gereken bir güncel konuyla ilgili düşüncemi özellikle burada bulunan hazırunla paylaşmak isterim.

Basında yer alan haberlerden ve Ankara Barosunun yapmış olduğu açıklamadan çok ciddi bir işkence durumuyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor. Söz konusu olan kişilerin de eski Dışişleri Bakanlığı çalışanları olduğu söyleniyor. Bu fevkalade önemli bir durum. Ben bu vesileyle işkenceyle ilgili olarak Anayasa'mızın ve temel bazı uluslararası anlaşmaların hükümlerini hatırlatmak istiyorum.

Anayasa'mızın 17'nci maddesinin üçüncü fıkrası "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz. Kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz." der. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesi ise "Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabii tutulamaz." der. İnsanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaya karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 1'inci maddesi şunu belirtiyor: "Sözleşme amaçlarına göre işkence terimi bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren bir fiil anlamına gelir. Bu, yalnızca yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızi olarak usule gelen acı ve ızdırabı içermez. Bu madde konu hakkında daha geniş uygulama hükümleri ihtiva eden herhangi bir uluslararası belge veya millî mevzuata halel getirmez."

Sayın Başkan, bunu özellikle şu açıdan dile getirdim: Söz konusu kişilerin daha önce Dışişleri Bakanlığı personeli olması bir emekli Dışişleri Bakanlığı mensubu olarak ve bugün burada Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de bulunduğu için beni ve Komisyonumuzu doğrudan doğruya ilgilendiriyor ama her şeyden evvel, herhangi bir belli kurumdan hareket etmiyorum, bir insan olarak ve 21'nci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş olduğu noktayı bu şekilde ibret verici olarak gözler önüne seren bu işkence olayını ve Ankara Barosunun açıklamasını dile getirmek istedim. Bu bir insanlık borcu olarak düşündüğüm bir davranış.

Teşekkür ederim.