| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .11.2014 |
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz, kıymetli sayın genel sekreterlerimiz, Sayıştay Başkanımız, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, bugün tekrar suni bir tartışmayla -bugün demeyeyim de dünden itibaren- gene işe başladık; Sayıştay raporları meselesi. Hâlâ konuşmalara baktığınızda, işte birtakım verilerin işte verilemediğinden bahisle, "Denetim yapıldı-yapılamadı." gibi birtakım ifadeler hâlâ kullanılıyor.
Bunlara baktığınızda, Sayıştay Başkanım, kusura bakmayın, burada ben temel suçlu olarak bu manada, bu tartışmaların bu noktaya gelmesinde sizin kurumunuzu görüyorum.
Şimdi, devlet muhasebe sisteminin sizin belirlemiş olduğunuz standartlarda bilanço, mizan ve mali tabloların kurumsal bazda üretilemeyeceğini biliyor olmasına rağmen 3 Nisan 2013 tarihinde Devlet Muhasebesi Standartları Kurulundaki toplantıda alınan kararın altına Sayıştayın oradaki temsilcisi de imza attığı hâlde ve -çok özet olarak geçiyorum- genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin sadece Maliye Bakanlığının vereceği bilanço, mizan ve mali tablolarla yetinilmesinin doğru olacağına dair bu karar olmasına rağmen sanki hiçbir denetim yapılmamış gibi... Ki 25 milyon hesabın hepsi tek tek denetlenmiş olmasına rağmen, birtakım uygunsuzlukların düzeltilmesi gerekenler Sayıştay tarafından düzelttirilmiş olmasına rağmen, düzeltilmeyenler kayıt altına alınmış olmasına rağmen, adli yargıya intikal etmesi gerekenlerin hepsi adli yargıya intikal ettirilmiş olmasına rağmen sanki bu veriler bize verilmediği için denetim yapılamamıştır gibi bir ifade bu suni tartışmaların bugün dahi devam etmesinin temel kaynağı olmuştur. Hâlbuki bütün denetimler yapılmıştır. Sayıştay denetimlerini yaparken de INTOSAI standartları içerisinde kendi iç denetimleriyle bütün aşamalardan geçirerek de bu nihai raporları olması gerektiği şekliyle de oluşturmuştur ama bu tartışmalara, hakikaten bu suni tartışmalara da gerek yok.
Şimdi konuşmalara bakıyoruz, muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımıza baktığımda, onlar her şeyi istedikleri gibi, özgürce ifade edebilecekler...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizin özgürlüğünüzün olmadığını ben biliyorum zaten.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - ...ama kendilerine karşı bir şey söylendiği andan itibaren sanki ciddi bir savunma mekanizmasıyla hakikaten bir saldırı formatı içerisine giriyorlar. Yani bunu da kabullenmek mümkün değil.
Bakıyorsunuz işte, bizim hiç yapmadığımız bir şey, mesela -ifadelerin içerisinde var- bir meşruiyet tartışması Cumhurbaşkanlarıyla ilgili. Yani bugüne kadar hiçbir AK PARTİ'linin ağzından, geçmiş 11 Cumhurbaşkanımızın meşruiyetinin tartışılmasına yönelik olarak bir tartışma asla açılmamıştır. Bizim söylediğimiz şey şudur... (CHP sıralarından gürültüler)
MUSA ÇAM (İzmir) - O kadar tartışılacak Cumhurbaşkanı da olmadı zaten.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bakın, sabredemiyorsunuz işte. Bakın, sabredemiyorsunuz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Tartışılacak hiçbir Cumhurbaşkanı gelmedi Türkiye'ye, gelmez de zaten.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Burada 12'nci Cumhurbaşkanımızın direkt olarak halk tarafından halkın oyuyla seçilmiş olmasından bir rahatsızlık içerisindesiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Niye eşit koşullarda yapılmadı?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - İşi öyle bir noktaya götürüyorsunuz ki mesela demin bir arkadaşımız diyor ki yani yapılan Cumhurbaşkanlığı binasına ilişkin "Orada millet yok."
