| Komisyon Adı | : | (10 / 102, 461, 682, 977, 981, 982) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Nesrin Çobanoğlu'nun, hayvanların korunması ve hayvan deneyleri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .05.2019 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Şimdi, Batı'daki problem son zamanlara kadar yetiştirdikleri kültüre ve sosyal yapıya göre düşünürler ve ona göre sosyolojik tanımlamalar ortaya koyarlar, Kant'ta da dediğiniz gibi kadınlarla sadece hayvanlar değil, çevre... Çevreyle ilgili bir ifadesinde "Ancak kadınlar kadar değeri vardır." diyor. 1970'lere kadar zaten dünyada çevreyle ilgili bir durum söz konusu değil. Bu sanayi devriminden sonra ilginçtir, bir İtalya'da Roma Spor Kulübünün bir araştırmasından sonra çevre faaliyetleri veya onunla ilgili bilim alanı oluşmaya başlıyor. Çevre sosyolojisi de çok sonra oluşuyor. Ama İslam'da durum farklı. "Tartıda ölçüyü kaçırmayın." dediği ayette sadece tartma işlemini vermiyor çünkü ekolojik kurallar dediğimiz kurallar İslami açıdan Allah'ın koyduğu kurallardır ve aşırıya kaçılmaması gerektiğini de söylüyor, hayvanlarla ilgili davranış esaslarını da aslında belirliyor ve söylediğiniz gibi Osmanlı'da ve İslam kültüründe de özellikle Türk kültüründe de hayvanlara ve bitkilere karşı saygı farklıdır. Daha önce de söyledim, ilk millî park Yellowstone Millî Parkı olarak geçer de tarihte kurulan ilk millî park veya korunan alan niteliğindeki alan Medine'de Peygamber Efendimiz'in korumaya aldığı hurmalıktır. O da devlet başkanı olarak düşündüğünüz zaman ilk resmî olarak devletin oluşturduğu millî park olarak kabul edilir. Türklere baktığınız zaman Türklerde bir sürü kutsal bitkiler ve hayvanlar, ağaçlar falan vardır özellikle kayın ağacı, işte Osmanlı'ya döndüğünüzde çınar var, ya, bunları kültürümüzde çok görebilirsiniz. Hatta, Ergenekon Destanı'nda kurt yol göstericidir. Hayvanlara karşı dediğiniz gibi... Mimaride de çeşme yaparken de bütün şeyde orada bölgede yaşayan hayvanlar da düşünülür. Batı'da durum farklı. Batı'da büyük felsefeci ve sosyal kuramcılara baktığınız zaman onlarda da çevre yok, ortada değil yani hayvanlar da önemli değil. Bunların hepsini değerlendirdiğiniz zaman aslında var olan ve bozulmakta olan kültürün geri getirilmesine uğraşıyoruz biz yani Türkiye Cumhuriyeti'nde yaptığımız iş bu. Kültürümüzde var olan şeyleri tekrar geri getirmeye uğraşıyoruz. Onun için, hocamın da söylediği gibi çok değerli bilgiler verdi. Bütün hepimizin ortak noktası şu, en son varılan yer şu: Denetim yapılmazsa ne koyarsanız koyun hiçbir şey olmaz.
Ayrıca, yine hayvan deneyleri konusunda şimdi, gözden kaçırdığımız bir nokta var, Türkiye'de biyokaçakçılıkla ilgili kanun yok. Siz "pet shop"ları ne kadar düzenlerseniz düzenleyin, boş bıraktığınız yerde devletin kanunlarının olmadığı yerde -hukukçular iyi bilir- mafya gelişir. Din eğitiminde boş bırakırsanız din mafyası, çevre eğitiminde boş bırakırsanız çevre mafyası... Şimdi, Amerika'da bir hayvan hakları koruma derneği var, öyle bir kuruluş var, ülkeye verdiği zarar 200 milyar doların üzerinde bir zarar. Şimdi, çevre örgütlerinin ekolojik teröre kayması da var. Hayvanseverlerin hayvansever terör olayları oluşturması da var, bu da ileriki dönemde gündeme gelecek. Zaten bu ülkede yer yer yaşanıyor aslında farkında olmadan şahit oluyoruz ama böyle bir tehlike de var. Onun için burada yapılacak işlerin bütün hepsinin dikkatli olarak hareket edilmesi gerekiyor. Mesela hocamın söylediği aşı konusu, şimdi, biyolojik savaşa giden bir dünya varken eğer siz bunları geliştiremiyorsanız savunmasız kalıyorsunuz ne kadar füzeniz olursa olsun, ne kadar silahınız olursa olsun. Ve biyokaçakçılık da bundan önemli, sizin genetik şifrelerinizi çözüyor yani ülkedeki yaşayan canlıların genetik şifrelerini çözüyor, yarın öbür gün uygulamada bunları kullanabilir. Bizim devlet olarak her tür olacak her şeye karşı, simülasyona karşı hazırlıklı olmamız lazım. O konuda müthiş derecede Türkiye'de zafiyet var yani en küçük bir salgın hastalıkta dışa bağımlısınız, isterseniz dışta yollamazlarsa ki insan haklarından en fazla bahsedenler konu Türk milleti olduğu zaman çok da fazla insancıl olmuyorlar, yani bunun altyapısını hazırlamamız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.