| Komisyon Adı | : | (10 / 361, 405, 406, 407, 410) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine ve Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .05.2019 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Şimdi, tıpta böyle bir ilaç etkilidir, başarılıdır demek çok kolay değil. Hatta etkilidir, başarılıdır deyip dünyada kabul edilmiş ilaçların geri çekildiği de malum. Günümüzde işte bu hacı anne tedavisidir, sülük tedavisidir falan kaptırdık bir yere gidiyoruz, sanki bu bitkisel tedaviler de o tarafa gidecek gibi duruyor. Bunların olması için, malum, en kabul edilen bilimsel yöntem çift kör randomize çalışma. Bunun için ne olması lazım? Bin, 10 bin, 100 bin, 1 milyon bir tarafa, hatta o kadar aynı özellikler bir tarafa -siz de zaten bunları biliyorsunuz- ve sonuçları karşılaştırıp demek lazım ki: "Bunun sonucu şu çıktı, bunun sonucu şu çıktı." İşte burada bir ilaca inanırsanız bu yüzde 20 kadar başarılı olur yani örneğin bir ağrı kesici ilaç aldığında vatandaş ağrısının bu ilaçla geçeceğine inanıyorsa -biz buna plasebo etkisi diyoruz- yüzde 20 kadar bir etkisi var. Hani işte "Çin bu işte çok başarılı gidiyor." falan deyince şirazeden çıkacağız, o kadar da değil. Ama araştıralım, pazar nedir, ne kullanılıyor, işte nanenin etkisi nedir, biberin etkisi nedir, onları araştıralım ama şimdi kalkıp da burada işte topuk dikenine şu ilaç iyi gelir, hanımların miyomlarına şu ilaç iyi gelir gibi yollara girersek burada çıkmaz sokağa gireriz ve hiçbir şey de kazanamayız.
BAŞKAN - Evet, şöyle bir şey benim anlatmak istediğim: Yani Çinliler bu piyasada liderler.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Başkanım, liderliği de şöyle: Şu kalemi satıyorsunuz, bin tane, 10 bin tane, 100 bin tane satıyorsunuz, tamam ama bu kalem ne kadar etkili, sizin ihtiyacınızı görüyor mu, dünyada bunun ölçeği nedir? Bu ölçek üzerine konuşmak lazım yani bilimsel çerçeveyle konuşmak lazım. Çin'in işte 1,5 milyar nüfusu var, ne satsanız gidiyor. Zaten oradaki 10 milyona, 100 milyona hitap etseniz iş bitiyor. Bu, işin bilimsel olduğunu göstermez.
RECEP ŞEKER (Karaman) - Olayı sadece tıp için düşünmemek lazım yani burada az önce bahsettiğimiz, olayın bir üretimi, bir sanayileştirilmesi, bir de pazarlaması olayı var. Dolayısıyla, buradaki olayı "Çinliler yapıyor." derken sektörün, mesela bu üretilenlerin satılması. İlla sağlık alanında kullanılacak diye bir şey yok ama Çin'in ticari bir pazar olarak görülmesinin çok yanlış bir düşünce olmaması lazım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Olmaz, çünkü Çin'in 1,5 milyar nüfusu var. Bu gıda olacaksa buna diyecek bir şey yok ama "Bu ilaç gibidir, şöyle faydalı bitkidir." derseniz orada biraz durmak lazım.
BAŞKAN - Yok, o ayrı bir konu yani bu tıbbi ve aromatik bitkilerden payı en büyük, en çok pay alan ülkenin Çin olduğundan bahsediyoruz. Yoksa oradaki onun tedavi ettiği gibi değil yani. Yalnızca, dediğimiz gibi sadece tıp alanında değil diğer alanlarda, kozmetik alanında, gıda alanlarında, her alanda kullanılıyor. Tabii, bizim buradaki gündemimiz tıbbi ve aromatik bitkilerin korunması, geliştirilmesi ve pazarının önünü açmak yani. Biz onun peşindeyiz. Türkiye bu kadar zengin diyoruz, 12 binin üzerinde tür var diyoruz, 4 binin üzerinde endemik tür var diyoruz, biz bunları nasıl yaparız, onu şey yapacağız yani.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Tamam, orada bir itiraz yok tabii ki.
BAŞKAN - Zaten şu var: Alternatif tıp veyahut da diğerleri arasında bir çatışma var zaten, sadece Türkiye'de değil tüm dünyada bu var.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bütün dünyada yok, o kadar değil.
BAŞKAN - Demek ki bizim bildiğimiz dünyada.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Yani dediğim gibi, bir örnek olsun diye söyleyeceğim, çok ekstrem bir şey ama: Ben kadın doğumcuyum, şimdi hanımların menopozlarında kullandığımız östrojen diye bir ilaç vardı ve östrojen görüldü ki süper. Herkes çalışıyor "Östrojen şöyle iyi, böyle iyi, kalbe iyi geliyor, ruha iyi geliyor, nabza iyi geliyor..." Ondan sonra Wyeht diye bir Amerikan firması var, "Premarin" diye onların meşhur bir östrojeni vardı. Şimdi, Wyeht diyor ki: "Burada bir hamle yapayım, tüm dünyaya bunu kabul ettireyim." Sonra 17 milyon insanı kapsayan bir çalışma yaptı Wyeth, o çalışmaların sonunda, o kişisel çalışmaların hepsinin yetersiz olduğu, doğru olmadığı ortaya çıktı ve Wyeht iflas etti, 17 milyon insan çalıştıktan sonra. Ama şu anda östrojenin kadın doğum dünyasındaki yerinin ne olduğu gayet iyi biliniyor ve herkesin ayakları yere basıyor.
Yani o yüzden böyle "Benim hastam zakkum kullandı, kanseri geçti, öbürünün bunu geçti." falan, bunların çoğu, bu tür hastalık sahibi olanlar -örneğin kanser hastaları- çaresiz insanlar, bunlar yılana sarılıyorlar ve işte pek çok ilaçları, tedavileri kullanmış oluyor, onun üzerine bir şey koyduğu zaman da değişik bir şey ortaya çıkıyor ve ondan sonra da ümit dünyası. "Vay ben iyi oldum, uçtum, kaçtım." diyor ama iş o kadar kolay değil.