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kaçak saray.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Şimdi, orada milletin olmadığını söyleyebilmek dahi başlı başına bir abesle iştigaldir arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) - İhtiyaç var mıydı?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Burada bir arkadaş kendisi çıkıyor diyor ki: "Efendim, ben Cumhurbaşkanını tanımıyorum." Cumhurbaşkanını tanımamak gibi bir şey olabilir mi?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Halkın yüzde 50'sini dışlayan kendisi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Eğer siz bu millete, bu devlete, bu millete, bu memlekete bir aidiyetiniz varsa, bir parça aidiyet hissiniz varsa siz Cumhurbaşkanınıza asgari saygıyı göstermek zorundasınız.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Anayasa'yı tanımayanı niye tanısın?
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Millet de sizi tanımıyor zaten.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Öbür tarafta tarafsızlıktan bahsediyorsunuz. Yani Cumhurbaşkanı bu milletin üniter yapısı, birlik beraberliği, halkın huzuru için çıkıp birtakım cenahları, birtakım siyasi partileri uyardığında bunu tarafsızlıktan uzaklaşma olarak göreceksiniz. Bunların hiçbir tanesi kabul edilebilir değil.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Küfrediyor, linç ediyor.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Öbür taraftan, kalkacaksınız, Anayasa çalışmalarının, İç Tüzük çalışmalarının sonuçlanmamasının bütün yükünü, suçunu götüreceksiniz direkt olarak, AK PARTİ kadrolarına, AK PARTİ'ye ve AK PARTİ'nin grup başkan vekillerine yıkacaksınız. Böyle bir insafsızlık olabilir mi?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Biraz sonraki bölümde var, dün YÖK'ü kaldıracaktınız, sarıldınız; Millî Güvenlik Kurulunu kaldıracaktınız, sarıldınız.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Oradaki temsile baktığınızda bütün partilerin eşit sayıda temsil edildiği bir uzlaşma komisyonundan bahsediyoruz.
Ha bire arkadaşlar şunu söylüyor: "Siz parmağınızı kaldırırsınız, indirirsiniz. Siz parmak kaldırırsınız, indirirsiniz." Bunu bu şekilde söylemeniz bile sizin milletvekili arkadaşlarınıza hakaret etmenizden başka bir şey değildir arkadaşlar.
Yani Sabahattin Ali'nin "Sırça Köşk" hikâyesinde olduğu gibi bir sırça köşkte oturuyorsunuz...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Okudun mu?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - ...sizin sırça köşkünüz hiç taşlanmayacak zannediyorsunuz, hiç oraya o kelleler atılmayacak, tuzla buz olmayacak zannediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu parmak mekanizması sizde eğer bu şekilde işlememiş olsaydı Sayın İzzet Çetin bugün burada, aramızda olmazdı, grup başkan vekili olarak aşağıda Genel Kurulda oturuyor olurdu.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bırak şimdi laf atmayı; laf atmayı bırak.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Doğru söylüyor İzzet Bey. "Hepimiz İzzet'iz." diye yürüyüş yapacağım.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yani biz de, kurtulmuş olurduk, onu söylüyorum.
Şimdi, öbür tarafta, arkadaşlar, kanun yapma tekniklerini evet tartışıyoruz, torba yasaları tartışıyoruz. Doğrudur, yanlıştır ama bugün Türkiye'de bir gerçek var ki muhalefet tarafından sürekli olarak her gün verilen önergeler, işte grup önerileri, şudur, budur, Parlamento, Genel Kurul maalesef çalıştırılmıyor. Çalıştıramadığınız için de arzu edilen kalitede, standartlarda bu milletin, bu devletin ve memleketin beklemiş olduğu yasaları sizin çıkarma imkânınız yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ya, "Çalıştırılmıyor." ne demek? Yani önerge verilmeyecek mi? Ne önerge var ki?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Onun için de ne yapıyorsunuz? İç Tüzük de sizin bu engellemelerinize, istediğiniz gibi Genel Kurulu sabote etmenize müsaade ettiği için mecbur kalıyorsunuz, işte bu torba yasaya başvuruyorsunuz.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Allah, Allah!
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Burada ayrıca...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sen demokrasiyi dışlıyorsun, farkında mısın?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Müsaade edin...
Değerli arkadaşlar, işin başka bir tarafı: Mesela Sayın Türeli demin şunu söylüyor, diyor ki... Yani bu yasalar yapılırken -ben tasarıların ön çalışmalarını bilemem- mutlaka ön çalışmalar yapılıyordur, tasarılar yapılırken ilgili bütün kurumların mutlaka görüşlerini alıyorlardır ama en azından...
KAMER GENÇ (Tunceli) - Allah, Allah... Nereden alıyorlar?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ya, Sayın Genç, sen bunları bilmezsin, sen Genel Kurulu bilirsin, sen burada anlamazsın.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben başkan vekilliği yaptığım zaman 7 parti vardı.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ama şeye geldiğinizde, Plan Bütçe Komisyonuna geldiğinizde Sayın Türeli, siz de içinde bulunduğunuz bu Komisyona hakikaten haksızlık ediyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim senin yaşın kadar burada çalışmam var. Senin yaşın kaç? Ben 80'lerde buradaydım.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bakın, biz... Müsaade edin...
BAŞKAN - Arkadaşlar...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Biz ilgili yasa görüşmelerinin her bir maddesiyle ilgili olarak...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sen fistanla gezerken Kamer Genç buradaydı.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - ...bütün kurumların, ilgili bütün sivil toplum kuruluşlarını biz davet ediyoruz ve burada görüşlerini alıyoruz. Bizim davetimiz dışında kendileri gelenleri de gene biz Komisyona kabul ediyoruz, gene onların bu konudaki bütün görüşlerini alıyoruz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Görüşler yansımıyor.
BAŞKAN - Nasıl yansımıyor?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Efendim, görüşlerin yansıyıp yansımadığı meselesi...
BAŞKAN - Ne kadar önemli değişiklikler yapıldığını biliyor arkadaşlar.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) -...o sizin kendi düşünceniz ama bize göre bütün sivil toplum kuruluşlarının, ilgili bütün birimlerin, kurumların, bütün onların görüşleri bizim için son derece anlam ifade etmektedir ve bu çalışmalarımızda, yasama süreçlerinde bize ışık tutmaktadır. Biz çalışmalarımızı hep bu şekilde yapıyoruz. Bakın, Sayın İzzet Çetin'in nasıl hoşuna gitti, gülüyor, böyle yapıldığını bildiği için çalışmalarımızın.
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Başka bir şeye güldü
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ha, öyle mi? Pardon, ben orayı karıştırdım.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kamer Bey burada "Ben Plan Bütçedeyken senin kısa pantolonun bile yoktu." diyor, duymuyorsun.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ben duydum efendim, duydum da ben işime geleni duyarım, işime gelmeyeni duymam.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sen kimlerdensin?
(Oturum Başkanlığına Başkan Recai Berber geçti)
BAŞKAN - Sayın Bilgiç, tamamlarsanız...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, hoş geldiniz.
BAŞKAN - Estağfurullah, izliyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bakın, ben size söylüyorum. Sayın Günal 18 dakika konuştu.
BAŞKAN - Hepsi var burada, ben görüyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Siz bilmiyorsunuz, sizde oraya yansımayanlar da var.
Sayın Keskin 14+2+4, 20 dakika konuştu. Sayın Adil Zozani 15+2, 17 dakika konuştu, müsaade edin. Benim daha on dakikam bitmeden siz benim sözümü bitirmemi istiyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Konuş, konuş.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, konuşuyor zaten, herhangi bir sorun yok.
Buyurun.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Arkadaşlar, şimdi, Cumhurbaşkanlığı noktasına gelmek istiyorum. Mesela, kamuda personel istihdamını bir arkadaşımız israf olarak nitelendiriyor. Yani, bir personel, nitelikli personel ihtiyacı nasıl israf olarak nitelendirilebilir, bunu ben hakikaten anlamakta son derece güçlük çekiyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Yanlış anlamışsın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - İsraf tabii.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Aynen ifade buydu.
Yeni Cumhurbaşkanlığı binasına geliyoruz, müthiş ağır eleştiriler. Yani, değerli arkadaşlar, neticede bütün mallar olduğu gibi bu da kamunun, hazinenin malıdır. Hangi birimin bu manada, o binaları kullanma noktasında daha fazla ihtiyaç olduğu konusunda kurumlar arasında bir mutabakat olduğunda o binalara gidilir, o ilgili kurumlar tarafından kullanılır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ne yaptınız? Köşkü verdiniz TÜRGEV Vakfına.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yeni yapılmış olan bina da mevcut Cumhurbaşkanlığı, Çankaya Köşkü'nün kifayetsizliği sebebiyle de yeni yapılmış olan Başbakanlık binası Cumhurbaşkanlığına tahsis edilmiştir ve Cumhurbaşkanlığı tarafından da kullanılacaktır.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Başbakanlık olarak yapılmamış mıydı? Ya, ne kadar pişkinsin sen.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ve inşallah önümüzdeki yüzlerce sene de yeniden yeni bir bina ihtiyacı olmadan, ihtiyaca cevap verecek şekilde gelecek bütün cumhurbaşkanlarımız o binayı kullanacaklardır. O bina yetmediği noktada da...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Bir daha yaparsın.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) -...Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi Cumhurbaşkanına bir bina daha yapacak güce sahiptir, ondan hiç endişeniz olmasın. Tabii, sizin bunları hayal etmeniz noktasında, düşünmeniz noktasında birtakım sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Onun için, yani, sizi de bu konuda çok fazla açıkçası suçlamıyorum.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Halka duyarsız insanların lafları bunlar, yoksullara duyarsız olanların lafları bunlar.
BAŞKAN - Sayın Keskin...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Adnan Ağabey, halk hesabı keser halk.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Öğrenciler dışarıda, üniversiteliler dışarıda...
BAŞKAN - Arkadaşlar, sataşmayın lütfen, görüşlerini açıklıyor.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Değerli arkadaşlar, hatta ister bakın, süremden çalıyorsunuz, mecburen dört dakika daha isteyeceğim, yapmayın.
Şimdi, sürekli bir yoksulluk edebiyatı içerisine giriyorsunuz ama Türkiye'de AK PARTİ'nin son on iki yıllık iktidarı döneminde yapılmış olan bütün dönüşümleri, reformları bu millet çok iyi biliyor.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Hangi dönüşümleri?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bakın, her alanda.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Cebe dönük, cebe dönük. Hukuk yok, ahlak yok; hiçbir şey kalmadı.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bakın, sizin hayal bile edemediğiniz, sosyal güvenlik alanındaki dönüşümde bütün güvenlik kurumlarının tek bir şemsiye altında toplanması -sağlıktaki dönüşümden bahsediyorum- demir yollarındaki, kara yollarında... Bakın, 26 tane havaalanı varken mevcutta, biz iktidara geldiğimizde, biz on iki yıl içerisinde bir 26 tane daha yaptık, 52 tane. Sizin havsalanız... Hâlâ yapımı devam etmekte olan üçüncü havaalanının ne olduğunu, onun ne ifade ettiğini dahi algılama noktasında sıkıntı çekiyorsunuz.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Ne ilgisi var ya?
KAMER GENÇ (Tunceli) - AKP zamanında yandaşlara...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Genç, senin bunlara aklın ermez.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim aklım ermiyorsa seninki...
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen.
Evet, Süreyya Bey.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Burada ben bir kez daha, bir şey daha söyleyeceğim. Affınıza sığınıyorum ama sürekli olarak diyorsunuz ki: "Milletvekili arkadaşlar, herhâlde sizin elinize bilgi notu gelmedi de siz ondan konuşmayı beceremiyorsunuz." gibi bir olayın içerisindesiniz. Değerli arkadaşlar, torba yasa görüşmeleri sırasında, Komisyonun teamüllerine aykırı olarak 3 tane, 4 tane danışmanınızı şu an Sayıştaydan arkadaşlarımızın oturduğu yerde oturttunuz da onlardan gelen dokümanlarla, bilgilerle burada konuşma yaptınız.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya, talimat verdik, önerge hazırladılar istediğimiz gibi.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bir kişi de bununla ilgili olarak herhangi bir şey söylemedi.
BAŞKAN - Sorun yok.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Danışmanlar bilgi mi verir? Talimatımız doğrultusunda önerge hazırladılar. Ya orada hazırlayacaklardı ya burada hazırlayacaklardı.
BAŞKAN - Arkadaşlar, herkesten bilgi gelir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bütün bilgi notlarını koyacak elinize, hazır verilecek, sırça köşkte oturacaksınız, ondan sonra başkasına laf söyleyeceksiniz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Danışman hazırlamayacak mı şeyi?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Bütçenin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.